CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu ile AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir
Mehmet Fırat, birbirlerine yönelik son günlerdeki iddiaları TBMM'de tartıştılar. Saat 14.30'da başlayan tartışma 1.5 saat sürdü.
Basının galibi Kılıçdaroğlu
>>> Uzman gözüyle düellonun galibi
Tartışmayı yöneten gazeteci Uğur Dündar, tartışmacıların kırıcı olmayan bir üslup kullanacaklarına inandığını belirterek, kendisine gösterilen güven ve teveccühe teşekkür etti. Dündar, tartışma konusunun siyasetçilerin birbirlerine yönelttikleri iddialarla sınırlı olacağını ve dışarıdan ayrıca bir soru almayacaklarını söyledi.
Düello yapmıyoruz
Dündar, tartışmadan önce katılımcılara kısa bir söz verdi. AKP'li Fırat, CHP'li Kılıçdaroğlu'na teşekkür ederek sözlerine başladı. Halkın büyük bir bölünün televizyonları başında bu tartışmaya kilitlendiğini belirten Fırat, ''Birileri belki şunu bekleyebilir; çok sert bir tartışma olacak. Biraz önce düellodan bahsediyordunuz. Biz düello filan yapmıyoruz. İkimizde siyasetçiyiz. Belli bir adap içerisinde konuşuruz ve bu adabın dışına çıkmayacağımızı hep
beraber göreceğiz. O bakımdan, birileri belki hayal kırıklığına uğrarsa şimdiden özür dilerim'' dedi.
Siyasette ahlakı egemen kılma toplantısı
Dündar, daha sonra Kılıçdaroğlu'na söz verdi. Kılıçdaroğlu da Fırat'a teşekkür ettikten sonra, ''Bu toplantı, bir düello toplantısı değil. Siyasette ahlakı egemen kılma toplantısı olacak bu toplantı. Bu toplantı, sokaktaki yurttaşın rahat soramayacağı soruları, sorma toplantısı olacak. Bu toplantıda, siyasette yalanın çok uzun ömürlü olmayacağını, yine göreceğiz ve toplantıda tüyü bitmemiş yetimin hakkının nasıl arandığını hep beraber göreceğiz'' diye
konuştu.
Kılıçdaroğlu: İftira atmam, belgeyle konuşurum
Gazeteci Dündar, daha sonra ilk sözü iddia sahibi olan CHP'li Kılıçdaroğlu'na verdi.
Yaşamı boyunca hiç kimseye iftira atmadığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''İftira sözcüğü benim kitabımda yoktur. Söylediğim her şey, mutlaka ama mutlaka belgeye bağlıdır. Ben belgeyi bir fotokopi olarak algılamam. Mutlaka o belgenin orijinaliyle fotokopisini bulundururum. Hepiniz hatırlarsınız; Şaban Dişli olayını gündeme getirdiğimde, 'CHP kurumsal kimlik olarak iftira atıyor, Kılıçdaroğlu iftira atıyor' dediler. Olayı sizin takdirinize bırakıyorum. Deniz Feneri olayını hepiniz biliyorsunuz. 'İftira atılıyor' deniyor, olay dalga dalga yayılıyor. Daha da büyüyecek gibi görünüyor. Almanya'nın en büyük dolandırıcılık davasında Mehmet Gürhan ile Zekeriya Karaman arasındaki ilişkiyi, genel vekaletnameyi yine ortaya koydum. Konu yine pek çok davaya konu olacak. Dolayısıyla söylediğim her şey doğrudur. Her şeyin belgesi vardır. İftira atmadım, öyle bir alışkanlığım da yoktur.''
Fırat imzalı şikâyet dilekçesi
Daha sonra bir ihbar dilekçesi gösteren Kılıçdaroğlu, Başbakanlık Teftiş Kurulu'na yazılan bu dilekçenin altında Dengir Mir Mehmet Fırat'ın imzasının yer aldığını iddia etti. Bu dilekçede, bir gümrük kontrolörünün, mal varlığında izah edilemeyecek haksız artış olduğu, varlığının eşi, çocukları ve kardeşleri üzerine geçildiği bilgisinin yer aldığını ifade etti.
Ukrayna Hükümetinin, Türkiye Cumhuriyet Gümrük İdaresine bir yazı göndererek, MENAS firmasının faturalarının sahte olabileceğini ve bunun incelenmesini istediğini, bunun üzerine olayın bu gümrük kontrolörüne intikal ettirildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
Yedi sülalesi araştırılıyor
''Bu olaydan sonra Sayın Fırat, gümrük kontrolörünü şikayet ediyor. Başbakan Sayın Recep Tayip Erdoğan, onay veriyor. 'Evet inceleyin bakalım buradan ne çıkacak' diyor. Olay inceleniyor. Kendisi, kardeşleri, küçük çocukları da dahil onlar, bütün yakınları yani, bu kontrolör arkadaşın yedi sülalesi inceleniyor. Sonunda iki müfettişin vardığı sonuç şu: 'Müfettişliğimizce yapılacak işlem bulunmadığı, bu konuda müfettişliğimizce soruşturma yapılmasına gerek olmadığı kanısına varılmıştır' deniliyor. Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da
'haklısınız' diyor.
