HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Sağlık Bakanlığı'nın 100 bin nüfusa göre riskli ve düşük iller haritasıyla ilgili esprili paylaşım yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'a yönelik sözlerle ilgili "Pervin Buldan’a dil uzatan insan müsveddesi, yaratık MHP’liden hesap soracağız" dedi.
Meclis'te basın toplantısı düzenleyen HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Pervin Buldan'ın Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın paylaştığı risk durumu haritasında düşük riskli illeri seçim haritasına benzeten HDP Eş Genel Başkanı Buldan, "Adıyaman'ı kaybettik ama Uşak'ı aldık" demişti.
Buldan'ın bu paylaşımına yönelik ırkçı saldırılar olduğunu belirten Meral Danış Beştaş "Saldırıyı başlatan bir insan müsveddesi, yaratık MHP’li bir isimdi. Kendisine şunu söylüyoruz: Önce haddini bileceksin. Pervin Buldan hayatını kadın ve insan hakları mücadelesine adayan bir arkadaşımız Eş Genel Başkanımızdır. Milyonlarca insanın temsilcisi ve iradesidir. Dahası birlikte mücadele yürüttüğü milyonlarca kızkardeşi vardır. Aslında sana insan müsveddesi bile demek bana fazla geliyor" dedi.
AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin hakkında harekete geçen yargının Pervin Buldan'a yapılan hakaretler konusunda sessiz kaldığını belirten Beştaş şöyle konuştu:
"Bu MHP’li isim hakkında bir soruşturma var mı, hayır duymadık. Soruşturma yok. Biliyorsunuz geçen hafta AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e karşı yine ağır cinsiyetçi bir küfür nedeniyle bir avukat tutuklandı. Bunu destekliyoruz. Bu saldırılara karşı derhal yargı harekete geçmelidir. Ama bu konuda çifte standardı kabul edemeyiz. Bu MHP’li isimden hukuk önünde ve siyaseten hesap soracağız. Asla bunun bu aşağılık yaklaşımına izin vermeyeceğiz. Bunu unuttuğumuzu kesinlikle düşünmesinler.
Buldan'a, Akşener'e hakaret eden, Özgecan Aslan'ı katleden cesaretini iktidardan alıyor
Meclis’te hakaretler savuran, miting meydanlarında tehdit eden, ekranlarda hedef gösteren iktidar temsilcileri; cinsiyetçi küfür edenlerin, evde şiddet uygulayanların, kadın katillerinin yol göstericisidir. Pervin Buldan’a, Başak Demirtaş’a, Esra Erdoğan’a, Meral Akşener’e, Özlem Zengin’e pervasızca hakaret eden de Pınar Gültekin’i, Özgecan Aslan’ı katleden de cesaretini bu iktidardan almaktadır. Ama biz söz veriyoruz; sokaktan, evden, siyasetten, medyadan, fabrikadan, iş yerlerinden, Meclis’ten, her yerden sizin bu cinsiyetçi dilinizi, erkek egemen tavrınızı sileceğiz. Bu vesileyle bütün kadınların, yoldaşlarımızın 8 Mart'ını kutluyoruz.
"Cahit Özkan herhalde Yargıtay Başsavcısı olarak atandı"
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnsan Hakları Eylem Planını açıkladı bildiğiniz gibi. Eylem planı açıklandığında küçük ortak da eylem halindeydi; kapatma korosu ve terörö lafları yine yükseldi. Gürültü çıkarmaya devam ediyordu. Yine Erdoğan'ın partisinin Grup Başkanvekili Cahit Özkan da kendisini ya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ya da AYM gibi sanarak partimizle ilgili ileri geri konuştu. "HDP hukuken kapanacaktır" dedi. Doğrusu nasıl ifade edelim bilmiyoruz, herhalde Cahit Özkan Yargıtay Başsavcısı olarak atandı ama başsavcı bile değil. Çünkü başsavcı sadece talep eder AYM karar verir. Ya da kendisi bilmediğimiz gizli yeni AYM üyesidir. Bunu da kamuoyunun takdirine sunuyoruz.
