TBMM Genel Kurulu'nda, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin ilk 4 maddesi kabul edildi.
Cumhurbaşkanlığı 2024 yılı bütçesinin TBMM'de kabul edilmesinin ardından 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi görüşülmeye başlandı.
Bütçe Kanunu Teklifi'nin 12'nci maddesi üzerine konuşan DEM Partisi Sözcüsü Ayşegül Doğan, "Şırnak'ta son bir yılda kamuoyuna yansıyan 12 intihar vakası var. Son bir ayda mesela, ikisi Cizre ilçesinde olmak üzere en az üç genç intihara teşebbüs etti. Ve maalesef iki genci kaybettik. Uzmanlara göre bu intiharların bir nedeni de bilinçli bir yoksullaştırma politikasının uygulanıyor olması" açıklamasını yaptı.
Genel Kurul'da 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 10. maddesi üzerine konuşan İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, "Milli Eğitim Bakanı 'O tarikat dedikleriniz sivil toplum örgütü' raconu kesti. Gazi Meclis'e bomba atanlara düne kadar hizmet hareketi hocaefendi diyerek methiyeler düzen kimdi, bırakın bu işleri Yusuf bey belli ki aklınızı kiraya vermişsiniz. Biz devlet aklı ve ahlakına inanırken, devleti yönetme yetkisini alanlar, zayıfa karşı güçlüden, fakire karşı zenginden yanalar. Yönettikleri devlete verdikleri zararı görmüyor olamazlar, olsa olsa umursamıyorlar" şeklinde konuştu.
CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer, "Derme çatma bir gecekonduda çocuklarını saç kurutma makinasıyla ısınsınlar diye bir odaya koyan ve diğer odada intihar eden anneler varken, Saray’ın bahçesine ektiği hurma ağaçları üşümesin diye yurt dışından ısıtma tertibatı getirenlerin bütçesidir. Bu ülkenin gençleri, KYK yurtlarında kurtlanmış yemek yerken, bakımı yapılmayan asansörlerde hayatlarını kaybederken, kendi çocuklarına lüks ve şatafatlı hayatlar yaşatanların bütçesidir. Yeni değil bu hikaye. Bu oyun 21 yıllık eski bir oyun. ‘Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını, hayatını, ümidini, hayalini; hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini.’ İşte bu bütçe haram mı helal mi düşünmeden hemen yutanların bütçesidir" dedi.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, "Faiz, işsizlik düzelir ama ahlakı yok ettiniz. Mafya lideri ile barışmaya çalışan İçişleri Bakanı utanmaz. Mafyadan maaş alan milletvekili utanmaz. İBB'den burs değil servet alan vekilleriniz utanmaz. Utanma duygusu yok. 22 yılda yarattığınız şey sosyal çürüme. Tik Tok denilen uygulamada ev kadınları vücutlarını teşhir ederek para kazanıyor. Meşhur din adamları ne yapıyor. Diyor ki 90 km'den fazla kadın yol yapamaz diyor, Kızıl Goncalar dizisi yasaklansın diye uğraşıyorlar. Be utanmaz tarikatçılar, din adamları gibi konuşanlar şu ahlakı düzeltmek için bir şeyler söyleyin" ifadelerini kullandı.
Maddeler üzerinde Saadet Partisi Grubu adına söz alan Ankara Milletvekili Mesut Doğan, 2024 yılı bütçesinin Türkiye'nin sorunlarından uzak bir bütçe olduğunu öne sürerek, "Bütçeye 'Saray'dan mı bakacağız, yoksa pazardan mı meydanlardan mı bakacağız? Bütçeyi konuşurken 'ülkemizin sorunları var' sözünü kullanmak isterdim. Ülke olarak oturduğumuz yerde faiz üretiyoruz, borç üretiyoruz." dedi.
İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, bütçenin faiz bütçesi olduğunu söyleyerek, "Bu bütçenin ek bütçe talebiyle önümüzdeki yıl karşımıza geleceğini biliyoruz. Ya üreterek özgürleşeceğiz ya da üretmeden tüketerek köleleşeceğiz" diye konuştu.
