Güneş görmeyen ve dolayısıyla güneşin zararlı etkilerinden korunmuş olan kulak arkasındaki dokular, zamana yenik düşen cildin yeniden ışıldamasını sağlıyor.
Yılların ilerlemesiyle cilt formunu kaybediyor ve kırışıklıklar boy gösteriyor. Ancak kulak arkasından alınan fibroblast hücreleriyle artık daha genç görünmek mümkün.
ntvmsnbc.com'da yer alan habere göre, Dermatolog Uzm. Dr. Eylem Acar, gelişen teknolojinin kişinin kendi hücreleriyle gençleşmesine ve güzelleşmesine imkan tanıdğını söyledi. Kulak arkasında bulunan fibroblast hücrelerinin 'gençlik iksiri' değerinde olduğunu anlatan Eylem Acar, fibroblastın laboratuvarda fibrocell teknolojisiyle çoğaltılarak başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede yüzdeki kırışıklıkların ve çatlakların giderilmesi, derin olukların tedavisi, dudakların biçimlendirilmesi ve akne tedavilerinde dolgu maddesi olarak kullanıldığını söyledi.
Serum şeklinde enjekte ediliyor
Bu tedavinin klinikte kulak arkası ya da kol içi gibi güneş görmeyen ve kanlanması zengin olan bölgeden 3 mm çapında alınan bir parça ile başladığını anlatan Uzm. Dr. Eylem Acar, “Aynı zamanda kişiden kan alınıyor. Laboratuvara gönderilen kan ve dokunun hücre üretimi yapılıyor. Dört hafta sonra ilk elde edilen hücre kültürü serum şeklinde kişiye enjekte ediliyor. Üç hafta aralıklarla 3 seans uygulama yapılıyor” dedi.
Değişiklik ne zaman hissedilir?
Kişiye enjekte edilen hücrelerin kollajen sentezleyerek derinin yeniden yapılandırılmasını sağladığını dile getiren Acar, işlemin ardından değerlendirmenin 6 ayda yapılabileceğini ifade etti. Acar, ilk enjeksiyon ile mekanik bir doluluk hissedildiğini ve daha sonra çökme olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Üç hafta arayla 2-3 tekrar yapılır. Gözle görülür değişikliklerden önce hissedilir değişiklikler kollajen senteziyle belirginleşmeye başlar. Bu değişiklikler 6-8 haftada bir görülür. Tedavinin ardından 12-24 ay boyunca kademeli olarak düzelme sağlanır. Bu düzelme uzun sürelidir ve bazı araştırmalarda dağılmadan 4-5 yıl boyunca sürdüğü belirtiliyor.”
Fibroblastın etkisi
Uzm. Dr. Eylem Acar, kişinin yaşlandıkça derinin dermis katmanında bulunan hücre sayısının azaldığını hatırlatarak, bu nedenle derinin destek elamanları arasında bulunan elastin ve kollajen liflerin kalitesinin bozulduğunu ifade etti. Kalitesi düşen derinin nemi içerisinde tutamadığını kaydeden Acar, “Cilt, dışarıdan ne kadar nem takviyesi yapılsa da gençlik çağındaki parlaklığı ve canlılığı kazanamaz. Bu yöntemle cilt, hücre sayısı yönünden zenginleştirilir. Hücresel aktiviteler sonucu elastin ve kollajen seviyesi yükselir nem dengesi düzelir. Böylece gençlik çağındaki parlak, sıkı ve pürüzsüz cilt yapısına kavuşulur” diye konuştu.