Bir politikacının bir müfettişe yönelik olarak, 'mal varlığınızı çocuklarınızın ve kardeşlerinizin üzerine geçirdiniz ve incelendiğinde bu görülecektir' diye çok açık ve net bir ifade kullandıktan sonra, Başbakanlık Teftiş Kurulundan iki müfettişin aylarını ortaya vererek çıkardıkları sonuç; bu ihbar dilekçesinin fiyasko olduğudur. Muhbir ben değilim. Şikayetçi ben değilim. Ama olayın ortaya çıkmasını isteyen Sayın Fırat. Suçlanan müfettiş, suçlandığı bütün konulardan Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişlerince aklanıyor.''
Fırat mahkemeye de vermiş
Kılıçdaroğlu, Fırat'ın şikayetle yetinmediğini, gümrük kontrolörünü mahkemeye verdiğini, kontrolörün mahkemede de beraat ettiğini anlatarak mahkeme kararını okudu. Kılıçdaroğlu, ''Sormak isterim; kim müfteridir, kim müfteri değildir? Benim söylediklerimin hepsi doğru çıktı'' diye konuştu.
Fırat'ın yanıtı
Daha sonra Dündar, iddialara cevap vermesi için sözü AKP'li Fırat'a verdi. Fırat, hiçbir zaman Kılıçdaroğlu'na ''muhbir'' demediğini ifade ederek, ''Ben müfteri dedim. İkisinin arasında fark var. Muhbir 'ihbar edendir', müfteri 'iftira atandır.' Dolayısıyla ikisi farklı şeylerdir'' dedi.
Siyasetçi olmanın dışında, her vatandaş gibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu kaydeden Fırat, ''Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası'nın her vatandaşına verdiği hak ve yetkileri kullanma hakkına sahibim'' ifadesini kullandı.
Fırat, Kılıçdaroğlu'na, söz konusu gümrük kontrolörünün 2002 ve 2007 seçimlerinde CHP'den Diyarbakır milletvekili aday adayı olup olmadığını sordu. Fırat, ''Eğer aday adayı olmuşsa CHP ile organik bağı vardır'' dedi.
Hakkındaki iddianın haksız bir iddia olduğu kanısıyla şikayet hakkını yetkili merciler nezdinde kullandığını dile getiren Fırat, Kılıçdaroğlu'nun konuyla ilgili diğer belgeleri okumadığını söyledi. Belgelerin belli bir kısmının okunduğunu ancak devamının okunmadığını belirten Fırat, Başbakanlık Teftiş Kurulunun belgesinin, ''Mal beyanı yönünden bir suç oluşmadığını fakat haksız yere beni suçladığından mahkemeye sevk edilmesine karar verilmesi gerektiğini
söylediğini'' anlattı.
Şikayetlerinden birisinin uygun bulunmadığını ancak diğerlerinin uygun bulunduğunu ve kontrolörün mahkemeye sevk edildiğini ifade eden Fırat, adı geçen kişinin, eşinin ve çocuklarının kendisi hakkında tazminat davası açtığını, mahkemenin bu davayı reddettiğini açıkladı ve mahkemenin ret gerekçesini okudu.
Dündar yönetiminde gerçekleşen tartışmanın ikinci turunda söz alan CHP'li Kılıçdaroğlu, Menas A.Ş ile ilgili raporu hazırlayan kişinin CHP'den milletvekili adayı olduğunu doğruladı.
Kılıçdaroğlu, ''Halka doğruları söyleyeceğiz, doğruların arkasından gideceğiz. Bürokratlar içinde CHP'den değil, AKP'den de aday adayı olanlar var. Başbakanlık Teftiş Kurulu bir yazı üzerine bir müfettişin, bir kontrolörün yedi göbeğini inceleyip mal varlığı ile ilgili bir şey bulamıyorsa, bu ne demektir? Bunu ben yapmıyorum. Başbakanlığın müfettişleri yapıyor'' diye konuştu.
Dövizi içeriden topluyorlar
Müfettişin mal varlığı ile ilgili bir şeyin olmadığını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Belgeler burada'' dedi.
Kılıçdaroğlu, Menas A.Ş'nin Mersin'de kurulu ihracat yapan bir şirket olduğunu, ihracat yaptığı için de devletten KDV iadesi ihracat desteği aldığını hatırlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bir olay oluyor, ihracat yapılıyor. Fakat ihracattan sonra beklenen dövizler Türkiye'ye gelmiyor. Olayı Hazine Kontrolörü Orhan Tur soruşturuyor. Sadece Menas bağlamında değil. Pek çok büyük olayı soruştururken, Menas olayını da soruşturuyor. Düzenlediği rapor sonucu, 'İhracat yapılmış gibi gösteriliyor. Ama dövizler Türkiye'ye dışarıdan gelmiyor. Dövizi iç piyasadan topluyorlar, Mersin Serbest Bölgeye götürüyorlar. Mersin Serbest Bölgede açılan bir hesaba
yatırılıyor. Sonra da 'Türkiye'ye yurt dışından döviz geldi' diye götürüp Merkez Bankasına veriyorlar ve İhracat teşvik primini alıyorlar. İddia bu.
Haksız kazanç sözkonusu
Tur'un raporu sonucu, kaçakçılık bağlamında bir soruşturma açılıyor. Raporda, Menas Yönetim Kurulu Başkanına 'Sizin hakkınızda böyle bir soruşturma açılmış, sizin aldığınız teşvikleri, Merkez Bankasına geri verdiniz. Bu hayali işlem midir?' diye soruluyor. O da diyor ki 'Bu konuda Merkez Bankasını mahkemeye verdik. Haksız bir işlemle karşı karşıyayız. Bu parayı alacağız.' Güzel... Buna itirazımız yok. Dava Mersin İdare Mahkemesinde açılıyor. Davanın sonucunda
'İhracata ödenen parasal ihracat teşviklerine dair destekleme fiyat istikrar fonu priminin gerçekte ihracat işlemleri yapmadan, para transferleri suretiyle haksız olarak elde ettiği sabit olduğundan teşvikin geri istenilmesi yolunda tesis olunan dava konusu işlemde hukuka aykırılık yoktur. Oy birliği ile karar verilmiştir' deniliyor. Firma bu karara itiraz ediyor. 27 Ekim 2000 tarihinde temyiz dilekçesi veriliyor. Temyiz dilekçesinde, 'Menas A.Ş, davalı idarenin
(yani Merkez Bankası ve Dış Ticaret Müsteşarlığının) eksik ve yanlış soruşturmasının birleşmesi sonucu, deyim yerindeyse hayali ihracat yapan, kamudan ayrıca yararlar sağlamış bir ticari kişilik haline getirilmiştir. Buna itiraz ediyoruz' deniyor.
İtiraz Danıştay 10. Dairesinde görüşülüyor. Danıştay 10. Dairesinin kararında ise 'İhracata ödenen parasal teşviklerden olan teşvik priminin gerçekte ihracat işlemleri yapmadan para transferleri suretiyle elde ettiği sabit olduğundan...' deniyor ve bunların geri istenmesi isteniyor.''
CHP'li Kılıçdaroğlu, Danıştayın, Mersin İdare Mahkemesinin verdiği kararı, usul ve hukuka uygun bularak kesinleştirdiğini belirterek, ''Burada çok önemli bir şey var. Bu ihracat işlemlerinin yapıldığı dönemde Sayın Fırat, bu şirketin yönetim kurulu başkan vekili. Fiilen orada. Hayali ihracatı böylece noktalıyoruz'' dedi.
Konuşulan raporlar farklı
AKP'li Fırat ise kendisi hakkında davacı olduğu müfettişin CHP ile organik bağının ortaya çıktığını söyledi. Bu kişinin iki seçimde de CHP'den milletvekili aday adayı olduğunu ifade
eden Fırat, Kılıçdaroğlu'nun da bu kişinin hazırladığı raporu eksik okuduğunu, biraz daha okusa gerçeklerin ortaya çıkacağını bildirdi.
Bu kişinin hazırladığı raporun bütün devlet kademelerine olduğu gibi Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına da gittiğini dile getiren Fırat, şöyle dedi:
CHP'li olduğunu bilsem şikayet etmezdim
''Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı 22 Mart 2007 tarihinde bunu inceliyor ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veriyor. Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi, Gümrük İdaresinin avukatı da bu karara itiraz ediyor. Mahkeme savcılığın kararını tasdik ediyor. Ben bir şey sormak istiyorum: Türk yargısına inanıyorlar mı, inanmıyorlar mı? Bunu bana söylemek zorunda. Her vatandaş gibi, 'Niye sen bunu şikayet ettin?' Vallahi, CHP ile bir organik bağı olduğunu bilseydim,
Kılıçdaroğlu'nun hatırı için o arkadaşı şikayet etmezdim. Şikayet etme hakkından
vazgeçerdim.''
Tarsus Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği kararı, CHP'li Kılıçdaroğlu'na veren Fırat, ''Siyaset yapıyoruz. Siyaset dürüstlük sanatıdır. Delillere dayanmadan bir kişiye, ki ben o şirketin yönetim kurulu üyesi falan değilim, ben 1999'da, milletvekili olduğum andan itibaren yönetim kurulundan çekilmişimdir'' dedi.
Özür dilemeli
Fırat, 1993 yılında kurulan şirketin, o tarihten sonraki bütün yönetim kadrolarının hangi tarihte nasıl değiştiğinin çok açık ortada olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:
''Bu olaylın olduğu tarihte yönetim kurulu üyesiysem, haklılığı kabul edeceğim. Ben o tarihte yönetim kurulu üyesi değilim. Bunu soruşturma müfettişi de raporda yazıyor. O tarihte ben sadece anonim şirketin ortağıyım. Bu kadar ciddi işlem yaparken, bir araştırma yapmadan 'Acaba şu bizim tosun veya bizim yakınımız olan müfettiş bu raporu düzenledi.' Bunun sonucu ne oldu?' Bunun mutlaka bir sonucu olacak. Nereye gidecek? Mahkemeye gidecek. Bu raporun gereğinin yapılması için Mersin Cumhuriyet Savcılığına gidiliyor. Mersin
Cumhuriyet Savcılığından bu konuda hükmün ne olduğunu isteseydi, ben inanıyorum ki bu belgeler eline geçerdi. İnanıyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu, benim hakkımda böyle bir ithamda bulunmazdı. Kendisine tek taraflı verilen belgeyle, ki nereden geldiğini de biliyorum, beni suçlamasını haksızlık olarak niteliyorum. Keşke isteseydi bu dosyayı kendisine gönderirdim. Bu konuda yapılan iddia asılsızdır, çirkindir, hukuken de geçersiz bir iddia olmaktan öteye geçmemektedir. Ben inanıyorum bu dosyayı inceleme imkanı olduktan sonra en azından benden bir özür dilemeyi beklerim.''
Zamanaşımına yol açan bürokratlara terfi
Bunun üzerine yeniden söz alan CHP'li Kılıçdaroğlu, Fırat'ın farklı dosyalardan bahsettiğini ileri sürdü. ''Birimiz elmadan bahsederken, birimiz armuttan bahsediyor'' diyen Kılıçdaroğlu, Fırat'ın sözünü ettiği rapordan kendisinin hiç bahsetmediğini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, Fırat'ın ondan aklandığını, bu konuda söyleyecek bir sözünün bulunmadığını ifade ederek, şöyle devam etti:
''Yargı kararlarına sonuna kadar saygılıyız. O raporla ilgili olarak giden dosya, 1918 Sayılı kaçakçılığın Men ve Takibine ilişkin dosyadır. Savcılık takipsizlik kararı vermiştir, doğrudur. Ama hangi gerekçeyle olduğunu biliyor musunuz? Dosya zaman aşımına uğradığı için.... Peki ben size soruyorum: iki tane bürokrat dosyayı zaman aşımına uğratırsa ve o dosya savcılığa gittikten sonra suç olsa dahi yapacak bir işlem yok derse, geriye dönüp o dosyaları zaman aşımına uğratan bürokratlardan hesap sormaz mısınız? Sararsınız değil mi? Demokrasilerde
bunun olması lazım. Ne yapılıyor dersiniz? Zaman aşımına uğratanlar terfi ettiriliyor.''
23 Ekim 2000 tarihli raporda herşey var
Kılıçdaroğlu, kendisinin söylediği raporun, Fırat'ın sözünü ettiği müfettişin yazdığı raporla hiç ilgisinin bulunmadığını ifade ederek, "Benim söylediğim, Hazine Kontrolörü Orhan Tur'un yazdığı rapordur. Ben size raporun tarih ve numarasını vereyim. Olay 24 Ekim 2000 tarihli 144/9 sayılı rapora dayanıyor. Sayın Fırat'tan istirham ediyorum, siz iktidardasınız. AKP'nin Genel Başkan Yardımcısı'sınız. Orhan Tur'un düzenlediği raporu gazetecilere dağıtın. Orada hayali ihracatın bütün boyutlarını göreceksiniz'' dedi.
