Hemen her üniversitede yer alan iktisadi İdari Bilimler Fakültesi bölümlerinden mezun olan öğrenciler Kamu Personeli Seçme Sınavı’na girip kamuda iş bulmaya çalışıyorlar. Peki 40 bin İibf mezunu nasıl işe girer?
Radikal’de yayımlanan Mehmet Bulut imzalı ‘Garip bir İibf hikayesi’ başlıklı yazısında İibflilerin iş bulma sorununu ele aldı
Bulut’un yazısı şöyle ;
Ülkemiz üniversitelerinde en fazla mezun verilen fakültelerden birisi iktisadi ve idari bilimler fakülteleri... Peki bu fakültelerden mezun olanlar ne yapıyor acaba?
Garip bir İİBF hikâyesi
- Çocuğun üniversiteyi kazandı mı?
- Evet, kazandı…
- Hangi bölüm?
- İktisadi ve idari bilimler fakültesi.
- Mezun olunca ne olacak?
- ?!!
Aslında bu soruya genellikle verilen cevap, “kamuda müfettiş, uzman veya en kötü ihtimalle memur olarak çalışacak” şeklindeydi. Ancak son yıllarda cevap kocaman bir soru işareti olarak kalıyor. Nitekim iktisadi ve idari bilimler fakültesi (İİBF) mezunu 40.000 genç iş bulmakta zorlanıyor ve acımasız bir rekabetin ortasında buluyorlar kendilerini.
Ama isterseniz İİBF’lerin geçmişine bir göz atalım öncelikle.
1990 öncesi : İibflilerin altın dönemi
1990 öncesinde iktisadi ve idari bilimler fakülteleri ile birlikte benzer nitelikte programları olan siyasal bilgiler fakülteleri (SBF) ve işletme fakülteleri lise mezunu gençler arasında çok rağbet görmekteydi. Nitekim Devletin üst kademe yöneticileri genelde buralardan mezun olmakta, hatta SBF mezunu birçok rol model bulunmaktaydı.
Bu dönemde İİBF ve SBF’lerden mezun olanlar fazla zorlanmadan kaymakam, müfettiş, hesap uzmanı, hakim gibi kariyer mesleklere girebilmekteydiler. Dolayısıyla izleyen dönemlerde tercih edilirlikleri daha da artacaktı.
1990-2000 arası
Bu dönemde üniversiteler yavaş yavaş İİBF kontenjanlarını artırdılar ve dolayısıyla mezun sayıları da artmaya başladı. Özellikle 2000 yılına doğru artık İİBF mezunları arasındaki kamuda kariyer mesleğe girme rekabeti su yüzüne çıkmaya başladı. Artık İİBF mezunları rahatça kariyer meslek sahibi olamıyorlardı. Maliye Bakanlığı’nda vergi denetmeni olmak veya düz memur olarak çalışmak artık alternatifler arasında güçlenmeye başlamıştı.
2000-2010 arası
Üniversite mezunu İİBF’lerin artması ve kamu kurumlarının farklı yöntemlerle personel almaları, bu dönemde KMS ve ardından da KPSS gibi merkezi sınavların yapılmasını zorunlu kıldı. Artık İİBF’liler için kariyer mesleğe girişte KPSS adı altında bir engel daha bulunmaktaydı. Müfettişlik ve uzmanlık sınavları daha da zorlaşmış, Maliye Bakanlığı tarafından icat edilmiş gelir uzmanlığı, milli emlak uzmanlığı ve muhasebat uzmanlığı gibi memurla aynı işi yapan ancak az buçuk fazla maaş alan kadrolar tercih edilmeye başlanılmıştı. Öyle ki bu tür kadrolar kamudaki çalışma barışının bozulmasının da ilk sinyallerini vermekteydi.
2010 sonrası
Artık her il bir üniversiteye kavuşmuştu. Açılan her üniversitenin de vazgeçilmez fakültesi İİBF olmuştu. 2010’dan itibaren üniversitelerden mezun olan İİBF mezunlarının sayısı arttıkça arttı. Artık kariyer mesleğe girmek için rekabet eden gençlerden çok işsiz İİBF’liler ordusu bulunmakta. İİBF mezunlarının çoğu düz memurluğa hatta sözleşmeli personel olmaya dahi razı. Ancak Devletin açıkladığı kadro sayısı talebi karşılamanın çok gerisinde.
Peki ne olacak?
İİBF mezunlarının tek ekmek kapısı kamu değil elbette. Özel sektörde de iş bulabilme imkanları var. Özellikle işletme ve iktisat mezunları birçok firmada iş bulma imkanına sahip. Ayrıca serbest muhasebecilik gibi alternatifleri de mevcut. Ancak kamu sektöründeki iş ve ücret garantisi özel sektörde olmadığından gençlerimiz cesaretli davranamıyor ve kamuyu zorlamaya devam ediyor.
Elimize gelen bilgilerden şu an itibariyle yaklaşık 40.000 İİBF’li KPSS sınavından oldukça yüksek puan almalarına karşın kadro yetersizliği nedeniyle sırada bekliyor.
Kamu personel politikalarımızın gelişigüzelliği ve gizli işsizlik nedeniyle derhal 40.000 kadro açılsın şeklindeki bir öneri elbette ki gerçekçi ve doğru olmayacak. Ancak Devlet Personel Başkanlığı’nın özellikle kamuda görev almaya yönelik eğitim almış İİBF mezunlarının sorunlarını çözmeye yönelik orta vadeli önlemler alması gerekiyor.
Ayrıca üniversitelerin de İİBF kontenjanlarını tekrar gözden geçirmeleri, kamu kurumlarının da İİBF mezunlarının bulunması gereken kadrolara fen bilimleri mezunlarını yerleştirmemeleri gerekiyor. Nitekim vergi müfettişliği gibi tamamen İİBF mezunlarının uzmanlık alanına giren alanlara mühendislerin veya fen bilimcilerin yerleştirilmesi yanlış bir uygulama. Kamuda özellikle uzmanlık kadrolarında bunun örneğini çoğaltmak mümkün.
Son söz: Plansız, hatalı ve reel sektörle işbirliği içinde olmayan eğitim politikaları işsiz gençleri çoğaltmaktan başka bir işe yaramıyor.