Genetiği değiştirilmiş organizmalarla (GDO) ilgili yönetmeliğin yürürlüğe girmesi bu konudaki tartışmaları hızlandırdı. GDO’lu ürünlerin ithalatına izin verilmesinin sağlık açısından riskine dikkat çekilirken, öncelikle risk analizlerinin yapılması gerektiğini savunanlarda var.
Kısaca ‘GDO’ adı verilen, insan sağlığına ve çevreye zararları olduğu tartışılan, genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünler hakkındaki yönetmeliğin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nca 26 Ekim’de Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesi, sivil toplum örgütlerini harekete geçirdi. Uzmanlar, meslek odaları, bilim adamları ve gazeteciler de konuyu tartışmaya açtı. GDO’ya Hayır Platformu’nu oluşturan sivil toplum örgütleri, GDO konusundaki yönetmeliği, halk sağlığı, tarım üretimi ve biyolojik çeşitlilik açısından endişeyle karşıladıklarını bildirerek, yaptıkları ortak açıklamada şöyle dediler:
“GDO, pek çok ülkede kısıtlama ve tüketici reddi ile karşı karşıya. Çıkarılan yönetmelik bazı düzenlemeler içerse de, bugün kesin bir yasaklamayı sadece bebek gıdalarında yaparak, herhangi bir ürün üzerinde ‘GDO’suzdur’ ifadesinin kullanımını yasaklayarak ve birçok maddede denetim ve GDO mevcudiyeti konusunu yorum ve keyfiyete bırakarak amaç kapsamı dışına çıkmıştır.” Gıda Mühendisleri Odası yetkilileri de, “GDO’lu ürünlerin sağlığa zararı olmadığı kanıtlanıncaya kadar işlenmesi ve tüketime sunulmasına izin verilmemelidir” dediler.
Bu konuda ne dediler?
Gökhan Günaydın (TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı): “1998’den beri, her yıl en az GDO’lu 2 milyon ton soya, 2 milyon ton mısır ülkeye rahatça giriyordu. Şimdi GDO’lu ürünlerin ekimine de izin veren yasa tasarısı taslağını Bakanlar Kurulu’ndan geri çektiler, yerine ekime izin vermeyen bir yönetmelik çıkardılar. Ekimine Türkiye’nin ihtiyacı yok, yenilmesine de izin verilmemeli. Türkiye’de 800’den fazla üründe GDO’lu gıda olduğu kanıtlandı.”
Prof. Dr. Tayfun Özkaya (Ege Ü. Ziraat Fak.): “Yeni yönetmelik Türkiye’ye GDO’ların ithalatı ve kullanımını serbest bırakıyor. GDO’lu ürün üretimine izin vermiyor ama ithalatına izin veriyor. 5. maddeyle zararları da kabul edilmiş oluyor. Avusturya’da hayvanlar üzerindeki deneyler sonucu, GDO’lu ürünlerin vücutta organ hasarı, karaciğer ve böbrek yetmezliği, kısırlık, erken doğum ve düşük gibi önemli rahatsızlıklara yol açtığı kanıtlanmıştır.”
Prof. Dr. Selim Çetiner (Sabancı Ü. Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fak.): “Bir ekonomik yararı var ki, dünyada çok önemli oranda GDO’lu tarım yapılıyor. Araştırmamda Türkiye’nin her yerinden toplanan 51 hayvan yeminden 50’sinde genetiği değiştirilmiş soya çıktı. AB de, Türkiye’nin ithal ettiği soyaları ithal ediyor. Bilimsel verilere dayalı olarak, risk analizleri yapılsın, insan sağlığı ve çevre üzerindeki etkileri araştırılsın, yasal çerçevesi çizilsin, sonra katkı sağlayacağını düşünen çiftçi eker, düşünmeyen ekmez.”
Prof. Dr. Sabahattin Özcan (Ankara Ü. Tarla Bitkileri Böl.): “Zararlı olduğunu gösteren bulgular da var ama bunlar kendi içinde çelişkili. İnsan ve hayvan sağlığı için riskleri varsa araştırılsın, olmadığına kanaat getirilirse bu ürünleri üretelim ve kullanalım.”
Necati Doğru (Vatan gazetesi yazarı): “Yönetmelik bütün canlı deseni ve türünün de sağlığını, varlığını tehlikeye attığı için yılanlar, çıyanlar, akrepler ve fareler size diş biliyor olacaklar...”