Söylediğim iki raporu hazırlayanlar CHP'li değil
Kılıçdaroğlu, gazetecilere başka bir rapor göstererek, şunları kaydetti:
''Şu anda elimde tuttuğum rapor, CHP'den aday adayı olanın hazırladığı rapor değil. Söylediğim 2 raporu düzenleyen arkadaşların CHP ile yakından uzaktan ilgisi yok. Siyasetle de ilgisi yok. Ben özellikle bu raporları söylüyorum. Çünkü kamuoyunda bizi dinleyen vatandaşların kafasında bir toplu iğne ucu kadar sorun kalmasın. Bakın bu raporda da Gümrük Müfettişleri, Menas'ın İngiltere'ye gönderdiği malları soruyor. 'Ey İngiltere hükümeti, bir bakın bakalım, mallar bu firmaya geldi mi?' diyor. İngiltere gümrük memurları ihracatın yapıldığı yerdeki
firmaya gidiyorlar. Ancak İngiltere Gümrük İdaresi, 'bu şirketin var olduğuna dair bir bulguya rastlanmadığını, söz konusu yerin antrepolarla dolu terk edilmiş bir yer olduğunu, söz konusu malların faturaların kontrolünün yapılmasının mümkün olmadığını' bildiriyor. Bu soruşturmayı yapan gümrük müfettişinin de CHP ile ilgisi yok.
Ben hayali ihracatı söylerken, 24 Ekim 2000 tarihli raporu düzenleyen arkadaşın, 1998'lerde yapılan ihracatlar dolayısıyla Fırat'ın yönetim kurulu üyesi olduğunu söylüyorum. Aslında ben söylemiyorum, o rapor söylüyor. Sayın Fırat 1999'da değil, 1998'de şirketteki görevinden ayrılmış. 1997 ve onun öncesi tarihlerde yapılan hayali ihracatlar var. O hayali ihracatların yapıldığı dönemde Sayın Fırat, Menas'ın yönetim kurulu üyesi, en büyük ortağı ve başkan
yardımcısı.''
Mahkeme daha ne desin
Kılıçdaroğlu, hayali ihracata ilişkin ceza davalarının Yargıtayda, devlet alacaklarının ise idare mahkemelerinde görülüp Danıştayda sonuçlandığını hatırlattı. Kılıçdaroğlu, ''Ben size hem Mersin Bölge İdare, hem de Danıştay kararlarını okudum. Mahkeme çok açık ve net 'yapılmayan bir ihracat' diyor. Mahkeme daha ne desin'' dedi.
Çok üzülüyorum
Fırat, bunun üzerine, ''Şahsen ben çok üzülüyorum. Sayın Kılıçdaroğlu'nun böyle bir şeye gireceğini tahmin etmemiştim. Bu raporda bahsedilen mal nereye doğru gidiyordu?
Ukrayna'ya... Şimdi neredeyiz, döndük İngiltere'ye. Danıştay kararını size gösterdi. Bu kararı ben özellikle istedim. Danıştay 10. Dairesi 28 Ekim 1994 tarihinde yapılan bir ihracattan bahsediyor. Buradaki ihracat nerede? O müfettişin verdiği rapor 2003 tarihinde olmuş. 2003 tarihinde yapılmış olan bir ihracatı, Danıştay nasıl görüp karara bağlamış. Danıştayın kararı ile Mersin Bölge İdare Mahkemesinin kararı da birbirini tutmuyor. Enteresan. Bunun fotokopisini çoğaltalım, basın mensuplarına dağıtalım'' diye konuştu.
Sahte belge göstermeyin
Daha önce kendisine yöneltilen suçlama ile bugün Kılıçdaroğlu'nun söylediklerinin farklı olduğunu anlatan Fırat, şöyle devam etti:
''Zaman aşımı meselesi var. Bu çok ayıp. Burada, zaman aşımından bu davanın düştüğüne dair tek bir ibare var mı? 'Şu dava' diyeceksiniz, 'Danıştay bununla ilgili şu kararı verdi' diyeceksiniz. Sonra başka kararı göstereceksiniz. Daha sonra da 'Bu kaçakçılık yönünden değil de zaman aşımından dolayı dava kapatılmıştır.' Lütfen insanlarımızı aldatmayalım. En azından insanlardan bir özür borcunuz var, o özür borcunuzu söyler kalkar gidersiniz. Bugüne kadar bir
konuyu dile getirdiniz, biz o konuyu tartışıyoruz. Hangi konuyu daha sonra getirmek istiyorsanız, serbestsiniz. Size süre...İstediğiniz yerde o istediğiniz konuları tartışmaya hazırım. Ama lütfen sahte belge göstermeyin, yalan beyanda bulunmayın. Burada bir zaman aşımı yok. Zaman aşımından değil, Cumhuriyet Savcılığı soruşturmaya yer olmadığına dair karar veriyor. Olabilir, savcı hata yapmıştır. Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi bunun uygun olduğuna karar veriyor. Bu
konuda takdiri sizlere bırakıyorum. Sakın ola bana bundan sonra evrak sallanmasın. Evrak sallanacaksa bunun fotokopileri yapılır, bir tanesi bana, bir tanesi de basın mensuplarına dağıtılır. O zaman daha rahat konuşma imkanına sahip oluruz. Biraz sonra Sayın Kılıçdaroğlu'nun gösterdiği Danıştay ve Bölge İdare Mahkemesi kararlarını inceleyin. İkisinin arasındaki bir ilişki varsa haklıdır.''
