Politika

(Görüntülü) Ömer Çelik'ten Brunson açıklaması: Türkiye hiçbir taviz vermemiştir -2 (aktüel)

Akif ÖZDEMİR - Can ÇELİK / ADANA, (DHA)- AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ABD'li rahip Andrew Craig Brunson'ın serbest bırakılmasına yönelik önemli açıklamalarda bulundu

13 Ekim 2018 19:45

Akif ÖZDEMİR - Can ÇELİK / ADANA, (DHA)- AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, ABD\'li rahip Andrew Craig Brunson\'ın serbest bırakılmasına yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Çelik, \"Türkiye hiçbir taviz vermemiştir, dayatmaların en yüksek sesle haddini aşan şekilde ifade edildiği bir noktada bile geri adım atmamıştır\" dedi.



AK Parti Adana İl Başkanlığı\'nda gündeme dair açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, rahip Brunson olayının Türkiye\'de gündeme geldiği dönemde ABD tarafından atılan tweetleri hatırlattı. Çelik, \"Orada belli bir saat vererek, \'şu gün, şu saate kadar bırakılmazsa şu tavırları koyacağız\', \'İlişkilerin arasına bir takım engellerin çıkartılması için çeşitli politikalar yapacağız, çeşitli yaptırımlar ortaya koyacağız\' diye pek çok açıklama yapıldı. Amerikan başkanı tarafından ve başkan yardımcısı tarafından, hatta son derece yadırgadığımız bir biçimde belli bir saat verdiler, \'şu saat ve şu gün serbest bırakılması gerekiyor\' diye. Arkasından 2 bakanımıza dönük olarak bir karar aldılar. ABD Başkan Yardımcısı Pence, bir yerde yaptığı konuşmada Türkiye\'ye dönük ifadelerini sabitlenmiş twitter haline getirdi ve bunu günlerce kendi hesabında tuttu. Tabi bu dayatmalar karşısında Türkiye\'nin herhangi bir şekilde onların tutumuna uyum sağlaması ya da onların verdiği bir takvimle hareket etmesi söz konusu değildir. Dolayısıyla burada Cumhurbaşkanımızın baştan beri tavrına dikkat edindiği zaman hiçbir şekilde bu dayatmalara prim vermeyen, bu dayatmaları hiçbir şekilde önemsemeyen ve Türkiye\'nin kendi yolunda gitmesini, kurumların kendi kararlarını vermesi, takvimlerine uyması konusundaki ifadelerinin korunması şeklinde bir tutum altığı ortadadır. Gelinen aşamada yargısal akış tamamlandı, en azından şu safhada tamamlandı ve suçu sabit görülerek belli oranda bir ceza verildi bu şahsa. Daha  sonra da yattığı süreye sayılarak tahliye edildi. Karşı tarafta bunu temyize göndereceğini söyledi. Dolayısıyla bu safhada yargısal akış tamamlandı ama diğer aşamalar devam edecek\" dedi.



HİÇBİRİNE PRİM VERİLMEDİ



Rahip Brunson\'ın dayatmalar neticesinde serbest bırakıldığı yönünde yapılan eleştirileri değerlendiren Çelik, şunları söyledi:



