Sağlık

(Görüntülü Haber) Prof.Dr. Ulukol: Çocuklar, internette korumasız

Hümeyra PARDELİ/ERZURUM, (DHA)- ERZURUM'da düzenlenen 'Çocuk İstismarının Nedenleri ve Koruyucu Önlemler Çalıştayı'nda konuşan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı öğretim üyesi Prof

22 Ekim 2017 20:24

Hümeyra PARDELİ/ERZURUM, (DHA)- ERZURUM\'da düzenlenen \'Çocuk İstismarının Nedenleri ve Koruyucu Önlemler Çalıştayı\'nda konuşan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Betül Ulukol, çocukların internet karşısında korumasız olduğunu söyledi. Prof.Dr. Ulukol, \"Ha aldınız çocuğu kapının önüne koydunuz saat 24.00-01.00\'de kapınızıda kitleyip içeride uyuyorsunuz ha çocuğu bilgisayarın başına oturttunuz girdiniz içeride yattınız. Birşey farketmiyor, risk aynı risk. Bu konulara da önem vermek gerekiyor\" dedi.

KADEM İl Temsilciliği\'nin organizeyle valilik, Büyükşehir Belediyesi ve Atatürk Üniversitesi işbirliği ile  \'Çocuk İstismarının Nedenleri ve Koruyucu Önlemler Çalıştayı\' düzenlendi. 2 gün süren çalıştayda konuşan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Sosyal Pediatri Bilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Betül Ulukol, çocuk gelinler için harekete geçilmesi gerektiğini bildirdi. 18 yaşından önce evlendirilerek anne olanların çocuk olduğunu vurgulayan Prof.Dr. Ulukol, şöyle dedi:

\"Yasalarımızda bana göre eksik yok yasalarımızı iyi okuyabiliyor olmamız lazım. Eksik olan bizim farkındalığımız, dikkatimiz, o yasaları okuma konusundaki özelimiz. Çocuk gelinler için birşey yapıyor olmamız lazım.\"

\'DOKTORLAR ÇOCUKLARI YALNIZ MUAYENE ETMESİN\'

 İnternet başında bırakılan çocukların korumasız olduğuna işaret eden Prof.Dr. Betül Ulukol, şöyle devam etti:

\"Çocuklar İnternetin karşısında tamamen korumasız. Ha aldınız çocuğu kapının önüne koydunuz saat 24.00-01.00\'de kapınızıda kitleyip içeride uyuyorsunuz, ha çocuğu bilgisayarın başına oturttunuz, girdiniz içeride yattınız. Birşey farketmiyor, risk aynı. Bu konulara da önem vermek gerekiyor. Çalışmalar göstermiş ki cinsel suç failleri çocuğun güvendiği, sevdiği, tanıdığı, toplumun saygı gösterdiği kişi. Doktor, öğretmenler var. Bütün öğrencilerime önerdiğim en önemli şey; aman ha bir çocuğu sakın yalnız muayene etmeyin. İkinci olarak bir çocuğa dokunurken lütfen izin alın. O çocuğun bedeni ona ait. Siz öğreteceksiniz o anaya babaya çocuğa dokunurken ondan izin almayı. Bizim bu şekilde dokunuyor olabilmemiz lazım, yoksa istismarcı bizlerin arasında aslında. Biz çocuğumuzu ne kadar koruyabilirsek istismarcı bunu yapamaz. İstismar edilen istirmar etmeyi öğreniyor. Biz bu halkayı bugün burada koparırsak gelecekte o kişinin istirmarcı olmasını engelliyoruz. Ben evimin önünü temizlerim bütün şehir temiz kalırla sınırlı değil. Komşularımızın evinin önünü de dikkatle gözlemem gerekiyor. Hem kendi çocuğumu hem onların çocuğunu koruyabilmem için gözüm orada olmalı. Toplumun bir takım özel korunma mekanizmaları var. Asansöre bindiniz bir çocuk ve yabancı bir adam varsa asansörde, lütfen o çocuk asansörden inene kadar siz inmeyin. İnin çıkın yeter ki o çocuk asansörde o adamla yalnız kalmasın. \'O adam kötüdür, şudur, budur değil\' ama tedbir. Yalnız bırakmayın çocuğu. Eğer biz yapmazsak çocuklar korkabilir, kandırılabilir, ikna edilebilirler, o kadar kolay istismar edilebirler ki sonra istismarcı döner der ki \'gel dedim, geldi.\' Çocuk başlar bu benim suçumdu, ya keşke gitmeseydim.\"

İstismara uğrayan çocukların beyindeki hücrelerinin bozulduğuna değinen Prof. Dr. Betül Ulukol, istismarın bir anlamda öldürüp, sakat bıraktığını, birçok duygusal travmaya neden olduğunu anlatırken, şöyle dedi:

\"Okul, işteki başarısızlık, eş arasındaki problemlere, ruh sağlığı ile ilgili sorunlara yol açıyor. Beyni etkiliyor, iş yapamaz hale getiriyor. Ne yazikki bu en önemlisi nesilden nesile aktarılıyor. Suya yazdığımız yazı gibi \'kızdık\' bitti. \'Ne olacak canım çocuğun poposunu ellemiş adam, bir yerinde yırtdık pırtık oldu mu, olmadı\'. \'Ne olacak canım bir kere çocuğu \'höt\' dedik, korkuttuk birşey yok oldu bitti\' Olup bitmiyor beynin bozulmayan yeri kalmıyor. Beyindeki sinir hücreleri bozuluyor. Hafıza olayları, kişilik bozukluğu, panik hastalıklar, epilepsi nöbetleri, tekrarlayan kontrol bozukluğu, şizofreni, otizm, depresyon, hiperaktivite bunlara yol açıyor.\"