İktidar insan hakları eylem planı açıklıyor “Kürtler hariç” diyor
HDP’nin Karaçoban Belediyesine kayyım atanıyor, eşbaşkanımız gözaltına alınıyor ve belediye basılıyor. Demek ki bu eylem planı Kürtleri kapsamıyormuş. Bu da eylem planının başka bir boyutu. İnsan hakları normalde herkesi içindir. Ancak bu iktidar “Kürtler hariç” diyor. Bütün ilerlemelerde dediği gibi. Tarihten bir örnek. Uganda diktatörü İdi Amin şöyle diyor “İfade özgürlüğü var ama ifade ettikten sonra olacakları garanti edemem” diyor. Biz o dönemden daha geri durumdayız. Düşünebilirsin ama ifade edemezsin. Fezlekelerde "Propaganda yok ama potansiyel içeriyor. Her an propaganda yapabilir" diyor. Bu bir şaka değil. Vekillerimize gelen bir kısım fezlekede savcı diyor ki, bu konuşmada propaganda yok ama her an propaganda yapma potansiyeli içeriyor.
"İçişleri Bakanı ve AKP, MHP yetkilileri insan hakları eğitimine girmelidir"
Eylem planında eğitim meselesi var. Yargı mensuplarının, kolluk mensuplarının alanda eğitilmesi meselesi var. Bu eğitimler yıllardır yapılıyor ama bu eğitimlerden hiçbir sonuç görmedik. Eğitimler aleyhe etki yapıyor. Daha çok insan hakkı ihlal ediliyor. Ama bu konuda bir önerimiz var eğer bu bir iç eğitimse büyük ortak ve küçük ortak kendilerini eğiteceklerse hiçbir itirazımız yok. Eğer İçişleri Bakanı Soylu insan hakları eğitimine girecekse büyük ve küçük ortağın bütün yetkilileri vekilleri, yöneticileri girecekse biz buna itiraz etmeyeceğiz. “Eğitim şart” diyoruz.
Şu anekdotu da paylaşmadan geçmeyeyim. Daha 3 hafta önce İçişleri Bakanı kürsüden köklü bir kurum olan İHD’ye "canı çıkasıcalar" dedi. Acaba ne anlıyorlar bu insan haklarından bunu da kamuoyunun taktirine sunuyorum. Ne var bu pakette 9 amacı, 50 hedefi 393 faaliyeti kapsadığı ifade ediliyor. Tek ciddi yanı bu bu raporun. Neymiş, demek ki 50 temada 393 başlıkta sorun var. Bu bir itiraf, bu iktidarın itirafı niteliğinde. "Bunlarda sorun var, biz bunları ihlal ettik" diyorlar. "Bilerek isteyerek, kasten, tasarlayarak ve taammüden suç işledik, bu temalarda değişiklik yapacağız" diyorlar. Cezasızlık bu ülkenin en büyük sorunu olmaya devam ediyor. Cezasızlık meselesini her zaman söylüyoruz bunu söylemekten vazgeçmiyoruz.
Pandemide halkı değil müteahhitleri, şehir hastanelerini korudular
Ne yaptılar, bu şeffaf olmayan yönetimde belki bazı şeyleri başardılar ama hastalardan hastalıklarını, ölenlerin ailelerinden ölümleri gizleyemediler. Bu konuda çok ciddi bir sıkıntı olduğunu, toplumun ciddi itirazlarının olduğunu belirtmek istiyorum. Aşıyı da yönetemediler, verileri açıklamayı da yönetemediler. Şimdi gelmişler normalleşme adımları atıyorlar, buna da kimse itibar etmiyor. Bir yıldır insan sağlığı korunmadı aslında. AKP iktidarının politikasında toplum esas değil. Sağlık sistemlerini korumaya çalıştılar. Bunu da satır aralarında sıklıkla gördük. Şehir hastanelerini iyi korudular. Müteahhitler korundu. Halk değil. Dolu dolu yataklar varken halk yatak bulamazken şimdi başka bir hikaye anlatıyorlar. Ama kimse inanmıyor.
