Magazin

'Giyinmek örtünmenin fantezisidir,moda faşisttir'

Kendisi de bir giysi tasarımcısı olan Cemil İpekçi 'Giyinmek örtünmenin fantezisidir. Moda kadar faşist bir şey yoktur' dedi.

01 Kasım 2009 02:00
Cemil İpekçi’yi “modacı” sanan varsa yanılıyor. İpekçi’ye göre, “moda çok aptal bir mevhum.” Kendisi de bir giysi tasarımcısı olan İpekçi 'Giyinmek örtünmenin fantezisidir. Moda kadar faşist bir şey yoktur' dedi.

Mardin’de moda tasarım atölyesi açtınız ve yeni tasarımlarınızı artık burada yapacağınızı açıkladınız. Neden Mardin?


Bütün tasarımlarımı Mardin’de yapmayacağım. Bu bir yanlış anlaşılma. Orada bir okul açtık. Şunu özellikle belirtmek gerekir ki bu okulu SODES (Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Sosyal Destek Programı) ve ÇATOM (Çok amaçlı toplum merkezleri) ile birlikte açtık. GAP’tan destek aldık. Bu okulun esas hedefi kadınlar. Kadınları evin dışına çıkarabilmek, kendi yaptıkları el ürünlerini ranta dönüştürmek... Yirmi kadın vardı, bugün altmış beş kadın oldu. Evinden çıkmayan bu kadınlar Türkiye’nin en büyük sorunudur. Eğitim ve istihdam sorununu halletmek için devletler ve hükümetler yetmiyor. Bölgede terör tabii ki oldu ama terörü kullananlar da oldu maalesef. Siz şimdi 6-7 eylül gibi üzerine gidilmesi gereken şeyler varken terörün üstünde duramazsınız.  Çok şık davetlerde masalarda oturup doğuyu, güneydoğuyu, ekonomiyi, kadın haklarını konuşmayı çok aptalca bulmuşumdur. Ben, İstanbul’da oturup ahkam kesmeyeceğim. O insanları mümkün olduğu kadar tanımaya bakacağım. Benim şimdi Kızıltepeli, Nusaybinli arkadaşımlar var. Küçük bir akraba kitlem var. Pembe mayolu, mor tişört giyen, muhafazakar, gözü boyalı, nonoş Cemil ipekçi bunu yapıyor da, bizim hani o erkekler var ya, masa başında ahkam kesenler, onlar niye yapamıyor, onu çok merak ettim. Bunları yapmakta bir erkek yüreği gördüm. Sürmeli ama erkek yüreği. Erkek demek, memleketine ve insanına sahip çıkandır benim için. Moda çok aptal bir mevhum. Moda kadar faşist bir şey yoktur bence. Giyinmek örtünmenin fantezisidir. Çok marka bir şeydense iğne oyalı el işi bir hırka giyinmek daha pahalıdır benim için...

Neden Türk mankenleri, Türk modacıları kadar yurtdışında rağbet görmüyor?

Aslında çok iyi mankenlerimiz de yok, bunu kabul edelim. Dışarıda rağbet görmeleri için ajanslara kayıtlı olmaları lazım. Hayat standartlarının ona göre olması lazım. Bizde mankenlik ismim çıksın, iyi bir koca bulayım, şarkıcı olayım, diziye geçeyim gibi algılanıyor. Bir ara meslek olarak görülüyor.

Kreasyonlarınızda Anadolu motifleri kullanmayı seviyorsunuz? Bu motiflere Avrupa nasıl bakıyor?

Avrupa bayılıyor. Beş sene önce Versace geldi ve dünyaya girmek istiyorsanız kendi topraklarınızdaki köklerinizle girebilirsiniz dedi. Kibarca bizi taklit etmekten vazgeçin demek istedi. Eğer ben kabul görüyorsam ve beğeniliyorsam bundan dolayıdır.

Bölgeyi iyi tanıyan biri olarak Kürt açılımı ve demokratik açılım hakkındaki düşünceleriniz?

Kürt açılımı olarak almıyorum onu. Adı çok yanlış konuldu. Aslında beklediğim de o değildi.

                                                                               Siz olsaydınız nasıl tanımlardınız?


