6 şubat depremlerinin üzerinden 8 ay geçti ancak Hatay’da kontrolsüz yıkımlar nedeniyle “katil toz” olarak bilinen asbest tehlikesi sürüyor.
6 Şubat’ta Maraş merkezli meydana gelen depremlerin ardından Hatay’da enkaz kaldırma ve yıkım işlemi halen sürüyor. Aradan 8 ay geçmesine rağmen kentte toz bastırma ve su püskürtme işlemi uygulanmayan kontrolsüz yıkımlar nedeniyle zaman zaman toz bulutu içinde kalan bölgede, aynı zamanda enkaz kaldırma ve yıkım işlemleri yasağa rağmen geceleri de devam ediyor.
Söz konusu kontrolsüz yıkımlar çadır kentlerde ve konteynırlarda yaşayan depremzedeleri de hijyen açısından olumsuz etkilerken, sürekli olarak bu toza maruz kalan depremzedelerin sağlığı da tehlike altında. Yaşanan durum aylardır tartışmalara neden olan “katil toz” asbest tehlikesini bir kez daha gündeme getirdi.
TIKLAYIN-Asbest nedir?
İkincil afet: Asbest tozu
Duvar'dan Cihan Başakçıoğlu'nun haberine göre; Asbest Söküm Uzmanları Derneği (ASUD) Başkanı Mehmet Ensari, depremin ilk gününden beri asbest konusunda hem yetkililere hem de yıkım ekiplerine defalarca uyarılarda bulunduklarını ifade ederek, “Depremin sebep olduğu bina yıkımları, başka büyük tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Afetlerde “ikincil afet” olarak tanımlanan çevre ve halk sağlığı sorunlarıdır. Bunlardan biri de asbest, silika ve benzeri kanserojen tozların maruziyetidir. Depremler, yıkılan ve hasar gören binalardan havaya karışarak kolaylıkla solunabilen asbest liflerinin ve zehirli kimyasalların salınmasına neden olur. Depremin ilk gününden bu yana söyledik ve söylemeye devam ediyoruz. Gerekli önlemler alınmadığı ve bu biçimde yıkımlar söz konusu olduğu sürece halkın sağlığı ile oynanıyor. Defalarca uyardık. Bu yıkımlarda çalışanlar da depremzedeler de bu biçimde tehlike altında” diye konuştu.
Yıkımda ortaya çıkan bu tozları soluyan insanlarda şimdi olmasa bile uzun vadede ciddi sağlık sorunları ortaya çıkabileceğini vurgulayan Ensari, “Yıkımda oluşan tozlar kanserojen olarak bilinen Asbest, Cıva, Kurşun, Pcb, Pbb, kadmiyum, Cr6,küf mantarı gibi tehlikeli atık partiküllerini içerir. Bu nedenle tozun solunması arama kurtarma çalışmalarından başlamak üzere, yıkım operatörü, yıkım işçisi gibi gerek yıkım firması çalışanları, gerek yıkımı denetlemekle görevli teknik personel gerekse de yıkımı izleyenler bölgede yaşayanlar için solunum yolu hastalıkları ve akciğer kanserine kaynaklık edebilir. Akut olarak toksik olmasa da asbest lifleri akciğerlerde uzun süre kalabiliyor. Asbestoz, akciğer kanseri, plevral kalınlaşma ve mezotelyoma gibi ciddi akciğer hastalıklarına neden olabilir. Bu hastalıklar, 10-50 yıl mertebesinde uzun latent dönemlere sahiptir ve tüm asbest türleri ile ilişkilidir” ifadelerini kullandı.
"Sokakta oynayan 10 yaşındaki çocuklar 30'lu yaşlarda kanser olabilir"
Deprem sonrası enkaz ve yıkım sonucu ortaya çıkan moloz hacminin 100 milyon metreküpü aşacağının tahmin edildiğini söyleyen Ensari, geç olmadan yetkililere bir kez daha çağrıda bulundu. Ensari, “Yıkımlar bu şekilde devam ettiği sürece oradaki herkesin yaşamı tehlike altında. Şu an yıkımlar yapılırken sokaklarda bahçelerde oynayan çocuklar var. Çadır kentlerde konteynırlarda kalan çocuklar var. Sokakta oynayan 10 yaşındaki bir çocuk 30'lu, 40’lı yaşlarda kanser olabilir. Bunun ihtimali yüksek. O çocuğun ne suçu var? O çocuklar şu anda kanser adayıdır. Kontrolsüz yıkımlar bir an önce durdurulmalı, asbest ve benzeri kanserojen maddelere karşı gerekli önlemler alınmalı” diye konuştu.