Jale Nur Süllü
CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü, kürsüye, elinde terazi ile gelerek, 2024 yılı bütçesinin "dengesiz" bir bütçe olduğunu belirtti.
AA'da yer alan habere göre, MHP Hatay Milletvekili Lütfi Kaşıkçı, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ildeki kiracı vatandaşlara ucuz konut yapılıp verilmesini istedi.
AKP Zonguldak Milletvekili Saffet Bozkurt, 2024 yılı bütçesinin yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı destekleyen kapsayıcı bir kalkınma anlayışına sahip olduğunu belirterek, "Bütçemizde sosyal yardım için ayrılan kaynağı arttırarak toplumun tüm kesimlerini gözetmeye devam edeceğiz" dedi.
Konuşmaların ardından yapılan oylamada, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin ilk 4 maddesi kabul edildi.
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, bütçe kanun teklifinin maddelerinin görüşmelerine devam etmek üzere birleşimi, saat 11.00'de toplanmak üzere kapattı.
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca
"Antalya'ya hızlı tren getirmeyi planlıyoruz"
Milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Irak'ın kuzeyinde şehit olan askerlere Allah'tan rahmet diledi.
Bütçenin "faiz bütçesi" olduğuna ilişkin eleştirilere ilişkin Uraloğlu, 2002 yılındaki faiz harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya göre yüzde 14,3 olduğunu, 2024 yılında bu seviyenin yüzde 3 civarında gerçekleşmesini öngördüklerini belirtti.
Uraloğlu, Bakanlığına tahsis edilen ödeneklerle ilgili, "Bakanlığımıza tahsis edilmiş ödeneklerin önemli bir bölümü depremle ilgili yapıların iyileştirilmesinde kullanılmıştır" değerlendirmesinde bulundu.
Erzurum'u Karadeniz'e bağlayacak tünelleri 2025-2026 yıllarında bitirerek hizmete açmayı planladıklarını belirten Uraloğlu, Hakkari Depin Köprüsü ile ilgili çalışma başlattıklarını ve kısa sürede köprüyü yapacaklarını dile getirdi.
Özellikle Van ile ilgili uçak seferleri konusunda bir talep olduğunu dile getiren Uraloğlu, THY'nin, özellikle AnadoluJet'in, kiraladığı yabancı uçakların yurt içinde uçmasıyla ilgili kanunda düzenleme yapıldığını ve sefer sayılarının bir miktar daha artırılabileceğini belirtti.
Uraloğlu, Siirt-Pervari yoluyla ilgili çalışmalara da başladıklarını ifade ederek, mevsim şartları müsaade ettiği sürece çalışmayı sürdürdüklerini aktardı.
Şanlıurfa'ya hızlı trenin gelmesiyle ilgili Uraloğlu, "İnşallah önce Gaziantep'e, ondan sonra da Şanlıurfa'ya devam edecek. Ovaköy Sınır Kapısı'na kadar devam edecek. Projesini yaptık" diye konuştu.
"2025 yılında hayata geçireceğiz"
Bakan Uraloğlu, yüksek hızlı trenlerle ilgili soru üzerine, 160 kilometre işletme hızına sahip elektrikli tren setinin üretiminin tamamlandığını, 225 kilometre işletme hızına sahip olacak setin prototipi üzerinde çalıştıklarını bildirerek, "2025 yılında inşallah hayata geçireceğiz" dedi.
Gazipaşa-Anamur kara yolunun 402 kilometresinin tamamlandığını, 38 kilometrede çalışmaların sürdüğünü dile getiren Uraloğlu, Alacabel Tüneli'nin de 2025'te tamamlanmasının planlandığını bildirdi.
Uraloğlu, "Antalya'ya öncelikle Eskişehir üzerinden sonra da Konya üzerinden yüksek hızlı tren getirmeyi planlıyoruz. Projesi bitmiş durumda" ifadelerini kullandı.
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba
"Milyonlarca mülteciye bakarlar ama kendi vatan toprağını korumak için şehit olan askerlerimize bakamazlar"
Genel Kurul'da 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 7. maddesi üzerine CHP adına Malatya Milletvekili Veli Ağbaba konuştu.
