Financial Times "Türk ordusu Kürtlerle barış görüşmeleri çöktükten sonra şehirde sokak çatışmalarına saplandı" başlıklı bir haberle Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yaşanan çatışmaları taşıyor sayfalarına.
İlk olarak Diyarbakır Belediye Başkanı Gülten Kışanak ile yapılan söyleşiye yer verilen kapsamlı haber "Kışanak ofisinden Türk Ordusu ile yüzlerce Kürt militanın yaklaşık üç haftadır birbiriyle çatıştığı eski şehir Sur'un kıyısındaki duvarları görebiliyor." ifadeleriyle başlıyor.
BBC Türkçe'nin çevirisine göre, haberde "Kışanak'ın sokaklarda yankılanan her patlamayla ürktüğü, çatışmaların kentine getirdiği maliyetten ve Kürtlerle Türk hükümeti arasındaki barış sürecinin bozulmasının ardından bunu neyin izleyeceğinden kaygılandığı" belirtiliyor.
Kışanak'ın silah sesleri duyulduğunda durarak "Çok daha büyük bir şeyden bahsediyoruz. Durumun nasıl düzeleceği ve bunun ardından ne geleceği konusunda bilgimiz yok" dediği aktarılıyor.
Financial Times son altı ayda genç Kürt militanların Güneydoğu'daki üç şehirdeki bazı mahalleleri tamamen ele geçirdiği, militanların güvenlik güçlerini hedef aldığı şidddet olaylarında Uluslararası Kriz Grubu'na (ICG) göre en az 200 güvenlik görevlisi, 229 militan ve 188 sivilin öldüğünü belirtiyor.
'Krizde dramatik kötüleşme'
Mehul Sristava imzalı haber şöyle devam ediyor;
"Aralık ortasından bu yana usanmış Türk hükümeti militanlara karşı saldırı başlatırken, kriz dramatik bir şekilde kötüleşti. Hükümet Kışanak gibi ılımlı Kürtlere militanlara destek verdikleri iddiasıyla hukuki ve siyasi saldırılarını arttırırken, bir siyasi diyalog ihtimali az ve boşluğu sokak çatışmaları doldurdu. Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy FT'ye yaptığı açıklamada, üç haftalık şiddetli çatışmaların ardından militanların şehir merkezinin yüzde 60'ından temizlendiğini söyledi. ICG'nin şimdiye dek 45 sivilin öldüğünü söylemesine karşın, Vali Aksoy bu yavaş ilerlemeden sivil kayıpları önleme girişimlerini sorumlu tutuyor."
Haberde Aksoy'un "Bu barikatların, patlayıcıların varlığı bizim için kabul edilemez. Operasyon başlamadan önce bunu barışçıl yolla çözmek için elimizden geleni yaptık" sözlerine de yer veriliyor.
Financial Times "Türk hükümetinin askeri müdahalenin amacının kent merkezlerinde normalleşmeyi sağlamak için yapıldığını söylediğini aktarıyor ve son on yılda Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye'nin Kürtçe kullanımının serbest bırakılması, siyasi özgürlükler tanınması ve hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan'la görüşmeler gibi Kürt nüfusa yönelik daha önce görülmemiş açılımlar yaptığını" yazıyor.
Haberde görüşlerine yer verilen Dicle Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Sait Alan da "Erdoğan'ın daha çok şey yapmak istediğini düşünüyorum. Ancak polisler ve askerler ölürken kendisini zor bir durumun içinde buldu" diyor.
'Her iki tarafta önceki formata dönmek istemiyor'
Ama haber, "Ancak Erdoğan geçen Haziran'daki seçimlerde yüzde 13 oy alan HDP'yi, hükümetin PKK'nın terör eylemleri diye tanımladığı faaliyetleriyle bir tuttu. Türkiye genelinde onlarca HDP lideri tutuklandı ve teröre destek vermekle suçlandı." diye devam ediyor.
ICG Analistlerinden Nigar Göksel de "Her iki taraf da daha önceki formata, müzakere olmayan, kapalı kapılar ardındaki özel görüşmelere geri dönmek istemiyor. Kürt tarafı bu şeffaf ve hesap verebilir olmayan formata güvenmiyor ve Türk devleti de HDP'yi dışarıda tutmakta kararlı" yorumunu yapıyor.
Haber şöyle devam ediyor;
"Bu arada Diyarbakır'daki çatışmalar devam ediyor. Çatışmalar birkaç küçük mahallede yoğunlaştığı için şehirde topyekûn bir şehir savaşıyla normal yaşamın gerçek üstü bir birleşimi yaşanıyor. Aileler uzaktan gelen top ve silah sesleri sohbetlerini keserken öğle yemeklerini yemek için alışveriş merkezlerine giriyor."
'Yaşadığımız yerde çatışmamalılar'
Haberde Hükümete göre çatışmaların Sur'da 20 bin kişiyi evlerinden ettiği belirtilirken, Kürt liderlere göre bu sayının bölge genelinde 200 bin olduğu kaydediliyor.
Haberde son olarak Sur'daki çatışmalar nedeniyle evsiz kalan 35 yaşındaki dört çocuk babası Mehmet Mehmetoğlu'ndan bahsediliyor.
Manav dükkânı yanan ve 30 gün önce ailesiyle birlikte kaçan Mehmetoğlu ve ailesinin kentin dışındaki soğuk bir apartman dairesine sığındığı anlatılıyor.
Haber şöyle sona eriyor;
"Kardeşi evlerini kontrol etmek için gittiğinde de kilitlerin değiştirilmiş olduğunu gördü. Mehmetoğlu ailesiyle birlikte kaçarken maskeli adamların değerli eşyalarını almalarına engel olduğunu ve bir kez giderlerse dönüşlerine izin verilmeyeceğini söylediğini anlatıyor. Mehmetoğlu 'Bu tamamen yanlış. Şehirlerde, yaşadığımız yerlerde çatışmamalılar. Çocuklarım korku içinde ve bir daha ne zaman okula gidebileklerini bile bilmiyorum' diyor"