T24 Haber Merkezi
Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan Başkanlık Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gara operasyonu sonrası muhalefeti hedef alan açıklamalarıyla ilgili "Sıkışınca hemen, ben değil devlet sorumlu diyor. Onu bunu suçlamayı bırakın, her şeyden önce bu büyük acıyı yaşarken neden yas ilan etmediğinizin bir hesabını verin bu millete" dedi.
Gündemdeki Gara operasyonu, Merkez Bankası rezervi tartışması ile AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin'in çıplak aramayla ilgili sözleriyle ilgili açıklama yapan parti sözcüsü Serkan Özcan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gara operasyonu sonrası muhalefete dönük sözlerini eleştirdi.
"İktidarın bir tek konuda gerçek bir sorumluluk almadığını" ifade eden Özcan "Cumhurbaşkanı teşkilatıyla birlikte coşkuyla gerçekleştirdiği kongrede umursamazca “başarısız olduk” dedi, olan 16 canımıza, şehidimize oldu, sonra da kalkıp başarısız olduğu operasyonla ilgili muhalefeti suçladı" dedi.
Açıklamada öne çıkan başlıklar şöyle:
"Cumhurbaşkanı sıkışınca ben değil devlet sorumlu diyor"
Hükümet önce davul zurna ile bir terör operasyonu yaptığını açıkladı, yetmedi bir de müjdeden bahsetti. Tabii sağır sultan bile neyin operasyonu olduğunu anladı hemen. Ardından tam 16 eve ateş düştü. Cumhurbaşkanı teşkilatıyla birlikte coşkuyla gerçekleştirdiği kongrede umursamazca “başarısız olduk” dedi, olan 16 canımıza, şehidimize oldu. Sonra da kalkıp başarısız olduğu operasyonla ilgili muhalefeti suçladı Sayın Cumhurbaşkanı.
Zaten bu iktidarın ve Sayın Cumhurbaşkanının bir tek konuda gerçek bir sorumluluk aldığını duydunuz mu? Sıkışınca hemen, ben değil 'devlet sorumlu' diyor. “Başarısız olduk” itirafını bile “muhalefete karşı kuyruğu dik tutma stratejisi” olarak kullanan bir akılla yönetiliyor ülke. Bir komedi filmindeki replik gibi adeta, “Başarısız olduk tamam ama hele bir sor niye?”
Zaten bu iktidarın ve Sn. Cumhurbaşkanının bir tek konuda gerçek bir sorumluluk aldığını duydunuz mu? Sıkışınca hemen, ben değil “devlet sorumlu” diyor.
“Başarısız olduk” itirafını bile “muhalefete karşı kuyruğu dik tutma stratejisi” olarak kullanan bir akılla yönetiliyor ülke. Bir komedi filmindeki replik gibi adeta, “Başarısız olduk tamam ama hele bir sor niye?”
Peki; soruyoruz o halde. Muhalefet mi “size bir müjdem var” dedi durup dururken? Muhalefet mi terör örgütüne operasyon başlayacağı bilgisini verdi? Muhalefet mi “aman rehine kurtarma operasyonu başarılı olmasın, yoksa iktidarın hanesine yazılır” diye deklare etti? Muhalefet, sizi zora sokmak için “rehine kurtarmanın neredeyse imkânsız olduğu coğrafyaya bir operasyon yapılsın da nasıl olursa olsun mu" dedi. Sizi bununla tehdit mi etti muhalefet? Kamuoyunda sizi köşeye sıkıştırmak için bir deklarasyon falan mı yayınladı muhalefet? Ya da muhalefet size, “PKK savaş hukukuna riayet eden, halden anlayan bir örgüttür, bombaları tepelerine yağdırsanız bile rehineleri, kıllarına dokunmadan bırakıp kaçarlar” diye yalan yanlış bir tüyo mu verdi?
