Kültür-Sanat

Haftanın Sanat Rotası: Bu hafta, üç büyük şehirde hangi sanat etkinlikleri var?

Her hafta cuma günü yayımlanan bu ajandada, o hafta İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapılacak sanat etkinlikleri derleniyor

07 Şubat 2025 07:00
Can Öztürk

Türkiye’nin sanatla dolup taşan şehirlerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de bulunan tiyatro, sergi, atölye gibi etkinlikleri derleyen Haftanın Sanat Rotası, bu hafta yirminci sayısıyla sizlerle. Bu haftanın derlemesinde birbirinden farklı sergiler ve tiyatro oyunları yer alıyor.

Her hafta cuma günü yayımlanan Haftanın Sanat Rotası'nda bu hafta 8-14 Şubat tarihlerindeki etkinliklerine yer veriliyor.

İşte İstanbul, Ankara ve İzmir’de sizler için derlediğimiz kültür sanat etkinlikleri:

İstanbul'da bu hafta

-Kaotik Harmoni / Ferruh Karakaşlı

Sanatçının dört farklı serisinden oluşan sergi, baskın kültürün değerlerinden farklılaşarak kültürel toplum içindeki alt kültürlerin dışarıda kalan, önemsenmeyen, görünmeyen varlıklarını; yani ayrıksı olanı estetikleştiriyor.

Üretimlerinde semboller, şehir göstergeleri, bükülmüş varlıklar, doğa nesneleri, geometri, kültürel motiflere yer veren sanatçı, bu kültürel olguları oldukları haliyle görünür kılarak  estetik potansiyellerini kendi bağlamları içinde sunuyor ve izleyiciye şehrin yansımalarını bir buluşma anı olarak deneyimletmeyi hedefliyor. Ferruh Karakaşlı'nın eserlerinin yer aldığı Kaotik Harmoni sergisi 12 Şubat tarihinde ziyarete açılıyor.

-Yerçekimli Karanfil

Yalnızca eserlerin toplamı değil, aynı zamanda bir araya gelişin, kesintisiz bir diyaloğun ürünü olan sergi bir dönemin, bir ruhun, ortak bir dünya fikrinin yansımalarını taşıyor.

Birbirine bakan; uzaktan da olsa birbirini takip eden, takdir eden, kimi zaman yapıtlara yapıtlarla yanıt veren sanatçıların eserlerine yer veren sergide Ece Ağırtmış, Eymen Aktel, Burak Ata, Melih Çebi, Hazal Özgür ve Ecem Yüksel’in çalışmaları ilk kez bir araya geliyor. Yerçekimli karanfil sergisi 8 Şubat'ta sanatseverlerin ziyaretine açılacak.

-NUX 9 / Aras Seddigh

“Manzara” ve “ambiyans” kavramlarının karşılaşmasından doğan saydam sınırlar ve tanımları esneterek yeni bir kurguyu izleyiciye açan sergi, sanatçının yıllar önce çektiği iki fotoğraftan yola çıkarak galeri mekânında bir gezinti rotası yaratıyor.

Sergiye, sanatçının yaklaşık iki yıldır üzerinde çalıştığı ve resimleriyle deneme metinlerini buluşturan Koloni Vatos adlı kitabı eşlik ediyor. Aras Seddigh'in NUX 9 sergisi 15 Şubat tarihine kadar ziyarete açık olacak.

-Medeniyet Tiyatrosu

Her gün yeniden doğan, dertlerini anlatan, bıkmadan usanmadan insanı tekrar tekrar tiyatroyla buluşturan ve gelenekten geleceğe uzanan bir hikâye Medeniyet Tiyatrosu… Tarihin akışını tiyatroyla değiştirmiş oyunlara ve insanlara selam dururken, dünyanın döndüğü bugünkü düzene dokunabilme ateşiyle bir araya gelen Dormen Akademi mezunları ve Dormen Sahnesi oyuncuları, usta kalem Yiğit Sertdemir’in Medeniyet Tiyatrosu oyununun epik ve eğlenceli bir yorumunu Tolga Yeter’in rejisiyle sahneye taşıyor!.. 8 Şubat Cumartesi günü Dormen Sahnesi'nde olacak.

-Minber

İnsanın kendini yorgun, oldukça çaresiz hissettiği sırada bir hedef ve hayalin ışığında nasıl küllerinden yeniden doğabildiğini anlatan oyun, sonu kaçınılmaz olan bu yaşamın içinde sonsuz huzurun aslında geçmişini unutmadan geleceğe dair adımlar atmak olduğunu ifade etmektedir.

Minber bir emanetin hikayesidir ve bu hikaye tarihe damga vurmuş kahraman askerlerden yola çıkıp imkansız gibi görünen hayaller kuran bir kumandan, gösterilen hedefe korkusuzca giden bir yiğit ve elleri nasırlı bir marangoz ile çıkılan zaman yolculuğunda farklı bir üslupla anlatılmaktadır.

Bu tarihi yolculuk;  düne ait ancak çok tanıdık hikayelere eşlik ederken yarına ait kurulan hayallerin bir ülkenin ve toplumunun geleceğini nasıl etkilediğini gözler önüne sermektedir. 8 Şubat Cumartesi günü Vodvil Sahne'de olacak.

-Nefretin Kökleri

Anne ve babasını küçük yaşta kaybeden bir kız çocuğu, sevgiye yer olmayan bir ortamda büyür. Babası, sıra dışı bir kadına âşık olmuş ve tüm zorluklara rağmen evlenmiştir. Ancak adamın annesi, gelinini asla kabul etmez ve bu nefret, küçük kızın çocukluk yıllarını zehirler. Yetişkin bir kadın olduğunda, geçmişinin izlerini silmek ve ailesini bölen bu nefretin gerçek sebebini anlamak için kendi iç yolculuğuna çıkar. "Nefretin Kökleri," önyargıların, toplumsal kabullerin ve sevginin gücünü sorgulayan 60 dakikalık çarpıcı bir tiyatro oyunu. Hayatınızı sorgulamanıza neden olacak bu hikâyeyi kaçırmayın! Nefretin Kökleri oyunu 8 Şubat Cumartesi günü Kadıköy Sanat Merkezi'nde olacak.

Ankara'da bu hafta

- Yuva / Turgut Akarsu

Galeri Soyut / Çankaya, 31 Ocak - 18 Şubat 2025 tarihleri arasında Turgut Akarsu'nun "Yuva" isimli kişisel resim sergisine B salonunda ev sahipliği yapıyor.

Sanatçının bu dünyasında Yuva, yalnızca bir barınak değil ,varoluşun ve aidiyetin bir metaforudur.Kadın figürleri, yaşamın yaratıcı gücünü ve dönüştürücü enerjisini taşırken ,kuşlar özgürlüğün ve yuvaya dönüş özleminin sembolü olarak bu dünyanın içinde kanat çırpar. Soyut dokular ise yuvanın görünmeyen yüzünü duyguların ,hatıraların ve izlerin haritasını sunarken, Akarsu’nun dünyasında duygusal derinliğin bir yansımasıdır.

Bu sergi, insanın ve doğanın ortak hikayesi olan yuva arayışını gözler önüne sererken, bizleri aidiyet, umut ve yaşam döngüsü üzerine düşünmeye davet ediyor. Kadının gücü, kuşların özgürlüğü ve soyutlamalarla, yuvalarımızın izlerini birlikte sürüyoruz.

-Benim Pencerem / Volkan Çoban

Galeri Soyut / Çankaya, 31 Ocak - 18 Şubat 2025 tarihleri arasında Volkan Çoban'ın "Benim Pencerem" isimli kişisel resim sergisine C salonunda ev sahipliği yapıyor.

Tema olarak Nonfigüratif bir tarz seçen sanatçımız soyut çalışmaları ile dikkat çekmektedir. Resmin üç enstrümanının çizgi, renk ve biçimi özgürce kullanmayı seçen sanatçımız çıkış noktası olarak resmin hikayelerden sıyrılmış tinsel öze dönüşünü ve temel öykülerle dışına çıkarak kompozisyon oluşturmayı seçer. Ona göre gördüğü her imajı anlamlandırmaya çalışan insan belleğinin alışılmışın dışına çıkarak farklı bir pencereden bu yeni evreni görmesini sağlamak temel amaçtır. Bu bağlamda resimlerinde kullandığı daire biçimli form bu evreni görmek için açılan pencereyi simgeler. Ayrıca sıklıkla kullanılan yatay ve dikey geometrik formlar bu yeni evrenin tinselliğine ritim ve hareket katmak için düşünülmüştür.  Onun bu yeni kurguladığı resimsel evren, müziğin büyüleyici ruhsal içtenliğini renk ve biçimlerle görsel bir şölene çevirmeyi amaçlar.

Soyut sanat, sanatçının görünenin dışında kendi belleğini daha fazla aktarabilme fırsatı yaratabilmektedir. Nitekim, salt görünene bağlı kalmaksızın özgür bir alanda sanatsal üretim yolları bulunmuş olacaktır. Volkan Çoban’ a göre insan; görme ve algılama yetisinin çok üzerinde farklı form, biçem ve renklerle donatılmış çok farklı evrenler etrafımızı kuşatmışken, bilinenin dışına çıkabilmelidir. Sanatçıya düşen de tamda bu noktada insan algı ve belleğini zorlayarak sıra dışı yeni bir algılayışın kapılarını açmak, bunu yaparken de plastik unsurları özgürce kullanmak esas olmalıdır. Sanatçımız çocukluğundan bugüne görsel hafızasında biriktirdiği görüntüleri soyut bir dille izleyiciye aktarmaya çalışmaktadır. Amacı kendi içinde serüvenler yaşadığı bu farklı evreni sihirli bir dille izleyiciye aktarmaktır. Bu evren bilinen şekil ve hikayelerin dışında salt resmin öznel dili ile sunulmalıydı. Bu nedenle resim sergisinin adı ‘‘Benim Pencerem’’ olmuştur.

-Filistin Hakkında Konuşmalıyız

Penceresi Mescid-i Aksa'ya açılan Filistinli Meryem, işgalci İsrail’in evini almak istemesi ile sarsılır. Teklif edilen yüksek meblağlara rağmen Meryem’in ikna olmadığını gören işgalciler, Meryem’i taciz etmeye başlar. Elektriği ve suyu kesilen, evinin önüne barikatlar kurulan, kapısına çöpler dökülen Meryem vazgeçmez ve kendisini evine kapatır. Bu süreçte tüm yaşamını çiçeğine ve kuşuna anlatmaya başlar. Meryem, en büyük travması ile yüzleşmek ve onu kabullenmek zorunda kalacaktır. Nihayetinde ise kendini evine kapatmasının çare olmadığını anlayarak evden çıkacak ve nöbete Mescid-i Aksa’da devam edecektir. Filistin Hakkında Konuşmalıyız adlı oyun 8 Şubat Cumartesi günü Meb Şura Salonu'nda olacak.

-Geceyi Öldüremezsin

Bir yüreğin içindeki ışığı tek bir noktaya hapsedersen geleceğin dönemeçli yolları asla aydınlanmaz. Dünyanın tüm ışıkları bile gölge oyunudur artık. Tankred Dorst'un, Dönemeç adlı oyunundan yeniden uyarlanan oyun, gerilimli, trajik, arayış dolu, kafa karıştırıcı, heyecanlı, ilginç bir hikâye sunuyor:

Bir yol var, 2 adam, bir beklenti. Hayatın virajlarını size anlatmak için sonunu asla tahmin edemeyeceğiniz bir oyun. Asla büyüyememiş bir yazar, kim olduğunu arayan bir araba tamircisi ve hayatının ARAF’ına düşen bir yolcu. Bakalım gideceği yere kim karar verecek?

Sizlere gerilimli, trajik, arayış dolu, kafa karıştırıcı, heyecanlı, ilginç bir hikâye sunuyoruz. Bakalım siz hayatın en derinlerinden gelen gizemleri görebilecek misiniz? Geceyi Öldüremezsin oyunu 9 Şubat Pazar günü Flanör Sahne'de olacak.

-Sabit Efendi Yahut Tuvalet Kâğıdının Bilinmeyen Tarihçesi

Basit matbaa işleri yaparak geçinen Sabit Efendi, yeniden kitaplar basılabilecek aydınlık günlerin gelmesini beklemektedir. Yaz geldiğinde ülkedeki baskı ortamı artık patlama noktasına gelmiştir. Nihayet II. Meşrutiyet ilan edilir. Bu sayede kitaplar basmak mümkündür. Sabit Efendi, onun kitabını basmak üzere genç bir yazar ile anlaşır; ancak hayaline kavuşacağı bu sırada yıllardır aşığı olduğu Vesna’nın kendisinden hamile olduğunu öğrenir. Kızın evlenmek için tek bir şartı vardır: Matbaacılığı bırakıp onu ve çocuklarını rahatça geçindirecek bir iş yapması! Bu istek üzerine Sabit Efendi, ne yapacağını bilemez. Çaresizliği onu “Tuvalet Kâğıdı” imalatı ve satışına dek sürükleyen komik olaylara maruz bırakır. "Sabit Efendi Yahut Tuvalet Kâğıdının Bilinmeyen Tarihçesi" oyunu 9 Şubat Pazar günü Türk Amerikan Derneği Coşkan Daş Salonu'nda olacak.

