Fehmi Koru*
Yılmaz Erdoğan’ın ‘Organize İşler’ filminde, Süpermen (Tolga Çevik), Üzeyir Abi’ye (Erdal Tosun) “Abi neden hiç konuşmuyorsun?” diye sorar; o da “Bir zamanlar çok konuştum, hiç faydasını görmedim, sustum” cevabını verir…
Sahneyi bugünkü yazısında hatırlattıktan sonra, Ertuğrul Özkök, Üzeyir Abi bilgeliğini kendisine uyarlıyor: “Arkadaşlar, bilin ki eğer şu referandum konusunda ağzımı açıp tek kelime söylemiyorsam neden işte budur: Bir zamanlar çok konuştum, faydasını görmedim, sustum…”
Çok güldüm.
Bir gün önce, bir başka Hürriyet yazarının, