HDP Parti Meclisi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin HDP'nin kapatılması yönündeki açıklamalarını yinelemesini gündemine alarak "savcılığın AKP ve MHP iktidarının baskısıyla harekete geçtiğini, alelacele hazırlanan iddianamenin mahkeme tarafından hızlıca kabul edildiğini" belirtti.
HDP Parti Meclisi sonuç bildirgesinde gündemdeki konulara ilişkin açıklama yapıldı.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar başkanlığında 10 Ocak’ta yapılan toplantıda HDP'ye dönük olası kapatma davası da gündeme alındı.
Olası kapatma davasıyla ilgili yapılan açıklamada 'Bu saldırılar HDP şahsında milyonların demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesini asla engelleyemeyecektir" denildi.
PM sonuç bildirisinden bazı bölümler şöyle:
"2021 yılına girerken çok yönlü bir kriz yaşayan AKP-MHP faşizminin yargı eliyle 6-8 Ekim Kobanî soruşturması başlatmasıyla Partimize yönelik yeni bir saldırı dalgasıyla karşılaştık. Kamuoyunun da izlediği gibi AKP-MHP iktidarının baskısıyla harekete geçen savcılığın alelacele hazırladığı iddianame mahkeme tarafından hızlıca kabul edilerek harekete geçildi.
AKP’nin Suriye politikasına yönelik tavrı ve Erdoğan’ın o bilinen “Kobanê düştü düşecek” söylemi neticesinde halkların haklı öfkesi sokaklara ve alanlara yansıdı. AKP’nin Suriye ve Ortadoğu politikalarında yaşadığı çöküş ve devamında 7 Haziran seçimleri ile Partimizin yaşattığı yenilginin izleri AKP iktidarında hala devam eden derin bir travmaya yol açtı. Bu nedenle de hukuki ve siyasi sorumluluğu kendilerinde olmasına rağmen aradan yıllar geçtikten sonra, Kobanê soruşturmasının şimdi başlatılması, içine düştükleri kriz ve çaresizliğin ne denli derin olduğunu göstermektedir.
"Diktatörlüklerinin önünde asıl engel HDP"
Geçmiş dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş şahsında adeta bir özel savaş taktiğiyle kurgulanan Kobanê soruşturmasıyla AKP-MHP iktidarı, Partimizi ve Kürt halkının direngen mücadelesini devre dışı bırakmak, seçimle meşrulaştırmak istedikleri diktatörlüklerinin önündeki asıl engelin HDP olması nedeniyle de Partimizi etkisiz hale getirmek istiyor.
Tıpkı tarihsel örneklerde görülen bazı davalar gibi bu dava da anti-demokratik sistemi güçlendirmenin ve muhalefeti zayıflatarak tasfiye etmenin aracı haline getirilmek istenmektedir. Aradan yıllar geçmesine rağmen toplumların hafızalarında hala diri olan 1933 yılında Almanya’da görülen Leipzig davasında yaşananlar önümüzdeki günlerde görülecek olan Kobanê davası ile aynı içerikleri taşımaktadır.
Nasıl ki Almanya’da Dimitrov, kendisini yargılayanları yargıladıysa, başta geçmiş dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş olmak üzere yargılanan tüm siyasetçilerimiz de AKP-MHP faşizmini Kobanê davasında yargılayacaklardır. Kobanê dosyasıyla yargılanmak istenen sadece HDP değildir. Demokratik mücadele, seçme/seçilme hakkıdır. Adaletten, hukuktan ve demokratik Türkiye’den yana olan tüm demokratik çevreleri bu konuda duyarlılığa ve dayanışmaya davet ediyoruz.
"AİHM kararı sonrası tüm siyasetçilerimiz serbest bırakılmalıdır"
Diğer bir saldırı dalgası da Partimizi kapatmaya yönelik tartışmalardır. Ancak bugüne kadar Partimize karşı sürdürülen sindirme ve tasfiye etme saldırılarına mücadele tarihimizden devraldığımız kararlılık ve halklarımızın örgütlü gücünü büyüterek karşılık verdiğimiz gibi bundan sonra da aynı azim ve bilinçle karşılık verip mücadelemize devam edeceğiz. Bu saldırılar HDP şahsında milyonların demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesini asla engelleyemeyecektir.
Kısa bir süre önce açıklanan AİHM Büyük Dairesi’nin Selahattin Demirtaş hakkında verdiği karar, iktidarın 2014 yılından bu yana Partimize ve tüm muhaliflere yargı eliyle kurulan bütün kumpasların mahkum edildiği tarihi bir karar olmuştur. Gerek Türkiye’nin iç hukuk mevzuatı ve gerekse de imzaladığı uluslararası sözleşmeler gereği hiçbir tereddüde yer verilmeyecek kesinlikte bağlayıcılığı olan bu kararın gereği bir an önce yerine getirilmeli, siyasi rehine olarak tutulan tüm siyasetçilerimiz serbest bırakılmalıdır. Partimiz bu kararın yerine getirilmesi için çalışmalarını en geniş kapsamda yapacaktır.
Bu karara uymayacağını söyleyerek açıkça suç işleyen AKP-MHP iktidarına karşı, Türkiye’de adil bir hukuki düzenin hayata geçirilmesinden, insan haklarından ve adaletten yana olan tüm toplumsal kesimlerin birleşik, ortak mücadelelerini güçlendirmesi gerekmektedir."
PM sonuç bildirisinde cezaevlerinde başlatılan süresiz dönüşümlü açlık grevlerinin de gündeme alındığı belirtilerek Abdullah Öcalan'ın mutlak tecritte olduğu, bu nedenle de cezaevlerindeki hak ihlallerine dönük kampanya başlatılacağı açıklandı.