-Quasimodo - Notre Dame'ın Kamburu

Yaşam bir anlığınla Tanrı ile eşdeğer olsaydı? Hayatın içinde bulduğumuz, bulduğumuzu sandığımız veya bulmayı umduğumuz Yüce Ruh, eğilip fısıldasaydı tüm akışı kulak borumuza… Her şey ne olurdu?
İnsan ve yaşamı parçalanamaz bir bütün mü? Dönsek düne, bugün yine aynı mı olurdu? Yarını değiştiren kim? Kimindir bu zamana diz çöktüren sözlerin sesi… Quasimodo - Notre Dame'ın Kamburu oyunu 10 Şubat Pazartesi günü Ankara Çayyolu Sahne'de olacak.

İzmir'de bu hafta

-Şeref Bigalı'yı anma ve saygı sahnesi

Şeref Bigalı'yı doğumunun yüzüncü, vefatının yirminci yılında anmak amacıyla düzenlenmekte olan bu anlamlı serginin küratörlüğünü Şeref Bigalı öğrencilerinden Aynur Mahmudova Kaplan üstlenmektedir.

Sergi açılışına Şeref Bigalı’nın oğlu emekli büyükelçi Ahmet Necati Bigalı ve ailesinin katılımlarıyla gerçekleşecektir.

Açılıştan önce altı konuşmacıdan oluşan, bir oturumluk  anma paneli düzenlenmesi planlanmaktadır.

Sergi iki bölümden oluşmaktadır, Bir bölümde Şeref Bigalı’nın yağlı boya ve sulu boya eserlerinin yanı sıra hocanın özel eşyalarından da örnekler sergilenecektir.

Diğer bölümde ise Şeref Bigalı'nın meslektaş ve öğrencilerinden oluşan toplamda 65 ressamın eserleri ve "Şeref Bigalı'yla Anılarımız" isimli bir köşede sevenleriyle olan anılarından oluşan hatıralar yer alacaktır. Sergi 6 Şubat'ta sanatseverlerin ziyaretine açıldı ve 27 Şubat'a kadar ziyarete açık olacak.

-Parşömen Bir Serüvendir

"Parşömen Bir Serüvendir" bir proje sergisi. Proje Koordinatörlüğünü Ressam Dilşad Atasoy'un yaptığı sergi, Antik Pergamon Kenti'ne ait bir kültürel miras olan parşömeni çağdaş sanatla buluşturmayı amaçlıyor. Parşömen, Antik Çağlarda üzerine yazı yazmak için kullanılan ve kağıt gibi inceltilmiş hayvan derisidir. İsmi, İzmir'in ilçesi olan Bergama'dan geliyor. Bergama Kağıdı anlamına gelen Latince Charta Pergamena'dan türemiş ve bütün dillere de buradan geçmiş. Serginin amacı geleneksel bir malzeme olan Parşömeni çağdaş sanatla buluşturmak, parşömenin tanınması ve sanat alanında kullanılmasına katkı sağlamak... Parşömen Bir Serüvendir sergisi 28 Şubat'a kadar ziyarete açık olacak.

-Satranç

Bir gemi yolculuğu sırasında, geminin yolcuları karşılıyor seyirciyi. Yolcuların arasında bulunan tuhaf bir satranç dehası ve rakibi gizemli yolcunun geçmişten o ana kadar olan, hem kendileriyle, hem de birbirleriyle mücadelelerine tanık oluruz. Bedeni tutsak olsa da zihnen işkenceden kaçabilmiş, bu kaçışın bedeliniyse aklıyla ödemiş olan bu gizemli yolcunun, 

şimdi de hapsolduğu bu gemi yolculuğunda hem Nazi Almanyası’nın, hem de kendi varoluşunun siyah ve beyaz mücadelesinde kayboluşunun hikayesine davetlisiniz..

-Rota Yeniden Oluşturuldu

2002 yılında New York’ta gösterime giren, ünlü Off-Broadway müzikali İstanbul’da sahneleniyor! Broadway’in en önemli bestecilerinden Jason Robert Brown’ın yazıp bestelediği müzikali Kayhan Berkin yönetirken, başrolleri Pelin Akil ve Mehmet Aykaç paylaşıyor.

