HaberTürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün polislerin görüntü ve sesinin alınmasını yasaklayan genelgesiyle ilgili olarak, "Bir koruma temin edilecekse diğer tarafa edilmelidir, güçlü olan tarafa değil" görüşünü dile getirdi.
Karaca, "Genelgeyi savunan yetkililer, görevli polislerin ve sivillerin ses ve görüntü kayıtlarının alınması yasağını 'özel hayatın gizliliğini ihlal' savunması ile açıklamaya çalışıyor. Bir şeyleri kaçırdık sanırım. Yoksa bizim polis olduğunu düşündüğümüz kişiler gerçekte kamu görevlisi değil de, boş zamanlarını polislik yaparak geçirme kararı vermiş sivil vatandaşlar mı? Öyle olmadıklarına göre, mesele nasıl ‘özel hayat’ oluyor, iş nasıl kişisel verilere geliyor, izahı imkansız bir durum. Kamu görevlisinin yaptığı kamu görevidir, ‘özel hayat’ değildir. Kamu görevi dolayısıyla sergilediği performans da ‘kişisel veri’ değildir" dedi.
Karaca, "Son yıllarda bu ülkede pek çok sınır aşımı, hak ihlali, pek çok haddini bilmez yerel ve yüksek siyasetçi bazı kamu görevlilerinin görevlerini istismarı, basından önce vatandaşın cep telefonundaki kameraya yakalandı. Bir hile, bir çarpıtma yoksa belge hüviyetini kazandı. Bir kısmı soruşturma mekanizmasını harekete geçirdi. Neden polis denetimden muaf olsun? Vatandaşların kamu görevlilerinin görevlerini yaparken sergiledikleri yetki aşımlarını, görevi kötüye kullanma hallerini, görev istismarı sayılabilecek davranışlarını kaydetmeye ve bu yolla hak ihlallerinin tespit edilmesine ve kamu otoritelerini hesap vermeye zorlayacak mekanizmaları harekete geçirmeye sonuna kadar hakkı vardır" görüşünü savundu.
Karaca, "Sözün özü, hukuka dayanan demokratik hukuk devletinin özü, güçlüye karşı zayıfı, avantajlı olana karşı dezavantajlı olanı korumayı esas almaktır. Bir de resmini çizelim: Elinde silah, yetki bulunan ve devletin ‘meşru’ şiddet tekelini kullanma hakkına sahip olan taraf ‘avantajlı’ taraftır. Bir koruma temin edilecekse diğer tarafa edilmelidir, güçlü olan tarafa değil" görüşünü dile getirdi.