Amerikalı eğitim uzmanı Cathy N. Davidson, gençleri teknolojik geleceğe hazırlamak için eğitim sisteminin tüm kademelerinde köklü değişiklikler yapmak gerektiğini söylüyor.
Sergey Brin ile Larry Page 1998'de Google'u kurduklarında, işe alacakları kişileri seçmelerine yardımcı olacak bir algoritma da belirlemişlerdi.
Fen bilgisi, teknoloji, mühendislik ve matematik derslerinde en yüksek notlara sahip üniversite öğrencilerini seçme üzerine kurulmuştu bu sistem.
12 yıl sonra bir sürprizle karşılaştılar: Geçmişte işe aldıkları, terfi verdikleri, işten çıkardıkları insanları incelediklerinde, temel aldıkları bu dört dersin, Google'da başarılı olmak için gereken özellikler listesinde 8. sırada yer aldığını gördüler.
İlk sıralardaki özellikler neydi peki? İyi bir lider olmak, çalışanlarının esenliğini düşünmek ve iyi iletişim becerileri.
Eğitim sistemi ile "başarılı kariyerler ve demokrasiler" için gerekenler arasındaki "uçurumu" tarif ederken Amerikan eğitim uzmanı Cathy N. Davidson bu örneği kullanıyor.
Davidson, öğrencileri iş dünyasına hazırlamak için üniversitelerin devrimden geçmesi gerektiğini anlattığı son kitabını (The New Education: How to Revolutionise the University to Prepare Students for a World in Flux) İspanyolca yayın yapan BBC Mundo'ya anlattı.
Davidson, günümüz eğitim sisteminin, öğrencileri Dijital Çağ'ın personel ihtiyacına hazırlamadığı kanısında.
Peki, üniversite sisteminde devrim ihtiyacı neden kaynaklanıyor?
Davidson, günümüz eğitim sisteminin, 19. yüzyılın ve Sanayi Çağı'nın ihtiyaçlarına cevap vermek, köylüleri fabrika işçisine dönüştürmek üzere hazırlandığını, dünyada zorunlu eğitimin de bu ihtiyaçtan doğduğunu söylüyor.
Öte yandan, yöneticiler sınıfında olanlara da ayrı beceriler öğretiliyor. Zeka testleri, çoktan seçmeli sınavlar bu dönemde, bilgi özümseme sürecinin otomasyonunu sağlamak üzere ortaya çıktı.
Bugün internet ile köklü bir değişime uğramış bir dünyada yaşıyoruz. İsteyen herkes kimsenin onayı olmaksızın bir düşünce ortaya atabilir. Dünyanın en zengin ve en güçlü ülkesinin başkanı hiçbir gerçeklik ve sorumluluk duygusu olmadan istediği saatte tweet atabilir.
Nelerin değişmesi gerekiyor?
Son yıllarda üniversite sisteminde devrim diye sunulan çözümlerin çoğunun hala "19. yüzyıl"a hitap ettiğini söylüyor Davidson:
"Örneğin, tüm bilgilerin internete konarak bilgisayar kullanan herkese öğretme fikri", indirgemeci ve saçma bir düşünce. Çünkü karmaşık olaylarla nasıl baş edeceğeinizi öğrenmiyorsunuz bu yolla. Sonra da amorf bir bilgi ile, demokrasiye tehdit oluşturan sahte haber durumlarıyla karşılaşıyorsunuz."
Oysa bunların tersi olmalı. İnsanların altta yatan yalanları anlaması için eğitilmesi gerekiyor.
Bir de eğitimde "gereksiz" diye düşünülen konuların kaldırılmasından yana olanlar var. Onlara göre "gerekli" olan, kodlama ve teknolojiye yönelik işlerdir. Tarih, felsefe, sosyoloji ve sanat "gereksiz" kategorisindedir.
Oysa Google'ın yaptığı türden araştırmalardan biliyoruz ki mesleki olarak hızlı ilerleyen insanlar iletişim becerileri gelişkin olanlar ve çok kültürlü ve tarihsel düşünmeyi becerenlerdir.
Bu yüzden eğitimi kategorilere ayırmadan ele almak, ilgiyi farklı disiplin alanlarına göre değil, sorunlara göre organize etmek gerekir.
Burada teknolojinin işlevi, öğrenmede otomasyonu sağlamak değil, öğrenmeyi ve yaratıcılığı teşvik etmektir.
Üniversite eğitimi ne kadar önemli?
Üniversite eğitimi konusundaki en büyük yalanlardan biri "ona ihtiyacımız olmadığı" yalanıdır.
Gelir ile eğitim seviyesi arasındaki ilişki kıyaslandığında, üniversitenin öneminin giderek arttığını görüyoruz.
Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg, Microsoft'un kurucusu Bill Gates, üniversiteye gitmediği halde başarılı olunabileceğine dair örnekler olarak konuyor önümüze.
Oysa Bill Gates üniversitenin önemini gösteren örnek olarak sunulmalı. Zira 11 yaşından itibaren Washington Üniversitesi'nde bilgisayarlarla çalışmaya başlamış Gates. Yani çocukluğundan beri profesyonel araştırmanın içerisinde.
Ancak herkesin üniversiteye gitmesi de şart değil tabii. Kimileri kitaptan öğrenmeye ilgi duymayabilir veya kendine özgü ilgi alanları olabilir.
Ama tüm mesleklerde ileri düzeyde eğitim olmalı, ki bunun ille de üniversite eğitimi şeklinde olması gerekmiyor.
Sınavların işlevi ne?
Resmi eğitimde çocuklara öğretme tarzı birçok yönüyle işe yaramıyor. Örneğin tenis oynamak istiyorsam teori dersi veya sonunda derece sınavına ihtiyacım yok.
Oysa küçük yaştan itibaren eğitim tümüyle sınavlara endeksli hale getirildi. Bu ise olumsuz sonuçlara yol açıyor: Mekanik bir yaklaşım, motivasyon eksikliği, öğrenme heyecanı yerine sınav stresi, öğrenme sürecine bütünlüklü bakmak yerine doğru cevap üzerinde yoğunlaşma ve böylece öğretimin sınırlı hale getirilmesi gibi sorunlar bunlar.
Özellikle fen bilgisi, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında bu sorunlar daha ciddi bir hal alıyor. Doğru cevap üzerinde yoğunlaşmış bir eğitim, bilim insanı olmak için gereken derin zihin süreçlerini öğretmiyor.
Sınavlar entelektüel ufku genişletmek yerine belli bir düşünme disiplini yaratmaya çalışıyor.
Farklı beceriler öğrenmenin önemi
Otomatiğe bağlanmış öğrenme tarzı insanı kolay cevapları kabul etmeye yöneltiyor. Oysa bugün en çok ihtiyacımız olan şey karmaşık sorular sormaktır.
Çoktan seçmeli bir sınavda tam puan almak için doğru cevapları seçmeniz yetiyor. Ama farklı becerileri öğrendiğinizde basit bir çözüm sunmuyor, daha derin sorular ve yanıtlar üzerinde düşünür hale geliyorsunuz.
İşçiler ve yurttaşlar olarak bunun yararı var bize.
Ben öğrencilere ders verirken soru sormak için el kaldırma yöntemini kullanmıyorum. Herkesin katkıda bulunabileceği bir ortam yaratıyorum.
Tüm öğrenciler gruplar halinde öğrenme, araştırma, yöntem geliştirme ve çözüm bulma sürecine katılıyor.
Böylece ekip çalışması, işbirliği, iletişim becerileri gelişiyor. İşte insanı Google CEO'su yapacak beceriler bunlardır.