HaberTürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır ziyaretinden sonra başlayan tartışamalara ilişkin olarak, "Diyarbakır ziyaretinden çıkan soru: Yeni bir ‘süreç’ mümkün mü?" başlığıyla bir yazı kaleme aldı.
Karaca, bir kesimin "çözüm süreci diye bir şeyin asla sahneye konamacağını", "bir kesimin başlayabileceğini düşündüğünü", bir kesimin ise, 'Çözüm süreci mi, nasıl yani? HDP'nin kapatılması gündemde, sırf HDP ile yan yana geldi diye CHP'ye yıllarca CHPKK diye hakaret edildi, bütün bunlardan sonra nasıl tekrar adım atılabilir, o kadar kolay mı bunlar olmamış gibi yapmak?' diye düşündüğünü hatırlattı.
Karaca, şöyle devam etti:
"Sonuncu grubun delirmesini daha da kolaylaştıracak bazı şeyler yazacağım maalesef. Spoiler veriyorum ki dayanıklı olmayanlar aramızdan ayrılsın. Zira evet, o kadar kolay bunlar hiç olmamış gibi yapmak.
İktidar partisinin temel meselelerde bile rahatça diskur değiştirebildiği ve bununla ilgili bir bedel ödemediği/ödemek zorunda kalmadığı unutuluyor mu?
Tutarlılık yokluğundan dolayı, yapılması muhtemel hamlenin imkansız olduğunu ileri sürmek rasyonalitenin ve etik değerlerin siyaseti kısmen de olsa belirlediği durumlarda geçerlidir. Türkiye'de işler artık öyle yürümüyor.
Yani, 'Asla olmaz, mümkün değil, kimse bu kadar çelişkiyi kaldıramaz' diyenler yanılıyor.
Aynı şekliyle olmaz, aynı isimle olmaz, doğru. Çünkü müstakbel ilk seçimde gelen Kürt oylarına karşılık giden Türk oyları söz konusu olabilir vs. Bunları elbette hesap ederler.
Ama başka bir kontekst ile, demokratikleşme, ayrımcılıkla mücadele, Kürt vatandaşlarımızın kendilerini 'eşit' ve 'özgür' hissedebileceği bir zemin etrafında; Kürtlerin kalbini kıranlar başkaları imiş gibi yaparak, yeni bir şey denenmesi pekala mümkündür.
Bunu yapmak için gerekli esneklik, elastikiyet kalmış mıdır, emin değilim.
Ama 'tutarsızlık', AK Parti için sorun değildir.
Hem çağın hem bu toprakların dayattığı realite, 'tutarlılık' meselesini sadece küçük partilerin ya da yeterince ünlü olmayanların zorunluluğu haline getirmiştir."
O realite nedeniyle, yeterince güçlü ya da büyük isen 180 derece zıt bir yaklaşımı bir anda kendi politik diskurun haline getirebilir, yahut 360 derece dönebilir; köprünün altından geçen sulara aldırmaksızın başladığın yere gelebilirsin.
Küçük bir parti isen, ya da yeterince güçlü değilsen bırak dönmeyi, kendi söylemine paralel başka bir anlatım tarzı bile “Aaa dün ne dedi, bugün ne diyor?! ” tatavalarına meze olur."