Bu nasıl bir akıl tutulması, daha doğrusu nasıl bir şark kurnazlığıdır böyle? Siz insanların aklıyla alay mı ettiğinizi sanıyorsunuz? Onu bunu suçlamayı bırakın, her şeyden önce bu büyük acıyı yaşarken neden yas ilan etmediğinizin bir hesabını verin bu millete. Yoksa yas ilan etmeyi kongre salonlarınızı “lebaleb” doldurmanıza engel olacak, kongrelerinizi aksatacak diye mi akıl edemediniz? Daha cenazeler toprağa verilmemişken espriler, gülümsemeler eşliğinde sergilediğiniz mizansenlerin getirilerine zarar gelmesin diye mi yas ilan etmekten imtina ettiniz?
"90'ların sözde güvenlikçi siyasetine dönerek terörle mücadele olmaz"
Daha önce denenmiş ve ülkeye büyük zararlar vermiş 90’ların sözde güvenlikçi siyasetine geri dönerek terörle mücadele olmaz! Bu ülkeye yazık etmeyin, deyin.
Büyük ortağı sayesinde halkın sırtına binen küçük ortağın lideri geçen hafta yine esip gürledi. Alıştık artık!
Onu bazen “Serok Ahmet” diye Sayın Genel Başkanımızı onurlandırırken, bazen “AYM kendini feshetmelidir” diye slogan atarken görüyoruz! Şimdi de Gara katliamına ve terör örgütüne ilişkin mesajlar yayınladı.
Cumhur İttifakı'nda safları sıklaştırıp muhalefeti de terör ve ABD yanlısı gibi gösterme telaşına düştü Sayın Bahçeli. Belli ki Biden Amerikası ve AB ile ilişkileri düzeltmeye çalışmanın, ittifakın yakın geleceğine zarar vereceğini düşünüyor kendisi. Tıpkı Avrasyacıların Rusya-Çin ekseninden uzaklaşan bir Türkiye’nin ötesinde kendi geleceklerinden endişe etmeleri gibi. Ama dikkat çekici olan, konuşurken kullandığı üslup. “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” misali bir dil kullanması.
Muhalefete esip gürlerken asıl korkusunu çok fazla belli ediyor. Her seferinde Türkiye’nin hangi eksende yol alması gerektiğini hatırlatıyor. Mesaj büyük ortağına. “Sakın ha” diyor. “Bak terör” diyor, “ABD” diyor, “İttifakımız” diyor. Bunları derken muhalefeti bombalıyor.
Sanki hükümeti “dostum Trump stratejisi” gütmeye muhalefet zorlamış gibi, sanki Avrupa Birliği ile ilişkilerin bozulup Rusya ve Çin’e mahkûm hale gelmeye hükümeti muhalefet sürüklemiş gibi bir dil kullanıyor. Sayın Bahçeli! Lütfen bırakın bu “cambaza bak” hikayesini. Sorun öncelikle sizin ittifakınızın iç sorunu! Ülkeyi sanki bu cendereye muhalefet sokmuş gibi davranmaya hiç gerek yok! Trump “ahmak olma” derken emin olun muhalefetten işaret falan almadı. Çıkarın artık ağzınızdaki baklayı.
“Kan, gözyaşı, terör, ABD” diyerek, düşünce enstitülerini ve analistleri hedef göstererek gerçek hedefinizi saklayamazsınız. Siz açıkça büyük ortağınızı mahkûm ettiğiniz eksenin bozulmasından korkuyorsunuz. Siz, size ihtiyaç olmayacak bir GELECEK’ten korkuyorsunuz. Sizin esas derdiniz kendi bekanız! Artık bu millete açıkça söyleyin bunu.
AKP'li Özlem Zengin'e: Mağdurların üzerinde tepinmekten çekinmiyor
Kendisi de bir 28 Şubat mağduru ve şimdi Hukukçu Milletvekili olan hanımefendinin “çıplak arama mağduru” kadınlarla ilgili söylediği sözleri dinlemişsinizdir.
Resmen binlerce mağduru çileden çıkardı Hanımefendi. Hanımefendiye göre “çıplak arama” şikayetinde bulunanlar samimi değillermiş. “Onurlu ve ahlaklı” kadınlar şikayet için bir yıl beklemezlermiş!
