Melissa Hogenboom*
Köpekler, balinalar, atlar ve diğer hayvanlar canına kıyar mı?
İngiltere’de Kraliçe Victoria döneminde basına yansıyan ilginç hayvan hikâyeleri olurmuş. Kendisini suda boğan köpek, ördek, yavruları ölünce kendini ağaca asan kedi vb.
Bu hayvanlar gerçekten de intihar mı ediyordu? Hayvanların da insanlar gibi ruhsal sorunlar yaşayabileceği biliniyor. Strese ya da depresyona girebilirler ki bunlar insanda intihara sürükleyen etkenler arasında yer alır. Ayrıca eskiden sadece insana özgü sanılan bazı davranışları diğer hayvanların da sergilediğini biliyoruz. Peki, intihar bunlardan biri midir?
Hayvan hakları savunucusu Animal World adlı derginin 1875 tarihli bir sayısında “Kendisini yakalamaya çalışan avcısının pençesine düşmek yerine bir uçurumdan atlayıp intihar etmeyi seçen bir geyikten” söz ediliyordu.
20 yüzyılda intihar konusundaki tıbbi bilgiler ilerledikçe tek tek hayvan intiharı hikâyelerinde de azalma görüldü. Bunun yerine toplu halde uçuruma yönelen yaban sıçanları ya da çok sayıda balinanın kıyıya vurması gibi toplu hayvan intiharları üzerinde daha fazla durulmaya başlandı.
Hayvan intiharları konusunda son 40 yılda yapılan 1000 kadar araştırmayı inceleyen İtalyan psikiyatrist Antonio Preti, bu tür hikâyelere aldanmamak gerektiğine, bunun insanların hayvanlara bir yakıştırması olduğuna inanıyor.
Örneğin araştırmacılar yabani sıçanların toplu ölümünü çok sayıda hayvanın aynı anda göç etmesine bağlıyor.
Preti, sahibi öldükten sonra hayvanların ölmesini de sosyal bir bağın kesintiye uğramasına bağlıyor. Yani ölmek için hayvan bilinçli bir karar vermiyor. Sahibine o kadar alışmış oluyor ki başka birinden yemek kabul etmiyor.
Bu örnek önemli bir gerçeği gösteriyor: Stres bir hayvanın hayatını tehdit edecek kadar onun davranışlarını değiştirebilir.
Bu yıl Mayıs ayında Tenerif’teki bir su hayvanları parkında doğal ortamda doğmuş bir katil balinanın su tankının kenarına kendisini atıp 10 dakika kadar orada durmasını gösteren video sosyal medyada çokça paylaşılmış, balinanın intihar girişiminde bulunduğuna dair onlarca yazı yazılmıştı.
Katil balinaların doğal olmayan ortamda farklı davrandığı, sırtını sürekli havuza sürme ya da dişlerini gıcırdatma gibi davranışlar sergilediği biliniyor. Hayvanların kendilerine zarar veren bu türden davranışlara neden yöneldiğini anlamak için duyguları ne kadar hissettiklerini anlamak gerekiyor.
İnsanla etkileşime girmek önemli bir etken olabiliyor. Bazı hayvanlar travma yaşadığında stres ya da depresyon gibi sorunlar yaşayabiliyor.
Örneğin Çin’de bir hayvanat bahçesindeki ayı, yavrusunu boğduktan sonra kendisini öldürmüş, bu durum, tutsaklığa daha fazla dayanamayan ayının bilinçli bir davranışı şeklinde yansıtılmıştı. Oysa, doğal ortamından uzakta tutulan bir hayvan, yaşadığı strese, yavrunun bir sağlık sorunu nedeniyle karnına sonda takılması sonucu ekstra stresin eklenmesiyle doğal olmayan bir davranışa yönelmişti.
Toplu halde intihar iddialarına maruz kalan bir başka hayvan da balinadır. Oysa hasta liderin sığ suların güvencesine kendisini bırakma çabasının diğer grup üyeleri tarafından tekrarlanması ve sosyal bir grup oluşturan çok sayıda balinanın sığ sularda mahsur kalmasından başka bir şey değildir bu.
Bu tür davranışlara neden olan başka bir etken de konakladığı hayvanın beynini etkileyen parazitlerdir. Örneğin Toksoplazma gondii adı verilen parazit farenin beynine yerleştiğinde farede kedi korkusu kalmaz ve kediye yem olur, böylece parazit kedinin vücuduna yerleşerek çoğalma amacına erişiyor.
Aynı şekilde başka bir parazit mantar da karıncaların beynine yerleşerek onu kendi gelişimi için en uygun mekanlara sürükleyip ölümüne neden oluyor.
Bazı anne örümcekler yavrularının kendisini yemesine izin veriyor. Bu sırada ölseler de buna intihar denemez, çünkü yavrularının hayatta kalması için kendi bedenini onlara besin ediyor.
İntihar ise “kasten hayatına son verme eylemi” olarak tanımlanıyor. Burada örümceğin temel amacı ölmek değil, yavrularına yem olmak. Öte yandan ayı, stres nedeniyle doğal olmayan bir davranışa yönelip niyeti o olmasa da kendisinin ve yavrusunun ölümüne neden oluyor.
Bazı uzmanlar bu sorunun kesin olarak cevaplanmasının zor olduğunu söylüyor. Hayvanların aklından geçenleri okuyamıyoruz. Bu nedenle onların ölümüne yol açan davranışlarda ne kadar kasıt olduğunu kestirmenin mümkün olmadığını söylüyor.
Birçok hayvan plan yapabilir. Örneğin bazı kuşlar sonra yemek üzere yiyecek, bazı bonobo ve orangutanlar da sonra kullanmak üzere alet saklar.
Ama bir intiharı planlamak o varlığın dünyadaki yerini algılaması ve sonra da ortadan kalkacağını anlamasını, yani hayal gücünü kullanmasını gerektirir.
Hayvanlar yas tutar, ölüsünü bilir ve cesetten korkar. Ama ölümden korkma durumu söz konusu değildir. Uzmanlar bunu “ölüme yol açma ihtimali olan tehlikeli durumlara karşı duyulan korku” olarak adlandırıyor.
Bu da doğal bir duygu olarak görülüyor. Yoksa örneğin zebralar aslanların yanında otlar, balıklar timsahların yanında yüzerdi. Korku, hayatta kalmaları için duymaları gereken bir duygudur.
Uzmanlar insanın kendi ölümünün farkında olan tek canlı olduğunu belirtiyor. İntihar ise kendi ölümünü istemektir. Ama öleceğiniz bilgisine sahip olmadan böyle bir şeyi yapmak mümkün değildir. Bu nedenle intihar sadece insana özgü bir davranıştır.