Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz, T24 yazarı ve P24 Bağımsız Gazetecilik Platformu Başkanı Hasan Cemal’in, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nde iddianameye karşı verdiği savunmasını yazdı. "Yargılanan yazı, Hürriyet’e yapılan saldırının ardından yazılmış" diyen Yılmaz, "Ahmet Hakan’ın yumruklanması, Hürriyet’e saldırı, bu saldırıyı organize eden magandanın partisi tarafından göklere çıkarılması gibi olaylarla ilgili olarak Cumhurbaşkanı’nın tek kelimelik bir kınamayı bile çok görmesini eleştiriyor. Savcı bunda nasıl hakaret bulup iddianameyi yazmış, hâkim o iddianameyi nasıl kabul etmiş, Türk adaleti adına utanılacak bir durum ama artık alıştık da sayılır" ifadelerini kullandı.
"Savcı 'Başımdan gitsin' diye dava açıyor, yargıç 'Bana bulaşmasın' diye karar veriyor, bir anlamda top Yargıtay’a, AYM’ye, AİHM’ye atılıyor ki muktedirin öfkesini çekmesinler" diyen Yılmaz, şunları söyledi:
"Hasan Cemal de kuşkusuz ki bu suçlamalar nedeniyle mahkûm edilemeyecek ama mahkeme kapılarında süründürüp taciz etmek, korkutmak istiyorlar."
1 yıldan 4 yıl 8 aya kadar hapsi istenen Hasan Cemal, İstanbul 12. Asliye Ceza Mahkemesi’nde iddianameye karşı verdiği savunmasında, "Son birkaç yıldır 2 bine yakın cumhurbaşkanına hakaret soruşturması ve davası açılmış durumda. Bu yol, demokrasinin belkemiğini oluşturan ifade özgürlüğünü son derece kısıtlayan ve demokrasiye darbe olan bir yoldur.Bu yol, demokrasinin belkemiğini oluşturan ifade özgürlüğünü son derece kısıtlayan ve demokrasiye darbe olan bir yoldur" demişti.
Yılmaz'ın Hürriyet'te "Yeni bir 'derin devlet' operasyonu mu?" başlığıyla yayımlanan (26 Mayıs 2016) yazısından bazı bölümler şöyle:
Sahibi, makamına saygı göstermiyor ki
Geçtiğimiz cuma günü Hasan Cemal bir kez daha adliye koridorlarındaydı.
Daha önce adliyede hiç mahkemelik bir işiniz oldu mu bilmiyorum.
Duruşma salonunun kapısına o gün görülecek davalar ile ilgili bilgilerin olduğu bir kâğıt asılıyor. “Hangi saatte, kimin davası var, dava konusu nedir” gibi bilgileri içeren bir liste bu.
Hasan Cemal’in yargılandığı gün o listeye yazılı dava konuları sırasıyla şöyleydi: “Dolandırıcılık. Yaralama. Ruhsatsız ateşli silah bulundurma. İrtikap. Göçmen kaçakçılığı. Cumhurbaşkanı’na hakaret.”
Evet doğru tahmin ettiniz, son dava konusu Hasan Cemal ile ilgili olan.
Hasan Cemal için daha önce aynı suçlamayla ilgili iki kez takipsizlik kararı verilmiş. Şu anda süren dört soruşturması var, onlar da Cumhurbaşkanı’na hakaret suçu ile ilgili. Bir soruşturma sonucunda dava açılmış, cuma günkü yargılama, bunun ilk duruşması.
Yargılanan yazı, Hürriyet’e yapılan saldırının ardından yazılmış.
Ahmet Hakan’ın yumruklanması, Hürriyet’e saldırı, bu saldırıyı organize eden magandanın partisi tarafından göklere çıkarılması gibi olaylarla ilgili olarak Cumhurbaşkanı’nın tek kelimelik bir kınamayı bile çok görmesini eleştiriyor.
Savcı bunda nasıl hakaret bulup iddianameyi yazmış, hâkim o iddianameyi nasıl kabul etmiş, Türk adaleti adına utanılacak bir durum ama artık alıştık da sayılır.
Savcı “Başımdan gitsin” diye dava açıyor, yargıç “Bana bulaşmasın” diye karar veriyor, bir anlamda top Yargıtay’a, AYM’ye, AİHM’ye atılıyor ki muktedirin öfkesini çekmesinler.
Hasan Cemal de kuşkusuz ki bu suçlamalar nedeniyle mahkûm edilemeyecek ama mahkeme kapılarında süründürüp taciz etmek, korkutmak istiyorlar.
Davaların açılma amacı bu esasen.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret edildiği iddiasıyla açılan davaların sayısı iki bini geçmiş olmalı. Bu yılın mart başındaki dosya sayısı 1845’ti çünkü ve her gün yenileri ekleniyor.
Görev süresi bittiğinde “dünyanın en çok hakarete uğrayan Cumhurbaşkanı” olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girecek, öyle görünüyor.
Cumhurbaşkanı, Anayasamıza göre devletin ve milletin birliğini temsil ediyor, onun için de ona karşı hakaretler cezalandırılıyor.
Bir tuhaflık var bu işte: Çünkü bu Anayasa’nın “fiilen askıya alındığını” söyleyen kendisi.
“Milletin birliğini” temsil etmiyor, çünkü açıkça taraf. Parti lideri gibi davranıyor, parti lideri gibi davrandığına göre de milletin bir bölümünün kendisine sempati duymamasını doğal karşılamalı.
Cumhurbaşkanı’na saygı duymak elbette her TC vatandaşının görevi olmalıdır.
Ama Cumhurbaşkanı’nın da kendi makamına saygılı olmasını, meşruiyetinin kaynağını oluşturan Anayasa’ya uymasını, milletin yarısını düşman gibi görmemesini beklemek de hakkımızdır.