Politika

'Hayatımın en önemli günüydü'

Emekli orgenerallerin gözaltına alındığı dönemde Genelkurmay'a giden Cemil Çiçek, "Benim siyasi hayatımda karşılaştığım, yaşadığım çok &

08 Mart 2010 02:00
T24 - Emekli orgenerallerin gözaltına alındığı dönemde Genelkurmay'a gitmesi eleştirilen Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "Benim siyasi hayatımda karşılaştığım, yaşadığım çok önemli birkaç günden birisidir o gün. Bunu ben bilirim" dedi.


Bugün gazetesi yazarı Seda Şimşek'in "Olağanüstü bir gün yaşadım" başlığıyla (8 Mart 2010) yayımlanan yazısı şöyle:



        
'Olağanüstü bir gün yaşadım'Balyoz soruşturmasında emekli orgenerallerin gözaltına alındığı dönemde Genelkurmay'a gitmesi eleştirilen Başbakan Yardımcısı Çiçek, net konuştu.


Türk siyasetinin şahsına münhasır isimlerinden Cemil Çiçek. Siyasetin sıkıntıya düştüğü zamanların, çoğu siyasetçinin konuşmaya dahi cesaret edemediği, köşe bucak kaçtığı dönemlerin konuşmaktan korkmayan siyasetçilerinden. 27 Nisan e-bildirisine hükümet adına cevap veren isimdi Çiçek, son olarak Balyoz soruşturması kapsamında emekli bazı orgenerallerin ve kuvvet komutanlarının gözaltına alınmasıyla yükselen tansiyonun düşürülmesinde başrolü oynadı. Herkesin "Acaba şimdi ne olacak" sorularını sorduğu sırada, bindi arabasına, gitti Genelkurmay Karargâhı'na. Cemil Çiçek, "Siyasi hayatımın en önemli birkaç gününden birisidir" diyerek, kapalı kapılar arasında yaşanan olağanüstü saatlerin ipuçlarını verdi.



** Türkiye'de siyasi havayı nasıl görüyorsunuz?

Türkiye'deki siyasi hava hiç şüphesiz arzu ettiğimiz bir hava değil. Gündemdeki konuların tabiatından ve muhalefet üslubundan, çıkar çevrelerinin tutumlarından kaynaklanan da bir sıkıntının, yüksek tansiyonun olduğunu maalesef görüyoruz. Reformlar sancısız, sıkıntısız olmuyor.


Rant elde etmek için

** Ülkede bir devlet krizi mi var?

Böyle bir krizin çıkmasını çok isteyenler var. Herkes Anayasa’da belirlenen yetki, görev ve sorumluluk çerçevesinde kaldığı sürece krizin olması söz konusu olmaz. Hem ekonomik krizden hem de siyasi krizden geçmişte de rant elde etmiş, makam elde etmiş belli kesimler vardır. Onlar bunun olmasını isterler.


** Bazı orgenerallerin, kuvvet komutanlarının gözaltına alınmasının ardından Başbakan Vekili olarak, Genelkurmay'da bir görüşme yaptınız. Askerin ayağına gitmeniz bazı çevrelerce eleştirildi.

Bu dönemi kimse bilmiyor. Bu dönemin kendisine mahsus özellikleri var. Bir defa, olağanüstü gelişmelerin olduğu dönemlerde sorunu olağan yöntemlerle çözemezsiniz. Biz, sonucun ülke yararına olup olmadığına bakarız, sorunun parçası olmak yerine çözümün parçası oluruz. Başka zaman da "Niye bu işleri Genelkurmay ile konuşmadınız?" diyenler oldu. Ben bunlara baktığımda, bazılarını önyargılı görüyorum. O hafta Sayın Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında yapılan toplantıyı da bazıları yadırgamıştır. Bunların taşın altında elleri yoktur. Taşın altında eli olmayanlar, ülkenin bu süreçte karşı karşıya kalabileceği sıkıntıları göremeyenler ya da ideolojik körlük içinde olanların bazı işleri anlamaları mümkün değildir.


Önyargılıların temennisi

** Komutanların hep birlikte istifa edileceğine dair iddialar doğru muydu?

Bu süreçle ilgili herkes vakayı, doğruyu değil, temennilerini sanki gerçekmiş gibi kamuoyuna takdim ettiler. Yazılanlara hiçbirisi vaka olarak doğru değildir. İstifalardan tutun da, "şu şunu, bu bunu dedi"ye kadar, bunların çoğu önyargılı kişilerin temennileriydi. Türkiye'de böyle sıkıntılar çıksın, Türkiye'de kriz olsun, gerilim olsun isteyen, taraf olmuş kişiler böyle söyledi. Bir kısmı ise eksik bilgiye dayalı olarak kamuoyunu yanıltan bir tavrın içinde oldular.


