Medya

Hıncal Uluç: Galatasaray'da futbolu Alp Yalman yönetiyor, transfer kararlarını o verdi

"Dursun Özbek seçimi kazandı ama, daha işin başında her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı"

09 Eylül 2016 12:48

Sabah yazarı Hıncal Uluç, eski Galatasaray yöneticisi Alp Yalman'ın iki günde bir Florya'ya geldiğini savunarak "Alp Yalman haftalardan beri iki günde bir Florya'da..
Çünkü Başkan Dursun Özbek'le yaptığı anlaşma gereği, futbol şubesini o yönetiyor. Kulübün bu sezon yaptığı tüm transferlerin kararını o verdi" iddiasını dile getirdi.

Hıncal Uluç'un "Galatasaray’da, futbolu Alp Yalman yönetiyor!." başlığıyla yayımlanan (9 Eylül 2016) yazısı şöyle:

Eğer bu ülkede spor muhabirliği diye bir meslek kaldığını iddia eden varsa şaşarım.. Ötekiler de farklı değil ama, sorum bu defa özel bir guruba..

Galatasaray Muhabirlerine..
Şimdi yazdıklarımı iyi okusunlar.

***
Alp Yalman haftalardan beri iki günde bir Florya'da..
Çünkü Başkan Dursun Özbek'le yaptığı anlaşma gereği, futbol şubesini o yönetiyor. Kulübün bu sezon yaptığı tüm transferlerin kararını o verdi.
Yalman, başkanla el sıkışırken "Ben para işlerine karışmam" dedi. Bu yüzden futbolun mali yönetimi başkanın kardeşi Mehmet Özbek'te.. Yalman takımın ihtiyaçlarını belirliyor.
Buralara alınması gereken kişilerin listesini veriyor. Ötesini Mehmet Özbek yükleniyor. Yani Levent Nazifoğlu adı ortada göstermelik!.
Florya, Fener, Beşiktaş tesisleri gibi şehrin kilometrelerce dışında değil. Nerdeyse göbeğinde..
Bu ülkede gazetecilik yapıldığı günlerde, Galatasaray muhabirleri, yanlarında foto muhabirleri ile, nerdeyse futbolculardan evvel gelirlerdi tesislere ve gün batmadan çıkmazlardı..
Şimdi, bu yıl hele Alp Yalman- Dursun Özbek arasında kopan bunca kıyamete, "Ben yokum" diyen Alp Yalman'ın Danimarka kampında Özbek'le kol kola görünmesine rağmen, bir tek muhabirin, olup biteni merak etmemesi, haftalardan beri Florya'ya uğramaması, orada Alp Yalman'ı görüp haber yapmaması ne demek?.
Hadi gitmiyorsun.. Muhabirlik çevre demektir. Orada adamın olursa, olup biteni öğrenirsen muhabir olursun. Ama bugün işler öyle değil.
Kulüp yönetiminden biri arıyor..
"Şunu.. Şunu.. Şunu yaz..
Bunu.. Bunu.. Bunu yazma.." "Peki ağbi.. Tamam ağbi..
Olur ağbi.." Şimdi biraz geriye dönelim mi?.
Alp Yalman, son seçimlerde Dursun Özbek'e karşı aday oldu.
Kararını alırken Ergun Gürsoy'la konuştu. Gürsoy "Seni destekleyeceğim Başkan" dedi.. Demesi normaldi. Ergun, 40 yıllık dostum. Bir gün birlikte yemek yerken "Benim hayatta iki kişiye vefa borcum var" demişti. "İş hayatımda İnan Kıraç.. Spor hayatımda Alp Yalman.. O ikisinin destekleri olmasa, iki alanda da bugünkü yerime gelmem zordu." Alp Yalman kendisini destekleyeceğini söyleyen vefalı dostuna bir jest yaptı. Onun yeğeni Levent Nazifoğlu'nu listesine aldı.
Seçim öncesi İnan Kıraç, Ergun Gürsoy'u aradı ve "Sen nasıl benim desteklediğim Dursun Özbek'e karşı aday olan Alp Yalman'ın yanında yer alırsın" dedi..
Alp Yalman seçimi kaybetti. Dursun Özbek kazandı ama, daha işin başında her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı. Kulüpte Olağanüstü Kongre havaları esmeye başladı.
Oysa Özbek'in Riva ile ilgili büyük planları vardı. İnan Kıraç'ın "Ada, Koçaslan'da kalacak" emri uygulanmalıydı. 2000 yılından itibaren çoğu İnan Kıraç'ın desteği ile seçilmiş yönetimlerin mali denetiminden vaz geçilmeliydi.
Onun için de Özbek devam etmeliydi.
Planını yaptı. Camiayı tatmin etmek için Alp Yalman ve Levent Nazifoğlu'nu futbol şubesini yönetmek için göreve çağırırken, "Eski hesapları görelim" diyen genç üye Fatih İşbecer istifaya zorlandı.
Ada işi gereksiz yere uzatıldı. "Kulüp iflas etmiş durumda.. Parasını ben vereceğim.
Uluslararası bir mali uzman kulübü incelesin.
Gerçek borcu ortaya çıkarsın. Bu borcu kapayacak kredinin nasıl temin edileceğini de anlatsın" diyen Selahattin Beyazıt'ı İnan Kıraç reddetti. Özbek oralı bile olmadı.
Alp Yalman ise camiayı tatmin edecek "Futbolun başına geç" teklifine "Galatasaray'a hizmet için makam gerekmez" dedi ve koştu. Çalışmalara başladı.
Ama hazırladığı rapor yönetim tarafından kabul edilmeyince bizzat bana telefon edip "Ben bu işin içinde yokum. Zaten hiç olmadım" dedi. "Bana değil, camiaya söyle bunları" dedim. Söylemedi..
Niye söylemediği de Danimarka kampında görüntülenince ortaya çıktı. Ne olduysa olmuş, Yalman işin başında "Gizli kalmak" şartı ile dönmüştü. Hemen her günü Florya'da geçiyor, futbolu tek sorumlu olarak yönetiyordu.. Florya'ya muhabir uğramadığı için de rahattı.
***
Ey Galatasaray muhabirleri..
Bu yazdıklarımın bir bölümünü bizzat yaşadım. Bir bölümünü de, seçimlerde Alp Yalman'la birlikte çalışan, önde gelen bir Galatasaraylı'dan tüm ayrıntılarıyla öğrendim.
Alp, merak eder de ararsa, haber kaynağımın ismini sadece ona söylerim.. Ama size söylemem..
Sizi kızarmış yüzünüzle baş başa bırakmayı tercih ederim, o kadar!.
Haydi şimdi kaleme sarılın da beni yalanlayan haberler yazmaya başlayın