\"Sürecin takip edilmemesinden kaynaklanan bir yaklaşım bu. Başından beri dikkat ederseniz, ilk açıklamaların yapıldığı günlerde Amerikan başkanın ve başkan yardımcısının gün ve saat vererek Türkiye\'yi hiçbir şekilde kabul etmeyeceğimiz bir dille, hükümeti tehdit etmeye kalkışarak, haddini aşarak bu şekilde yaklaşımlar ortaya konulduğunda, bunların hiçbirine prim verilmedi. \'Bu dayatmalar neticesinde bu karar çıktı\' diyenlerin dikkat etmesi gereken şudur; O  tweetler atıldığı zaman, bu açıklamalar yapıldığı zaman, Türkiye\'yi birileri haddini aşan bir biçimde tehdit etmeye kalktığı zaman bunların hiçbirine Türkiye tarafından, Cumhurbaşkanımız tarafından bir prim verilmedi. Bu dayatmalara karşı hiçbir şekilde Türkiye, bir adım atmayacağı açık ve net bir şekilde söylendi. Eğer belli dayatmalar neticesinde bu kararlar alınacak olsaydı o dayatma ifadelerinin ortaya çıktığı zaman eşzamanlı olarak Türkiye\'ye ekonomik saldırılar yapıldığı zaman Türkiye bu kararları alırdı. Dolayısıyla Türkiye bu dayatmalara teslim olmamış, tam tersine milli onur, milli haysiyet ve kendi milli çıkarları temelinde Türkiye\'nin egemenlik haklarının, kurumların egemenlik haklarının korunması temelinde tutumunu sürdürmüştür.  Dolayısıyla dayatma ifadesi kullananların bu takvimi gözden geçirmeleri gerekir. Bakanlarımıza karşı yaptırımlar koydular, Türkiye\'nin Cumhuriyet tarihinde karşı karşıya kalmadığı kadar ağır bir ekonomik saldırı ortaya koydular ve bunu alenen yaptılar. Dolayısıyla dayatmalarla hareket edilecek olsaydı o zaman yapılırdı. O dayatmalar ortaya çıktığı zaman, tehditler haddini aşan tehditler ortaya çıktığında bu yapılırdı. \"



TÜRKİYE\'DE YABANCILARIN YARGILANRMASI



Yabancıların Türkiye\'de yargılanması ile ilgili uzun bir tarih olduğunu kaydeden Çelik, şöyle dedi:



\"Bu vesileyle geçmişte nasıl davranmış, bugün nasıl davranılmıştır. Bunun bir mukayesesi için, bazı arkadaşlarımızın belli çalışmalar yapmasında, hafıza tazelemelerine gitmesinde fayda vardır. Çok ilginçtir geçmişte Türkiye\'de Amerikan vatandaşlarının yargılanması söz konusu olduğunda ya da yabancıların yargılanması söz konusu olduğunda, geçmişte çeşitli hükümetler döneminde, Cumhuriyet döneminde alınan tavırlar çok ilginçtir. Burada onların ayrıntısına girmeyeceğim. Ama Fahir Armaoğlu\'nun kitaplarında da bu çok ayrıntılı hikayeler şeklinde anlatılır ve çok çarpıcıdır bunlar. Bunlara bakılmasında fayda vardır. Dolayısıyla bu son durum son derece ayrıksı bir durumdur.\"



YANLIŞ BİR TUTUM VAR



Türkiye\'nin kendi egemenlik hakları çerçevesinde gereken tutumu aldığının altını çizen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:



