Politika

HDP Sözcüsü'nden Meclis açıklaması: Ne hesap ettiğiniz gibi burayı size terk edeceğiz, ne de figüran olacağız

"80 milyonun kaderi 8 kişiyle belirleniyorsa ona sana-yasa denir ama anayasa denmez"

22 Kasım 2016 16:46

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın tutuklanmasının ardında parti olarak yasama faaliyetleri askıya alma kararıyla ilgili olarak "Bizler ne zorluklarla burada olduğumuzu, kimlere borcumuz olduğunu biliyoruz. Partisi için can verenlerin yükü omzumuzdadır. Ne sizin hesap ettiğiniz gibi burayı size terk edeceğiz, ne de burada oynanan oyunun figüranı olacağız" dedi. 


Aydınlar bugün HDP'ye çağrıda bulunmuştu:
TBMM'yi hiçbir şekilde terk etmemelerini bekliyoruz


"Kadın, yaşam, özgürlük!"

Grup toplantısında tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın mektubu okundu. Yüksekdağ mektupta "Cinsel istismara af yasasına karşı gerçekleştirilen birleşik mücadeleyi selamlıyorum" dedi. 

Yüksekdağ'ın cezaevinden yolladığı mektubu şöyle:

"Şiddetin amacı korku salmak, teslim olmaktır. Bu şiddete en esaslı cevabı korkmayan, teslim olmayan kadınlar verebilir. Şiddetin, yoksulluğun, güvencesizliğin, eşitlik ve küçümsemenin duvarlarıyla hapsedilen tüm kadınlar için iyilik ve cesareti kuşanmanın ilham olmanın zamanıdır.

"Her şey çok zor görülebilir. Kadına ve yaşama düşmanlık dört bir koladan hücuma geçmiş olabilir. Ama işimizin kolay hücuma geçmiş olabilir. Ama işimizin kolay olduğunu kim söyledi ki? Bizim içimiz zoru başarmak... Ve inanıyorum ki başaracağız!

"Kadın dayanışması ve direnişiyle, her yerde ve her koşulda ölümden, zordan, nefretten beslenenlere karşı haykıracağız; kadın, yaşam, özgürlük! Bir kez daha siyasi irademizin teslim alınamayacağını, kadınların özgürlük aşkına ihanet etmeyeceğini görecekler... Umutla, inançla, sevgiyle..."

Grup toplantısında konuşan HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen'in açıklamalarından satır başları şöyle:

Bilgen, HDP'nin Meclis kararını açıkladı

Ayhan Bilgen, milletvekillerinin tutuklanması sonrası geçici olarak durdurdukları Meclis çalışmalarına ilişkin olarak almış oldukları kararı açıkladı. Bilgen, partilerinin nihai kararı için halkla tartışmaya devam edeceklerini belirtirken, “Ne sizin umduğunuz, sizin hesap ettiğiniz gibi buraları size teslim ederek gideceğiz, ne de buradaki oyunun figüranı olacağız” diyerek, Meclis çalışmalarını sürdüreceklerini açıkladı. 

Bilgen, “Bugün bu kürsüde eş başkanlarımızın konuşması gerekiyordu. Aramızda bizimle birlikte oturması gereken milletvekili arkadaşlarımız 18 gündür rehin tutuluyor. Bu tablo Türkiye demokrasisine kara bir leke, büyük bir ayıp olarak geçmeye devam ediyor” diyerek konuşmasına başladı.

Adalet Bakanı'na yönetmelik hatırlatması

Milletvekillerinin cezaevlerini ziyaret etmelerine keyfi olarak izin verilmediğini söyleyen Bilgen, “Milletvekillerinin cezaevi ziyaretleriyle ilgili Adalet Bakanı’na yönetmelikteki bir cümleyi tekrar okumak isterim. Yorumlanacak bir tarafı yok, 40. maddede milletvekillerinin tutuklu ve hükümlülerle nasıl görüşeceği belirlenmiştir. Milletvekilleri hükümlü ve tutuklularla açık ziyaret biçiminde görüşebilirler. Bu yönetmeliğe Adalet Bakanı uymayacaksa halen bu keyfiliğe devam edecekse söylenecek başka söz yok ama bu keyfi uygulamasının da bir gün hesabının sorulacağının umarız farkındadır. Başka bir yönetmelik yoksa bir gizli yasa yoksa bu yönetmelik Adalet Bakanını herkesten çok, herkesten önce bağlar” dedi.

