Son dönemde bazı meslektaşlarının hedef gösterilmesini protesto etmek için Çağlayan Adliyesi önünde bir araya gelen hukukçular, 200 bine yakın doktorun seçtiği Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın gözaltına alınması ve görevinden uzaklaştırılmak istenmesine tepki gösterdi. Avukat Kemal Aytaç, "Bu, halkın, toplumun esas sorunlarını göz ardı edip, başka noktalarda tartışmalar yaratmak için yapılan bilinçli bir provokasyondur. Bunu kınıyoruz, lanetliyoruz" dedi. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Genel Sekreteri Veli Sarı da "Bu tür baskılara, bu tür endişe, korku yaratmaya dönük uygulamalara biz avukatlar asla izin vermeyeceğiz. TTB asla izin vermeyecek" diye konuştu.
İstanbul’da avukatlar, meslektaşları Sezin Uçar’ın Türkiye’nin kimyasal silah kullandığı iddialarına ilişkin sözleri nedeniyle bazı medya organları tarafından hedef gösterilmesi ve İzmir Barosu Genel Kurulu’nda konuşan Avukat Aryen Turan’ın, “Jin, Jiyan, Azadi” sloganı atması üzerine Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ve ulusal kanallar tarafından hedef gösterilmesine karşı İstanbul Adalet Sarayı önünde bir araya gelerek basın açıklaması yaptı.
"Hangi hakla, hangi hukukla, siz kimsiniz?"
Türkiye’nin kimyasal silah kullandığı iddialarını dile getirdikten sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hakkında gözaltı talimatı verdiği TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın İstanbul’da gözaltına alınmasına ilişkin konuşan avukat Kemal Aytaç, şunları söyledi:
“Artık hiçbir şey bizim için sürpriz değil. Bir taraftan ülkemizde açlığın, işsizliğin, yoksulluğun boy attığı, yaşanmaz hale geldiği bir ülkede, siyasi iktidarın giderek güçten düştüğü, giderek ülkeyi yönetemez hale geldiği durumlarda baskısını, saldırısını artırıyor. Düşünebiliyor musunuz? 200 bine yakın doktorun seçmiş olduğu Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı söylediği sözler aynı şekilde de değil, çarpıtılarak, üstüne üstlük söylediği sözden dolayı Cumhurbaşkanı'ndan başlayarak onun ittifak ettiği, ayrılmaz parçası bir siyasi parti liderinin de çağrıları sonucu, talimatları sonucu Cumhuriyet başsavcılıkları harekete geçiyor. Ve Şebnem Hoca gözaltına alınıyor. Onunla kalınmıyor, daha gözaltındayken, ifadesi alınmadan, Cumhuriyet Başsavcılığı, aymazlıkla, utanmadan, sıkılmadan görevine son verilmesi için talimat yazıyor. Hangi hakla, hangi hukukla, siz kimsiniz? Siz kimsiniz Barolar Birliği'nin başkanını, siz kimsiniz TTB'nin başkanını, meslek kuruluşlarını, meslek odalarını görevden alacaksınız? Biz seçeceğiz, siz alacaksınız. Hani darbeye karşıydınız?
"Bu açık faşizmdir, bu faşizan bir tutumdur"
Sizden farklı, sizden ayrı söz söyleyen başkanlarımıza bu muameleyi kabul etmiyoruz. Bunun karşısındayız, bu açık faşizmdir, bu faşizan bir tutumdur. Hiçbir demokratik ülkede, dünyanın hiçbir yerinde görülmüş bir şey değildir. Muhalif olan her kişi, unsur, halk düşmanı, vatan haini ilan edilmekte, teröristlikle ilan edilmekte ve yargıya talimat vererek, savcılıklara vesaire, gözaltına alınmakta hatta ileri giderek tutuklanmakta, hatta daha ileri giderek 200 bine yakın doktorun seçtiği bir TTB Başkanı görevinden alınmak istenmekte. Bu olacak şey midir, kabul edilecek bir şey midir?
"Gazetecilere terörist, TTB Başkanı’na terörist, baro başkanlarına terörist... Bu nasıl bir kin!"
