İngiliz basınında Orta Doğu hakkında yazan gazetecilerden biri olan Patrick Cockburn, 15 Temmuz'da bir grup cuntacı asker tarafından düzenlenen darbe girişiminin başarısız olmasıyla ilgili olarak "Türkiye’yi seçilmiş bir hükümet yönetiyor ve darbenin üstesinden gazeteleri kapatmış oldukları için değil, halk darbeyi desteklemediği için gelebildiler" dedi .
Patrick Cockburn'un Cumhuriyet gazetesinden Burak Cop'a verdiği söyleşi şöyle:
-Türkiye’de iktidarın medya üzerindeki ağır baskısını nasıl yorumluyorsunuz?
Bence bu Ortadoğu’daki en acıklı gelişmelerden biri. Medyaya yönelik baskılar söz konusu olduğunda eskiden insanlar bölgedeki diğer ülkeleri konuşurlardı. Türkiye’nin ise iyi bir gazetecilik ortamı vardı. Ortadoğu’dan ve Avrupa’nın epey bir kısmından daha gelişkindi. Ancak bu şu anda yok edilmiş durumda. İkinci olarak söyleyebileceğim, bu durum ülkeyi zayıflatmaktadır.
Sadece ülkede yaşayan insanlar için değil hükümet için de zararlıdır. Çünkü hükümet dünyada gerçekte neler olup bittiğinden habersiz kalmaktadır. Hem halkın hem de hükümetin neler olup bittiğini öğrenmek için özgür basına ihtiyacı vardır, sürekli aynı propagandaları okumaya değil. Tüm bu olanları hem Türkiye hem de dünya için olumsuz buluyorum.
-Beş veya on yıl geriye gidersek, Türkiye’de böylesine dramatik bir otoriterleşme bekliyor muydunuz?
Beklemiyordum. Ben de pek çok kişi gibi Türkiye’nin dünyadaki önemli başarı öykülerinden biri olduğunu düşünüyordum. Ve açık ki şu anda öyle değil. Gitgide daha şiddet dolu ve daha az demokratik bir ülke oluyor. Geçmişte böyle olmasını kesinlikle beklemiyordum. Yapılanların aslında ülkeyi yönetenler için de zorunlu olmadığını düşünüyorum. Türkiye’yi seçilmiş bir hükümet yönetiyor ve darbenin üstesinden gazeteleri kapatmış oldukları için değil, halk darbeyi desteklemediği için gelebildiler.
Dolayısıyla “kazanan her şeyi alır” tarzı bir siyasetin herkese felaket getireceğini düşünüyorum.
-Türkiye’nin askeri müdahalesi bağlamında Musul ve Suriye’nin kuzeyine dair kısa vadeli öngörüleriniz nelerdir?
Türkiye’nin askeri harekâtı retorik açısından olmasa da sahada sınırlı nitelikte. Sınırda Cerablus’un batısına yönelik. Belki bu durum ileride değişebilir ama şu aşamada epey sınırlı bir kapsamda bulunuyor. Türkiye’nin Irak’ta daha derinlemesine bir harekâta girişeceğini düşünmüyorum. Şu aşamada Suriye içinse derinlemesine bir harekât olasılığına dair bir şey söyleyemiyorum.
Yalan haberler yeniden dolaşımda
Cockburn, Beyrut Amerikan Üniversitesi’nde katıldığı söyleşide işgal öncesi Irak’a dair üretilen yalan haberlerin benzerlerinin son yıllarda Libya ve Suriye için de dolaşıma sokulduğunu söyledi. Cockburn, 2011’de dönemin Libya lideri Muammer Kaddafi’nin Bingazi’de katliam yaptığı ve ordunun isyancı bölgelerde yaygın bir tecavüz harekâtına giriştiği gibi haberlerle Kaddafi’nin şeytanlaştırıldığını, ancak sonradan bunların yalan olduğunun ortaya çıktığını dile getirdi. 2012’de Şam’a gittiğini ve Esad yönetiminin devrilmeyeceğini gördüğünü anlatan Cockburn, o dönemde mevcut durumu objektif bir biçimde ortaya koyanların Şam rejimini meşrulaştırmakla suçlandığına dikkat çekti. Cockburn, Halep’in doğusundan, bombalanan kadınlar ve çocuklar gibi duyarlılık yaratma amaçlı görüntülerin dolaşıma sokulduğunu, ancak o bölgedeki binlerce silahlı militandan bahsedilmediğini belirtti