Politika

Guardian yazarı Prof. Ash: Bugün Türkiye'ye seyahat etmek karanlığa doğru yol almak gibi!

"Türkiye'nin en önde gelen gazetecilerinden Hasan Cemal'e 'terör propagandası' yaptığı iddiasıyla hapis cezası veriliyor"

03 Mart 2017 14:35
T24

T24

Oxford Üniversitesi profesörü ve The Guardian yazarı Timothy Garton Ash, 15 Temmuz sonrası Türkiye'nin içinde bulunduğu mevcut durum üzerine bir makale kaleme aldı. Prof. Ash, “Erdoğan baskıyı artırırken, bizler Türkiye’de insan hakları için ayağa kalkmalıyız” başlıklı yazısında, “Bugünkü Türkiye’ye bir yolculuk, karanlığa doğru yol almak gibi” ifadesini kullanıyor ve ekliyor:

"On binlerce devlet çalışanı ve binlerce akademisyenin görevden alındığı, dünyadaki diğer bütün ülkelerden daha fazla gazetecinin hapsedildiği, korkunun ürpertici sisi altında bir ülke”

"Hasan Cemal'e 'terör propagandası'
yaptığı iddiasıyla hapis cezası veriliyor" 

T24 yazarı ve P24 Gazetecilik Platformu Kurucu Başkanı Hasan Cemal'e bir yazısında 'terör propagandası' yaptığı iddiasıyla verilen 15 aylık hapis cezası  da değinen Prof. Ash, son olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerine yer verdiği "Diktatör bozuntusu!" başlıklı yazısından da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla 11 ay 20 günlük hapis cezasına çarptırıldığını hatırlatıyor. Ash, “ülkenin en önde gelen gazetecilerinden” diye bahsettiği Hasan Cemal’in, kendisine Türkiye’deki hapishane koşullarını anlattığını aktarıyor.

Ash, geçtiğimiz haftalarda Hürriyet gazetesinden Çınar Oskay’a verdiği söyleşide de, “Otoriterlerin repertuvarı çok kısıtlıdır. Ulusal güvenliğe tehdit, vatana ihanet, terörizm suçlamaları gibi... Mesela gazeteci Hasan Cemal bile terör propagandasıyla suçlanmış” ifadesini kullanmıştı.

"Orhan Pamuk söyleşisi basılmadı"

Guardian yazarı, Türkiye'nin Nobel Edebiyat Ödülü alan ilk ve tek yazarı Orhan Pamuk’un referandumda "hayır" diyeceğini açıkladığı söyleşinin Hürriyet'te yayımlanmadığını hatırlatırken şunları söylüyor:

“Türkiye’nin mevcut siyasi sisteminin en doğru tanımı ne? İstanbul’da aldığım yanıtlar, pür otoriteryen rejimden, seçimli otoriterliğe kadar bir yelpazede yer alıyor. Seçimli otoriterlik, Vladimir Putin'in Rusya'sı veya Viktor Orbán'ın Macaristan'ında olduğu gibi, otoriter hakimiyeti düzenli seçimlerle meşrulaştırmak. Bu yeni tür otoriterliğin reperturarı şimdiye kadar hep aynı oldu. Medyayı oligarklar veya patron sahipleri aracılığı ile kontrol etmek, herkesi soruşturabileceğiniz karmaşık bir yasal atmosfer yaratmak. Sindirilmiş yargı üzerinde politik kontrol oluşturmak. Milliyetçi popülist söyleminizi televizyon ve sosyal medya aracılığı ile sürekli topluma pompalamak. Bağımsız medya ve sivil toplum organlarını ise dış güçlerin maşası ilan etmek ve böyle devam ediyor…’’

"Özgürlüğünden yoksun bırakılmış 124 gün"

5 Kasım 2016’dan bu yana Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Cumhuriyet Gazetesi Yayın Danışmanı Kadri Gürsel ve Cumhuriyet gazetesi için de özel bir paragraf açan Prof. Ash, “Eğer The Guardian, Türkiye'de basılsaydı, bu sütunun geri kalanı, üstte yazarın fotoğrafı ve büyük puntolarla yazılmış ‘Özgürlüğünden yoksun bırakılmasının 124. günü’ cümlesi dışında boş olabilirdi” diyor ve ekliyor:

“Ülkenin hayatta kalmayı başaran en önemli muhalefet gazetesinin yaptığı şey bu. Cumhuriyet gazetesi, tutuklu yazarlarının düzenli yayınladığı köşesinde, kaç gündür hapiste olduklarını yazıyor ve bu gün sayısı sürekli artıyor.’’

Gazetenin köşe yazarı, Kadri Gürsel’in yakın zaman önce yazdığı duygulandırıcı bir mektubun şu satırlarla başladığını aktarıyor:

"Hepinize Silivri Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu 9 Nolu Cezaevi B Blok 25 nolu koğuştan selam ve sevgiler..." 


Makalenin tamamı için tıklayın