Politika

Hükümet ve HDP’nin ortak açıklamasına siyasiler ne dedi?

AKP'li Metiner: HDP, AK Parti'yi çözüm partneri olarak görüyorsa Pensilvanya'nın yanında durmamalı

28 Şubat 2015 15:16

Hükümet ile HDP arasında çözüm sürecinin gidişatıyla ilgili karşılıklı suçlamaların geldiği bir dönemde İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile bir araya gelen HDP heyeti, Abdullah Öcalan'ın PKK'ya yönelik çağrısını okudu. Dolmabahçe'deki başbakanlık çalışma ofisindeki ortak basın toplantısında HDP adına hazırlanan metni okuyan Sırrı Süreyya Önder, Öcalan'ın PKK'ya yönelik çağrısını açıkladı. Öcalan çağrısında, "Asgari müştereğin sağlandığı ilkelerde silahlı mücadeleyi bırakma temelinde stratejik ve tarihi karar vermek için PKK’yı bahar aylarında olağanüstü kongreyi toplamaya davet ediyorum. Bu davet, silahlı mücadelenin yerini demokratik siyasetin almasına yönelik tarihi bir niyet beyanıdır" ifadelerine yer verdi.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, bunun silah bırakma çağrısı değil; AKP’nin cumhuriyeti, vatanı, milleti PKK’ya peşkeş çekme anlaşması olduğunu söyledi. “Bu vatana ihanet belgesidir” dedi.  Vural şöyle konuştu:

 

'İmzayı atan Erdoğan ile Öcalan mı?'

 

“Silah bırakma değil PKK’ya teslimiyet anlaşmasıdır. Yapılan açıklamada utanmadan vatan, millet, cumhuriyet tanımlarının yeniden yapılacağı söyleniyor. Bu ihanetin belgesidir. Bunun arkasında yatan PKK’nin silahla yapamadığını AKP silah bırakma kılıfıyla millete hazmettirmeye çalışmaktadır. Kiminle imzalanmıştır? İmzayı atan Erdoğan ile Öcalan mıdır?

 

'Öcalan’a af, özerklik demek'

 

PKK’ya paralel KCK devleti oluşturmak, Öcalan’a, PKK’ya af , özerklik sözü verildiği anlaşılmaktadır. Milletin adını,kimliğini, vatan, cumhuriyet, millet kavramlarını değiştirme vardır. AKP, PKK’nın, Öcalan’ın çözüm modelini kabul etmiştir. Bu ihanetin belgesidir.”

 

HDP Eş Genel Başkanı  Selahattin Demirtaş

Bugün yapılan ortak açıklama bir müddettir. HDP ymönetimi olarak üzerinde çalıştığımız ve Türkiye’de müzakarelerin sağlıklı bir noktaya geldiği konusunda önemli gördüğümü bir çağrıydı. Müzakerelerin başlaması, özgürlüklerin genişlemesi konusunda kritik bir sürece gelinmiş oldu. Hükümetin somut adımlara karşı ilerlemek gerekir. PKK’nın da silahsızlanma konusunda hazırlığını yapması gerekir.

Hayırlıra vesile olur, barış için herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirir diye temenni ediyorum. Parlomentoda görüşülen güvenlik yasasının da gözden geçirilmesi gerekir, barış getirecek bir yasa tasarısı değildir. İktidar köşeye sıkışmışsa bunun nedeni nedir?  Bizim mücadelemizdir böyle algılanması lazım. Silahsızlanma, ateşkes gibi durumlar konuşuluyor geliyorsa bu AKP'nin lütfu değildir, barış isteyenlerin çabasıdır. Bu hükümeti kurtarma operasyonu da değil, lütfu da değil. Güvenlik paketini göreceğiz, izleyeceğiz. Hükümetin üzerine düşen görevleri, topluma verdiği sözleri yerine getirecek adımlarla ilerlemedi.

Akdoğan'ın açıklamalarına karşılık olarak: Barışa uzaklaşacağım diye çalışmıyoruz, Barışı çok arzuluyoruz. Hükümet yürüttüğü politikayla, zerre kadar umut vermiyor, barışa yaklaşmıyor.

 

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, şunları söyledi:

"Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine verilebilecek en önemli teşvik barış, huzur, kardeşlik ve çözüm sürecidir. Onun için böyle bir şeyde ciddi olarak sonuç alınırsa, 40 yıldan bu yana akan kardeş kanı durursa ve 40 yıldan beri akan anaların göz yaşı dinerse bölge coğrafyasında inanılmaz bir dinamizm yaşanacaktır."