Kimseye kıyak değildi

** 2006 yılında yayınlanın genelge ile kuvvet komutanlarının sorgulamalarında başsavcı vekilinin bulunması zorunluluğu getirilmesi bir ayrıcalık mı?

Esas olan soruşturmanın zaten mümkünse herkes için savcı tarafından yapılmasıdır. Cumhurbaşkanı, başbakan, meclis başkanı, kuvvet komutanları ve diğer üst düzey devlet görevlilerinin her birisi ile ilgili Ceza Muhakemeleri Usulü, Anayasa, yasalar açısından soruşturma usûllerinde farklılık var. Bir eski cumhurbaşkanını, bir eski meclis başkanını lise mezunu bir polisin karşısında sorgulatacaksınız, onun hukuki müktesebatı o soruşturma usullerini bilmesine imkân vermeyeceği için, yaşanan tecrübelerden dolayı böyle bir genelge yayınlanmış. Kimseye bir kıyak değil, bir ayrıcalık da değil. Hukuken işin doğru yapılmasıyla ilgilidir. 2006'dan çok önce bu gerekçelerle yayınlanmıştır, 2006'da varlığını sürdürmüştür. Bir tek değişiklik var, başsavcı vekilinin eklenmesi. Geçmişte başsavcı vekili yoktu. DGM'ler kaldırıldıktan sonra Ceza Muhakemesi Yasası'nın 256. maddesine giren suçlar başsavcı vekilinin başkanlığındaki savcılar tarafından soruşturuluyor, başsavcı vekili de bu nedenle eklenmiştir. Bunlar bilinmeden insanlarla ilgili suizanda bulunmak çok yanlış. Hak ve özgürlük derken, başkalarının hak ve özgürlüklerini de ihlal eden tavırlardan kaçınmamız lazım.


Gül ile randevuyu ben iptal ettim

** Cumhurbaşkanı Gül ile aranızda bir sorun yaşandı mı?

Hayır, hiçbir sorun yok. Bunun için de benden özür dilenmesi gerekiyor. Balyoz soruşturması kapsamında olaylar pazartesi cereyan etti, cuma günü MGK sonrasında Sayın Cumhurbaşkanımız ile görüşmeye karar vermiştik. Pazartesi günü Bakanlar Kurulu olmadığı için, ben "Pazartesi, salı buradayım" dedim, kendisi de "Sinop'a gideceğim, erken dönersem pazartesi, olmazsa salı günü görüşürüz" dedi, bana salı günü için randevu verildi. Salı günü bu gelişmeler olunca, ben kendim aradım, bazı meslekdaşlarınız da buna şahittir, "Şimdi bu ortamda ziyarete çıkmış olsam, farklı değerlendirmelere sebebiyet verecek" diye düşündüm. Biz sorumluluk taşıyan insanlarız, en ufak bir yanlış algılama, faizin yükselmesine, borsanın düşmesine, ekonomide bir kısım olumsuz gelişmelere sebep olur. "Bu ortamda sizinle görüşmek uygun olmayacak" diye ben Meclis'te Sayın Köksal Toptan'ın odasında özel kalemini aradım, iptalini isteyen benim. Ama, "Köşk'ten tavır" diye çıktı. Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Avni Karslıoğlu'ndan görüşmenin iptalini kimin istediği sorulabilir.


Bulunmaz Hint kumaşı değilim

** Askerle yargı ya da askerle hükümet arasında arabulucu bir rol mü oynuyorsunuz?

Ben görevimi yapıyorum.


** Bu görüşmeden Başbakan'ın haberi var mıydı yok muydu?

Bu süreçle ilgili söyleyebileceklerimi daha önce de söyledim. Bunlar geride kaldı. Bugün, bu mülakatın yapıldığı gün, olayların gündeme geldiği güne nazaran daha sükunet içinde miyiz? Eğer, böyleyse, demek ki bu işler doğru yapılmıştır. Ben ne yaptığımı biliyorum. Biz ne yaptığımızı biliyoruz.


** Çaycıların bile yok olduğu ortamlarda niye Cemil Çiçek inisiyatif alır?


Bunu başkalarına sormak lazım. Ben öyle bulunmaz Hint kumaşı filan değilim. Siyasette en kötü şey bir insanın narsist duygular taşıması veya öyle bir havaya girmesidir. Benim yaptığım görevi bu partinin içinde pek çok arkadaşımız da yapar.


