T24- Uzmanlar sarsıcı olayları izleyen gazetecilerin çok yoğun duygusal ya da psikolojik stres yaşamalarının doğal olduğunu söylüyor.
Deutsche Welle'de yer alan habere göre, fotomuhabiri Kian Amani, geceleri gergin olduğunu, kendisini güvende hissetmediğini söylüyor. Washington’da yeni bir hayata başlayan Amani geçen yaz Tahran sokaklarında yaşanan gerginliği ve şiddet eylemlerini haber yapıyordu. Gazeteci, protesto gösterilerinin fotoğrafını çektiği için güvenlik görevlilerince üç kez tutuklanmış. Şiddete tanık olmak Amani’ye çok zarar vermiş: "Kaçıyordum. Ateş etmeye başladılar ve bir kurşun, belki 18-19 yaşlarındaki bir gencin göğsüne isabet etti. Genç gözlerimin önünde öldü. Benim için çok zor bir olaydı. Günlerce kabus gördüm. Depresyona girdim. Seçimlerin yıldönümünde bu duyguları tekrar yaşıyorum."
Amani, yalnız değil. Araştırmacılar, 11 Eylül saldırıları, Haiti depremi ya da İran seçimleri gibi etkileyici olayları izleyen gazetecilerin, aradan uzun zaman geçse bile, çok yoğun duygusal ya da psikolojik stres yaşamalarının doğal olduğunu söylüyor. Gazeteciler haber yaptıkları olayları izlemekle kalmıyor aynı zamanda olayları yaşıyor.
11 Eylül saldırıları ve Katrina Kasırgası’na tanık olan gazetecileri tedavi eden Washingtonlu psikolog doktor Suzan Stafford, sarsıcı olaylar yaşayan kişileri haber yapan gazetecilerin de aynı stresi çektiğini söylüyor: "Gazetecilerin yaşadığı stres hem fizyolojik hem de duygusal. Fizyolojik olarak tehlikeli bir durumla karşılaştığımızda bedenimiz çok sayıda kimyasal salgılayarak dikkatimizi toplamamızı ve gerektiğinde harekete geçmemizi sağlar. Gazeteciler normal durumlarda insan yücudunda bulunmayan kimyasalları fazlasıyla taşıyor. Bu kimyasalları vücutlarından atmaları günler sürebiliyor. Ayrıca zor durumdaki insanlarla bağ kuruyorlar. Sürekli üzüntü çekiyorlar. Hatta hayatta kaldıkları için suçluluk bile duyabiliyorlar. Başkaları acı çekerken kendilerinin aynı acıyı çekmemeleri onlara ağır bir suçluluk duygusu yaşatıyor."
Araştırmalar, savaş muhabirlerinin neredeyse üçte birinin, sarsıcı br olayın tetiklediği aşırı endişe yaşadığını, yani Travma Sonrası Stres Bozukluğu çektiğini gösteriyor. Bozukluğun belirtilerinden bazıları aylar, hatta yıllar süren kabuslar, hafıza sorunları ve geçmişe dönüşler. Bir araştırmada, fotomuhabirlerinin yüzde 98’i, sarsıcı olaylar yaşadığını söyledi. Her onaltı gazeteciden birine, Travma Sonrası Stres Bozukluğu teşhisi kondu: "Uyumakta zorluk çekiyorlar. Tanık oldukları dehşetle ilgili kabuslar ya da rüyalar görüyorlar. Sinir bozukluğu yaşıyorlar. Geri dönmek rahatsızlık verebiliyor. Hatta hayatta kaldıkları için suçluluk bile duyabiliyorlar."
11 Eylül 2001’de Pentagon’a girişilen terör saldırısını izleyen deneyimli gazeteci Mike Walter, uzun süre kabusların etkisinden kurtulamamış. Geçirdiği bunalımı anlatmak için de tanık oldukları sarsıcı şiddet olaylarından etkilenen gazeteciler hakkında bir belgesel hazırlamış. Şimdi gazetecilerin sarsıcı olayların etkisinden kurtulmasına yardımcı olan DART adlı merkezde çalışan Walter, İran sokaklarındaki protesto gösterilerinin birinci yılında çok sayıda gazetecinin geçen yılki stresi yeniden yaşadığını söylüyor: "Sarsıcı olayların yıldönümlerinde gazetelerdeki fotoğraflar sizi geçmişe götürür. 11 Eylül’ün yıldönümünde hissettiklerim beni çok şaşırtmıştı. Saldırı anındaki tepkilerimin aynısı oluşmuştu."
Doktor Stafford, insanoğlunun son derece dirençli olduğunu ve gazeteci hastalarının aile ve arkadaşlarının desteğiyle daha normal bir yaşama geri dönebileceğini söylüyor. Uzman, hastalarını eski yaşamlarına geri dönmeye ve gelecek konusunda olumlu düşünmeye teşvik ediyor. Tabii hastaların da daha iyi ve güzel şeyler yaşayabileceklerini düşünmesi gerekiyor.