Politika

GÜL: "BAZI AB ÜLKELERİNİN ENDİŞELERİ YERSİZ" İSTANBUL (A.A)

22 Ekim 2010 02:23
-GÜL: "BAZI AB ÜLKELERİNİN ENDİŞELERİ YERSİZ" İSTANBUL (A.A) - 21.10.2010 - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Avrupa'daki bazı dost ülkelerin, Türkiye'nin üyeliğinin AB'nin kendi içindeki uyum ve insicamını zayıflatacağı endişesini taşımalarının tamamen yersiz olduğunu söyledi.  Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff ve eşi Bettina Wulff onuruna Dolmabahçe Sarayı'nda yemek verdi. Cumhurbaşkanı Gül, konuk Cumhurbaşkanı Wulff'a hitaben, "Almanya'nın birleşmesinin 20. yıl dönümü vesilesiyle 3 Ekimde Bremen'de yaptığınız konuşmada dile getirdiğiniz hususlardan bu anlamda büyük memnuniyet duydum. Zira, Türk misafir işçilerin davet üzerine Almanya'ya gidişlerinin gelecek sene 50. yıl dönümünü idrak edeceğiz. Bu vatandaşlarımızın Almanya'nın ekonomik mucizesine katkıda bulunarak resme dahil olmalarıyla, ilişkilerimizin insani boyutu da güç kazanmıştır" diye konuştu. Türklerin çoğunluğunu oluşturduğu göçmenlerin bugün artık Alman toplumunun vazgeçilmez unsurları olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, "Bu insanların mensubu olduğu İslam dini de diğer tüm semavi dinler gibi Almanya'nın ayrılmaz bir parçasıdır. Görüşleriniz, Türkiye olarak uzun süredir savunduğumuz 'karşılıklı hoşgörü ve uyum' anlayışıyla örtüşmektedir. Sizin de ifade ettiğiniz gibi, bizi 'ayıran değil birleştiren', 'farklılaştıran değil zenginleştiren' ve 'geçmişe değil geleceğe bakan' değerleri ön plana çıkarmalıyız" dedi. -"TÜRK-ALMAN ÜNİVERSİTESİNİN TEMELİNİ ATACAĞIZ"- Gül, yarın, ünlü Alman Generali Helmuth von Moltke'nin "kelimelerle anlatılması güç bir büyük şehir" olarak nitelediği, Avrupa'yı Asya'dan ayıran değil, birbirine bağlayan bir kent olarak gördüğü İstanbul'un diğer yakasında, Türk-Alman Üniversitesinin temelini birlikte atacaklarını söyledi.  -TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ-  Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti: "Türkiye'nin AB'ye tam üyelik vizyonu da  köklü tarihi geçmişe dayanan stratejik bir tercihtir. Bu, sadece şimdiki neslin tercihi değil, milletimizin yüzyıllara dayanan yöneliminin bir tezahürüdür. Önümüze ne kadar yapay engel çıkartılırsa çıkartılsın, vazgeçmemiz söz konusu değildir. AB'ye üyelik sürecini başarıyla tamamlamaya kararlıyız. Bu bakımdan, Almanya'dan en fazla dayanışma ve işbirliği beklediğimiz alanların başında AB üyelik sürecimiz gelmektedir. 'Kendini yok eden' değil, bilakis, küresel düzeyde uluslararası yükümlülüklerinin bilincinde bir aktör olarak 'kendini yeniden tanımlayan' Almanya, bu stratejik tercihin getireceği katma değeri en iyi takdir edecek devletlerden biridir. Avrupa'daki bazı dostlarımızın, ülkemizin üyeliğinin AB'nin kendi içindeki uyum ve insicamını zayıflatacağı endişesini taşımaları tamamen yersizdir. Türkiye, iç dayanışması, işbirliği ve entegrasyonu en üst seviyeye ulaşmış bir AB'ye üye olmayı hedeflemektedir. Küresel ölçekte gelişmelere yön verebilecek bir AB'ye üye olmayı arzulamaktadır. Türkiye'nin üyesi olacağı AB