Her yıl İngiltere'de düzenlenen klasik müzik festivali BBC Proms’un afişlerine baktığınızda dünyaca ünlü şef Sir Simon Rattle ile çello ustalarından Sheku Kanneh Mason gibi isimlerin yüzlerini görmeniz mümkün.
Ancak posterlere daha da yakından bakınca güler yüzlü bir korno sanatçısını ve de ayak parmaklarını görüyoruz. Dünya çapında performanslar sergilemiş Felix Klieser isimli korno virtüözü, kolsuz olarak dünyaya geldi. Bu nedenle de enstrümanını sol ayağıyla çalmaya başladı.
Felix, korno sanatçısı olmasını “Bu bir tür mucizeydi” sözleriyle anlatıyor.
Çünkü uzuvlarındaki farklılıklardan ziyade, Felix dört yaşında korno çalmak istediğini söylediğinde, ailesinin bunun nasıl olabileceğine dair hiçbir fikri yoktu.
BBC'nin Access All isimli podcast programına konuk olan Felix, “Hiç konsere gitmemiştim. Hiçbir korno sanatçısıyla tanışmamıştım. Ailemde de müzik yapan kimse yoktu. Ailem de ‘Hmm, Fransız kornosu da ne ki?’ sorusunu sordu” diyerek hikâyesini anlatmaya başlıyor.
Felix’in ailesi biraz araştırma yaptı ve işler yolunda gitti. Çocukluğunun geçtiği Almanya’nın Göttingen şehrindeki bir müzik okulunda bir korno öğretmeni bulundu.
Geleceğin korno sanatçısı bu okula kaydoldu ve onun için yepyeni bir macera başladı.
Ancak ortada bazı sorular vardı. Kornoyu nasıl tutacaktı? Tuşlara nasıl basacak ve istediği sesleri nasıl çıkaracaktı? Notalar arasındaki gezintisi için elleri olmadan valfleri nasıl kullanacaktı?
İlk başta hiçbir sorun yoktu. Felix, önceleri kornoyu tutacak biri olduğunda yere oturup ağızlık kısmına ulaşabiliyordu.
Büyüdükçe, "yaratıcı bir kişiyle" çalışarak, enstrümanı sabitleyen bir stand geliştirdi.
Felix, sol bacağını kaldırarak ve ayak parmaklarını kullanarak bu aleti çalabileceğini fark etti.
Bu, etkileyici bir manzara; Felix'in kendisi için bile.
"Kendime baktığımda çok ilginç ve çok şaşırtıcı görünüyor. Ama tek başıma çaldığımda, çok rahat bir pozisyon" diyor ve devam ediyor; “Bunu saatlerce yapabilirim.”
En büyük zorluk, fiziksel olan değildi. Asıl zorluk, Fransız kornosundan gerçekten bir Fransız kornosu sesi çıkarmaktı.
Fransız kornosu pirinç bir tüpten oluşuyor ve sesin çıktığı açık bir "zili" bulunuyor. Kornocular, sağ ellerini zilin içine sokarak etkileyici ve tanıdık -Jurassic Park gibi filmlerin müziklerinden aşina olduğumuz- sesleri çıkarıyorlar.
Ancak Felix, zilin içine koyacak bir eli olmadığını biliyordu. Bu kezse sesi tamamen çalarak yaratması gerektiğini anladı.
Felix, "Kornonun bu şekilde nasıl çalınacağını öğretebilecek bir öğretmen yoktu. Daha çok deneme yanılma yöntemiyle ilerledim. Sadece dudaklarımı ve nefesimi kullanıyorum" diyor ve şöyle devam ediyor:
“Havayı farklı bir şekilde kontrol etmeniz ve dudaklarınızın, dilinizin pozisyonuna dikkat etmeniz gerekiyor. Bu belki de en zorlayıcı şeydi, çok fazla pratik yaptım."
Bu teknik, Felix'i diğer korno sanatçılarından ayırıyor.
Eğitimine başladığı dönemde olağanüstü yetenekli olarak tanındı. Oysaki en yakınları bile klasik müzik dünyasına kabul edileceğine şüpheyle yaklaşıyordu.