Rota Yeniden Oluşturuldu; yirmili yaşlarının sonundaki iki gencin bir türlü bitmeyen aşk hikayesini anlatıyor. Hikaye New York’ta geçer. Kariyerinde tırmanışa geçmiş bir yazar olan Jamie, ani başarısının telaşını aşk hayatı ile dengelemekte zorlanmaktadır. Gelecek vaat eden bir oyuncu olan Türk asıllı Melek ise işlerle ilgili bir süredir yaşadığı durgunluk nedeniyle endişelenmekte, bir taraftan da kocasının yükselişine tanıklık etmektedir. Jamie yaşadıklarını kronolojik bir sırayla anlatırken Melek ilişkilerinin son gününden başa doğru anlatmaya başlar ve ikilinin hikayesi tam ortada kesişir; düğünlerinde… Rota Yeniden Oluşturuldu oyunu 9 Şubat Pazar İstinye 100% Performans Arena'da olacak.

-Aşk Bize Masal Olur

Kerem Pilavcı’nın kaleme aldığı ve Gülhan Kadim'in rejisiyle hayat bulan “Aşk Bize Masal Olur” seyircilere büyülü bir yolculuk vadediyor.

Oyunda; Aslı, masal gecesinin konuklarına, bildiğimiz masalların mutlu sonlarına teğet geçen,  hayatının farklı dönemlerindeki ilişkilerini anlatıyor.

Hepimiz bir aşka inandık, bir masalı bekledik. Bu uğurda mucizelere adlar koyduk, masallara isimler. Bir parıltının peşinden gittik. Çünkü inanmaktan hiç vazgeçmedik: Parıltı var!

Sadece onu görmek çok nadir. Çünkü gerçek aşk nadir. Başımıza gelecek masal sayısı kadar değil maalesef.

Ergenliğinden kırklı yaşlarına kadar yaşadığı aşkları masallarla süsleyen Aslı, yürüdüğü bu büyülü ve çetrefilli yolda, her tökezlediğinde devam edebilmenin gücünü paylaşıyor bizimle. Çünkü masallarla büyüyen çocukların kuracağı cümleler hiç bitmez. Sonlara inanmazlar. Mutlu sonların hiç anlatılmayan sonralarını yazıp dururlar kafalarında.

Peki unutmaktan korktuğumuz için mi, inanmaktan vazgeçemediğimiz için mi anlatıyoruz masallarımızı? Aslı her ikisi için de yapıyor. Yaşadığı masalsı aşkların büyülü coğrafyasında belki gizemli şatolarda, büyülü çöllerde yolunu bulmaya çalışmıyor ama İstanbul’un karmaşasında, dar sokaklarında ve hep denize açılan rüzgârlı yokuşlarında kendi hikayesini arıyor. Bu şehir, onun için bir masalın hem başlangıcı hem de hiç çözülmeyen bilmecesi.

Her masal anlatılmaya, her kalp kırığı hatırlanmaya değer. Siz de parıltının peşindeyseniz, sizleri Aslı’nın masal gecesine bekliyoruz.

2383 Yapım’ın yeni oyunu “Aşk Bize Masal Olur” 12 Şubat Perşembe günü Bostanlı Suat Taşer Salonu'nda olacak.

-Çatlak

“Çatlak” üç anlam taşıyor. İlk anlamı; normal davranış kalıplarına sığmayan, ikincisi; yarılmış olan, üçüncüsü; değişimin başlangıcı. Bu üç anlamın toplamı, romandaki kadınların yaşamlarını tarifliyor. Belki de bütün kadınların ortak hikâyelerine selam veriyor.
Bazı hikâyeler asırlardır demir bir külçe gibi durduğu yerde ağırlaşıyor. Bazı hikâyeler yükü birlikte omuzlayacak dostları birbirine bağlıyor.

Öyle hikâyeler var ki anlatıldığı anda anlatanı, dinleyeni, yaşayanı birbirine karıştırıyor, “senin hikâyen” oluveriyor. İşte Meral’in öyküsü de anlatanı, dinleyeni, yaşayanı birbirine karıştıran öykülerden. Bir kütüphanenin rafında bulduğumuz romanın sayfalarında kesişti yolumuz Meral’le, sahnede yaşantılarımız birbirine karıştı.

Şimdi anlatmak için seyirciyle buluşma vakti geldi. Kim bilir, belki “senin de hikâyen” oluverir?

Ayten Kaya Görgün’ün yazdığı Çatlak Kızlar Sağlam Kapıda adlı romandan sahneye uyarlananan oyun, 12 Şubat Çarşamba günü "Sekizde Sahnede"de olacak.