BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İmralı görüşmelerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Demirtaş, "İki üç hafta kritik, demokrasi ve barış atbaşı gidecek" dedi.
İşte Demirtaş'ın açıklamalarında satırbaşları:
Öcalan Türkiye’de herkesin arkasında durabileceği Türkiye’nin birliği içinde tüm halkların beraber yaşayacağı çözüm konusunda kararlı olduğu, kendisinin ciddi olduğunu, devletinde bu şekilde yaklaşmak dışında bir seçeneğinin olmadığını ifade etmiştir.
Arkadaşlarımızın da gözlemi şu olmuştur; herkesin arkasında durabileceği bir süreç başlasın istiyoruz.
Hazırladığı taslak metni bizlere yakında ileteceğini, en geç iki üç hafta içinde bütün bu sürecin netleşmesi gerektiğini de kendisi ifade etmiştir.
Biz parti olarak hem umutlarımızı hem de kaygılarımızı ifade ediyoruz. Bu süreç sadece Öcalan’ın omuzlanacağı bir süreç değildir.
Barış yanlısı bütün kesimlerin sürece destek vermesi gerekmektedir.
Umarım bu tarihi gelişmeler kişisel hırslar uğruna heba edilmez. Şu anda tartıştığımız çözüm süreci Türkiyeli bir seçim sürecidir.
Öcalan’ın Türkiyeli bir çözüm perspektifiyle ortaya koyduğu çözüm büyük bir şanstır. Öfkeyle kinle kan davası anlayışıyla hareket edilmemesi gerekir.
Somutlaşmış, netleşmiş bir çözüm takviminden bahsedecek değiliz ancak ifade edilen şey kararlı duruşa dairdir.
Bu sürecin altını dolduracağız. Siyaset üzerimize düşen sorumluğu alacağımızı belirtmek isterim.
Taslak metinler heyetimizin oraya gidişiyle son halini alacaktır. Bir iki gün içinde bu metinlerin bize ulaşmasını bekliyoruz.
Bir çağrı yapılacaksa bu kendisinin vereceği bir karar neticesinde olacak. Önümüzdeki iki üç haftalık sürecin çok kritik olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
Onun sonrasında yeni bir sürecin gelişip gelişmeyeceğini göreceğiz. Ancak bu sadece bize bağlı bir durum değil. Özellikle hükümet ve barıştan yana çevrelerin barışa yapacağı pratik katkıdan bahsediyoruz.
Heyetlerin belki bir, belki de birkaç defa adaya gitmesi gerekebilir.
Sayın Başbakan’ın PKK’ya yaptığı çağrılar kamuoyu oluşturabilir ama PKK için önemli olan Öcalan’ın çağrısıdır.