HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tarihini 14 Haziran olarak duyurduğu erken seçime ilişkin yaptığı değerlendirmesinde OHAL yönetimi altında sandığa gidilmesine tepki gösterdi. “Halkın hiç olmasa bu süreci tartışması, partilerin, milletvekillerinin, iktidar partisi milletvekillerinin bu süreci tartışmasını bile istemediler. Yani artık tek adam yönetiminin keyfi yönetiminin, 16 Nisan referandumu ile pekişen, kurumsallaşan anlayışın çok net göstergesidir bu” ifadelerini kullanan Ayhan Bilgen, “Türkiye’yi sürekli OHAL ile yönetmek üzere bir anayasa değişikliği yaptılar. Şimdi de OHAL’de yönetmenin tescillenmesi için bir seçim ortaya koyuyorlar. Bu sandık yoluyla, sandık aracılığıyla otoriter bir rejimi kurumsallaştırma, kalıcılaştırma girişimidir” dedi.
HDP’li Ayhan Bilgen’in açıklamaları şöyle:
“Türkiye tamamen siyasi ahlakın dibe vurduğu, öngörülebilir, ilkeli ve değerlere dayalı hiçbir siyasal gerçekliğin olmadığı ortamda yönetiliyor. 2 gün önce söylenen sözlerin hiçbir anlamının olamadığı, plana dayanmadığı, aksine ya toplumdan gerçekler saklanarak ya da kendi kişisel çıkarları, parti çıkarları öncelenerek ülkeye zarar vereceği bile bile bir tercih yapılmıştır. Bu adeta bir oyuna dönmüş bir siyasi tablodur. Elbette siyasi partiler seçimi eşit özgür yapmayı göze aldıklarında gayet tabi seçim çağrısı yapabilirler. Ama belli ki ancak OHAL koşullarında seçim yapmayı göze almış, muhalefetle ancak OHAL koşullarında yarışmayı göze almış, muhalefeti susturarak her türlü etkinliği yasaklayarak, engelleyerek ancak seçime gitme cesareti olan bir iktidar bloku ile karşı karşıyayız. Biz seçime hazır olma konusunda seçim yoluyla demokratik değişimi gerçekleştirme konusunda toplumun çok güçlü bir irade ortaya koyacağını düşünüyoruz. Bu adeta alay eden yaklaşımın hesabının sorulacağını düşünüyoruz. Elbette her türlü yasaklama, engelleme eşit ve adil bir yarışın olmaması konusunda her türlü ayak oyununun gerçekleşeceği bir ortamda seçime gidiyoruz. Kotardıkları tek şey ittifak yasası, bir de hileli seçim yapabilmelerinin kanallarını, imkânlarını açmak. Onun dışında 16 Nisan’da referandumundan bu yana taahhüt edilen ne ortamı tesis ettiler ne de Meclis’ten geçirilmesi gereken Uyum Yasaları ile bir şey yapma planı içine girdiler. Şimdi her şey tam bir kaos aslında.”
"Sandık yoluyla otoriter rejim kurumsallaştırılmak isteniyor"
“Burada açık bir biçimde bir senaryo ile karşı karşıyayız. Bilinçli, planlı, ama sanki ülke çıkarınaymış gibi “seçim gündeme girdi”, “kaçınılmaz”, “bir an önce yapalım” gibi bir makul gerekçeye dayanmayan yaklaşım sergileniyor. Biz elbette ki seçimlere yetişebileceği her tarihe hazırlıklıyız. Çalışmaları bu doğrultuda yapıyoruz. Şu an il eş başkanlarımız toplandı. Parti kurullarını toplayacağız. Hazırlıkları yapacağız. Burada toplumdan kaçırılan bir sandık var aslında. Halkın hiç olmasa bu süreci tartışması, partilerin, milletvekillerinin, iktidar partisi milletvekillerinin bu süreci tartışmasını bile istemediler. Yani artık tek adam yönetiminin keyfi yönetiminin, 16 Nisan referandumu ile pekişen, kurumsallaşan anlayışın çok net göstergesidir bu. Türkiye’yi sürekli OHAL ile yönetmek üzere bir anayasa değişikliği yaptılar. Şimdi de OHAL’de yönetmenin tescillenmesi için bir seçim ortaya koyuyorlar. Bu sandık yoluyla, sandık aracılığıyla otoriter bir rejimi kurumsallaştırma, kalıcılaştırma girişimidir.”