Nihat Zeybekci, tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek vatan deniliyorsa geri kalan bütün istek ve taleplerin tartışılabilmesi gerektiğini ifade ederek, "Böyle bir sonuca gelindiyse bence bunun üzerine titremek, korumak lazım ve bunun üzerinden devam edip illaki aklın bize verdiği ve milletin bizden istediği olumlu sonuç çıkarmak olmalı. İnşallah başta Van ve diğer illerimiz Hakkari, Şırnak, Tunceli, Bingöl, Diyarbakır, Muş, Ağrı, Kars'ta bu bahar ile beraber çiçekler gibi refah, barış, huzur ve kardeşlik yükselir" diye konuştu.

Bu çağrının çözüm sürecini hızlandırıp hızlandıramayacağına yönelik soruya da Zeybekci, sıkılan yumruklarla tokalaşmanın yapılamayacağını vurguladı.Bakan Zeybekci, silah ortada durduğu, çözümün silahtan arandığı sürece bunun karşısında tedbirin ancak silahla olacağını, silah ortadan kalkıp sıkılan yumruklar açıldığında, daha önce belirttiği bazı hassasiyetler konusunda birlik ve beraberlik varsa geri kalanların çözülebileceğini söyledi.

 

Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz: İşin özü silahların tamamen terk edilmesi

 

"Silahlar tamamen devre dışı kalmadığı sürece tam olarak ekonomik ve kalkınma ortamının oluşması mümkün değil. Uzun zamandır bu konular tartışılıyor. Ümit ediyoruz ki en kısa sürede artık siyaset silahların gölgesinden kurtulur herkes özgür şekilde fikirlerini ifade eder, siyasetini yapar. Halkımız kimi tercih ediyorsa onu destekler ve Türkiye demokratik ortam içinde sorunlarını çöze çöze daha ileri seviyelere her alanda ulaşır. Türkiye bundan çok çekti, çok kayıplar yaşadı, şimdi bizim kaynaklarımızı, enerjimizi, iç çekişmelere değil, dünyada Türkiye'yi daha iyi noktalara götürecek şekilde kullanmamız gerekiyor. Kardeşlik hukuku içinde demokratik bir ortamda ülkemizi el birliğiyle geliştirmemiz gerekiyor. Bir taraftan da herkesin farklılığına saygı gösterilen, fikir, inanç hürriyetine, kimliğine saygı gösterilen bir ortamda el birliğiyle ülkemizi kalkındırmamız, geliştirmemiz, demokratik standartlarımızı artırmamız gerekiyor. Bu anlamda silahların devreden çıkması gerekiyor."

 

CHP: çözümün adresi TBMM

 

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, "Silah bırakma çağrısı keşke daha önce olsaydı. Silahların gölgesinde barış olmaz. Barışın birinci koşulu PKK nın silah bırakmasıdır.Ne olacaksa TBMM çatısı altında ve iradesinde olmalıdır çözümün adresi TBMM'dir." dedi.

Altay, öne sürülen 10 maddelik şartın tamamının kabul edilmesi diye bir şey olmadığını belirterek, "Bu talepler oturulup konuşulur elbette Türkiye'de Kürt sorunu vardır ve çözülmelidir. 30 yıldır akan kan durmalıdır" dedi.

 

AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner

 

"Çözüm sürecini barışa ulaştırmak için çalıştı Cumburbaşkanımız... Bu açıklamayı çözüm süreci taçlandıracak bir açıklama olarak selamlıyorum. Demokratik siyasette çözüm yöntemleri bellidir. Demokratik diyoloji dediğimiz bir yöntemdir. HDP seçime gireceğini ilan etti. Barajı aşabilir, aşmayabilir. Ak Parti'yi de çözüm partneri olarak da görüyorsa Pensilvanya'nın yanında durarak bunu yapması güveni zayıflatır. Kendi başına seçime girip kazanamazsam sokaklar karışır mesajı benimsememesi gerek bir dil olmalıdır... Barajın altında kalırsa tekrar ben parlomentoya giremedim, çözüm süreci yürümez anlayışına yaslanması kabul edilemez. Yeni bir siyasal tarzda karar kılmalı."