Haritada ölümlerin yaşandığı ve kırmızıya boyanan illerin tamamı Erdoğan’ın gittiği ve kongre yaptığı iller
Bu haritaları biz nasıl okuyoruz. Mavi kayıt dışı demek. Uşak ve Kürt illeri maviydi. Uşak'a son dönemlerde gitmedim ama Diyarbakır, Mardin, Siirt, Şırnak ve diğer bölge illerine sıklıkla gittiğim için oradaki tabloyu biliyorum. Giresun, Niğde, Zonguldak, Ardahan, Bolu, Konya,Trabzon, Sakarya, Balıkesir, Adıyaman turuncu olarak kırmızı ve yüksek riskli olarak işaretlenen bölgeler. Neymiş, bu illerin ortak özelliği biliyor musunuz? AKP'nin kongre yaptığı iller. Hepsine Erdoğan gitmiş. AKP’nin kongre yaptığı bütün illerde vatandaş ölümle, hastalıkla burun buruna. Hani o lebaleb kongre yapıyorlardı ya işte sonuçlarını halk yaşamıyla ödeyecek. Bedelini şu anda ödüyor. Şöyle dikkat çekici noktalar var. Örneğin Balıkesir’in etrafı sarı kendisi kırmızı. Neden çünkü Balıkesir’de kongre yapılmış. Sakarya aynı durumda. Etrafı sarı, kendisi kırmızı. Adıyaman, etrafı mavi, Adıyaman'a da Erdoğan gittiği için orası da kırmızı oluvermiş. Lebaleb kongre yaparak halkın sağlığını hiçe saydınız.
Maviye boyanan illerde test yapılmıyor tedavi yok, yani kayıt dışı iller
Bunu hiç kimse unutmasın bu da tarihe not olarak düştü. Bölge illerindeki mavinin sebebi de şu. 1) Bir kere kayıt tutulmuyor, kayıt yok. 2) Hastaların ölmesi halinde korona diye tespit edilmiyor. 3) Test yapılmıyor. Test yapılmadan nasıl öğrensin insanlar hasta olduklarını. Böylece kayıt dışı kalıyorlar. Sürü bağışıklığı uygulandı. Diyarbakır’da evim var orayı biliyorum. Doktorlarla, tabip odalarıyla görüştüm test yapılmadığı için hastalar hastalıklarını atlattıklarını bile sonradan öğreniyorlar. Ya da tomografi gibi benzeri tespit yöntemleri ile. Aşıda haritada en son sırada çıktı. Ne demekmiş, mavi bölgeler sürü bağışıklığıyla test yapılmayan hastalıkların tespit edilmediği bölgeler olarak maviye boyanmış. Bununla ilgili epeyce espriler döndü ama işin ciddi boyutu budur.
Halkın kesesi küçülüyor Saray’ın ise koruma ordusu büyüyor
Büyüyen ise Saray'ın koruma ordusu oluyor. Kendisini milletin lideri olarak lanse eden Erdoğan halktan korkuyor, koruma sayısını artırıyor. Koruma Daire Başkanlığına 2020 yılında 263 milyon TL aktardığını paylaşmak isterim. Betonun iktidarı AKP ve MHP müteahhit gördüğünde aklına ya ihale vermek ya vergisini affetmek ya da borçlarını üstlenmek geliyor. Siftah yapamayan esnaf isyanını duyunca ise abartı diyor, işsiz gençlere iş beğendiremediğini iddia ediyor. Bizler HDP olarak; her yoksullukta ve işsizlikte mücadele yoksulun, kesesi küçülen halkın ensesi kalınlaşan yandaş ile mücadelesidir diyoruz. Bu iktidar oldukça yoksulluk ve işsizlik kaçınılmaz diyoruz.
Fezlekeler meselesi hukuk tartışması değil, siyasi tartışma
Fezlekelerin önemli bir bölümünü biliyorum. Bu bir hukuk tartışması diyenler var ya, bu bir hukuk tartışması değil, bu bir siyasi tartışma. Bizler suç makinesi değiliz. Bizler de diğer milletvekilleri gibi miting yapıyoruz, halkla buluşuyoruz, Meclis'e geliyoruz, esnafla görüşüyoruz, odalarla görüşüyoruz, kurumlarla görüşüyoruz, halka HDP'yi anlatıyoruz.
Fezlekelerimizin tamamı sözdür, ne yapalım; kendimizi pandomimle mi anlatalım?
Peki, neden sadece bizlere fezleke geliyor. Çünkü yargıya talimat var. 'HDP'li vekiller ne yaparsa yapsın fezleke hazırlayın' talimatı. Bizim fezlekelerimizin tamamı sözdür, düşünceyi açıklamaktır, ifade özgürlüğüdür. Biz susarak kendimizi nasıl anlatalım? Türkiye halklarına kendimizi nasıl anlatalım. Pandomim ile mi anlatalım? Vücut dili ile mi anlatalım?"