Magazin

'Hümeyra gitmemeliydi'

Bugünlerde “Avrupa Yakası”nın senaryosunu yazmakla meşgul olan Gülse Birsel’e göre Ata ile Hümeyra birlikte oynasa tadından yenmezdi

12 Eylül 2008 03:00
Birsel, bugünlerde “Avrupa Yakası”nın senaryosunu yazmakla meşgul, ama bu kez işi daha zor;çünkü son günlerde kadrodan ayrılanları ve katılanlarıyla gündem oluşturan dizide taşları yerine oturtmaya çalışıyor.

En çok Hümeyra’nın gidişi üzdü beni

Türkiye’de senarist çok ama sizin kadar medyatik olanı yok. “Avrupa Yakası” ile senaristlik ve oyunculuğun dışında ortaklık bağınız da var mı?

Kamera önünde de olmakla ilgili. Yılmaz Erdoğan da aynı zamanda oyuncu olduğu için çok tanınır. “Avrupa Yakası”nın senaristi olarak hikâyeden, reytinglerden, çıkan işin iyi olmasından ben sorumluyum.

Bu konuda da Plato’nun verdiği sonsuz yetkiler var hakikaten. Hiçbir gün tutup da “Bu dekoru niye yaptırıyorsun, başka bir şey yazsana” demediler. Ama herhangi bir ortaklığım, veya yöneticilik pozisyonum yok. Bütçe, oyuncuların ücreti gibi konular benim dışımdadır. Genellikle oyuncuların ayrılacağını uygulayıcı yapımcımız Atila Aslan’dan öğrenirim! O aşamada sadece arabuluculuk yapmaya çalışırım. Hiçbir oyuncunun ayrılması beni mutlu etmiyor, sadece işimi zorlaştırıyor. Ayrılma hikâyesini senaryoya yedireceksiniz, gerekiyorsa yeni karakterler yaratılacak, gidenlerin yokluğu aratılmayacak. Zor iş. Bütün oyuncuların ayrılış kararı benim için kötü haberdir ama sonuçta elimdeki malzemeyle iyi bir yemek yapmak benim görevim.

‘Her gidenin bir sebebi vardı’

“Avrupa Yakası”ndan şimdiye kadar sonra döndü ama Ata Demirer, Evrim Akın, Bülent Polat, Peker Açıkalın, Hümeyra, Gürgen Öz, Rutkay Aziz ve Tolga Çevik ayrıldı... Bu insanlar niye gitti?
Bizim dizinin seti de çalışma şartları da çok keyiflidir aslında. Ama “Avrupa Yakası” 162 bölüm çekti! Uzun süren dizilerde kadro değişiklikleri oluyor. “Bizimkiler”de de olmuştu, “Kurtlar Vadisi”nde çok daha dramatik değişiklikler oldu.

Her oyuncunun ayrılık sebebi birbirinden farklı tabii. Rolünden sıkılan var, ücreti beğenmeyen var, yeni gelecek oyuncudan rahatsız olan var, başka projeye daha çok heyecanlanan var. Ama şu oluyor: “Avrupa Yakası”na zaten yetenekli oyuncular alınıyor ve senaryoda onlara geniş ve çok seyircili bir performans alanı veriliyor. Popülarite artıyor. Teklifler çoğalıyor. Oyuncuya başroller ve bazen iki kat ücretler teklif ediliyor. Bu, ayrılma kararını destekleyen, bazen yaratan önemli bir etken.

Şu da önemli: Çoğu yapım şirketi, oyuncuların kalması için hukuki yaptırımlar uygular. Sözleşmelere tazminat maddeleri koyarlar. Bizde bu yok. Plato ne maddi ne manevi bir yaptırım uyguluyor. Ayrılmak isteyen el sıkışarak uğurlanıyor. Bu iyi bir özellik bence, ama işte kabak benim başıma patlıyor. Kimi zaman ayrılık haberleri çok geç, senaryo hazırlandıktan sonra bile gelebiliyor! Bir de dizinin beş yıldır çok popüler olması yüzünden bu ayrılıklar günlerce haber oluyor.

‘Arabuluculuk yapardım’

Diziden gidişi sizi en çok üzen kim oldu?

Kimsenin gidişi beni mutlu etmiyor; ama en çok Hümeyra’ya üzüldüm; çünkü Plato yapımcıları ve Hümeyra’nın yaptığı ücretle ilgili görüşmelerden sonra ip kopmayabilirmiş. Hümeyra’ya son bir teklif yapılsaymış, belki de kalırmış; ama iki taraf da karşılıklı çok kararlı restleşince, Hümeyra başka bir diziyi kabul edeceğini söyleyince, Plato köprüleri atmış.

Bu konunun da artık daha fazla yalan yanlış konuşulmamasını istiyorum çünkü Hümeyra’nın bu haberlerden rahatsız olduğunu tahmin ediyorum. Oyuncularla yapımcıların yeni sezon şartlarını konuştukları toplantılarda bulunmuyorum. Ama belki bunlar olurken İstanbul’da olsaydım, daha yakın bir arabuluculuk yapardım.