Uzman gözüyle düellonun galibi
Danıştay kararıyla hayali ihracat kesindir
CHP'li Kılıçdaroğlu, MENAS Şirketi ile ilgili 3 ayrı rapor bulunduğunu belirterek, birinci raporun 24 Ekim 2000 tarihli ve 144 / 9 sayılı, ikinci raporun 16 Haziran 2004 tarihli ve 6 sayılı, üçüncü raporun da 6 Aralık 2006 tarihli olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, kendisinin hayali ihracat yaptığını tespit ettiği raporun 24 Ekim 2000 tarihli rapor olduğunu kaydetti. Bu raporun gizlendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, ''Bakın bu rapor MASAK'a, Maliye Bakanlığına gitti. Onlar ne yaptılar ben bilmiyorum. Bu rapora özellikle bakın. Hayali ihracat burada...'' dedi.
İddiasının ''Fırat'ın ortağı olduğu MENAS Şirketinin hayali ihracat yapıp yapmadığı'' olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, 24 Ekim 2000 tarihli raporun, şirketin hayali ihracat yaptığını söylediğini, konuyla ilgili tüm yargı kararlarını gösterdiğini ifade etti. ''Ben hiçbir zaman, hiçbir toplantıda,
hiçbir yerde Ukrayna'ya yapılan ihracatla ilgili bir şey söylemedim'' diyen Kılıçdaroğlu, hayali ihracatın 30 yılda bir değil, yıllar itibariyle yapılıp Hazine kayıtlarına girdiğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, kendisinin eski bir hesap uzmanı olduğunu ve uzun süre bu konulara baktığını hatırlatarak, ''altını çiziyorum; 24 Ekim 2000 tarihli raporda, MENAS'ın hayali ihracat yaptığı, DFİF primlerini aldığı kanıtlanmış, kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla... 3. Rapor var. Orada kesinleşmiş mahkeme kararları var. Buna itirazımız yok. Ben yargının kesinleştirdiği hayali ihracatı açıkladım. Bu hayali ihracatı Danıştay da onaylamış. Daha ne açıklayayım?'' diye konuştu.
Fırat, Kılıçdaroğlu'na, ''Bayram Çolak'ın bu raporunu düzenlediğini bilmiyorsa, yemin ederse, böyle bir dosyayı bilmediğini ve böyle bir dosya üzerine konuşmadığını söylerse ben inanırım'' dedi.
3 ayrı raporun ayrı mı yoksa aynı davayla mı ilgili olduğunu soran Fırat, Kılıçdaroğlu'nun, Gümrük Müsteşarlığının kendisi hakkında kovuşturmaya gerek olmadığına ilişkin kararı ile Çolak'ın kendisi hakkındaki raporunu bilip bilmediğini sordu. Fırat, ''Eğer bilmiyorsa niye bu kadar çok ilgilendiler. Şimdi herhalde Mersin Belediyesi fazla bilgi bulamamış, bunları göndermiş'' diye konuştu.
Fırat siyasi nüfuzunu kullanmış
Kılıçdaroğlu, 24 Ekim 2000 tarihli raporun basın mensuplarına dağıtılacağı konusunda Fırat'tan söz vermesini isteyerek, ''Hiçbir şeyden korkmadığını söylüyorsa, bu raporu getireceğine söz versin. Söz versin, her ortamda tartışırım'' dedi.
Fırat'ın ''Siz getirin tartışırım, ama lütfen sahte belge olmasın'' demesi üzerine Kılıçdaroğlu, ''Sayın Fırat'ın en büyük ortağı olduğu MENAS'ın ürünlerini yurt dışına gönderen tırda 89 kilo eroin yakalandı mı yakalanmadı mı?'' diye sordu. Eroinin yakalandığı konusunda hiçbir tereddütün bulunmadığını belirten Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili 10 Mayıs 2008'de yayınlanan Vatan gazetesindeki haberi gösterdi.
Bu haberden bir süre sonra eline bir belge geçtiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Gümrükler Genel Müdürlüğüne hitaben yazılmış iadeli taahhütle gönderilmiş bir belge; 'İdarenizden engelleyici her türlü işlemin durdurularak sonucundan yazılı olarak tarafıma bilgi sunulmasını rica ederim.' Bu şu anlama geliyor;'bizim ürünlerimiz sınırdan geçerken aramayın. Artık biz beraat ettik, bu çerçevede engelleyici iş yapmayın' diyor. Belgenin altında, Abdülkadir Gürüz ve Dengir Mir Mehmet Fırat adı var. Elimizi vicdanınıza koyup şunu soralım;
iktidardaki bir partinin genel başkan yardımcısıysam, eğer bu yönetim kurulunda değilsem, benim adımı, Gümrük Müsteşarlığına yazılan bir yazıya kim hangi gerekçeyle koyabilir? Bunun ahlaki bir yönü var mı, yok mu? Bunu alan memur ne diyecek? Bak bu iktidardaki partinin çok önemli bir adamı, biraz dikkatli olmamız lazım. Sayın Fırat, siyasi nüfuzunu burada açıkça kullanmıştır. Siyasi nüfuzunu kullanıldığı yerde aklıma soru işaretleri gelir.
