Hasankeyf Koordinasyonu, 14 Eylül’de küresel çapta eylemler düzenleneceğini duyuyarak, herkesi katılmaya çağırdı.
Batman Valisi’nin 8 Ekim’den itibaren antik kent Hasankeyf’in trafiğe kapatılarak ‘güvenlik’ çemberine alınacağını açıklamasının ardından Hasankeyf Koordinasyonu “Hasankeyf’in giriş çıkışları kapatılmasın. Ilısu Barajı durdurulsun” başlıklı yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, 14 Eylül Cumartesi günü küresel bir eylem düzenleneceği duyuruldu.
Gazete Karınca’da yer alan habere göre, Hasankeyf Koordinasyonu’nun açıklaması şöyle:
“Bir kez daha ‘Hasankeyf İçin Geç Değil’ diyerek yaşam ve dayanışmayı seven insanları ve sivil toplum örgütlerini küresel düzeyde 14 Eylül 2019 günü ‘Hasankeyf İçin Bir Şey-Yap/Çiz/Söyle Eylem Günü’ne katılmaya çağırıyoruz.
“İnsanlığın ortak mirası için kritik bir eşikteyiz. Su tutuluyor ve Hasankeyf halka kapatılmak isteniyor. Bu defa başta sanatın evrensel gücü olmak üzere vicdanımızla, yaratıcılığımızla Hasankeyf ve Dicle Nehri için harekete geçelim!”
“14 Eylül günü ve öncesi üreteceğimiz ve ortaya koyacağımız sanatla bir yıkım ve sömürü projesi olan Ilısu’ya karşı sesimizi hep birlikte yükseltelim. Son aylarda ülkemizde birçok insan ve kurum Dicle Vadisi’ndeki tüm canlılar ve kültür için sesini yükseltmeye başladığından, hükümet 10 Haziran 2019 için Ilısu Barajı’nda ilan ettiği su tutmayı ertelemek zorunda kaldı. Tüm protestolara rağmen 23 Temmuz 2019’da fark ettik ki hükümet sessiz sedasız su tutmayı başlattı ve bizi bir oldubittiyle karşı karşıya bırakmak istiyor.
“Ancak bunu şimdi de sonraki bir aşamada da asla kabul etmiyoruz. Dicle Vadisi henüz kaybedilmemiştir, kurtarabileceğimiz daha çok değer var. Her şeyden önce doğa, kültür ve yaşam alanları için kazanılacak bir umut var.
“Hasankeyf ve Dicle’de, Kaz, Cudi ve Munzur Dağları, Salda Gölü, Kuzey ve ODTÜ ormanlarında ve onlarca başka yerde dayatılan yıkımın karşısında yaşama ve yaşatmaya dönük bir mücadelenin olduğunu görüyoruz.”
“14 Eylül’de dünyanın neresinde olursanız olun, enstrümanlarınızı alıp dışarıda veya evinizde çalın ve/veya şarkı ile türkülerinizi tehdit altındaki Dicle Vadisi’nin kültürel ve doğal mirası için söyleyin” çağrısının yapıldığı açıklama şöyle:
“Fırça, kalem veya ellerinizi kullanarak tuvale, kâğıda, duvara veya yere Hasankeyf’i, Dicle’yi ve tehdit altındaki diğer doğa ve yaşam alanlarını çizin. Kimlikler üstü bir değere sahip Hasankeyf için illaki yapacağımız bir şey var. Hasankeyf ve Dicle seni ve beni bekliyor. Birkaç şirketin daha fazla para kazanması uğruna ve hükümetin tahakküm politikalarını geliştirmesi için coğrafyamızın kalbini söküp atmalarına izin vermeyelim.
“Evet, şimdi Hasankeyf için şey yapma vakti. Yaptığımız çalışmalarla ilgili fotoğraf ve videoları şimdiden #HasankeyfİçinGeçDeğil hashtag’i ile ya da kampanya günü ve saati olan 14 Eylül günü saat 20.00’de Hasankeyf Koordinasyonu’nun sosyal medya hesapları üzerinden duyurulacak hashtag ile paylaşarak, kampanya aracılığıyla kamuoyunun dikkatini Hasankeyf ve Dicle’nin çığlığına çevirebilir ve projeyi durdurabiliriz.”
Hasankeyf’in önemi
20’den fazla medeniyetin izlerini taşıyan Hasankeyf, Dicle Nehri’nin kıyısına kurulu.
Hasankeyf, Avrupa’daki en önemli mimari ve arkeolojik sitlerden biri. 12,000 yıllık bir tarihin izlerini taşıdığı gibi, zengin bir biyolojik çeşitlilik de sergiliyor.
İslam mimarisinin M.S. 12 ila 15’inci yüzyıllara ait bazı baş yapıtlarına sahip olan Hasankeyf, özellikle Artuklu ve Eyyubi dönemleri olmak üzere, Selçuklu şehir kültürünün en iyi korunmuş tanıkları arasında yer alıyor.
Büyük bir kültür mirasına sahip küçük bir şehir olan Hasankeyf, yılda 500.000 civarında ziyaretçi çekmekte ve bu sayının artması bekleniyor.
Hasankeyf’in tarih, mimari ve arkeoloji bakımından bölge için arz ettiği önemden dolayı, kamuoyunda da şehrin korunması yönünde güçlü bir destek var.
Hasankeyf, 1978 yılında Türkiye’nin Anıtlar Yüksek Kurulu tarafından Birinci Derece Arkeolojik Sit Alanı ilan edildi, 1981 yılından beri ise Kültür Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün koruması altında.
Hasankeyf’i tehdit eden en yakın tehlike, Ilısu Barajı hidroelektrik santralidir.
Santralin tamamlanması planlanmış bulunmaktadır ve bu gerçekleştiği takdirde, 2018 yılına varmadan, bu sit alanı 65 m suyun altında kalacak.