Medya

Hıncal Uluç: Dolar molar değil, para harcamazsak ülke ekonomik krize girer, batarız!

"Mümkün olduğu kadar fazla harcayarak ülkenin ekonomik krize düşmesini engellemeliyiz"

07 Aralık 2016 13:37

Sabah yazarı Hıncal Uluç, doların son olarak Türk lirası karşısında 3.59'u görmesiyle ilgili olarak "İnsanlar sokağa çıkmaz oldu.. Harcamaz oldu da ondan. Sebeplerini söylememe gerek yok. Ama bakın, dolar molar değil, sokağa çıkmaz, harcamazsak büyük ekonomik krize girer batarız" dedi.

Hıncal Uluç'un "Çıkın!.. Gezin.. Harcayın!.." başlığıyla yayımlanan (7 Aralık 2016) yazısı şöyle:

Önce Park Şamdan'ın kapandığını duydum..
Kentin en güzel yerinde, hatta ülkenin simgesi restoranların başında gelir, on yıllardır.. Nurlar içinde yatsın dostum Ahmet Çapa kurmuş, sonra kendini emekli edip bir başka dostum Ersoy Çetin'e devretmişti. Sabah Nişantaşı'ndayken orada çok öğle yemeğini giderdim..
Giderdim ki hemen her masada İstanbul'un bir ünlüsü.. Adeta sözleşmesiz buluşma yeri gibiydi. Tıklım tıklım.. Mutfak harika.. Servis en deneyimli, hepsi eski, hepsi her gelen konuğu tanıyan, ne istediğini bilen özel yetişmiş elemanlardan.. Hepsi güleryüzlü, hepsi candan..
Kapıdan girerdim mesela.. Beni bara alır, buzlu greyfurt suyumu önüme koyarlardı, birlikte yemek yiyeceğim dostlarımı beklemem için.
İstanbul'da her yerin kapanacağı aklıma gelirdi de.. Park Şamdan?.
Bu sabah bu yazıyı yazma niyetim vardı. Sabah kahvemi koyup gazetemi masaya yaydım ki, Şamdan Efsanesi'ni başlatan Etiler'deki asıl Şamdan da "Paydos" kararını açıklamış..
Yılların işletmecisi, İstanbul'da bu işin en ustalarından Mehmet Tuna "Bitti. Bu kadar" demiş..
O da 80'li yıllardan..
İlk defa Ercan (Arıklı tabii) götürmüştü. Etiler'de bir villa..
Ne tabela var, ne başka bir şey.. Bir kapıyı çaldık.. Kapıdan bir minik kapak açıldı. Baktılar.
Ercan'ı gördüler, öyle açıldı da içeri girdik.. Müşterisi öyle seçkin..
Efsane oluşu da o yüzden..
Şamdanlar'ın kapanması, İstanbul'u karartır..
Ama ne yapacaklar, insanlar gelmezse?. Boş dükkan yaşar mı?
Peki niye kapandı, Şamdanlar?.
Kaç yer daha kapandı biliyor musunuz İstanbul'da..
Kötü yönetimden değil..
Atiye Sokağa gidiyorum, ara ara..
Nişantaşı'nın araçlara kapalı, kafe ve restoranlar sokağı.. Bütün dükkanlar nerdeyse boş..
Bebek?. Daha düne kadar yer ayırtmazsanız kapıda masa boşalsın diye bekleyeceğiniz mekanlarda "Buyrun nasıl oturmak istersiniz" diye karşılıyorlar.. Hemen her yer boş çünkü..
Neden?.
İstanbul mu boşaldı?.
Hayır!..
İnsanlar sokağa çıkmaz oldu.. Harcamaz oldu da ondan.
Sebeplerini söylememe gerek yok..
Ama bakın, dolar molar değil, sokağa çıkmaz, harcamazsak büyük ekonomik krize girer batarız..
Kapanan kafe ve restoranları düşünün..
Hadi patron sıyırır, dayanır.. Ya oradan aldığı bahşişlerle ev geçindiren, çocuk okutan garsonlar?. Binlerce aile..
Kazanmadıkları için onlar zaten harcama yapamazlar..
Mesela, gidip kışlık bir kazak, papuç alamazlar..
Tüm orta gelirli aileler için ilk tasarruf giyimdedir.. "Bu kışı eskilerle geçirelim.." Peki o giyim mağazalarındaki tezgahtarlar?.
Satışlar düşünce, 10 kişinin çalıştığı dükkan tek tezgahtarla idare eder.. Hadi yeni işsizler.. Para kazanmadığı için harcamayan yeni kitleler..
İstanbul nüfusunun dörtte üçünün mecbur kalmadıkça sokağa çıkmadığını düşünün.
Her gün sayıları artan işsizlerin zaten harcama güçlerinin olmadığı, en geniş orta sınıfın da "Ne olur ne olmaz" diye müthiş bir tasarrufa başladığını hesaplayın..
Ekonomi yürür mü?.
Al sana daha çok kapanmalar!.. Al sana daha çok işsizler.. Harcamaların daha da azalması. Yeni kapanmalar.. Yeni işsizler..
Harcamaların daha da azalması.. Daha yeni kapanmalar, işsizler..
Kısır döngüyü görüyor musunuz?.
Bu korkunç gidişi önlemenin tek yolu, çıkmak, gezmek, eğlenmek ve alışveriş yapmak.. Yani harcamak!.
Tabii vatandaşı harcamaya teşvik de etmek gerek..
İlk görev yöneticilere düşüyor.. İnsanları gerecek, daha da korkutacak ve içine kapatacak eylem ve söylemler değil, tersine "Rahatlatacak" şeyler yapmak gerek..
İkinci görev de iş yerlerine..
Evine kapanmaya karar vermiş insanları, mekanlarında çekecek cazibeler yaratmalı onlar da..
2001 krizini, İstanbul'da bütün markaların el ele verip, müthiş bir indirim kampanyası yapmasıyla atlatmıştık. Bomboş Avm'ler bir günde dolmuş, kapış kapış satışlar başlamıştı..
Cafeler, restoranlar!.. İnsanlar evlerinde yemek yerken onları o mekanlara çekecek bir cazibe lazım.. Mesela Canlı Müzik.. Ama fiyatları yükseltmeden.. Hatta indirerek..
Ankara, Belediye, İş Yeri sahipleri el ele vererek, İstanbulluları yeniden sokağa çıkmaya, yeniden harcamaya yöneltmeliler..
Türkiye İstanbul'a bakar çünkü..
.. Ve bizler Sevgili İstanbullular.. Her zamankinden daha fazla çıkarak ve mümkün olduğu kadar harcayarak ülkenin bir ekonomik krize düşmesine engel olmalıyız..
Çünkü krizi önleyemezsek, sakladığımız paralar, kağıt parçalarına döner.. Aldığımız kazak hala kazak olarak kalır ve bizi ısıtmaya devam ederken!.