Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun referandum çalışmaları için giderken uçağına iniş izni vermeyen ve ülkeye karayoluyla girmeye çalışan Aile Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’yı sınır dışı eden Hollanda’ya yönelik, hükümetten birbiri ardına ‘yaptırım’ açıklamaları gelirken ülkenin yüzde 99 pay sahibi olduğu şirket, Uşak’ta siyanürle altın çıkartarak doğayı katletmeye devam ediyor.
Yeşil Gazete’den Can Bursalı’nın haberine göre, Uşak’ın Eşme ve Ulubey ilçeleri arasında kalan Kışladağ’da Eldoradogold-Tüprag şirketi 2006 yılından bu yana 450 metre derinlikte ve 1000 metre çapında bir alanda 70 bin ton siyanür kullanılarak altın çıkartıyor.
2008 yılında Muğla Milletvekili Fevzi Topuz’un Türkiye’deki madencilik faaliyetlerini konu alan soru önergesine, Çevre ve Şehircilik Bakanı Veysel Eroğlu’nun verdiği yanıtta yer alan tabloda, şirketin yüzde 99’unun Hollandalılara ait olduğu belirtiliyor.
Kışladağ’daki altın madeniyle ilgili süreci anlatan “Kışladağ’dan Mektup Var” kitabının yazarı Muammer Sakaryalı, Hollanda’yla yaşanan krizin ‘kayıkçı kavgası’ olduğunu ifade ederek, yüzde 99’u Hollandalılara ait olan şirketin kapatılması çağrısını yaptı.
Yeşil Gazete’ye konuşan eğitimci, aktivist yazar Muammer Sakaryalı, “Antiemperyalist görüntü vermeye çalışıyorlar ama biz yemeyiz. Uşak’ta Kışladağ’ı mahveden Tüprag şirketinin hisselerinin yüzde 99,56’sı Hollandalıların. Altınımızı alıp suyumuzu, havamızı, toprağımızı kirletiyorlar. Kovun bu şirketi. Vurun kapısına kilidi” ifadelerini kullandı. Sakaryalı, “Hollanda hükümeti de, Türkiye de konuyu iç siyasetinde kullandı” dedi.
“Hollanda ile Türkiye arasında asıl sorun edilmesi gereken bu mesele olmalı”
Tüprag’ın işletttiği Kışladağ ve Efemçukuru altın madenlerinin proje aşamasından bu yana hukuki sürecini yürüten avukatlardan Arif Ali Cangı da şunları söyledi:
“Tüprag Kışladağ’da dünyanın en vahşi yöntemiyle altın madeni işletiyor. Madenin daha deneme üretimi sırasında 1500 kişi siyanür zehirlenmesine maruz kaldı, köylerde kuzular anomoli ve ölü doğuyor, bütün hukuki itirazlarımız hukuka aykırı biçimde reddediliyor. Hükümetler taa başından beri şirkete her türlü kolaylığı sağladılar. Şu anda ilk ÇED davamız Anayasa Mahkemesi’nin önünde, açıkça sağlıklı çevrede yaşama hakkı, adil yargılanma hakkı ihlali söz konusu, Anayasa Mahkemesi de bir türlü karar veremiyor.
"Tüprag sadece Kışadağ’da değil, İzmir’in su havzasında Efemçukuru’nde çevre mevzuatı delik deşik edilerek, yerel yönetim by-pass edilerek AKP Hükümetlerinin sonsuz desteği ile 2011 yılından bu yana çalışıyor. Kışladağ viran oldu, İzmir’in su havzası tehdit altında, İzmir susuzluğa ve ağır metalli suya mahkum edilmiş durumda, Hollanda ile Türkiye arasında asıl sorun edilmesi gereken mesele bu olmalı.”
Siyanürle madencilik
Siyanürle altın madenciliği çok sayıda çevre ve halk sağlığı sorununa neden oluyor. Madenin tenörü daha düşük olduğu için Bergama altın madeninden daha fazla siyanür kullanılan Kışladağ’da siyanürün yanı sıra arsenik, bakır, cıva, çinko, kadmiyum, krom, kurşun gibi ağır metaller çevredeki suya ve toprağa karışıyor. Altın madenciliğinin yapıldığı yerlerin yakınında başta kanser olmak üzere ciddi sağlık sorunlarının oluşma riski artıyor. Özellikle bu ağır metallerin ve siyanürün içme suyuna karışması önemli bir tehdit yaratıyor. Toplam işletme süresi 17 yıl olarak planlanan Kışladağ altın madeninin işletmesi süresinde içinde tehlikeli ağır metallerin de bulunduğu 132 milyon ton atığın ortaya çıkacağı ve 2 kilometre karelik bir alanı kaplayacağı hesaplanıyor.