Yaşam

'Gizli Açlık'la mücadele

Dünya nüfusunun üçte biri gizli açlık çekiyor. Zira, yalnız doymakla olmuyor. Vücuttaki mikro besin maddeleri eksikliğinin sonuçları tahmin edilemeyecek kadar ağır olabiliyor.

03 Mart 2015 19:15


Eğer hayatta kalmak için yeterince gıda var ama sağlıklı yaşamaya yetmiyorsa, uzmanlar buna "gizli açlık" adını veriyor. Gizli açlık, tek yanlı beslenme nedeniyle ortaya çıkan bir yetersiz beslenme biçimi.

Hohenheim Üniversitesi Beslenme Bilimleri Profesörü Dr. Hans Konrad Biesalski, günde bir avuç pirincin hayatta kalabilmek için yeterli olduğunu ancak fiziksel ve ruhsal sağlığın korunmasında yetersiz kaldığını vurguluyor. Dünya Açlıkla Mücadele Örgütü’nün hazırladığı 2014 Dünya Açlık Endeksine göre, dünya nüfusunun üçte biri, yani iki milyar insan gizli açlık çekiyor.

Yaklaşık 30 yıldır mikro besin maddelerini araştıran Biesalski, 3-6 Mart arasında Stuttgart'ta düzenlenen İkinci Uluslararsı Gizli Açlık Konferansı’nın da organizatörü. Biesalski, konunun uluslararası çapta uyandırdığı yankıdan çok memnun. "Karın tokluğu yetmez" sloganı ile hazırlanan konferansta gizli açlıkla mücadele imkanları araştırılacak.

'A vitamini eksikliği körlüğe yol açabiliyor'

Biesalski dünya nüfusunun üçte birinin, ucuz ve doyurucu olması nedeniyle ağırlıklı olarak pirinç, mısır veya buğday gibi nişastalı gıdalarla beslendiğine dikkat çekiyor. Ne var ki, karın doyurmakla beslenmiş olunmuyor. Biesalski "Karın doyurmanın yetmeyeceğinin bilincinde olmalıyız. Önemli olan renkli, çeşitli ve dengeli bir besleme biçimidir" diye konuşuyor.

Dengesiz beslenen insanlarda vitamin, demir, çinko, iyot gibi hayati önem taşıyan mikro besin maddeleri eksikliği ortaya çıkıyor. Ve bu beslenme biçiminin sonuçları da ürkütücü olabiliyor. Örneğin kronik A vitamini eksikliği, körlüğe yol açabiliyor. Prof. Dr. Biesalski, her yıl 2 yaşına basmamış, yaklaşık 500 bin çocuğun kör olduğunu ve yaklaşık 14 milyon çocuğun da görme yetisini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu vurguluyor.

Bununla birlikte mikro besin eksikliği sık sık çeşitli hastalıkların ortaya çıkma ya da ölüm nedeni olarak gösteriliyor. Örneğin vücuttaki çinko eksikliği bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Uzmanlar hayati tehlikesi olan birçok hastalığın gidişatından mikro besinlerin sorumlu olduğuna dikkat çekiyorlar. Prof. Dr. Biesalski, her yıl bu nedenle yaklaşık 2 milyon insanın öldüğüne vurgu yapıyor. Bu bağlamdaki en sık görülen ölüm nedeni, ishal. Zira ishal nedeniyle birçok mikro besin maddesi vücutta kalmıyor.

'1000 günlük zaman aralığı'

Prof. Dr. Biesalski bu yılki Gizli Açlık Konferansı’nda özellikle bir konuya ağırlık vereceğini belirtiyor. O da anne karnındaki bebeklerden, küçük çocukların beslenmesine kadar olan "1000 günlük zaman aralığı". Yani bebeğin ana rahmine düştüğü günden 2,5 yaşına gelene kadar geçirdiği süre. Bu dönemdeki beslenmenin önemini Prof. Dr. Biesalski şöyle açıklıyor: "Bu süreçte atılan tohumların, bütün bir ömür için belirleyici olduğunu söyleyebiliriz. Eğer bu zaman aralığında yetersiz beslenme söz konusu ise; öncelikle bebeği taşıyan annede ve daha sonra da küçük çocukta, bu durum çocuğun tüm yaşamını derinden etkileyen ağır sonuçlar ortaya çıkarabilir."

Yapılan son araştırmalar, dengesiz beslenmenin sadece fiziksel gelişimi değil, aynı zamanda çocukların ruhsal gelişimini de derinden etkilediğini gösteriyor. Buna göre yetersiz beslenen çocuklar, yaşıtlarına oranla daha geç okula kabul edilebiliyor, daha sık hastalanıyor ve tüm bunların sonucu olarak, yetişkin yaşlarında dengeli beslenen yaşıtlarına oranla ortalama yüzde 20 daha az para kazanıyor.