Güngör Uras (Milliyet gazetesi yazarı): “Kanunla düzenleme beklenirken, bir yönetmelikle hükümetimiz GDO’ya ülkenin kapılarını açtı.”
Ahmet Atalık (TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şb. Bşk.): “Yönetmelik gerçek bir komedi. GDO’lu ürünlerin bebeklerin besinlerinde kullanılması yasak. Çocuk için zararlı olan, büyükler için zararlı değil mi?”
Hangi ürünlerde var?
Gökhan Günaydın bu konuda şu bilgileri verdi: “Mısır, soya, pamuk ve kolza, genleriyle oynanmış bitkiler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Bunlardan üretilen ürünler, GDO’lu olma riski taşıyor. Bu dört üründe de dışa bağımlıyız. Mısır ve soyadan üretilen yağ, un, nişasta, glikoz şurubu, sakkaroz, fruktoz içeren gıdalar, bisküvi, kraker, pudingler, bitkisel yağlar, şekerlemeler, çikolata ve gofretler, hazır çorbalar, mısır ve soyayı yem olarak tüketen tavuk vb hayvanlardan elde edilen gıdalar, hazır mamalar, çorbalar, sıvıyağlara kadar 800 çeşit ürün sayabiliriz.”
Nasıl ortaya çıktı?
Ahmet Atalık, GDO’lu ürünlerin Türkiye’ye girişinin nasıl ortaya çıktığını şöyle anlattı:
“GDO’lu ürünleri bakanlık 1998’den beri sürekli reddetti, ta ki 2003’te Arjantin’den kalkan bir soya gemisinin Brezilya açıklarında Greenpeace aktivistlerince, ‘GDO’lu bu yük’ diye durdurmasına kadar. Sonra yapılan analizler sonucu ürünlerin GDO’lu olduğu ortaya çıktı. Yoksa o gemi bizim Mersin limanımıza yanaşacaktı. Bakanlık bu olaydan sonra reddedemedi.”
GDO nedir
Genleri bir canlıdan alıp başka bir canlıya nakletme işine, ‘Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO)’ deniyor. Bu şekilde sıcağa, soğuğa, böceklere ya da virüslere karşı dirençli yeni ‘tür’ler yaratılmış oluyor. Amaç açlığa çözüm. Çünkü GDO teknolojisiyle, çok daha fazla ürün elde edilmesi ve besin değerlerinin artırılması hedefleniyor. Genetiği değiştirilmiş gıdaların sağlığa zararları tüm dünyada tartışma konuları arasında en önemli yeri tutuyor. Farklı gen türlerinin karıştırılması yoluyla elde edilen yeni organizmalar, GDO karşıtlarınca, ‘Frankeştayn gıda’ olarak tanımlanıyor.
Frankenstein gıdalara ‘hayır’
GDO’ya ilişkin yönetmeliğe bir tepki de İzmir’den, ‘GDO’ya Hayır Platformu’ndan geldi.
Platform İzmir Dönem Sözcüsü Vezan Karabulut, GDO’ları ‘Frankenstein gıdalar‘ olarak tanımladıklarını belirterek, “Biz domates yediğimizi sanırken, aslında farklı bir gıdanın genlerini yiyor olacağız” diye konuştu.
Eker: Mahkeme GDO’ya kapı açar
Genetiği değiştirilmiş organizmalı ürünlere ilişkin yönetmelik dün TBMM Genel Kurulu’nda tartışma konusu oldu. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, yönetmeliğin amacının GDO’lu ürünlerin ithalatını kolaylaştırmak değil, aksine ithalatını zorlaştırmak, kontrol ve denetim altına almak olduğunu söyledi. Eker, “‘Biz bunu mahkemeye götürürüz’ demek, açık söylüyorum ki kesinlikle GDO’ya kapı açmak demek olur” dedi. Yönetmeliğin yanlış aktarıldığını ve Türkiye’nin GDO’larla ilgili herhangi bir mevzuata sahip olmadığını belirten Eker, işlemlerin 1998’de çıkarılan bir bakanlık talimatıyla ve beyana tabi olarak yapıldığını ifade etti.