Ağbaba, kürsüye elinde fotoğraflarla çıktı. İlk olarak dün Pençe Kilit Operasyonu sırasında şehit olan 6 askerden biri olan Piyade Er Yasin Karaca'nın Tokat'taki evinin fotoğrafını Genel Kurul'a gösteren Ağbaba, şunları dile getirdi:
"Şu fotoğrafa hepiniz ibretle bakın, bu fotoda yoksulluk, ibretlik bir vaka var. Suriyelilere ev yaparlar İdlib'te, milyonlarca mülteciye bakarlar ama kendi vatan toprağını korumak için şehit olan askerlerimize bakamazlar. Türkiye'nin fotoğrafıdır bu, bunların tek özelliği bundan da siyaset yaparak şehit tabutları üzerinde konuşmaktır. Ülkenin düşmüş olduğu durum bu; Bursa Uludağ Kadın Basketbol takımına vize verilmemiş. Avrupa hedefleyenler bugün Avrupa'nın gözünde üçüncü sınıf Afrika ülkesine düşmüş durumdalar.
"Çocuklarımızın geleceğini, umudunu yok ettiniz"
Bu seçimden sonra yapılan ilk bütçe, fakir fukaranın çocuğu mülakat kaldırılacak diye size oy verdi. Mülakat kaldırdı mı kaldırılmadı. Çocuklarımızın geleceğini, umudunu yok ettiniz. Ev hanımlarına emeklilik priminin 3'te 1'ini kim ödeyecekti? Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AKP ödeyecekti. Var mı bir gelişme yok. Aile Destekleri Sigortası, CHP'nin, Kemal Kılıçdaroğlu'nun projesi... Her eve en az bir asgari ücret girecek dediler, oldu mu olmadı. 15 Temmuz gazilerine maaş bağlanamamış, Türkiye'nin geldiği durum bu.
"22 yılda yarattığınız şey sosyal çürüme"
Faiz, işsizlik düzelir ama ahlakı yok ettiniz. Mafya lideri ile barışmaya çalışan İçişleri Bakanı utanmaz. Mafyadan maaş alan milletvekili utanmaz. İBB'den burs değil servet alan vekilleriniz utanmaz. Utanma duygusu yok. 22 yılda yarattığınız şey sosyal çürüme. Tik Tok denilen uygulamada ev kadınları vücutlarını teşhir ederek para kazanıyor. Meşhur din adamları ne yapıyor. Diyor ki 90 km'den fazla kadın yol yapamaz diyor, Kızıl Goncalar dizisi yasaklansın diye uğraşıyorlar. Be utanmaz tarikatçılar, din adamları gibi konuşanlar şu ahlakı düzeltmek için bir şeyler söyleyin.
"Dindar nesil yetiştireceğim diye dolandırıcı, namussuz insanları memleketin başına bela ettiniz"
Dünyada ne kadar namussuz, kaçakçı varsa Türkiye'de. Türk pasaportunu satıyorsunuz ya 400 bin dolara adamlar İstanbul'un göbeğinde efelik yapıyorlar. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın deyimiyle söylüyorum; 'Türkiye suç örgütü cenneti oldu.' Kim yaptı, biz mi yaptık? İnsanlar artık, çalışarak, üreterek, ihracat yaparak zenginleşmekten umudunu kesmiş. Ne yapacak örnekleri var yarattığınız Tosuncuk, Toreks, Dilan-Engin, Eylül var. Benim gibilerle alakası yok bunlar sizin siyasi akrabalarınız. Bunları siz yarattınız. Bunlarla bir tane CHP'linin fotoğrafı yok ama sizin albümünüz var. Dizi-film olur sizin yaptıklarınız. Dindar nesil yetiştireceğim diye dolandırıcı, namussuz insanları memleketin başına bela ettiniz.
"Dili bilmeyen akademiden haberi olmayan Selman Öğüt'ü rektör yaptınız"
Siz dünya siyasi tarihine gelen en yetenekli siyasi hareketsiniz. Dili bilmeyen akademiden haberi olmayan Selman Öğüt'ü rektör yaptınız. Bir başka iktidar yapabilir mi? Hayvanat Bahçesi Müdürünü TUBİTAK'a atıyorlar, müthiş yetenekler. Sizi kutlarım, siz pehlivandan bankacı yarattınız. Türkiye Uzay Ajansı'na 2 yıllık Sebze Üretim Tekniği mezunu AKP'li İlyas Haliloğlu atanmış. Sanki uzayda hıyar, domates yetiştirecek."
CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer
"Üç kuruş dolar için Arap çöllerinde bedevi gibi dolaşanların bütçesi"
CHP Ankara Milletvekili Semra Dinçer, TBMM Genel Kurulu’nda bütçe kanun teklifi üzerinde konuştu. Dinçer, şunları söyledi:
“Bu bütçe emeklinin, işçinin, memurun, çiftçinin, gençlerin, kadınların, engelli bireylerin bütçesi değildir. Vatandaşa porsiyonları küçültme önerisi yapıp 50 bin dolarlık çanta takanların bütçesidir. Faiz lobilerinin önünde el pençe divan duranların, üç kuruş dolar için Arap çöllerinde bedevi gibi dolaşanların bütçesidir. Nisan ayında; ‘Bu kardeşiniz iktidarda olduğu sürece faiz yükselemez’ diyerek ülke ekonomisini allak bullak edip, 8 ay içerisinde faizi yükseltenlerin bütçesidir.
"Bu bütçe, depremin üzerinden 10 ay geçmesine rağmen depremzedeleri hala çadırlarda ve konteynerlerde yaşatanların bütçesi"
Okullarda uyuşturucu kullanımı ve akran zorbalığının arttığı bir ortamda psikolojik danışman ve rehber öğretmen atamak yerine, manevi danışman atayarak çocuklarımızı tarikatların kucağına atanların bütçesidir. Bu bütçe, depremin üzerinden 10 ay geçmesine rağmen depremzedeleri hala çadırlarda ve konteynerlerde yaşatanların bütçesidir. Vatandaş başını sokacak ev bulamazken; ülkenin tüm sermayesini betona gömüp milletin parasını yandaş müteahhitlere aktaranların bütçesidir.
"Milyonlarca emekli 7 bin 500 lira maaşla yaşamaya çalışırken, 13 tane uçağı olanların bütçesi"
Maden işçileri yerin yedi kat dibinde emekleri, alın teriyle çalışıp hayatlarını kaybederken, maden alanlarında gerekli önlemleri almayıp, yüzlerce işçinin ölümüne sebep olarak servetine servet katanların bütçesidir. Bu bütçe, rüşvet olarak milyonluk saat alanların, ayakkabı kutularında para saklayanların, kara para aklayanların bütçesidir. Bu bütçe; gecekondularda yaşayıp bu vatan için şehit olanların bütçesi değil; vatan millet edebiyatı yapan ama çocuklarını çürük raporlarıyla askerden kaçıranların bütçesidir. Milyonlarca emekli 7 bin 500 lira maaşla yaşamaya çalışırken, 13 tane uçağı olanların bütçesidir. Asgari ücretli günlük 380 lirayla yaşamaya mahkûm edilmişken, Saray’da günlük 33 milyon lira harcayarak itibardan tasarruf etmeyen Recep Tayyip Erdoğan’ın bütçesidir. Filistin halkına destek vermek için bu ülkenin çocukları Mavi Marmara gemisinde öldürülürken, kendi çocukları İsrail’e gemicikleriyle ticaret yapmaya devam edenlerin bütçesidir. Binlerce öğretmen atama beklerken, laik eğitimi baltalayıp STK adı altında çocuklarımızı gerici tarikat ve cemaatlere teslim etmek için protokol yapanların bütçesidir.
"Bu bütçe haram mı helal mi düşünmeden hemen yutanların bütçesi"
Derme çatma bir gecekonduda çocuklarını saç kurutma makinasıyla ısınsınlar diye bir odaya koyan ve diğer odada intihar eden anneler varken, Saray’ın bahçesine ektiği hurma ağaçları üşümesin diye yurt dışından ısıtma tertibatı getirenlerin bütçesidir. Bu ülkenin gençleri, KYK yurtlarında kurtlanmış yemek yerken, bakımı yapılmayan asansörlerde hayatlarını kaybederken, kendi çocuklarına lüks ve şatafatlı hayatlar yaşatanların bütçesidir. Yeni değil bu hikaye. Bu oyun 21 yıllık eski bir oyun. ‘Verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını, hayatını, ümidini, hayalini; hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini.’ İşte bu bütçe haram mı helal mi düşünmeden hemen yutanların bütçesidir.”
İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz
"İçinde çırpındığımız ekonomik kriz, farklılıklarımıza, oy verme tercihlerimize bakmıyor"
Genel Kurul'da 2024 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi'nin 10. maddesi üzerine konuşan İYİ Parti Antalya Milletvekili Uğur Poyraz, şunları dile getirdi:
"İçinde çırpındığımız ekonomik kriz, farklılıklarımıza, oy verme tercihlerimize bakmıyor. Sizleri adil ve duyarlı olmaya davet ediyorum. Maliye Bakanı'na bakarsanız, Türkiye'nin paraya ihtiyacı yok. Aynı vergi neden ikinci defa isteniyor? Adalet Bakanı'nı dinlerseniz, yargı her zamankinden tarafsız, bağımsız. Yargıda Hak-Yol, emniyette ise Okuyucu grubunun sarsılmaz iş birliğini ve koluk müdürlerinin HSK odalarını gezip Ankara Adliyesi'ni dizayn etmeleri bağımsızlık ve mükemmelliğin koşulu mu?
"Yönettikleri devlete verdikleri zararı görmüyor olamazlar, olsa olsa umursamıyorlar"
Milli Eğitim Bakanı 'O tarikat dedikleriniz sivil toplum örgütü' raconu kesti. Gazi Meclis'e bomba atanlara düne kadar hizmet hareketi hocaefendi diyerek methiyeler düzen kimdi, bırakın bu işleri Yusuf bey belli ki aklınızı kiraya vermişsiniz. Biz devlet aklı ve ahlakına inanırken, devleti yönetme yetkisini alanlar, zayıfa karşı güçlüden, fakire karşı zenginden yanalar. Yönettikleri devlete verdikleri zararı görmüyor olamazlar, olsa olsa umursamıyorlar. Sizler milletin derdine sahip çıkana kadar bıkmadan, usanmadan, itibarın sarayda, kudretin konvoyda, refahın betonda olmadığını, adaletin bir tabeladan ibaret olmadığını anlatacağım.
"Milletin yarısı açlık sınırında bir ücrete çalışıyor"
Milletin yarısı açlık sınırında bir ücrete çalışıyor. Devletin her köşesinden bir yolsuzluk patlıyor. Tarikatlar devlette kadrolaşıyor. Merkez Bankası Başkanı kiralardan şikayet ediyor. Sokaklarda sayısı milyonları aşmış kaçaklar, dört yanımızda çatışma, yarından umutsuz, gözü yurt dışında gençler, borç batağında şirketler, işsiz gençler, şiddet mağduru kadınlar, aidiyetini devlete ve millete değil kendilerine makam verenlere adayanlar... Murtahan Mungan'ın dediği gibi rezilden başka her şey olunan ülke... Hayal ettiğiniz ülke bu mu? Gençler hedeflerini süfli, işçi asgari ücretten aldığı maaşı lütuf, memur kanuna aykırı emri vazife, emekli kıyma almayı ödül olarak kabul etsin. Mahkemesinde adalet, sokağında asayiş, yurtlarında teftiş, hastanesinde doktor, milletinin cebinde para, yarınında umudu olmasın."
Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya
"Zenginimiz bedel öder, askerimiz fakirdendir"
Bütçe Kanunu Teklifi'nin 11. maddesi üzerine konuşan Saadet Partisi Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Bülent Kaya, şunları söyledi:
"Dün Hakkâri Dağ Komando’suna mensup 6 Mehmetçiğimizin şehit haberini almıştık ve burada şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralanan gazilerimize de Allah’tan şifalar dilemiş ve milletimizin başı sağ olsun demiştik; bugün de maalesef 6 şehit ve 1 yaralı haberi daha aldık. Elbette bu konudaki üzüntümüzü ifade etmek istiyorum. Türkiye, kırk yıldan beri terör sorunuyla boğuşan ve mücadele eden bir ülke ve bu kırk yılın yaklaşık yarısından fazlası, 22 yıllık bir süreci de Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iş başında olduğu bir süreç ve maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi de kendisinden önceki iktidarlar gibi, her terör hadisesi meydana geldiğinde, her şehit verdiğimizde 'Son terörist bu topraklardan atılıncaya kadar mücadelemiz devam edecek' gibi klişe lafların ötesine geçememiş ve yirmi iki yıllık bir iktidara rağmen, maalesef hâlâ şehit haberlerini almaya devam ettiğimiz bir süreci maalesef bu ülkeye yaşatmaya devam etmektedir. Ve yine değişmeyen bir fotoğraf; ay yıldızlı bayrak, şehit cenazelerindeki bayrak maalesef hep yoksul evlere asılmış ve meşhur sözdür 'Zenginimiz bedel öder, askerimiz fakirdendir' bir sözünün bir tecellisi olarak maalesef bu ülkenin hep yoksul evlatları bu vatan mücadelesinde üzerine düşen vazifeyi yapmaya devam etmiş ama bu düzen maalesef hiçbir şekilde değişmemiştir. Ben, buradan, tekrar, bu askerlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
"Yolsuzluk olan yerde yoksulluk vardır"
Böyle bir coğrafyada yaşayıp hâlâ yüksek oranda yoksulumuz varsa bu, bu ülkede haramilerin olduğunun, bu ülkede hırsızların olduğunun ve bu ülkede yolsuzlukların olduğunun bir işaretidir. Bütün dünya da şaşmaz bir gerçektir; yolsuzluk olan yerde yoksulluk vardır ve yolsuzluk ile yoksulluk atbaşı giden iki kavramdır ve bu iki kavram hep birlikte anılmaya devam eder. Bunlara bir de 'yasaklar'ı ekleyebiliriz ama bugün burada ağırlıklı olarak 'yoksulluk' ve 'yolsuzluk' kavramları üzerinde durmaya çalışacağız. Bugün 2024 bütçesini konuşuyoruz. Türkiye'nin acı fotoğrafı nedir biliyor musunuz değerli milletvekilleri? Türk-İş, kasım 2023 açlık ve yoksulluk sınırını açıkladı; mutfak enflasyonu ortalama yüzde 86,42. Ve bu mutfak enflasyonunun yüzde 86,42 olduğu bir yerde ocak ayında 7 bin 500 TL emekli maaşı alan kişinin emekli maaşı zammını yüzde 0’la geçiyorsunuz ve utanmadan da 'Emeklilerimizi enflasyona ezdirmedik' diyorsunuz. Yani 1 Ocak'ta 7 bin 500 TL emekli maaşı alan kişinin mutfak harcamaları yüzde 86,42 oranında artmış, siz 7 bin 500 TL ödemeye devam ediyorsunuz ve hâlâ 'Emekliyi enflasyona ezdirmedik' diyorsunuz. Yine, 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması -aylık gıda harcaması demek yoksulluk sınırı değil, açlık sınırıdır- 14 bin 25 TL yani bu ülkede aç kalmamak için asgari 14 bin TL gelire sahip olmanız gerekirken ve yine bu ülkede gıdayla birlikte diğer bütün temel harcamalar için -o da yoksulluk sınırıdır- 45 bin 686 TL bir haneye girmesi gerekirken ve yine tek başına çalışan bir bekârın aylık yaşama maliyeti 18 bin 239 TL iken biz 7 bin 500 TL alan emeklilere, 11 bin 500 TL alan asgari ücretlilere ve 22 bin 500 TL alan memurlara bu bütçede yer vermiyoruz ve hâlâ 'Emeklimizi, asgari ücretlimizi, memurumuzu enflasyona ezdirmedik' diyoruz. Maalesef, emeklimiz, asgari ücretlimiz ve memurumuz açlık sınırının altında yaşamaya devam ediyor. Bu düzen böyle devam ederken Türkiye bugün Yolsuzluk Endeksi’nde 36 puanla 101'inci sırada yer alıyor. Hani dedik ya bu kıymetli coğrafyada eğer milyonlarca insan yoksulsa o ülkede yolsuzluk var demektir, bu veriler de onu ispatlıyor.