Peki bu niye yapılıyor, bunu anlamak için çok çok üstün bir zekaya gerek yok. Ortamı manipüle etmek, halkın, toplumun esas sorunlarını göz ardı edip, başka noktalarda tartışmalar yaratmak için yapılıyor. Bilinçli yapılan bir provokasyondur. Bunu kınıyoruz, lanetliyoruz. Bugün daha yeni bir operasyonla çok sayıda gazeteci evlerinden gözaltına alındı. Nedir bu, ne yapılmak isteniyor? Gazetecilere terörist, TTB Başkanı’na terörist, baro başkanlarına terörist, bilmem kimlere vatan haini. Bu nedir, bu nasıl bir kindir, bu nasıl bir anlayıştır? Sırf kendini iktidarda var etmek için, iktidarını sürdürmek için yapılan kötülükten başka bir şey değildir.”
"Meslektaşımız hedef gösterildi"
Avukat Meral Hanbayat, 7 hukuk kurumu adına okuduğu ortak basın açıklamasında şunları söyledi:
“22-23 Ekim tarihlerinde İstanbul Barosu Genel Kurulu yapılmış ve avukat Filiz Saraç başkanlığa seçilmiştir. Genel Kurul sonuçlarının yayımlanmasının hemen ardından Oda TV, ‘Kimyasalcılar kaybetti, Atatürkçüler kazandı’ şeklinde bir haber başlığı altında üyemiz avukat Sezin Uçar’ı hedef göstermiş ve şu sözleri kullanmıştır; ‘Bu sonuçlarla birlikte PKK’nın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kimyasal silah kullanıldı iddiasını dile getiren ve Hasan Kılıç’ın listesinden seçime giren Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV) Grubu başkan adayı Sezin Uçar da seçimi kaybetmiş oldu.’
"Hedef gösterenler, halkı kin ve düşmanlığına tahrik suçunu işlemiştir"
Öncelikle meslektaşımız İstanbul Barosu'nun genel kurulunda hiçbir listeden aday olmamasına rağmen Oda TV, sırf meslektaşımızı hedef göstermek için gazeteciliğin en temel etik ilkelerinden biri olan hakikatin ve doğru bilginin topluma aktarılmasına aykırı davranarak yalan haber yapmış; yaptığı yalan haberde de meslektaşımızı hedef haline getirerek ayrıca halkı kin ve düşmanlığına tahrik suçunu işlemiştir.
Diğer yandan yine aynı tarihlerde yapılan İzmir Barosu Genel Kurulu'nda ÖHD İzmir Şube üyemiz ve aynı zamanda genel merkez yöneticimiz avukat Aryen Turan konuşması boyunca bir grup tarafından hakarete uğramış, tehdit edilmiş ve konuşması kesilmeye çalışılmıştır. Yine konuşmasının sonunda söylediği 'Jin, Jiyan, Azadi' sloganı sebebiyle aynı grup tarafından fiziki saldırıya uğrama riskiyle karşı karşıya kalmıştır. Yaşanan bu olay baro genel kuruluyla sınırlı kalmamış meslektaşımız yaptığı açıklama sonrasında hem ulusal kanallarca hem de Ümit Özdağ ve başka kişilerce hedef haline getirilmiştir.
"İktidarın söylem ve pratikleri sebebiyle ülkede derinleşen faşizmin ve tekçi rejimin sonuçlarından biridir"
Aynı tarihlerde İstanbul’da ve İzmir’de yaşanan bu iki benzer olay ve sonrasında yaşananlar münferit olaylar değildir. İktidarın söylem ve pratikleri sebebiyle ülkede derinleşen faşizmin ve tekçi rejimin sonuçlarından biridir. Yine benzer şekilde bu saldırıya maruz kalan her iki meslektaşımızın da kadın olması tesadüf değildir. Bu olaylar hem iktidarın hem erkek yargının pratikleriyle yaygınlaşan kadın düşmanlığının baro genel kurullarında vücut bulmuş halidir. Bu mesele hem kadına hem de farklı etnik varoluşlara tahammül edememenin bir sonucudur. Bu da totaliter düşüncenin dışa vurumudur. Çünkü totalitarizm sadece teklik ister; başka düşünce ve yaşama tahammülü yoktur.”
