Nicholas Barber
BBC Culture*
2023'ün en heyecanla beklenen ABD filmlerinden birinin Barbie olması ve Barbie'nin bu heyecanlı beklentiyi tamamen haklı çıkarması, Hollywood'un durumu hakkında ciddi bir şey söylüyor olmalı. Şov dünyası tarihinde, iki saatlik bir oyuncak reklamının bu yıl sunulan diğer tüm ekran eğlencelerinin çoğundan daha heyecan verici olduğu bir noktaya ulaşıldı. Barbie yalnızca bu günlerde emsaliyle sık karşılaşılmayan komik ve sıcak bir canlı aksiyon komedisi olmaktan çıkıp aynı zamanda o kadar cesur, yaratıcı ve politik olarak yüklü ki kesinlikle herkes için aday gösterilecek bir sanat evi projesi.
Filmin yönetmenliğini ve ortak yazarlığını, sıfır bütçeli bağımsız komedilerden Frances Ha ve Mistress America'nın yıldızı ve yardımcı yazarı ve Lady Bird ve Little Women'ın Oscar adayı yazar-yönetmenliğine kadar ilerleyen Greta Gerwig üstleniyor.
Gerwig'in bu projedeki ortağı, Frances Ha ve Mistress America'yı kendisiyle birlikte yapan ve aynı zamanda Marriage Story ve The Squid and The Whale gibi kişisel komedi dramalarını yazıp yöneten Noah Baumbach.
Şakalarla dolu, sudan çıkmış balık komedisi, neredeyse klasik bir Barbie ya da Ken'mişsiniz gibi yüzünüzde bir sırıtış bırakıyor.
Gerwig ve Baumbach'ın konsepti, Barbie serisindeki tüm oyuncakların aşağı yukarı gerçek insanlar olarak var olduğu ve renkli plastikten yapılmış büyülü bir diyarda yaşadıkları yönünde. Margot Robbie Basmakalıp Barbie'dir: Barbie kelimesini duyduğunuzda ilk hayal ettiğiniz moda bilincine sahip sarışındır. Robbie, filmin yapımcısı olmasının yanı sıra, takdire şayan derecede zeki ama tatlı bir şekilde saf bir karakter.
Barbie diyarında önemli olan şey tek başına "görünüş" değil. Bir Başkan Barbie (Issa Rae), bir Fizikçi Barbie (Emma Mackey) ve daha pek çok Barbie var; hepsi de neşeli, yüksek kariyerlere, zengin gardıroplara ve ışıltılı pembe Rüya Evleri'ne sahip. Öte yandan Ken'ler, hayattaki tek amaçlarının tipik bir Hollywood filmindeki kadın kahramanlar gibi kendilerinden daha ünlü meslektaşlarının yanında durmak olduğunun belli belirsiz farkındalar. Bu durum, Ryan Gosling'in canlandırdığı ve tek işinin plajda durmak olduğunu söyleyen Ken için giderek daha da üzücü bir hale geliyor. "Sörf değil, cankurtaranlık değil, sadece plajda durmak.
Gün gelir ve Barbie "ölümlü olmak" konusunda huzursuzluğa kapılır. Diğer Barbie arkadaşları, ona arızalı olduğunu ve Kate McKinnon tarafından canlandırılan cadı benzeri Garip Barbie'ye danışması gerektiğini söyler. Garip Barbie, yürümeye başlayan bir çocuk tarafından saldırıya uğramış gibi, saçları dağılmış ve yüzünde kalem izleri olan görüntüsüyle dikkat çeker.
Barbieland sakinlerinin gerçek dünyadaki çocukların oynadığı plastik oyuncak bebeklerle bağlarının olduklarını bilmeleri, ancak ayrıntılar konusunda gamsız olmaları hoş bir dokunuş.
Garip Barbie, Basmakalıp Barbie'yi gerçek dünyaya gönderir, Ken de gerçek dünyada ona sahip olan çocuğu bulabilmek ve çocuğun kasvetli düşüncelerinin neden ona bulaştığını anlayabilmek için bu yolculukta Barbie'ye eşlik eder.
Bir başka keskin şaka da, gerçek dünyanın Barbie ve Ken tarafından ziyaret edilen kısmının Los Angeles olması ve neredeyse geldikleri yer kadar gerçek dışı olmasıdır. Yine de kısa süre sonra bu diğer alem hakkında Barbie'yi dehşete düşüren ve Ken'e ilham veren bir keşifte bulunurlar: Burada erkeklerin önemli işlere sahip olma olasılığı kadınlardan çok daha fazladır.
Barbie'yi bu kadar sevdiren şey ise, Gerwig ve Baumbach izleyiciye tahmin edebilebilir ve tahmin edilemez sahneler arasında yarışarak vakit kaybettirmezler. Coşkulu ve eksantrik peri masallarında Charlie Kaufman'ın karanlık, endişe dolu gerçeküstücülüğü ve Stanley Kubrick'in titiz ürkütücülüğü var.
Epik bir rock operasından bir sekansa ve aynı zamanda Gene Kelly müzikalinden bir rüya balesine sahiptir. Bu, Mattel'in genellikle sorgulanabilir ürün geliştirmesinin yıkıcı bir tarihi ve cinsiyetçilik ile ataerkil baskının dizginsiz bir hicividir. Film, başta seri üretim bir plastik bebek hakkındaki bir komedi gibi gözükse de Barbie kalıbı kırar.
*BBC'de yayımlanan bu yazı, T24 tarafından Türkçeye çevrilmiştir