"Ekmek herkese yetecekti ama memlekete haramiler dadanmasaydı"
Adalet ve Kalkınma Partisi, 2001’le yani Türkiye'nin krizinin zirve yaptığı dönemle kendi dönemine kıyaslamayı çok sever ya, 2001'de Türkiye Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 54'üncü sıradaydı, bugün 101'inci sırada. Yani Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 22 yıllık iktidarının, evet, iyi yılları da oldu ama son on yıldır her geçen gün yolsuzluk algısı artan bir ülke. Onun için diyoruz: 'Ekmek herkese yetecekti ama memlekete haramiler dadanmasaydı' Bu, ekmeğin herkese yetebileceğini ama aslında memlekete haramilerin, fırına hırsızın ve yine, depoya farenin dadandığının bir resmidir. Ve yine, Avrupa Birliğindeki 27 ülkeyle, en düşük ülkelerle kıyaslandığımız zaman Macaristan’ın ardından son sırada yer alan bir ülkeyiz. OECD ülkeleri -ki 38 OECD ülkesi vardır- arasında yolsuzluk ortalamasında 37’nci sırada yer alan bir ülkeyiz ve yine, G20 ülkeleri arasında, 19 ülke arasında 14’üncü sıradayız. OECD ülkelerinde ortalama 66 puanken Türkiye 38 ülke arasında yine 37’nci sırada.
"Çöpten, konteynerden topladığı yemekle küçük evladını beslemek zorunda kalan kadın bu yolsuzluk düzeninin bir fotoğrafı"
Şimdi, bu rakamlardan sonra, bu soğuk rakamların ardındaki yakıcı gerçeklere bakmamız lazım. Semt pazarlarında akşam pazar toplanırken çöpe atılan meyve ve sebzeleri toplamak zorunda kalan kadınlarımız, annelerimiz, eşlerimiz, kardeşlerimiz, babalarımız, evlatlarımız bu yolsuzluk tablosunun bir fotoğrafıdır. Ve yine, çöpten, konteynerden topladığı yemekle küçük evladını beslemek zorunda kalan kadın bu yolsuzluk düzeninin bir fotoğrafıdır. Ve yine, sabah çocuğunu okula gönderirken cebine harçlık koyamayan anne ve babanın acı resmi bu yolsuzluk resminin bir fotoğrafıdır. Ucuz ekmek almak için halk ekmek kuyruğuna giren insanlarımız, sebze meyveyi taneyle, eti ise gramla almak zorunda kalan insanlarımız tarım ve hayvancılık cenneti olan bu ülkenin yolsuzluk fotoğrafının bir resmidir. Yetersiz beslenme sebebiyle gelişim geriliği yaşayan evlatlarımız bu yolsuzluk fotoğrafının bir resmidir. Ve yine 'Hırsız benden ise sorun yok' diyen arsızların yüzüne karşı bu fotoğrafları hep beraber göstermemiz lazım. Milyonlarca işsizin yaşadığı bir ülkede kamunun her kuruşunu yetim malı olarak gören, görmek zorunda olan idarecilerimizin resmine hep beraber bakmak zorundayız."
DEM Partisi Sözcüsü Ayşegül Doğan
"Şırnak'ta son bir yılda kamuoyuna yansıyan 12 intihar vakası var"
Bütçe Kanunu Teklifi'nin 12'nci maddesi üzerine konuşan DEM Partisi Sözcüsü ve Şırnak Milletvekili Ayşegül Doğan, şunları kaydetti:
"Şırnak'ta son bir yılda kamuoyuna yansıyan 12 intihar vakası var. Son bir ayda mesela, ikisi Cizre ilçesinde olmak üzere en az üç genç intihara teşebbüs etti. Ve maalesef iki genci kaybettik. Uzmanlara göre bu intiharların bir nedeni de bilinçli bir yoksullaştırma politikasının uygulanıyor olması.