Tarihlerdeki farklılık
Araştırdık, Sayın Fırat diyor ki 'ben 1 Eylül 2007'de ayrıldım.' Sonra MENAS'ın yönetim kurulu toplanıyor aynı kararı alıyor. Ama aradan 8 ay geçiyor. Bir gün Vatan Gazetesi bir manşet
yapıyor, 10 Mayısta... 9 Mayıs'ta Fırat'a soruyorlar, 'Tırda eroin yakalandı, ne diyorsunuz?', 'ben ayrıldım' diyor. Sonra ne oluyor, yani 8 ay sonra 9 Mayıs'ta noterden 'ben şu tarihte ayrıldım' diyor. Ayrıldıktan neden 8 ay sonra notere gidiliyor. Notere gitmek bu kadar zor mu? Siz olsanız tereddüt etmez misiniz, aklınıza soru gelmez mi? Elimizi vicdanımıza koyalım, vicdanımızın sesini dinleyelim. Sonra ne oluyor? Ticaret Sicili Gazetesini bulduk, orada da yayınlanmış. Ne zaman? 4 Haziran 2008... Eğer ayrıldıysanız niye 8 ay bekliyorsunuz da uyuşturucu olayı kamuoyuna yansıdıktan sonra notere gidiyorsunuz? Sormazlar mı insana? Ben şahsen sorarım.''
Baba filmine atıf
Fırat'ın bu olayın ardından ''olayın sorumlusu şoför yakalandı, itiraf ediyor, hapiste'' dediğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Siz bugüne kadar uyuşturucu baronlarının yakalandığını Türkiye Cumhuriyeti'nde duydunuz mu? Van'da, bir uyuşturucu baronunun silahlı adamlarıyla karakolu basıp, polislerin burnunu altın kabzalı tabancayla kırdığını bilmiyor musunuz? Bunu hep beraber yaşamadık mı? Efendim, tır şoförü sorumluymuş. Şoför ne yapsın? Şoföre para verilip, 'suçu üstüne al, hapse gir, çocukların hepsine bakarız, hapisten çıktıktan sonra işin
hazır' deniyor. Bu sözler Meclis komisyonunun raporunda var. Baba filmini de herkes siliyor'' dedi.
MENAS'ı kırmızı hattan çıkarın yazısı
Kılıçdaroğlu, tırda eroin yakalandığına dair tereddüt olmadığını, tırın MENAS'ın ürünlerini yurt dışına götürdüğünü ifade ederek, gümrükte ''kırmızı hat'', ''sarı hat'' ve ''yeşil hat'' deyimleri olduğunu, bunlardan yeşil hattakilerin güven veren firmalar nedeniyle hiç aranmadığını, sarı hattaki firmaların evrak bazında incelendiğini, kırmızı hattaki firmaların tamamının
''didik didik incelendiğini'' anlattı. MENAS'ın kırmızı hatta bir firma olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, ''(MENAS'ı bu hattan çıkarın) diyen Fırat'ın adının yer aldığı belge var. Niye kırmızı hattan çıkarın derken Fırat'ın adı yazılır? Bu bürokrasi üzerinde ciddi baskı anlamındadır'' görüşünü savundu.
Söylediklerinin tamamının belgeye dayalı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, ''89 kilo eroin yakalandı, 'bizi kırmızı hattan çıkarın' diye yazı var, sayın Fırat 'ben ayrıldım' diyor ama uyuşturucu haberinden sonra ayrılıyor. Sizin aklınıza kuşku gelmez mi, benimkine gelir'' dedi.
MENAS'ı nasıl kurduk
Fırat, MENAS'ın en büyük değil, yüzde 30 ortağı olduğunu belirterek, hisselerini 300 bin dolara ortağı olan Abdülkadir Gürüz'e sattığını, bunun da yönetim kurulu kararlarına işlendiğini kaydetti.
