Medya

Gazete Duvar yazarı Erciyes, Emin Karaca'nın ardından yazdı: Sona eren bir Bab-ı Ali kuşağının, geleneğinin temsilcilerinden biriydi

14 Ocak 2021 13:05

Gazete Duvar yazarı Cem Erciyes, önceki gün Koronavirüs (Covid-19) nedeniyle yaşamını yitiren gazeteci-yazar Emin Karaca'nın ardından kaleme aldığı yazıda, "Sona eren bir Bab-ı Ali kuşağının, geleneğinin temsilcilerinden biriydi. Sanki Bab-ı Ali’nin içinde doğmuş ve orada yetişmiş basına, edebiyata, sol geleneğe bağlı bir gazeteci kuşağına dahildi. Bu alanlarda çok sayıda araştırma kitabına imza atmış çalışkan bir yazardı." düşüncesini dile getirdi.

Erciyes, "Sosyalistliği ve gazeteciliği kimliğinin temel unsurları olmuş. Ben de hep onu öyle bildim, tanıdım. Sürekli basın kartı sahibiymiş. Aktif gazeteciliği aslında erken sayılabilecek bir yaşta, 80’lerin sonunda bırakmış. Ve tamamen kitaplara odaklanmış. Bu tarihten itibaren sevdiği konuları araştırdığı ve hepsi de yayımlandığında epey ilgi çeken kitaplar yazdı. Bir sosyalist olarak eski tüfeklere, toplumsal mücadeleler tarihine eğildi. ‘Yeraltı Dünyadan Başka Yıldız Değildi’, ‘Eski Tüfeklerin Sonbaharı’, ‘12 Eylül’ün Arka Bahçesinde’ gibi kitapları yazdı. Basın tarihi ise belli başlı konularından biri oldu. Onunla komşu bir konu olarak edebiyat tarihine ve en çok da Nazım Hikmet’e ilgi duydu. Emin Karaca, hepsi de yayımlandığında ilgi çeken ‘Nazım’ın Aşkları’, ‘Sevdalınız Komünisttir’, ‘Tepeden Tırnağa Nazım Hikmet’ gibi çok sayıda kitap yazdı. Onlardan bir olan ‘Mistik, romantik, ağır mahkum ve göçmen şair Nazım Hikmet’ adlı kitabının girişinde şairin hayatına dair yanlış bilgilerden ve herkesin onu işine geldiği gibi anlatmaya çalışmasından biraz da kızgınlıkla bahsediyor. Olabildiğince açık sözlü bir Nazım Hikmet portresi sunmaya gayret ediyordu, onun Nazım Hikmet’i ise ünlü kitabının adında olduğu gibi öncelikle komünistti." ifadesini kullandı. 

Erciyes yazısında şunları kaydetti:  

"Emin Karaca yaşam biçimleri, dünya görüşleri ve hiç yılmadan çalışıp son dakikaya kadar hayata tutunmaktan, mücadele etmekten vaz geçmemeleri ile temsilcileri her geçen gün azalan bir başka kuşağa aitti. Eksikliğini hep hissedeceğiz."