Şırnak ili ve ilçelerinde sağlık hizmetleri hem ekipman hem de personel açısından son derece yetersiz. TÜİK verilerinde dahi, örneğin anne-bebek ölümleri üç kattan fazla.
Silopi, Uludere, Cizre ve Şırnak'ta uyuşturucu bağımlılığında son yıllarda çok ciddi bir artış var. Bağımlılık yaşı düşmüş ama buna rağmen mevcut AMATEM'ler kapalı, açılma sözü verilenler de hâlâ açılmadı. Yıllardır Cizre-Nusaybin, Cizre-Uludere-Beytüşşebap, Şırnak-Güçlükonak ve Cizre-Silopi uluslararası İpek Yolu'nda ölümlü trafik kazaları yaşanıyor, yaralanmaları hatırlatmıyorum bile. Duble yollarla övünen iktidar verilen onlarca söze rağmen bu yolları onarmıyor, bu sorunu çözmüyor.
"Şırnak'ta 5 yaş altı çocuklarda bodurluk oranı yüzde 9'u, 10'u buluyor"
Atanan kayyumlar halkın iradesini yok saymanın yanı sıra yaptıkları usulsüzlüklerin de hesabını vermiyorlar. Örneğin, Cizre Belediyesi 2018'den bu yana Sayıştay tarafından denetlenmedi.
Koruculuk sisteminin kaldırılması gerektiğine dair yaygın görüşe rağmen koruculuk sistemi lağvedilmiyor, özellikle Şırnak'ta teşvik ediliyor, destekleniyor, güçlendiriliyor ve neredeyse tek istihdam alanına dönüştürülmüş vaziyette. Bu sistemin güçlendirilmesi başka güç odaklarını güçlendirdiği gibi mesela geçenlerde 11 Aralık'ta Şırnak'ın Uludere ilçesi Şenoba beldesi yöneticimiz, emektarımız Ahmet Gün'ün katledilmesine neden oldu.
Şırnak'ta 5 yaş altı çocuklarda bodurluk oranı yüzde 9'u, 10'u buluyor. Her 9-10 çocuktan biri bodur.
"Ölüm, şiddet, çatışma değil, ihtiyacımız olan demokratik siyaset"
Seçim bölgem Şırnak'tan verdiğim, aynı zamanda memleketim, tekrar ediyorum, dolayısıyla çocukluğum ilk gençliğim oralarda geçti, yıllardır bu sorunu konuşuyoruz, on yıllardır. Her bir yaşanmışlık örneği, bu liste uzun, uzatabilirim ben de neresinden tutsanız, eğitimden sağlığa hepsi Kürt meselesine değiyor. Bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ait ve çok kıymetli sözler. Biz bu tarihi yok sayamayız, yok saymamalıyız. Acıyı çok iyi bilen, acı çekmiş, bunun için ağır bedeller ödemiş bir parti geleneğinden gelen bir kadın, bir Kürt olarak diyorum ki bazı hatırlatmaları neden yapıyoruz biliyor musunuz? Bazı muhalefet partileri gibi yermek ya da eleştirmek için değil, aksine, bu tarihi yeniden hatırlatmak ve bu tarihe hepinizi, iktidarıyla, muhalefetiyle davet etmek için yapıyorum. Türkiye'nin temel sorunlarını diyalog ve müzakere yoluyla çözmeliyiz. Şimdi bu Meclis, iktidarı ve muhalefetiyle, 'Bu sorun hepimizin sorunudur' diyebilmeli ve bu sorunun çözümü için kınama, lanetleme, bizi hedef gösterme, hakaret içerikli bir dil ve yöntem yerine, hiçbir genç bedenin toprağa düşmemesi için sorumluluk almalıdır. Bugün değilse ne zaman alacağız o sorumluluğu? İnsanlar bize niye oy verdiler? Tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylediği gibi, 'İnkar, ret, asimilasyon olmamalı, son bulmalı. Ölüm, şiddet, çatışma değil, ihtiyacımız olan demokratik siyasettir. Sözün bittiği yerde değiliz, sözün başlaması gereken yerdeyiz.' Hepinizi bu söze davet ediyorum."
TIKLAYIN - Genel Kurul'da rahatsızlanan TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, hastaneye kaldırıldı