Meclis dün bir darbeyi daha yaşadı

Bilgen, Meclis Genel Kurulu’nun bugünkü bileşiminin HDP’li Pervin Buldan tarafından yönetilmesinin dün gece “darbe” ile değiştirildiğini belirterek, “Dün yine bir gece yarısı darbesiyle karşı karşıya kaldık. Meclis Başkanvekilinin rutin biçimde bu hafta genel kurulu yönetmesi gereken ismin genel kurulu yönetmemesi için Meclis Başkanı yazılı bir talimat gönderiyor. Bir ülkede Meclis başkanı, Meclis Başkanvekillerine ulaşmıyorsa o ülkede darbe vaka-i adliyeden oluşur” ifadesini kullandı.

"Müfettişler belediye yerine madene gitseydi..."

Bilgen, Siirt’teki madende yaşamını yitirenlerin fotoğraflarını göstererek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sadece evlerine helal lokma götürmek için yine buradaki bir işçi yakının ifadesiyle ‘koyunların bile güven içerisinde otlatılamayacağı bir coğrafyada çalışmaya mahkum bırakılmış ve bunun bedelini hayatlarıyla ödemişler. Hükümet temsilcilerinin sözleri de en az ölüm kadar acı. Madene uzaktan bakıp ihmal olmadığını anlayan bir bakanımız var. Sağlık Bakanı uzaktan bakıyor ve ihmal olmadığını anlıyor. Tıpkı Soma gibi. Eğer belediyelerimize aylarca hatta bazen yılları aşacak uzun görevlendirmelerle müfettiş görevlendirmek yerine madenlere müfettiş görevlendirselerdi belki bu facia yaşanmayacaktı, onca insan toprağın altında kalmayacaktı. Bütün bu utanç tablosuna rağmen haberler ‘şu kadar iş makinasına ulaşılabildi’ diyebiliyor. İnsanın bu kadar değersiz olduğu bir siyasetle ne yazık ki daha çok insanımızı kaybetmeye devam edeceğiz.”

"Ülke güne KHK ile uyanıyor"

Bugün yayımlanan KHK'lere ilişkin de konuşan Bilgen, “Ülke güne KHK ile uyandı. 16 bin civarında insan sorgusuz sualsiz, ekmeğinden oldu. 16 bin yuva ekmeksiz kaldı, umutsuz kaldı. Binlerce öğretmeni işsiz bırakanlar üç gün sonra nutuk atıp ne yüzle ‘Bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum’ diyecekler” diye sordu.

Doların yükselmesi karşısında hükümet kanadının açıklamalarını da eleştiren Bilgen, “EKK yoğunluktan değil yoğun çaresizlikten dolayı toplanıyor. Bu yaklaşımla dövize müdahalenin bir risk taşıdığının farkında bile değiller. Başbakan ekonomiye ilişkin ‘elle gelen düğün bayram’ diyor. Böyle derin analizi ekonomistler haftalarca düşünse bulamazdı. Başbakan ekonomideki durum için Trump’un seçilmesini sorumlu gösteriyor. Yani sorumlu ABD’li seçmen, bunların hiç kusuru yok” dedi. 

28 Şubat dönenimde Kayseri ve İstanbul belediyelerine dönük atamaları hatırlatan Bilgen, “O zamankiler daha insaflıydı ki kendi meclislerinden kayyım atanmasına fırsat veriyorlardı. Ama bu tablo gösteriyor ki mağdur olmak haktan yana olmaya yetmiyor. Mağdur olmak siyasette bir yerlere gelmeye yetiyor ama adil ve erdemli olmaya yetmiyor. Şu hatırlatmayı yapmak isterim İsrail’de ezan yasaklandı ve Hristiyanların yaşadığı yerlerdeki kiliselerde ezan okundu. Kimseyi örnek almıyorsanız bari dostunuza bakın” dedi. 

