Antalya'da Haziran ayındaki Gezi olayları sırasında 29 yaşındaki Mustafa Düştegör'ü sopa ve coplarla dövdükleri ileri sürülen polisler hakkında 'işkence' suçlamasıyla suç duyurusunda bulunuldu.
Doğan Haber Ajansı'ndan Mehmet Çınar'ın haberine göer Antalya Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı yaklaşık 40 kişilik amir, müdür, komiser ve polis memurundan oluşan emniyet mensupları hakkında, müzisyen Mustafa Düştegör'e yönelik 'işkence, adam öldürmeye teşebbüs, bu suçlara yardım ve yataklık, yardım ve bildirim yükümlülüğünü yerine getirmemek, amir olarak bunlara emir ve talimat vermek' suçlamalarıyla Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'na geçen hafta suç duyurusunda bulunuldu.
3 Haziran gecesi saat 04.35'de başlayan olayda başından ve vücudunun çeşitli yerlerinden yaralanan Mustafa Düştegör adına avukat Hakan Evcin tarafından verilen suç duyurusunda, Cumhuriyet Meydanı'ndaki pasif oturma eylemine katıldığı ve gruba taşlı- sopalı yaklaşık 200 polisin müdahale etmesi üzerine göstericilerin kaçtığı, Düştegör'ün de Kaleiçi yönüne koştuğu ileri sürüldü.
Gezi'de ölenler örnek gösterildi
Üniformalı, yelekli ve sivil kıyafetli polislerin ellerinde cop ve sopalarla gösterici aramaya başladığı ileri sürülen suç duyurusunda, polislerin amacının gösterici dağıtmak veya gözaltı olmadığı, açıkça protestoculara ceza vermek olduğu öne sürüldü. Ethem Sarısülük, Medeni Yıldırım, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Abdullah Cömert ve Mehmet Ayvalıtaş'ın da bu şekilde kolluk güçlerince ve sivillerce öldürüldüğüne yer verilen suç duyurusunda, Mustafa Düştegör'ün de saklandığı yerde tespit edilerek hakkında yasal değil, işkence şeklinde işlem uygulandığı öne sürüldü.
'Polis, film izler gibi işkence izliyor'
Kamera görüntülerinde de yer alan ve aldığı darbelerle kendinden geçen Düştegör'ün bir çuval gibi yerde sürüklendiği, nefessiz kaldığı, sürekli sopa ve coplarla darbelere maruz kaldığı ifade edildi. Dayak olayının, hıncını alamayan polislerce devam ettirildiği, bazı polislerin gözcülük yaparak ve etrafı kolaçan ederek delil bırakmamaya çalıştığı kaydedilen suç duyurusunda, şu iddialarda bulunuldu:
"Müştekiyi öldürdüğü inancıyla çuval gibi bırakan polis, şikayetçinin arkadaşının çığlıklarıyla korkak tavırlarla kaçmaya başlamıştır. Mavi gömlekli ve saçları biraz uzun olan bu işkenceci polis memuruna arkadaşları gözcülük yapmışlar ve bu yasadışı, insanlığa aykırı, insanlık suçunu izlemişlerdir. İşkenceyi izleyen bu suçlular, hiç müdahale etmemişlerdir. Polis suçu önler ve tanık olmuşsa müdahale eder, ilgili birimlere ihbar eder. Polis yaralıyı bırakıp gidemez. İşkence bir suçtur ve cezalandırılmalıdır.
İşkenceye yardım etmek, iştirak etmek, gözcülük etmek suçtur. Polis film izler gibi işkence izleyemez. Polisin suçlara müdahale etmemesi suçtur. Her vatandaş gibi, polisin yaralıya yardım etmesi, haber vermesi zorunludur. Bu bildirimleri yapmamak suçtur. Bu suçlara emir vermek ve göz yummak suçtur. Olayda görüntüleri bulunan polislerin tamamı suçludur. Suçlular hangi amir, hangi memur olursa olsunlar cezalandırılmalı ve derhal tutuklanmalıdır."
Görüntüler savcılıkta
Suç duyurusunda, yaklaşık 40 emniyet mensubu hakkında kamu davası açılması, suçun alt ve üst sınırları, olayın vahşiliği, acımasızlığı, sanıkların kaçma ve delilleri karartma çabaları göz önüne alınarak derhal tutuklanmaları istendi. Mustafa Düştegör'ün yerde sürüklenirken ve coplanırken bölgedeki bazı güvenlik kameralarından elde edilen görüntüleri, delil olarak savcılığa sunuldu.
Anayasaya uygun şekilde muhalefet gösterilerinin yapıldığını belirten avukat Hakan Evcin, ekim ayında şikayetçinin yüzünde sabit eser kalabileceği, vücudundaki morluk ve ezikleri içeren doktor raporunu ve güvenlik kamerası kayıtlarını savcılığa sunduklarını söyledi. Bu görüntülerde nasıl dövüldüğü, şiddet uygulandığının açıkça görüldüğünü belirten Hakan Evcin, "Bize göre bunun açıklaması işkencedir. İşkence öldürmek amacıyla yapılmıştır. Adam öldürmeye teşebbüs aşamasındadır. Ben inanıyorum ki pek çoğu da 'öldü' diye bırakıp gitmiştir" dedi.
Emri veren de engellemeyen de suçludur
Yaklaşık 40 polisin bir kişiye, savunmasız ve baygın haldeyken onu bir çuval gibi sürükleyerek şiddet uyguladığını anlatan Evcin, "Engin Çeber davasında da aynı şekilde müdahale ve kişinin ölümüne yol açılması dolayısıyla cezaevi müdürü müebbet hapis cezasıyla cezalandırıldı ve Yargıtay tarafından da onaylandı. Yani sadece işkenceyi yapanlar sorumlu değil, göz yuman emir verenler de sorumlu. Yardım çağırmayan polisler de aynı şekilde sorumludur. Bilerek, isteyerek şiddet uygulanmıştır ve bunun adı yasada hiç tartışmasız işkencedir" diye konuştu.
Olaya ilişkin Antalya Cumhuriyet Savcılığı'nın da ayrıca bir soruşturma yürüttüğü belirtildi.