\"Burada şunun görünmesi gerekir; maalesef yanlış bir tutum var. Bu olayda da halen devam eden Amerikan yönetiminin kullandığı üslubu eleştirmek yerine, eleştiriyi içeri yöneltiyorlar. Halbuki dikkat edin dünden itibaren Trump\'ın attığı tweetlerden, başkan yardımcısı Pence\'nin attığı tweetlere kadar bunu bir teolojik siyasete dönüştürmeye çalıştıkları, teolojik bir siyaset diline enerji kazandırmak için kendi iç politikaları çevresinde bunu kullandıkları çok açıktır. Esas araştırılması gereken şey budur. Amerikan yönetiminin de şunu anlamış olması gerekir. Ne Türkiye\'nin Cumhurbaşkanı, ne Türkiye\'nin kurumları ve hükümeti hiçbir şekilde bu dayatma diliyle muhatap olmaz. Bu haddini aşan dile herhangi bir prim vermez. Türkiye Cumhuriyeti\'ni tehdit etmek, kimsenin haddine düşmez. Dolasıyla onları söyledikleri zaman, onları en ağır saldırılarla ortaya koydukları zaman Türkiye\'de hiç kimse bunlara prim vermemiştir. Dolayısıyla Amerikan yönetiminin de şuna dikkat etmesi gerekir. Bu dili hiçbir ülkeye karşı kullanmamaları gerekir. Hele Türkiye gibi bir ülkeye karşı hiçbir şekilde kullanmamaları gerekir. Eğer dil vasıtasıyla sonuç aldıklarını düşündükleri ülkeler varsa, şunu bilsinler Türkiye\'nin milli onuru, milli haysiyeti her şeyin üzerindedir. Bu dilin eğer yer yüzünde işleyeceğini, çalışacağını düşünüyorlarsa bu dilin karşılık bulmayacağı, bu dile prim verilmeyeceği bu dilin çalışmayacağı ve işlemeyeceği yegane ülke Türkiye Cumhuriyeti\'dir. Dolayısıyla Amerikan yönetiminin bu tehdit ve saldırılarla ve dayatmalarla ortaya koyduğu dile prim verilmediğini görmesi ve Türkiye ile olan ilişkilerde kullandığı dilde bu dönemden bir özeleştiri yapması anlamlı bir safhaya geçmesi gerekir.\"



Çelik, Türkiye\'de bu tip olaylar olduğunda muhalefetin belli kesimleri tarafından dışarıdan Türkiye\'ye dönük saldırılar söz konusu olduğunda Türkiye Cumhuriyeti\'ni savunmak yerine, dışarıyla birlikte saf tuttuğunu sözlerine ekledi.



KAŞIKÇI AÇIKLAMASI



Bakan Çelik, 2 Ekim\'de Suudi Arabistan\'ın İstanbul Başkonsolosluğu\'na girdikten sonra kendisinden haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı\'ya yönelik yaptığı değerlendirmede, şunları ifade etti:



\"Bu mesele çok vahim bir meseledir. Saygın bir gazetecinin öldürülmesiyle ilgili son derece spekülatif iddialar vardır. Dış basında da bizim basınımızda da bazı isimler üzerinde bunların resimlerini de yayınlıyorlar, bu isimler üzerinde yoğunlaşma var. Bütün bunlar tabi ki iddiadır. Güçlü bir şekilde soruşturulacak. Şunu unutmamak gerekir, böylesi bir eylem aslında demokratik dünyanın bütün değerlerine saldırıdır. Asla affedilmeyecek ve üstü örtülemeyecek bir eylemdir. Kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti topraklarının içerisinde Viyana sözleşmesine göre konsolosluğun ait olduğu ülkenin toprağı sayılabilecek bir alanda bu eylemin yapıldığına dair iddialar var. Dolayısıyla bunlarla ilgili soruşturmalar bu çerçevede yürütülecek. Bu durum ülkemizi doğrudan ilgilendirmektedir. Kendi topraklarımızın içerisinde olan bir bölgede bu eylemin gerçekleşmesi ve bu şahsın kaybolması söz konusudur. Şahsın belli bir mekana girdiği ama oradan çıkmadığı görülmektedir. Dolayısıyla bunun açığa kavuşturulması gerekir. Tabi her türlü spekülasyondan uzak durarak olayın açığa çıkarılması için titiz bir şekilde çalışmalar yürütülüyor. Biz de yakından takip ediyoruz. Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin asla kabul edemeyeceği bir eylemdir. Fakat sadece bizim ülkemizi değil bu eylemi gerçekleştirilenler ve demokratik dünya, uluslararası kurumların da arasında olan bir meseledir. Dolayısıyla demokratik dünyadan da çok yüksek sesler ortaya çıkıyor.  Bu konunun takibi sürüyor. Şundan herkes emin olsun. Bun konu hakkında günü gününe bilgi verilmemesi bu olayın hakkında hassasiyetin düştüğünü göstermemektedir. Bu olay eninde sonunda aydınlığa kavuşturulacaktır.\"