“Propaganda” diyor, her türlü hukuk dışı ifadeyi kullanıyor ama bir tek “hak” diyemiyor, “adalet” diyemiyor! Mağdurların üzerinde tepinmekten çekinmiyor, üzerinde konuştuğu konudan da bihaber bu arada.
Çıplak aramaya maruz kalan mağdurlar öyle bir yıl falan beklemediler Hanımefendi. Maruz kaldıkları onur kırıcı muamelenin ardından hemen şikayetçi oldular. Üstelik bekleseler ne olur! Yaşanan psikolojik travmaları dile getirmek kolay bir iş midir?
Hanımefendinin hukukçu mantığını yitirdiği belli de “bir topluluğa olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sevketmesin!” buyruğunu ne çabuk unuttu! Sayenizde cezaevleri doldu, taştı Hanımefendi.
Adaletsiz bir infaz yasasıyla kalemini kullananı içeride tutup silahını belinden düşürmeyeni salıverdiniz! Bunlar hukuku ve yargıyı sadece kendilerine yontmakta oldukça mahirler.
"Merkez Bankası'nın rezervi eksi 44 milyar dolar"
Nobel ekonomi ödülü almış olsa bile damadınızı Ekonomi bakanı yapmamalısınız dedik. Sayın Cumhurbaşkanı TCMB’nin müdahalelerinin planlı ve kontröllü olduğunu da belirtti.
Bu nasıl planlı bir müdahale ise halen TCMB web sitesinde Merkez Bankası'nın son yaptığı müdahale Nisan 2016 tarihinde gözüküyor.
Madem çekinecek saklanacak bir şey yok, umarız sayın Cumhurbaşkanı bu konuşmayı yapmadan önce TCMB Başkan’ına damadı döneminde yapılan planlı müdahalelerin şeffaf bir şekilde açıklanması talimatını da vermiştir.
Böylece hangi tarihte hangi bankaya ne kadar döviz satıldığını da görmüş oluruz.
Sayın Cumhurbaşkanı rezervlerin 95 milyar dolar olduğuna inandırılmış görünüyor. Gerçekten de böyle bakınca damadını göreve getirdiği 2018 Temmuzdaki 102 milyar dolara göre ve Kasım 2020’de affettiği 85 milyar dolara göre çok fark yok.
O zaman tane tane anlatıp sayın Cumhurbaşkanının tekrar kandırılmasına karşı görevimizi yapalım.
Damadınızı göreve getirdiğinizde 102 milyar dolar olan rezervlerin 32 milyar doları TCMB’ye aitti, kalan 70 Milyar doları ise borçtu Sayın Cumhurbaşkanı.
Damadınızı affettiğiniz Kasım 2020’de ise 85 milyar dolar olan rezerve karşılık olarak Merkez Bankasının tam 133 milyar dolar borcu vardı. Yani TCMB’ye ait rezerv “eksi 48 milyar dolara” gerilemişti.
Bugün ise 95 Milyar dolar rezerve karşı 140 Milyar dolar borcu var. Yani Merkez Bankasının kendine ait rezervi eksi 44 milyar dolar düzeyinde bugün. Damadınız kendi döneminde TCMB’nin elindeki 32 milyar doları sattı, yetmedi üstüne TCMB’yi ilaveten 63 milyar dolar borçlandırdı, onu da sattı.
Üstüne ihracatçılardan aldığı dövizi de biriktirmeyip yine sattı. Hepsini toplayınca tam 128 milyar dolar ediyor Sayın Cumhurbaşkanı.
Ne acıdır ki bu 128 milyar dolar satılırken devletin dış borcu arttı, üstüne dövizle iç borç da almaya başladı. Damadınız bu dövizlerle memleketin borcunu azaltmak yerine piyasaya savaş açtı ve bu savaşı da kaybetti. Kısacası damadınız sizin verdiğiniz yetki ile hem milletin mevcut parasını kaybetti hem de milleti borçlandırdı.
Umarız şimdi daha iyi anlaşılmıştır ve umarız bu konuda bir daha kimse sizi kandırmaya cesaret dahi edemez Sayın Cumhurbaşkanı."