Tırda yakalanan uyuşturucuyla ilgili haber sırasında yurt dışında olduğunu, konunu kendisine sorulduğunu anlatan Fırat, noter tasdikli kararın da gazeteye gönderildiğini söyledi. Fırat, bununla ilgili banka hesabını da gösterdi. ''Ben, 1 Eylül'de ayrıldım. Velev ki ben ayrılmadım, MENAS bu işleri mi yapıyor? Tenzih ediyorum'' diyen Fırat, ortağıyla birlikte Hukuk Fakültesinde
öğrenciyken şirketi nasıl kurduklarını anlattı.
Ben baron değil Mir'im, yani beyim
Şirketin bir de paketleme tesisi bulunduğunu, 1998 yılına kadar şirketin yönetiminde olduğunu, seçime girerken ayrılma kararı aldığını anlatan Fırat, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Arkadaşlarım, benden dolayı, hiçbir günahları olmamasına rağmen iftiraya, takibata uğruyor. Onun üzerine, 9. ayda ortağıma 'ben bunu satacağım' dedim. 1 milyon dolara ortağıma sattım. 'Para hangi tarihte gelirse ayrılırım' dedim. Ben ortak değilim ama haydi ortak olduğumu farz edelim. Bir şey söylerken ayağınızın yere basması lazım. 'Eroin yakalandı mı? Yakalandı deniyor. Yılda bin 500 araçlık nakliye yapan bir firma bu... Ben baron değilim. Mir'im... Mir, 'bey'
demektir. Ben hiçbir zaman baron olmadım hayatımda. Tek bir kuruş haram para
boğazıma sokmadım.
16. dedemden beri para gelir
Ben 'avukatlıktan para kazandım, bütün servetim buradandır' demedim. Benim babamdan, dedemden, 16. dedemden itibaren gelir. Tır şoförü yakalanıyor, ama şüpheli ve daha önce de takip ediliyor. İfade veriyor, 'Irak'tan dönerken birileri bana bu yükü yükleyeceğini, Hollanda'da bana 15 bin dolar verileceğini, bunu kimseye söylersem beni öldüreceklerini söylediler...' MENAS şirketinden herhangi bir kişi, ifade vermeye bile çağrılmamıştır. 'MENAS'ın aracında eroin çıktı mı?' Diyelim ki basın kağıt getiriyor, geldi Kapıkule Gümrüğüne arabadan paket çıktı. Bunun sorumlusu gazete patronu mu? Diyelim ki evinizi buradan İstanbul'a taşıdınız, yapılan aramada da aracın başka bir yerinde esrar çıktı? Bu, sizin mi esrarınız oluyor?
Siyaset yapıyoruz diye, birilerine iftira atamazsınız. O haberin devamını okuduğunuzda benim şirketten ayrıldığıma, işin şoför tarafından yapıldığı da yazıyor, beni ve MENAS'ı her cümlesinde aklıyor. Allah'tan korkun, elinizi vicdanınıza koyun. Şüphe uyandıran olursanız, ben üzülüyorum, başka yerlerde bunu tekrar edeceğim. Bunun ispat etmediğiniz sürece bunun bir iftira ve karalama olduğunu, bunun sadece benimle ilgili değil, partinin temel anlayışı olduğunu ileri
süreceğim.''
Çift fatura itirafı, Unakıtan ne düşünüyor
Kılıçdaroğlu, Fırat'ın ''şoför şüpheli biriydi' diyor. Düzgün çalışan bir firma, şüpheli bir adamı niye çalıştırır? Böyle şey olur mu? MENAS'ın kırmızı hata alınmasını isteyen ben değilim, hesaplarının incelenmesini isteyen bürokrasi değil, Ukrayna hükümetidir. Fırat, Ukrayna ve Rusya'ya yapılan ihracatta çift fatura kullandıklarını söylüyor. Merak ediyorum, Sayın Fırat, çift fatura kullanıyorsa acaba Sayın Kemal Unakıtan ne düşünüyor? Siyasette nasıl ahlak temel
kural ise ticarette de öyle olmak zorundadır. Siz hiç çekinmeden çift faturayı seslendiriyorsanız sistem bitmiş demektir'' diye konuştu.
Son söz gazlı fıkrayla bitti
Sözlerini bitirirken bir fıkra anlatan Fırat, ''Anadolu'da ekmek yapmak için hamur yoğuran kadın gaz kaçırıyor. Karşısında oturan kocası, 'hanım hoş olmadı' diyor. Kadın da kendisine 'peki sen geçen sene bizim baltamızın sapını niye kırdın? Sen de onun hesabını ver' diyor. Siyasete eğer seviye getireceksek, belge olmadan sakın ola konuşmayın. Bakın ben sizinle ilgili bir sürü belge olmasına rağmen hiçbirini açıklamadım. Çünkü, delil olmadan hiçbir zaman açıklamam. Eğer yolsuzluk nedeniyle istifa gerekiyorsa, önce kendi partisini soyanların istifa etmesi lazım'' görüşünü ifade etti.