Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Der Spiegel dergisine verdiği röportajda, "Çok sayıda Kürt geçmişte kökenlerinden dolayı ayrımcılığa uğradı. Kürtçe konuşma ve yazmalarına izin verilmedi" dedi. Gül, bugün ise durumun değiştiğini ve Kürtlerin kültürel haklarının güçlendirildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Alman dergisi Der Spiegel’e verdiği röportajda Kürtlerin geçmişte ayrımcılığa uğradığını söyledi. Der Spiegel’in yeni sayısında 2 sayfa yer ayırdığı röportajda derginin ’Kürt sorunu ve PKK’ ile ilgili sorusunu yanıtlayan Gül, şöyle konuştu:
"Sorunuzun ’Kürt sorunu’ bölümünü tamamıyla PKK ile ilgili bölümünden ayırmanız gerek. Anayasımıza göre her Türk vatandaşı eşit hakka sahiptir. Etnik kökeninden bağımsız her makamda görev yapabilir. Geçmişte bu konuda sorunlar vardı. Çok sayıda Kürt geçmişte kökenlerinden dolayı ayrımcılığa uğradılar. Kürtçe konuşma ve yazmalarına izin verilmedi. Bugün durum değişti. Kürtlerin kültürel hakları güçlendirildi. PKK terör örgütüdür. Büyük şehirlerde canice cinayet saldırıları düzenlemektedir. Çok sayıda kadın ve çocuğu öldürdü. Bu teroristler Irak üzerinden Türkiye’ye geliyor. PKK insafsız ve sorumsuz bir mücadele yürütüyor. Buna karşı kendimizi savunmalıyız."
AB üyeliği için bizim acelemiz yok
Türkiye’nin AB ilişkilerinin de konu edildiği röportajda Gül, "Sizce Türkiye ne zaman AB’ye tam üye olur?" sorusunu, "Bizim acelemiz yok. Türkiye muazzam bir değişim içinde. Bugünkü Türkiye ile 2003’deki Türkiye ne kadar farklı ise, 5 yıl sonraki Türkiye de bugünkü Türkiye’den çok daha farklı olacaktır. Tam üyelik görüşmeleri sürüyor. Bu süreç başarıyla tamamlanırsa, o zaman Türkiye’nin girip girmeyeceği konusunda bir siyasi karar alınmalı. O durumda da AB’nin her ülkesinden attıkları imzaya ve yapılan anlaşmalara sadık kalmalarını bekliyoruz" dedi.
Türban kargaşasını siyasiler yaratıyor
Dergi muhabirleri Gerhard Spörl ve Daniel Steinworth’un başörtüsü tartışması ile ilgili "Neden ülkenizde başörtüsü kavgası bu kadar hararetli sürdürülüyor" şeklindeki sorusuna da Gül şu yanıtı verdi: "Şimdiki makamımda parti politikası yapamam. Ama yapılan reform süreci içinde hükümetin bir üyesi olduğum ve süreçte payım da bulunduğu için gurur duyuyorum. Başörtüsü kavgası Türkiye’nin demokratikleşmesiyle alakalıdır. Buna temel haklar, temel özgürlükler gibi din de girer. Benim ülkem laik ve demokratik bir devlettir. Bir kadının başörtüsü takıp takmaması onun kendi seçimidir. Zaten bu konu ailelerde fazla tartışma yaratmıyor. Heyecan ve tartışma politikacıların konuya değinmesiyle ve bunu bir şekil kültür fenomeni yapmasıyla yaşanıyor."
Gül, derginin "Birçok Türk başörtüsü konusunu hükümetin devleti İslamlaştırma çabasının bir ispatı olarak görüyor" sözleri üzerine de, "Benim için asıl sorun o değil. Biz başörtüsü konusunda düşünce ve inanç özgürlüğünü içeren Avrupa kriterlerini temel alıyoruz" dedi.
Krizden en az etkilenen ülkeyiz
Gül, dünyadaki finans kriziyle ilgili, "Türkiye en az etkilenen ülkelerden biri" diyerek, şöyle devam etti: "2001’de biz benzer bir krizi yaşadık. O zamanda 45 milyar dolar banka sektörüne yatırdık. Bugün baktığınız zaman bunun doğru bir karar olduğunu görüyorsunuz. Türkiye finans sektörü çok sağlam. Önümüzdeki yıl ihracatımızın azalması söz konusu olabilir. Çünkü krizden direkt etkilenen ülkeler ağırlıkla ticaret yaptığımız ülkeler. Bu yıl için halen yüzde 4’lük bir büyüme bekliyoruz. Son 6 yılda bu rakam yüzde 7 idi. Avrupa’da en az bütçe açığı olan ülkeler arasındayız. Birçok Avrupa ülkesine karşın biz Maastricht kriterlerini yerine getirdik."