Felix, Hanover Müzik, Tiyatro ve Medya Üniversitesi'nde okudu ve prestijli bir ödül kazandı. O dönemde, o ve öğretmeni bir gazeteye röportaj verdi.
Muhabir, Felix'in profesyonel bir kariyere yönelik planları olup olmadığını sordu.
"Benim cevabım şöyleydi: 'Belki mümkün olabilir, bilmiyorum. Çünkü hala okuldayım." dedi.
Ünlü bir korno sanatçısı olan öğretmeni ise daha sonra Felix’in sözünü keserek müdahale etti.
"Bu senin için iyi bir hobi ama asla profesyonel bir korno sanatçısı olamazsın. Asla, asla, asla. Sağ elin yok ve zil farklı çalışır. Asla işe yaramaz."
Bu öyle bir andı ki, Felix’in karşısında iki seçenek belirdi:
"Farklı bir şeyi mümkün kılmak için çabalamalı mıyım, yoksa pes mi etmeliyim? Bu tür durumlar hayatımda oldukça sık yaşanıyor.”
Felix, profesyonel bir müzisyen olmak için çaba harcamak yerine "Fransız kornosunu mümkün olduğunca iyi çalmak" ve bunun onu nereye götüreceğini görmek istedi.
Bu, onu dünyanın dört bir yanına götürdü.
İngiltere'nin güney sahilinde Bournemouth Senfoni Orkestrası'nda ikinci yılını tamamladı. Hatta şarkıcı Sting ile birlikte turneye bile çıktı.
Ancak öğrendiği en büyük dersin, yine küçük yaşlarda olduğunu söylüyor:
"Büyürken en önemli şey, sorunları çözmeyi öğrenmektir" diyor.
"Hiçbir zaman neyin mümkün olduğunu neyin mümkün olmadığını bilmezdim. Ama 'Tamam, her problemi çözebilirim' şeklinde düşünme yeteneğiniz olduğunda, hayatınızda çok ama çok fazla olanağınız olur.
"Ve bu herhangi bir engeliniz olup olmadığıyla da ilgili değil, çünkü sonunda hepimizin 'tamam, her şeyin bir sınırı var' dediğimiz bir yer var."
Felix son yıllarda hepimizin yaşadığına benzer ciddi bir zorlukla karşı karşıya kaldı: Covid-19 pandemisi.
Profesyonel bir müzisyen olarak, dolu bir konser programına sahipken birden her şey durdu.
"Gerekli olmadığı için pratik yapmayı bıraktım" diyor.
"Sonra bir PlayStation aldım ve bolca PlayStation oynadım”.
Konsolun kollarını da ayaklarıyla idare etti.
Ve bir gün "Kornomun kılıfta olması ve artık işe yaramaması biraz üzücü değil mi?" diye düşündü.
Ardından kornosunu kılıfından çıkardı. Tüm bu yılların ardından ona bir isim de verdi: Alex. Alex'e canlılık katmak üzere birkaç 'hareketli göz bile' satın aldı.
Ve hatta Alex'in hayatına müzik dışında neler katabileceğini düşündü. Yemek pişirmek aklına ilk gelenlerdendi. Sosyal medyadaki takipçileri için eğlenceli videolar çekti.
Şimdi, yeniden dolu bir konser programına sahip olsa da, Alex' bir korno için oldukça doyurucu ve dolu dolu bir yaşama sahip.
Bu, Felix için dünya çapındaki hayranlarıyla bağlantı kurmanın eğlenceli bir yolu oldu.
Ve şimdi bazı takipçileri Felix'i Londra'da izleme şansına sahip olacak. 2-3 Ağustos'ta BBC Proms kapsamında dünyaca ünlü Royal Albert Hall sahnesine çıkacak.
Mozart'ın 4 Numaralı Korno Konçertosu’nu icra edecek.
"Heyecanlıyım," diyor. "Benim için en önemli şey buradaki izleyiciyle tanışmak.
"Gençken ve kariyerinize başlarken, ünlü şeflerle, ünlü orkestralarla çalmayı hayal ediyorsunuz. Ama şu anda isteğim müzik çalarak dünyayı biraz daha güzel bir yer haline getirmek."