HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "Maraş, Dersim, Çorum ve Sivas katliamlarının elbette Roboski ve Zilan katliamlarından hiçbir farkı yoktur. 3 gün önce Gare’de gerçekleşen operasyonda yaşamını yitiren 13 insanımızın da bu katliamlardan farkı yoktur. Çünkü bu ülkeyi yönetenler her zaman Kürtlerin, Alevilerin, bu ülkede yaşayan farklı kesimlerin taleplerini çözmek yerine çözümsüzlüğü esas almıştır." dedi.
“Herkes İçin Adalet” kampanyası kapsamında Demokratik Alevi Derneği'ni ziyaret etti. Alevilerin yaşadıkları acıların halen aydınlığa kavuşturulmadığını ifade eden Buldan, "Bu ülkeyi yönetenler her zaman Kürtlerin, Alevilerin, bu ülkede yaşayan farklı kesimlerin taleplerini çözmek yerine çözümsüzlüğü esas almıştır" dedi. Buldan, Alevi vatandaşların taleplerinin karşılanması, cemevlerinin statüye kavuşturulması ve din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması için mücadele edeceklerini vurguladı.
Pervin Buldan, Demokratik Alevi Derneği'ni ziyaret sonrasında açıklamada AKP iktidarının "adaleti bir baskı aracı olarak kullandığını" ileri sürdü. "Bugün Türkiye’de adalete ihtiyaç duymayan kimse kalmadı. Adaleti, hakkı, hukuku, demokrasiyi, insan haklarını ayaklar altına alan bir iktidar var" diyen Buldan, Alevilerin yaşadıkları acıların halen aydınlığa kavuşturulmadığına vurgu yaparak, "Maraş, Dersim, Çorum ve Sivas katliamlarının elbette Roboski ve Zilan katliamlarından hiçbir farkı yoktur. 3 gün önce Gare’de gerçekleşen operasyonda yaşamını yitiren 13 insanımızın da bu katliamlardan farkı yoktur" ifadelerini kullandı. Buldan, Alevi vatandaşların taleplerinin karşılanması için, cemevlerinin statüye kavuşturulması için, din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması için mücadele edeceklerini vurguladı.
Buldan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
"Hakikatlerin ortaya çıkartılması için komisyon kurulmalı"
Alevi yurttaşlarımızın sorunlarını, taleplerini HDP olarak bu dönem başlattığımız 'Herkes İçin Adalet' kampanyamız çerçevesinde bir kez daha dinlemek için buradayız. Muhalefet partileriyle de paylaştığımız üzere 'Adalet herkese lazım'. Bugün Türkiye’de adalete ihtiyaç duymayan kimse kalmadı. Adaleti, hakkı, hukuku, demokrasiyi, insan haklarını ayaklar altına alan bir iktidar var. Adaletin esamesinin okunmadığı bir süreç yaşıyoruz. AKP hükümeti sadece adaleti yok etmekle kalmadı, aynı zamanda bunu bir baskı aracı olarak Türkiye toplumu üzerinde Demokles’in kılıcı gibi salladı, sallamaya devam ediyor. Biz biliyoruz ki bugün ülkede Kürtler ne kadar zulüm görüyorsa, Aleviler de aynı zulmü yaşıyor. Bu ülkede farklı inançlar, farklı mezhepler, ne kadar dışlanıyorsa bundan Aleviler de nasibini alıyor. Tıpkı geçmişte olduğu gibi Alevi yurttaşların bu ülkede çekmiş olduğu büyük acılar var. Bu acılar halen aydınlığa kavuşmadı, hakikat ortaya çıkarılmadı. Maraş, Dersim, Çorum ve Sivas katliamlarının elbette Roboski ve Zilan katliamlarından hiçbir farkı yoktur. 3 gün önce Gare’de gerçekleşen operasyonda yaşamını yitiren 13 insanımızın da bu katliamlardan farkı yoktur. Çünkü bu ülkeyi yönetenler her zaman Kürtlerin, Alevilerin, bu ülkede yaşayan farklı kesimlerin taleplerini çözmek yerine çözümsüzlüğü esas almıştır. Barış yerine çatışmayı, çoğulculuk yerine tekliği esas almış, bu talepleri görmemiş, duymamıştır. Bunları elinin tersiyle itmiştir. Biz bütün bu yaşananların Türkiye toplumunun vicdanında büyük yaralar ve acılar bıraktığını biliyoruz. Bunun için Türkiye’de acilen hakikatlerin ortaya çıkartılması için bir komisyon kurulması gerekir.
"AKP ve küçük ortağı MHP'den zerre beklentimiz yok"
Bu ülkeyi yönetenler, geçmişte yaşananlar başta olmak üzere, bu dönemde yaşananları ortaya çıkartmak gibi bir sorumlulukla karşı karşıyadır. Alevi vatandaşlarımızın da Kürtlerin de Türklerin de Ermenilerin de Süryanilerin de, bu ülkede her gün kırımdan geçirilen ve katledilen kadınların da, bu ülkede yozlaştırılmaya çalışan gençlerin de yapacağı çok şey var. Eğer hep birlikte hakikati ortaya çıkarmak adına hareket eder ve ‘herkes için adalet’ dersek inanın ki bu ülkeyi yönetenler geri adım atmak zorunda kalacak ve bu ülkeyi adalete kavuşturmak için verdiğimiz mücadele mutlaka başarıya ulaşacak. Bizim elbette AKP ve küçük ortağı MHP’den zerre beklentimiz yok. Kazanımı omuz omuza vereceğimiz mücadeleyle elde edebileceğimize yürekten inanıyoruz. İşte biz bu inanca sahip olduğumuz için HDP’ye, HDP’nin yanında duranlara, HDP’ye selam verenlere bugün büyük bir tahammülsüzlük var. HDP’yi her gün ağzına alanlar, her gün Türkiye toplumu karşısında kriminalize etmeye çalışanların bugün toplum karşısında hiçbir karşılığı yok. Aslında onlar da bunun farkında. Gittikçe oy kaybeden, gittikçe güven kaybeden, anketlerde aşağı doğru giden AKP ve ortağı bunu bildiği için bizlere saldırıyor. HDP'ye saldırmalarının tek sebebi, HDP ile baş edememeleridir.
"Zorunlu din dersi asimilasyon politikasının bir parçası"
Bugün Türkiye cezaevlerinde halen haksız ve hukuksuz bir şekilde rehin olarak tutulan arkadaşlarımız başta olmak üzere bizler yaşamın her alanında nerede olursak olalım Türkiye halklarının ortak mücadelesine omuz vereceğiz. Biz nerede olursak olalım ister cezaevinde ister dışarıda; Türkiye toplumunun geleceği için, bugün yaratılan açlık, sefalet ve yoksulluğun bir an önce sona ermesi için, onurlu bir barış inşa edilmesi için, Alevi vatandaşlarımızın taleplerinin karşılanması için, cemevlerinin statüye kavuşturulması için, din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması için mücadele edeceğiz. Tüm bu talepler mücadele gerçekliğimizdir. Okullarda din derslerinin zorunlu olması Alevi yurttaşlarımıza uygulanan asimilasyon politikasının bir parçasıdır. Tıpkı Kürt halkının anadilinde eğitim görmek talebinin karşılanmamasının asimilasyon politikasının parçası olduğu gibi. Bütün bunlar ortak bir zeminde mücadele edebileceğimiz gerçekliğini bizlere gösteriyor.