Sanatçı ikilisi ha:ar'ın (heykeltıraş Hande Şekerciler ve dijital sanatçı Arda Yalkın) yeni sergisi "Pulse: Electric Mannerism", 19 Haziran - 26 Temmuz tarihleri arasında Venedik'te yer alan GAD'da (Giudecca Art District), MoCDA ve CerModern iş birliğiyle gerçekleşiyor. İkilinin daha önce CerModern'de sanatseverlerle buluşan çalışmaları şimdi yolculuğuna Venedik'te devam ediyor. Londra merkezli J.D Mallat Gallery tarafından temsil edilen heykeltıraş ve yeni medya sanatçısı Hande Şekerciler ise ecstasy Self Portrait no.1 adlı heykeliyle Londra'da, Mayfair Sculpture Trail'de yer alıyor.
"THE_SPACE_WE_LIVE_IN"
Venedik'i bir buluşma, karşılaştırma, araştırma, yeniden başlatma yeri olarak gören kurumlar, küratörler, sanatçılarla uluslararası iş birliklerinden oluşan "ağ", GAD'ın Covid-19 acil durumuna vermeye çalıştığı yanıt olarak dikkat çekiyor. "THE_SPACE_WE_LIVE_IN", 21 Mayıs'tan Aralık ayının sonuna kadar GAD alanlarında yer alacak 12 sergi, söyleşi, performans, küratöryel proje ve yerleştirmeden oluşan zengin bir dizi etkinlik serisinin başlığını oluşturuyor. Mimari, uzay, bilim ve sanat hakkındaki projeleri bir araya getiren etkinlik dizisine ha:ar da "Pulse: Electric Mannerism"sergisiyle dahil oluyor.
"Pulse: Electric Mannerism"
19 Haziran - 26 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşecek "Pulse: Electric Mannerism", aynı zamanda GAD (Giudecca Art District) ve MoCDA (Museum of Contemporary Digital Art) iş birliğinin de açılışını yapıyor. Serginin küratörlüğünü Serena Tabacchi ile iş birliği içinde Chiara Braidotti ve Filippo Lorenzin üstleniyor.
ha:ar'ın çalışmaları, Rönesans ve Barok dönemlerinin büyük ustalarını, geçmişi yeniden yorumlayan bir dizi kompozisyon ile fiziksel ve sanal bir ortamla ilişkilendirerek keşfediyor. Maniyerist bir etki öneren ha:ar'ın çalışmalarının her bir ögesi mistik pozlarda tasvir edilirken, Barok resmini anımsatan bulutlarla çevrili dramatik bir bedensel gerilim ile karakterize ediliyor. Sanatçıların benimsediği teknoloji, izleyicinin önünde durmak ya da estetik deneyimin odak noktası olmak niyetinde değil; daha ziyade, yeni anlamların keşfedilmesine yardımcı oluyor. İnsanlığın yarattığı medeniyetle, ürettiği teknolojiyle ve varoluş biçimiyle çatışma konularına odaklanan sanatçı ikilisinin sergisinde İmkansız Heykeller serisinden işleri yer alıyor.
ha:ar'ın tıpkı CerModern'deki sergisinde olduğu gibi seçkiye Hande Şekerciler'in heykelleri eşlik ediyor. ha:ar'ın üretimleriyle diyalog kuran heykeller, dijital ve somut gerçekliklerin yansımalarını araştırıyor. Sanatçı, Rönesans yankısına dalmış görünen bir insan figüründen yola çıkarak, öznelerin kimliğini altüst ederek onları saç ve giysi gibi karakterize edici unsurlardan arındırıp özgürleştiriyor. Böylece izleyici bedenleri anonim olarak, herhangi bir sosyal yapının ötesinde görme fırsatı yakalıyor.
"Geçmişi bugünün merceğinden yeniden yorumlamak, kendi zamanımızı anlamamıza nasıl yardımcı olur? Postmodernist referans noktalarının kaybıyla karşı karşıya kaldığımızda, kendimizi yönlendirmek için geçmişimizle yeniden bağlantı kuruyor ve vizyonumuzu, günlük hayatı giderek yaygınlaşan teknolojik boyuta taşıyan bir geleceğe dönüştürüyoruz."
Fiziksel sergi deneyimi ardından artırılmış gerçeklik ile başka bir seviyeye taşınacak. Bu teknoloji sayesinde ve Garage Atlas ile ortaklaşa, gerçek dünyada yaratılamayan eserler ve heykeller, izleyici ve çevre ile diyalog hâlinde mekânda sanal olarak ortaya çıkacak.
Hande Şekerciler'in Heykelleri Mayfair Sculpture Trail'de
İzleyicilerin sanatla güvenli bir şekilde bağlantı kurabileceği, geçici ve kalıcı sanat eserlerini keşfedebileceği Mayfair Sculpture Trail, 2 - 27 Haziran tarihleri arasında gerçekleşiyor. Etkinlikte, Londra merkezli J.D Mallat Gallery tarafından temsil edilen heykeltıraş ve yeni medya sanatçısı Hande Şekerciler de ecstasy Self Portrait no.1adlı heykeliyle yer alıyor.
Toplumsal meselelere heykel perspektifinden yaklaşan Hande Şekerciler'in figürleri Helenistik ve Rönesans sanat eserlerinden ilham alıyor. Kıyafet, saç, cinsiyet gibi detaylardan arındırılmış bronz heykeller, çelişkili ve farklı ruh hâllerini yansıtıyor. Sanatçının "farklılığı" sıradanlaştıran yaklaşımı, kimliksiz figürler üzerinden ütopik bir dünyanın kapılarını aralıyor. Fiziksel detayların ve varlığın ötesine geçerek yaşanan an, duygu ve ruha şahitlik etmeyi öneriyor.