Avukat Hanbayat, konuşmasının sonunda meslektaşlarının hedef gösterilmesi üzerine suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
"Bu tür baskılara, hukuksuzluklara asla sessiz kalmayacağız"
Basın açıklamasının ardından söz alan Türkiye Barolar Birliği (TBB) Genel Sekreteri Veli Küçük, şöyle konuştu:
“Bugün, meslektaşlarımızın demokratik tepki haklarını kullandıkları davanın ve bu haklarını kullanma noktasındaki şiddete dönüşmeyen, tamamen barışçıl haklarını kullanmaya dönük davranışlarının keyfi bir değerlendirmeyle, bu tarzdaki son günlerde birçok hassasiyette ortaya konulduğu gibi Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na aykırılık olarak nitelenerek yargının, Cumhuriyet savcılıklarının, son dönem içerisinden geçtiğimiz, yaratılmak istenen endişe ve korku ortamına araç kılınmaya çalışılmasının tezahürü olan dosyaya katılmak için buradayız. Bu tür baskılara, bu tür hukuksuzluklara asla sessiz kalmayacağımızı bir kez daha ifade etmek ve meslektaşlarımızın, yurttaşlarımızın yanında olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Gündem çok hızlı gelişiyor. Ülkemizin içerisinden geçtiği dönemde ne yazık ki basın mensuplarının maruz kaldığı hukuksuz soruşturmalar, gözaltına alınmalar, meslek örgütlerinin ve TTB Başkanı'nın bir suçlu gibi kriminalize edilerek, sanki kaçıyormuşçasına bir görüntüyle gözaltına altına alınmaya çalışılması, avukatları tarafından, kendisi tarafından açılan soruşturmada ifade vermeye hazır olduğunu beyan etmesine rağmen, bu haklarının kullandırılmayarak toplum önünde, kamuoyu önünde adeta bir suçlu görüntüsüyle muameleye maruz kalmasını asla kabul edemeyiz. Hukuk örgütlerinin, meslek örgütlerinin kendi iş dinamiklerine, demokratik usullerle ortaya koyduğu seçimlere herkes saygı duymalı. Başta siyasi iktidar olmak üzere herkes saygı duymalı ve çıkan sonuçlara hiçbir şekilde müdahaleyi kabul etmeyeceğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum.
"Biz bu filmi daha evvel de gördük"
İçişleri Bakanlığı’nın, TTB'nin seçimlerinin iptali, yeni seçim yapılması gibi yasada olmayan, hukuki olmayan, demokratik olmayan tavrının da hukukçular tarafından, yargı tarafından kabul edilmeyeceğini umuyor ve bekliyoruz. Benzer yaklaşımları daha evvel de gördük. Biz bu filmi daha evvel de gördük. TTB ismindeki ‘Türk’ kelimesinin kaldırılması, TBB'nin isminin önündeki ‘Türkiye'nin kaldırılması gibi unsurları geçmişte de yaşadık. Bu tür baskılara, bu tür endişe, korku yaratmaya dönük uygulamalara biz avukatlar asla izin vermeyeceğiz. Barolar, Türkiye Barolar Birliği asla izin vermeyecek.
Bir hususu özellikle hatırlatmak isterim. Bu mücadeleyi, bu kavgayı biz geçmişte de yaptık. Ve baroların, avukatların dayanışması Ankara Barosu Başkanı Sayın Erinç Sağkan'ı TBB Başkanlığı seçilmesi sürecine götürdü. Bundan herkes ders çıkarmalı, demokratik toplum, şeffaf yönetim, yargı bağımsızlığı, temel hak ve özgürlüklerin sonuna kadar kullanılması, seçme seçilme hakkı da dahil olmak üzere Anayasa'da yer alan en temel hakların yaşama geçmesi noktasında sorumluluğu bulunan, görevi bulunan devlet makamlarının, siyasi iktidar yetkililerinin bu gerçeklikleri dikkatle izlemelerini, saygı duymalarını ve bunun yaşama geçmesi noktasında hassasiyet göstermelerini buradan bir kez daha hatırlatmak, ifade etmek istiyorum.
"Yargıyı baskının, zulmün aracı kılarak el atmaya çalışması asla kabul edilemez"
Cumhuriyetin kurucu değerlerine laf uzatanlara, siyasi iktidarın bu anlamda malum maruf bilinen birisine karşı gıkını çıkarmayan kişilerin, yargının gelip burada en temel demokratik ilkelere, kurallara, sonuçlara yargıyı aracı kılarak, yargıyı baskının, zulmün aracı kılarak el atmaya çalışması asla kabul edilemez. Biz sonuna kadar barolar, Türkiye Barolar Birliği bu çarpık anlayışa, bu kabul edilemez anlayışa karşı duracağımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum.” (ANKA)
TIKLAYIN | Erdoğan ve Bahçeli’nin tepki gösterdiği TTB Başkanı Fincancı gözaltına alındı
TIKLAYIN | 13 barodan ortak açıklama: Şebnem Korur Fincancı serbest bırakılsın