Politika

Fikret Bila: Özerk Kürdistan dört ülkeyi ilgilendiriyor

Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila, bu tartışmaların günlük siyaset olarak alıgılanmamasını gerektiğini belirtti.

25 Ağustos 2010 03:00

T24 - Abdullah Öcalan'ın avukatları aracılığıyla yaptığı ve Demokratik Toplum Kongresi'nde yapılan "Demokratik Türkiye ve özerk Kürdistan" talepleri, Türkiye gündeminde tartışılan konulardan oldu.

Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila, bu tartışmaların günlük siyaset olarak alıgılanmamasını gerektiğini belirterek, "Türkiye, İran, Irak ve Suriye demokratik ülkeler olacak, dört ülke içindeki Kürt bölgeleri “özgür parçalar” olarak yer alacak. Başlangıçta bu bölgelere özerklik verilecek. Böylece “demokratik ülke içinde özgür anayurt” aşamasına ulaşılacak. Sonra dört ülkede bu “anayurt”lar birleşecek. Sonuçta demokratik bir Ortadoğu içinde “birleşik anayurt (Büyük Kürdistan)” kurulacak" dedi.


Fikret Bila'nın Milliyet gazetesinde "Demokratik ülke, özgür anayurt" başlığıyla yayımalanan (25 Ağustos 2010) yazısı şöyle:





Demokratik ülke, özgür anayurt


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Terörle mücadeleyi günlük siyasete sokarsanız, terör örgütüne hizmet etmiş olursunuz” diye uyardı ama İmralı günlük siyasetin tam da ortasında.


Referandum yaklaşırken, Öcalan’ın ne diyeceği, oyları nasıl yönlendireceği günlük siyasetin merak konusu oldu. İmralı’nın, referandumun önemli aktörlerinden biri haline getirildiğini söyleyebiliriz.


Şunu belirtmek gerekiyor ki, Öcalan’ın İmralı’dan verdiği mesajlar, bu referandumu da önümüzdeki birkaç seçimi de aşan mesajlardır. PKK-BDP tabanının referandumda alacağı tutum, taktik düzeyde bir konudur. Verilen mesajlar, referandum sonrasına ilişkindir ve esası “özerklik”tir.


Öcalan’nın bir projesi olarak “Demokratik Toplum Kongresi” Eşbaşkanı Ahmet Türk, taleplerini bir sloganla özetledi: “Demokratik Türkiye, özerk Kürdistan”




Öcalan’ın projesi


Ahmet Türk’ün dillendirdiği bu talep Öcalan’ın, teslim edildikten sonra detaylandırdığı siyasi projesinin aşamalarından biridir.


Öcalan, İmralı’da yaptığı savunmada strateji değişikliğine yönelmiş, bağımsız devlet amacından vazgeçtiklerini, klasik anarşizmi bile aratacak şiddette “devlet” kavramını reddetmiştir. Bu şiddetli karşı çıkışı yaptıktan sonra, bir manevra alanı bırakmayı da ihmal etmemiş, tümüyle devletsiz toplumun gerçekçi olmadığını eklemiştir.


Ardından da formülünü açıklamıştır:


“Demokrasi + dört devlet”


Biraz açarsak, “demokrasi + genel kamu otoritesi olarak Türkiye, İran, Irak ve Suriye devleti”
Bugün gündeme getirilen talepler ve yapılan tartışmalar, Öcalan’ın bu projesine uygun gidiyor.




“Özgür parça” tezi


Ahmet Türk’ün ifade ettiği “Demokratik Türkiye, özerk Kürdistan” formülü de yine Öcalan’ın İmralı’da yaptığı savunma ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gönderdiği ek savunmada gündeme getirdiği projenin bir yansımasıdır.


Öcalan’ın İmralı savunmasında sloganlaştırdığı tezi şudur:


“Demokratik ülke, özgür anayurt” ve “Demokratik Ortadoğu, birleşik anayurt.”


Bu ifadeler, Öcalan’ın hedefini açık biçimde ortaya koyuyor. Bu hedef şöyle özetlenebilir:


Türkiye, İran, Irak ve Suriye demokratik ülkeler olacak, dört ülke içindeki Kürt bölgeleri “özgür parçalar” olarak yer alacak. Başlangıçta bu bölgelere özerklik verilecek. Böylece “demokratik ülke içinde özgür anayurt” aşamasına ulaşılacak. Sonra dört ülkede bu “anayurt”lar birleşecek. Sonuçta demokratik bir Ortadoğu içinde “birleşik anayurt (Büyük Kürdistan)” kurulacak.


Öcalan’ın projesinden baktığınızda Ahmet Türk’ün dillendirdiği “Demokratik Türkiye, özerk Kürdistan” aşaması “birleşik anayurt” hedefi için ilk basamak niteliğindedir.


Öcalan’ın bu talebi sadece Türkiye için değil, İran, Irak ve Suriye için de geçerlidir.


Bu itibarla Öcalan’ın İmralı’dan avukatları aracılığıyla gönderdiği, “demokratik özerklik Kürt için ekmekten, sudan, havadan daha önemlidir” yolundaki mesajı işin özünü ortaya koymaktadır.



Anayasa talebi


Günlük tartışmalar içinde büyük resim gözden kaçırılmamalıdır. Öcalan ve PKK’nın siyasi hedefi budur. Türkiye’nin kuruluş felsefesiyle bağdaşmayan bu talepler karşısında iktidarın referandum sonrasına verdiği “yeni anayasa” sözü, İmralı-PKK-BDP çizgisi tarafından bu bakışla tartışılacaktır.


Sorun günlük siyaset söylemiyle geçiştirilecek veya “idare edilecek” basitlikte değildir. Tartışma bu gerçekler bilinerek yapılmalıdır.