*Aslı Tunç
Fotoğraf ve video paylaşım platformu Instagram son dönemde hızlı bir yükselişte. 2017’ye adeta bir “Instagram Yılı” da diyebiliriz. Nisan sonu itibariyle dünya çapında Instagram’ın kullanıcı sayısı 700 milyona ulaştı.
Söz konusu sosyal medya uygulamasındaki kullanıcı patlamasında iki önemli dönüm noktası var. İlki 2012 yılında Facebook’un Instagram’ı satın alması, ikincisi ise geçtiğimiz Ağustos’ta “Stories” (Hikâyeler) adlı özelliğin başlaması.
Instagram’ın Hikâyeler özelliği bir diğer sosyal medya platformu Snapchat’in neredeyse bire bir kopyası. Bu da dijital teknoloji dünyasında çokça rastlanan bir durum aslında. Rakip iki dev sosyal medya şirketi olunca başarılı güncellemeleri kendi platformlarına katıveriyorlar. Hikâyeler tıpkı Snapchat’te olduğu gibi görüntülerin uçucu olma özelliğine dayanıyor yani üzerine renkli metinlerle ya da emojilerle süsleyip yüklediğiniz fotoğraf ve videolar 24 saat içinde silinip gidiyor. Anlayacağınız imgelerin görülme süreleri tek günlük yaşamı olan kelebekler gibi. Sosyal medya üzerinde uçuculuk ve kalıcı olmama hali, 2000’li yıllarda doğanların bayıldığı bir özellik.
Instagram’ın kurucusu Kevin Systrom bir söyleşisinde Hikâyeler’i şöyle tanımlıyor: “Biz, arada kalmışlığı görselleştiriyoruz. Instagram yaşantımızın en kayda değer anları üzerine kuruldu; şimdi ise arada kalan anları görüntüye dökmenin zamanı.”
Ergenlik çağındaki gençler için sanal dünyada uçucu olmak kadar kalıcılık da önemli. En beğendikleri anlar için harcanılan olağanüstü çaba önemli; bir selfie’nin (Allah muhafaza!) kötü bir ışıkta çekilmiş olması, açının birkaç derece yamuk olması derhal bir fotoğrafın silinme nedeni. Eğer kalıcı olacaksa, kendilerince en güzeline ve en içe sinilen görüntüye ulaşana kadar düzinelerce benzer fotoğraf çekiliyor, en uygun filtre uygulanıyor. Bunca çabanın ardından belirli kişilerden beklenilen beğeniyi almazsa yine ânında siliniyor. Görüntü silmek 13-25 yaş arası için bir arınma sayılabilir. Eskiden iyi arkadaş olup da şimdilerde arasının bozulduğu kişiler, eski sevgililer, artık beğenilmeyen her şey ânında sosyal medyadan siliniyor. Dijital kuşak olumsuz hiçbir görüntünün yükünü taşımak istemiyor adeta.
İlk kez Snapchat uçucu görüntü özelliğiyle bu kuşağı yakaladı, şimdi ise Instagram bu ruh halini yani kalıcılık-uçuculuk ayrımını sürdürüyor. Bu arada-kalmışlık yani Hikâyeler uygulaması bir konserin kendisini izlemenin ötesinde sahne arkası koşuşturmaları ya da provaları da takip etmemizi sağlıyor. İşte bu samimi etkileşim, durağan bir sosyal medya platformunu başka bir boyuta taşıyıveriyor.
Şu anda Facebook’un 1.9 milyar kullanıcısı var, WhatsApp ve Messenger 1.2 milyar kullanıcıya sahip. Instagram’ın bu kalabalık kullanıcı ligine katılmasına çok az kaldı. Bu hâliyle bile Instagram dünyadaki Twitter kullanıcılarının iki katına sahip.
Bu durum tahmin edileceği gibi pazarlamacıların ağzını sulandırıyor. Şu anda 1 milyon aktif reklam veren bu mecrada cirit atıyor. 2016 yılı Mart ayında şirket yeni bir algoritma geliştirdi. Bu da görüntü akışının sizin için en ilgi çeken fotoğraf ve videoya göre öncelikli sıralanması demek. Örneğin beğendiğiniz ve izlediğiniz bir şarkıcının bir akşam önceki konser kayıtları dünyanın hangi zaman diliminde uyanırsanız uyanın ilk sırada izlemeniz için sizi bekliyor.
Şirket yüzde 70 kullanıcısının en ilgi duyabilecekleri fotoğraf ve videoları göremeden kaçırdığını tespit etmiş ve bunun önüne geçmek istemiş. Ancak bu yeni algoritma reklam verenleri epeyce zor duruma düşürdü.
Akan fotoğraf diziliminde en üstlerde yer almak ve sosyal medya etkileşimini arttırmak için yeni stratejiler geliştirmeye başladılar. Son olarak Instagram büyük markaları çekebilmek için daha önceleri 15 saniye izin verdiği video süresini 60 saniyeye çıkardı. Şirket şu aralar hedef kitlesini genişletmeyi ve daha yaşlı bir kuşağı da Hikâyeler’e çekmeyi planlıyor.
Bu yazı ilk olarak P24'te yayımlanmıştır.