Politika

HDP’li Behçet Yıldırım: Barış için canımızı vermeye hazırız

"Barış için iki yumruk yemişim hiç önemli değil"

14 Aralık 2016 00:34
Hülya Karabağlı

TBMM Genel Kurulu’nda AKP’lilerin yumruklarıyla burnu kanayan HDP Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım, “ Barış gelsin de iki yumruk yemişim hiç önemli değil” dedi Herkesin barışa duyduğu özleme dikkat çeken Yıldırım, “Bir tek ben değil hepimiz barış için canımızı vermeye gönüllü olarak hazırız “ diye konuştu.

Kavganın ertesi günü yasama faaliyetlerine katılan Yıldırım, T24’e herkesin tek amacının barış olduğunu anlattı.

Genel Kurul'da kendisinin de yumruk yediği kavgada kadın milletvekillerine iktidar milletvekillerinin ağza alınmayacak sözler sarfettiklerini ve buna çok üzüldüklerini anlattı. 

Silivri Cezaevi'nde tutuklu Mardin Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk’ün ziyaretçilerine  söylediği, “Barış gelsin de Taksim'de asılmaya razıyım" sözlerini de  hatırlatan Yıldırım, “Hepimiz  barış için canımızı vermeye gönüllü olarak hazırız” diye konuştu.

HDP’li Yıldırım TBMM Genel Kurulu’nda sağlık bakanlığı bütçesi  üzerinde şunları söyledi:

Geçen yıl Sağlık Bakanlığıyla ilgili konuşmayı 4 Kasımdaki sivil darbeyle şu an cezaevinde tutsak, rehin alınan grup başkan vekilim, meslektaşım Doktor İdris Baluken yapmıştı. Konuşmasına 1994 yılında Kürt parlamenterlere yapılan darbeyle yaka paça gözaltına alınan Orhan Doğan, Hatip Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Mahmut Alınak arkadaşlarımızı anarak başlamıştı. Maalesef, bugün de ben, yirmi iki yıl sonra benzer bir operasyonla gözaltına alınan eş genel başkanlarımızla birlikte 10 vekil arkadaşımızı anarak başlamak istiyorum. Yirmi iki yıl sonra yapılan uygulama daha kötü çünkü bugün arkadaşlarımız cezaevinde tecrit altındadır, bizimle görüştürülmüyor. Arkadaşlarımızın suçu, Türkiye'nin tam demokratikleşmesi, halkların, inançların kardeşliği mücadelesiydi. Buradan, tutuklu tüm arkadaşlarımızı selamlıyorum. Barışta ısrarcı olacağımızın sözünü veriyorum onlara.

Bir de, son zamanlarda, partilerimize yönelik siyasi soykırımlar yapılıyor. Bugün bile 300 arkadaşımız gözaltına alındı. Bu siyasi operasyonları da buradan şiddetle kınadığımı belirtmek istiyorum.

Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Dünya Sağlık Örgütü tanımına göre, sağlık şöyle tanımlanıyor: "Ruhen, bedenen ve sosyal olarak tam iyilik hâlidir." Peki, öyle miyiz? Aklı başında kime sorarsanız sorun, sağcısına solcusuna, ihtiyarına gencine sorun, cevap en azından sosyal olarak tam iyilik hâlinde olmadığımız kanısında hemfikirdir.

Maalesef Türkiye iyi yönetilmiyor, iktidarın en önemli bakanlıklarından biri olan Sağlık Bakanlığı burada gerçek rolünü oynamıyor. Bakın, bu ülkede 15 Temmuz travması yaşandı. Bu travmaya sebebiyet veren ortamı hangi yanlış politikalar yarattı? Bu darbe mekaniğine sebep olan politikaları kim uyguladı? Niye ülke bu hâle geldi? İnsanlar yarın bir darbe daha olur mu diye kaygılı. Sizce sağlıklı bir ortam mı? Sağlıklı bir psikolojiyle mi yaşıyoruz?

15 Temmuz darbe girişimi sonrası kamuda yaşanan açığa alma ve ihraçlar kanun hükmünde kararnameyle tam bir cadı avına dönüşmüştür. Bugüne kadar yapılmış olan hataların üzerini örtmek adına muhalif tüm kesimleri kamudan ihraç etme yoluna gidilmiş,halkı bu şekilde sindirmeye ve iktidarlarının ömrünü görece uzatma yoluna gidilmiştir.

Sağlık Bakanı OHAL ve kanun hükmünde kararnamelere imza atarak sorumlu olduğu halkın sağlığına ihanet etmiştir. OHAL'de askıya alınan tüm haklar gibi, sağlık hakkı da askıya alınmıştır. Yaşanan tüm bu gelişmeler sağlığın bozulmasına yeterlidir. Yarına bir darbeyle mi uyanacağız, yarın bir kararnameyle işimizden mi olacağız ya da tutuklanacak mıyız? Uyguladığınız bu politikalarla, halkın sağlığını bozduğunuzun farkında değilsiniz herhâlde.

"Hastaları ilaç kuyruğundan kurtardık." diyorsunuz ama şimdi devlet hastanelerinde, eğitim araştırma hastanelerinde sıra bulmak için kuyrukta bekliyor. Adıyaman'dan telefonla arıyoruz, kadın doğum polikliniğinde bir gün önceden sıraya giriyorlar ve maalesef muayene olmak için sıra bile alamıyorlar.

"Bıçak parasını kaldırdık." dediniz. Bugün gidin sınıflandırdığınız özel hastanelere, A sınıfı bir hastaneye, basit bir muayene için binlerce TL, operasyon için on binlerce TL ödemek zorundasınız. Bıçak parası değil, keser parası alınıyor. Ve şunu belirtmek durumundayım, bunlardan daha önemlisi, en önemlisi Sayın Bakanım, iyi hekim yetişmiyor. Üniversitelerin, tıp fakültelerinin içi boşaltıldı, deneyimli hocaların çoğu yanlış politikalarınız yüzünden özel hastanelerde çalışmak zorunda. Şu anda tıp fakültelerinin içi boş olduğu için, yeterince eğitim öğretim alamadıkları için iyi hekim yetişmiyor. Bu bence sağlık politikalarının en kötü tarafı.