Türkiye’de siyaset yapmak zorlaştı

** Yaşanan gerilimin ortadan kalkması için hukuka müdahale ediliyor mu?

Bu gerilimlerin temelinde 82 Anayasası'nın artık günümüz şartlarına uymadığı gerçeği yatmaktadır. Gündeme gelen konulara baktığımızda bugün Türkiye'de hükümet etmek, siyaset yapmak ciddi ölçüde zorlaşmıştır. Adeta imkânsız hale gelmiştir. Vatandaşa hesap verme durumunda olmayanlar, "Ben yaptım oldu" mantığı içinde en büyük yetkileri kullanmaktadırlar. Ama, bunların hepsinin hesabını vermek de siyasetçiye düşmektedir.


** Hükümetin bahsettiği yargı reformu ile yargının bahsettiği yargı reformu farklı, kime göre yargı reformu yapılacak?


Temel norm AB'dir. Son 3 yıldır yayınlanan raporlarda, Türk yargı sisteminin aksaklıkları var. "Yargıya siyaset karışıyor" diyenlerin yaptığı siyasetin onda birini şahsen ben yapmıyorum. Esas siyaseti onlar yapıyor, üstelik de masrafsız, zahmetsiz siyaset yapıyorlar. 2006'dan başlayarak uzun bir çalışmanın sonucunda temel ilkeler belirlendi. Şimdi o ilkeler çerçevesinde modeller olacak. Bazı çevreler Türkiye'de hukuk devleti yerine hakimler devletini tesis etmek adına direnç gösteriyor ya da tavır koyuyor. Hukuk devleti eşittir hakimler devleti değildir. Elbette hakimlik, savcılık mesleği son derece saygı değerdir, ama hukuk devleti eşittir hakimler devleti değildir. Bu, bir ülke için son derece sakıncalıdır.


87’den beri sivil araca biniyorum

** Genelkurmay'a neden sivil plakalı bir araçla gittiniz?

Benim aracım, bazı resmi törenler dışında 1987'den beri sivildir. Ben, Devlet Bakanı olarak 1987'de göreve başladığım günden beri yüzde 99 sivil plaka kullanırım, o güne mahsus bir sivillik yok. Gittiğim her yere sivil plaka ile giderim, hemen şimdi gidin aşağıda bakın, arabam sivil plakalıdır. Bu da benim tarzımdır. Bizim de kendimize göre sıkıntılarımız var. Ben ülkem için gitmem gereken bir yer varsa giderim, kimin ne dediğinin benim için çok fazla önemi yoktur. Yeter ki sonuç iyi olsun, bu ülkeye huzur gelsin. Yeter ki Türkiye bu gitmemekten, görüşmemekten kaynaklanan, birlikte oturup konuşmamaktan kaynaklanan sıkıntılarımızı yaşamasın.


Hayatımın önemli günüydü

** Bu görüşmede size hangi talepler iletildi?

Yazılıp çizilen tarzda herhangi bir talep söz konusu değil. Ama, ortada önemli bir durum vardı, elbette bunları konuştuk.


** Siz ne tavsiyede bulundunuz?

Onları şimdi söyleyemem.


** Sorun nasıl aşıldı?

Aşıldı işte görüyorsunuz. Bugün o günlerden çok daha önemlidir. Benim siyasi hayatımda karşılaştığım, yaşadığım çok önemli birkaç günden birisidir o gün. Bunu ben bilirim. Bugün çok farklı bir noktadayız. Diyalog, konuşmak her zaman sorunların çözümünde en geçerli yoldur. Bunların bugün anlaşılması, bugün her şeyin konuşulması mümkün olmaz, ama zaman ortaya çıkarır.


** Konuşmasaydınız ne olabilirdi?

Bilemem, artık o türlü bir spekülasyon yapmayalım.

** Balyoz soruşturmasını yürüten savcıların görevden alınması için devreye girdiğiniz, bazı internet sitelerinde bunun yansıması üzerine geri adım atıldığı iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bunu yazanların sorumlulukları yok. Bunu binde bir, yüzde bir değil, milyonda bir ispat eden olursa ben gereğini yaparım. Benim telefon kayıtlarım belli, oradaki savcıların telefon kayıtları bellidir. Ben böyle bir saygısızlığı yapmam. Ama, işin esasını bilmeden başkaları da saygısızlık yapmasın.


Cemil Çiçek kimdir?

Cemil Çiçek, 15 Kasım 1946'da Yozgat'ta doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Serbest avukat olarak çalıştı. Yozgat Belediye Başkanlığı yaptı. Anavatan Partisi Kurucu Üyesi oldu. 18. Dönem Yozgat, 20, 21 ve 22. Dönem Ankara Milletvekili. 46, 47 ve 53. hükümetlerde Devlet Bakanlığı, 58 ve 59. hükümetlerde Adalet Bakanlığı yaptı. 60. Hükümet'te Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı görevine atandı. İngilizce ve orta düzeyde Fransızca bilen Çiçek, evli ve 3 çocuk babası.