Baykal: Yönetmelik iptal edilmeli
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin, Kürt ve Ermeni açılımının ardından, milletin önüne GDO olmak üzere yeni bir açılım daha getirdiğini belirterek, hükümetin gıda tuzağı olan GDO’lara izin veren yönetmeliği iptal etmesi gerektiğini söyledi. Hükümet yapmazsa, kendilerinin yönetmeliği iptal ettireceklerini söyleyen Baykal şunları kaydetti: “Yasa taslağı geldi diye beklerken, ‘yasaya falan gerek yok biz yönetmelik çıkarıyoruz’ dediler. Şimdi bunu sessizce, vurkaç operasyonu ile, bir gıda tuzağını yürürlüğe koydular. Bu 70 milyonun sağlığını, geleceğimizi istikbalimizi tehlikeye atan bir olay.”
AB’de sıkı denetim var etiket zorunlu
GDO, Avrupa Birliği’nin (AB) yıllardır gündeminde. AB bu ürünlerde sıkı bir denetim ve etiketleme politikası uyguluyor. GDO etiketlemesi yapılabilmesi için ilgili ürünün yüzde 0.9 oranında GDO içermesi gerekiyor. AB bu konudaki uygulamalarını 2003’te yürürlüğe giren 1829/2003 sayılı yönetmeliğe göre yürütüyor.
Yönetmeliğin etiketlemeyle ilgili bölümünde, bu uygulamanın ‘GDO içeren ya da GDO’dan oluşan gıda maddeleri için’ ve ‘GDO içeren ya da GDO’dan oluşan ürünlerle üretilen gıda maddeleri için’ geçerli olacağı belirtiliyor. GDO içermesine karşın etiketlemeye gidilmeyecek durumlar ise 18.10.2003 tarihli AB Resmi Gazetesi’nde şu şekilde ifade ediliyor: “Bu bölüm, yüzde 0.9 oranından daha yüksek olmayan oranda GDO içeren, GDO’dan oluşan ya da GDO’yla yapılan gıda ürünleri için uygulanmayacaktır.”
Yüzde 0.9 oranının aşıldığı durumlarda ise spesifik bir etiketleme yöntemi uygulanıyor. İlgili yönetmeliğe göre:
1- Birden fazla malzeme içeren ürünlerde, içindekiler listesinde ‘genetiği değiştirilmiş’ ya da ‘genetiği değiştirilmiş ...le üretilmiş’ ifadelerinin ilgili malzemenin hemen arkasından parantez içinde yazılması gerekiyor.
2- Malzemenin bir kategorinin ismi olarak gösterildiği durumlarda, ‘genetiği değiştirilmiş ... içerir’ ya da ‘genetiği değiştirilmiş ...le üretilmiş ... içerir’ ifadelerine içindekiler listesinde yer verilmesi gerekiyor.
3- İçindekiler listesinin bulunmadığı durumlarda ‘genetiği değiştirilmiş’ ya da ‘genetiği değiştirilmiş ...le üretilmiştir’ ifadelerinin etiketin üzerinde açıkça görülür şekilde yer alması gerekiyor.
4- İlk iki maddedeki GDO vurguları, içindekiler listesinin altında dipnot olarak yer alabilir. Bu durumda en az içindekiler listesinde yer alanların boyutunda yazılması gerekir. İçindekiler listesinin bulunmadığı durumlarda etiketin üzerinde açık şekilde yer almalıdır.
5- Gıda ürünün nihai tüketiciye satıldığı aşamada, paketlenmemiş ürünlerde olduğu kadar büyüklüğü 10 cm2’yi geçmeyen paketlerde satılan ürünler için GDO’yla ilgili ifadeler sürekli ve görülür bir şekilde ürünün sergilendiği tezgâhın üstünde ya da hemen yanında ya da paketleme malzemesinin üzerinde kolay şekilde tespit edilebilecek ve okunabilecek büyüklükte olmak kaydıyla yer almalıdır.
GDO’lu ürünlerle beslenen hayvanlardan elde edilen et, süt ya da yumurtalar için GDO etiketlemesi yapılmıyor. AB içinde GDO’larla ilgili yasal düzenlemeye yönelik yeni bir değerlendirme süreci başlatılmış durumda. Bu çalışmada mevcut yasal düzenlemeyle ilgili risk değerlendirmesi, onay süreci ve etiketleme unsurlarına yoğunlaşılıyor. Değerlendirme raporunun 2010’un yaz aylarında yayımlanması bekleniyor. AB içinde GDO üretimini yasaklayan 6 ülke var. Bunlar Avusturya, Fransa, Yunanistan, Macaristan, Almanya ve Lüksemburg.