daha zayıf değil, daha güçlü bir siyasi ve iktisadi birlik olacaktır. Zira, uluslararası güç dengelerinin Doğu'ya ve Asya'ya doğru kaydığı bir konjonktürde, Türkiye'nin AB'ye üyeliği esasen stratejik bir zaruret teşkil etmektedir. Avrupa'daki barış ve istikrarın, çoğulcu, demokratik ve müreffeh toplum modelinin dünyaya örnek teşkil etmesi açısından da Türkiye'nin üyeliği ayrı bir öneme sahiptir. Netice olarak Türkiye'nin AB'ye üyeliği her bakımından tarihi bir fırsat oluşturacaktır. AB üyelik sürecimizin, Zat-ı Devletleri'nin 3 Ekim 2010 tarihinde verdiği bir mülakatta da ifade ettiği gibi, adil bir şekilde ele alınması gerekir. Bu, her şeyden evvel 'ahde vefa'nın bir gereğidir." -WULFF: "TÜRKİYE, BÖLGEDEKİ İSTİKRAR İÇİN KAZANIM"- Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı olduğu gibi Türkiye'nin de Avrupa'ya ihtiyacı olduğunu belirterek, "Ben inanıyorum ki ekonomik açıdan etkileyici bir hızla gelişen, aktif bir şekilde komşularına yaklaşan ve bölgesel politikalarda girişimlerde bulunan bir Türkiye, Avrupa için, bölgedeki istikrar için bir kazanımdır" dedi. Wulff, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Dolmabahçe Sarayı'nda onuruna verilen yemekte yaptığı konuşmada, salı günü TBMM'de konuşan ilk Alman Cumhurbaşkanı onurunu sahip olduğunu, Türkiye seyahati sırasında Cumhurbaşkanı Gül'ün doğduğu şehir olan Kayseri ile Adana ve Tarsus'u gezdiğini ve şimdi İstanbul'da bulunduğunu söyledi. Beykoz'da yarın Cumhurbaşkanı Gül ile Alman-Türk Üniversitesinin temelini atacaklarını belirten Wulff, bu üniversitenin, iki ülke arasında eğitim ve araştırma alanındaki köklü işbirliğini sürdüreceğini ifade etti. Türkiye ile Almanya arasındaki ikili ilişkilerin çeşitliliği ve yoğunluğunun kendisini her zaman etkilediğini dile getiren Wulff, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'de beni en çok etkileyen husus ülkenizin, geleceğini şekillendirirken gösterdiği olumlu dinamizmdir. Türkiye, Almanya için kendine güvenen önemli bir partnerdir. Ancak elbette karşılıklı anlayışı geliştirmek için daha yapabileceğimiz ve yapmamız gereken çok şey var. Ernst Reuter Girişimi kapsamındaki projelerde birlikte amaçladığımız şekilde köprüler oluşturmak ve diyaloğu teşvik etmek benim şahsi arzum ve ortak görevimizdir. Avrupa'nın Türkiye'ye ihtiyacı olduğu gibi Türkiye'nin de Avrupa'ya ihtiyacı vardır. Ben inanıyorum ki ekonomik açıdan etkileyici bir hızla gelişen, aktif bir şekilde komşularına yaklaşan ve bölgesel politikalarda girişimlerde bulunan bir Türkiye, Avrupa için, bölgedeki istikrar için bir kazanımdır. Birbirimizi birçok alanda tamamlayabilir ve Ortadoğu, Kafkaslar ve Balkanlar'daki sorunların çözümü için el birliğiyle çalışabiliriz." Yemeğe, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Bursa Valisi Şahabettin Harput ile iş dünyasından davetliler katıldı. Yemekte davetlilere mini enginar dolması, su böreği ile içli köfte, ızgara deniz levrek, roka ve domates salatası, tel kadayıf ikram edildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yemeğin düzenlendiği Dolmabahçe Sarayı'na deniz yoluyla geldi.