Liberal demokrasi açılımıydı. Liberal demokratım ve liberal demokrat bir Türkiye istiyorum. Çok iyi biliyoruz ki 80 anayasasının değişmesi şart. Biz bir ulus olmayı ancak o zaman bilebiliriz. Yunanistan’da, Hollanda’da Türk okulu istiyorum diyorsunuz. Ama bizim memleketimizde bir Alevi, Kürt çıkıp ana dilde eğitim hakkını istediği zaman hala hayır deniliyor. Türkiye kabul etmeli ki burası çok etnik gruptan oluşmuş, Türk’ü, Kürt’ü Çerkez’i, Laz’ı, Sünnisi, Alevisi, Şafisi, hepsi olan bir yer. Anayasa önünde hepimiz eşit olmalıyız. Anayasa önündeki eşitliği millet meclisinde de görmeliyiz. Millet meclisimizde Kürtleri görüyoruz ama Ermenilerden, Musevilerimizden görmüyoruz. Orta Asya’dan gelinmiş ama bu topraklarda harman olunmuş. Atatürk’ün kurtardığı bu topraklar içinde biz bir ulusuz artık. Atatürk geri gelse kim bilir neler yapardı. Kendi adını yozlaştıran insanları ne hallere sokardı. Ama Türkiye’deki liberal demokrasinin gençliğin ve insanların artık susturulmayacak bir yere geldiğini de görüyoruz.

İnsanlar bir şeylerin farkında mı?

Farkındalar, evet ve Türkiye’yi kimse geriye götüremez. Bugün Suriye ile sınırlarımız kaldırıldı, Irak’la olan kapılar açılıyor, Erbil’le alışveriş yapılıyor. Ben halen diyorum ki neden Azerbaycan’la aramızda hudut var, keşke kalksa. O kadar aynıyız ki... Ben kendimi Azerbaycan’da memleketimde gibi hissettim. Tabii ki Azerbaycan’ın haklarını da koruyacağız.

MHP ve CHP’nin açılıma karşı tavırlarını nasıl buluyorsunuz?

Bazı provokasyonlara karşı tavır koymalarını doğru buluyorum. Çünkü bazı insanların bunu bir provokasyon haline getirmeleri de hiç doğru değil. DTP de mesela burada el koymalı. Provokasyonlar açılımı durdurabilir. Onun için de bazı tavırları çok doğru. Ama onda da hükümetin bir kabahati yok. Çünkü böyle bir şey beklemiyordu belki de. Doğrusu oradan o insanları alıp, helikopterle getirip, sorgulayıp serbest bırakmaktı belki de. Hudut kapısında böyle bir şey yapmamaktı. Orada bir yanlış olabilir.

AKP hükümetini cumhuriyet tarihinin en iyi hükümeti olarak ilan ettiğiniz yazıldı. AKP yanlısı olarak lanse ediliyorsunuz.

İki tane hükümet gördüm bugüne kadar. Özal döneminde hakikaten dünyaya açılış olduğunu gördüm, muazzam bir şeydi. AKP hükümeti Özal hükümetiyle birebir aynı değil ama benzeyen tarafları çok var. Onların döneminde açılımlar başladı. Niye bu CHP’nin, DSP’nin döneminde olmadı. Onun için hepsine baktığımda içlerinden en iyisi bu. Hele biraz rahat bıraksalar daha iyisi olacak. Çünkü öyle manasız muhalefet yapanlar var ki.

12 Haziran’da Taraf’ın ortaya çıkardığı Dursun Çiçek olayı Genelkurmay’a  kadar uzandı. Sizce askerin bu durumu normal mi?

Askerimiz 10 yılda çok değişti. Okumuş, bilinçli bir askerimiz var artık. Ama ordumuzun içinde hala darbe arzulayan insanlar yok değil. Milletvekili dokunulmazlığı gibi ordu mensuplarının da dokunulmazlığının kaldırılması gerekir.

Zaman değişti...

Ben çok romantik biriyim. Altmış yaşımdayım ama duygusallığımı kaybetmedim. Çocukken bir hayalim vardı ve devam ediyor: Her sokağa çıktığımda oradan biri çıkacak göz göze bakışacağız ve birbirimizin elini tutacağız, ömür boyu beraber olacağız diye halen bekliyorum.

"Önce şeffafım, sonra eşcinselim"

Cesurca cinsel tercihinizi ortaya koyuyorsunuz. Bu zamana kadar getirisi ve götürüsü ne oldu?

Getirisi hiç olmadı. Tek getirisi kendimi rahatlattım, daha mutlu hissettim. Çünkü zaten biliniyordu, hissediliyordu ama açıkça yaşayınca kendime saygım daha çoğaldı. Ülkemin insanlarının en çok sevdiği şey dürüst ve şeffaf olmak. Siz böyle olduğunuzda o sizi kabul etmese bile dürüstlüğünüzden dolayı size saygı duyuyor.

"Cavalli kazığını hak ettik"

Ünlü modacı Cavalli’nin geçen hafta İstanbul’da sergilediği kreasyonun, 2006-2007 yılı kreasyonları olduğu ve bunun da Türkleri cahil yerine koyduğu söylendi. Bunun için ne diyeceksiniz?

Tabii 2006-2007’yı sundukları zaman bizi aslında aptal yerine koyuyorlar. Bizde o kadar çok “her şey alkışlanıyor” ki. Adamlar bunu da götürsem alkışlanır demiştir herhalde.