Bilgen, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Milletvekillerinin göreve getiren nasıl halksa görevden alacak olan da halkın kendisidir. Siyasette yargı sopası ile kazanamayacağınız belediyeleri almaya heveslenirseniz bu işin ucu başka operasyonlara gider. Son günlerde yine sahneye çıkan ‘sifon çekme’ ile sorumlu şahsın yeniden toplantı düzenlediği söyleniyor. Biz kimsenin siyaseten operasyonlarla bitirilmesini istemiyoruz, yeter ki gölge yapmasınlar. Siyasete bu şekilde müdahale ederek kazanamadıklarına el koymayı alışkanlık haline getirmesinler.”

"Gülen'i değil, Rıza'yı istemeye gidiyorlar"

Bilgen, “Türkiye’de birilerini ya büyürsünüz ya küçülürsünüz diye korkutanlara şunu söylüyoruz” dedi ve şöyle devam etti: “Büyümek istiyorsanız Kürtlerle barışacaksınız. Küçülmek istemiyorsanız, yine Kürtlerle barışacaksınız. Başka çareniz yok. Kürtler sizden fazla bir şey istemiyor; sadece sorunun diyalogla konuşarak çözelim diyorlar. Ama siz Kürtlerle konuşmayı değil, savaşmayı tercih ediyorsunuz. Bu mantıkla giderseniz bu işin sonu BM komisyonlarında kara para aklamadan terörün finansına kadar canınızı çok yakacak. Bakanlar ABD’ye Gülen’i değil Rıza’yı istemeye gidiyorlar. Gülen burada konuşursa değil, Rıza orada konuşursa sorun olacak.” 

AKP ve MHP arasındaki anayasa yapım tartışmalarına da değinen Bilgen, “Anayasa konusunda Türkiye’de sivil toplum yoğun çaba sarf ettiler. 80 milyonun kaderi 8 kişi tarafından kapalı kapılar ardından yapılamaz. Sana-yasa olur ama anayasa olmaz. Anayasa toplum sözleşmesidir, birlikte yapmak inşa etmek demektir. Ama onun derdi kendine yasa yapmak olduğu için bu durumu anayasa yapma olarak tanımlıyor. Fiili durumu yasal statüye kavuşturmak için MHP de buna destek olma çabası içerisine girmiş durumda” dedi.

"Sizi rahatsız etsek de burada olacağız"

HDP'nin Meclis çalışmaları konusundaki kararını ise Bilgen, şu şekilde açıkladı: “Bizler ne zorluklarla burada olduğumuzu, kimlere borcumuz olduğunu biliyoruz. Partisi için can verenlerin yükü omzumuzdadır. Biz kime ne borcumuz olduğunu farkındayız. Nerede duracağımız, hangi görevi nasıl yerine getireceğimizin kararını da Bingöl’de seçim çalışmalarında katledilen Hamdullah arkadaşımızla vereceğiz. Arnavutköy’de seçim çalışmalarında yaşamını yitiren Erkan Öztürk’ü unutmadan vereceğiz. Biz partisi için canını verenlerin sorumluluğunu hissederek karar vereceğiz. Erzurum’da seçim aracının içerisinde yakılmak istenenleri unutmadan karar vereceğiz. Biz karar verirken Ceylan Önkol’un gözlerini unutmayacağız. Cenazesi günlerce sokak ortasında bekletilen Taybet Ana’yı unutmayacağız. Ama şunu da bilin ki; ne sizin umduğunuz, sizin hesap ettiğiniz gibi buraları size teslim ederek gideceğiz ne de buradaki oyunun figüranı olacağız. Ne bu deveyi güdeceğiz, ne de bu diyardan gideceğiz. Yükümüz ağır biz halk toplantılarını yapmaya devam edeceğiz. Bizim buralara bir davayı savunmak için gönderen halkın çağrısı her şeyden daha kıymetli. Bu tartışmaları nihai karar için devam edeceğiz. Şimdilik burada olacağız, size rahatsızlık versek de burada olacağız.”