Hümeyra’nın ayrılmasından sonra, eksikliği doldurmak için “Hamiyet Hala”nın Antep’ten gelmesi gibi fikirler, oyuncu adayları konuşulurken, “Volkan”ın askerden dönmesi aklımıza geldi, bu da diziye büyük canlılık katacak. Ama benim için ideal formül hem annenin hem “Volkan”ın olması olurdu tabii. Hümeyra ilk günden beri, “Ata gelsin karşılıklı oynayalım, bu profesyonelliktir” diyordu, Ata’nın da böyle bir meselesi kalmamıştı. Bir arada oynayabilirlerdi ve tadından yenmezdi.

‘Dizi, 200. bölümde bitecek!’


Diziyi ne zaman ve kaçıncı bölümle bitirmeyi planlıyorsunuz?

Evet iki senedir “bu son sezon” diyorum ama kanal, seyirci, oyuncular, yapım şirketi bir araya geliyor, dizi bitmiyor. Şu anki kararım diziyi haziranda, 200. bölümde bitirmek.

“İfo”nun durumu ne olacak?

“İfo”, “Tahsin Bey”le Ayvalık’taki yazlıkta hayatının kavgasını yapıp Bursa’ya kız kardeşine taşınıyor. Ama kavganın nasıl geliştiği sürprizli. 24 Eylül’de seyredeceksiniz.

“Avrupa Yakası”nı bitirdikten sonra ne yapmayı planlıyorsunuz?

Bir uzun metraj film var . Tiyatro da yapmak istiyorum. Dizi bittikten sonra en az bir yıl televizyon olmasın diye planlıyorum.

‘Kendime torpil yaptım!’

Senaryo yazmak için en ideal ortam nedir size göre?

Çalışma odası, masa, kendi bilgisayarım ve kahve olacak. Bir de hava kararmadan pek yazamıyorum.

Bir bölümün senaryosu ne kadar sürede çıkar elinizden?
Bazen iki günde yazdığım oluyor sabahlayarak; ama ideali dört gün.

Diziyi yazarken kendinize, “Bu hafta kendimi iyi hissetmiyorum, rolümü biraz azaltayım” türünden ayrıcalıklı davrandığınız oluyor mu?

İtiraf edeyim geçen sene oldu. 100 dakika dizi yapılıyor, senaryo sabah dokuzda bitmiş, öğlen üçte setim var filan... Baktım olmuyor, ya oynadığım sahneleri yorgunluktan düşüreceğim, ya senaryo aceleye gelecek, birkaç bölümde kendimi az mekâna yazmaya çalıştım. Mesela ofiste Aslı yok, e röportajı varmış!

Aslı’nın o sahnede hayati bir rolü, önemi yoksa, sahneden çıkardığım, kendime kıyak yaptığım oldu. Ama sadece birkaç bölüm!

‘RTÜK yüzünden kitap yazamıyorum!’

“Gayet Ciddiyim” 2003’te, “Hâlâ Ciddiyim” 2004’te, “Yolculuk Nereye Hemşerim” ise 2005’te yayımlandı... Her yıl bir kitap yazan Gülse Birsel’den üç yıldır niye ses soluk çıkmıyor...
RTÜK yüzünden! Yirmi dakikada bir reklam kuşağına girilecek kuralından sonra, dört kuşak reklam alma amacıyla diziler, 90 dakikaya çıkarıldı. Haftada yedi günüm doldu. O günden beri kitap da çıkmıyor.

Keşke yapmasaydım dediğiniz neler var?

Büyük bir utancım, hatam yok. Pişmanlık faydalı bir duygu değil.

İyi ki yapmışım dedikleriniz?

Bir gün dergi editörü olarak otururken ATV’nin tanıtım bölümünden gelen telefona cevap vermiş ve aşağıya inip onlarla görüşmüş olmam. “İlgilenmiyorum” deseydim, “GAG”la başlayan dönem hiç olmazdı.

Mutlaka yapmalıyım dediğiniz şeyler?

Çok. Hem hayatla, seyahatlerle, hem tiyatroyla, sinemayla, televizyonla, kitaplarla ilgili uzun bir liste.

Dizideki karakterlerin kaderi senarist olarak sizin elinizde. Sete gittiğinizde bu gücü elinizde tuttuğunuzu hissediyor musunuz?

Bu, güçten çok, berbat ve çok ağır bir sorumluluk. Herkese iyi bir performans alanı, güzel replikler, iyi espriler yazmaya çalışırım. Ama oyuncu var, az yazdığında küser, çok yazdığında, “Beni yoruyorsun, malzememi tüketiyorsun” diye kızar. Neyse ki bizim dizinin çoğu oyuncusu, az ya da çok, yazılan rolün mümkün olduğu kadar tadını çıkartan, rolü hakkıyla oynayan, yükselten oyuncular.

Gıcık kaptığınız için diziden yok etmek, rolünü azaltmak istedikleriniz oluyor mu?
Hiç olmadı. Öyle kişisel dertlerim olmaz.

10 ismin çağrıştırdıkları

Murat Birsel: Özel hayat
Sinan Çetin: Film adam!
Ata Demirer: Kardeş
Levent Üzümcü: Jön komik, dost
Gazanfer Özcan: Büyük usta, efsane
Engin Günaydın: Datlum
Hümeyra: Çok değerli
Özkan Uğur: Yeni rol arkadaşım
Tolga Çevik: Teknik oyuncu
Evrim Akın: Tatlı kız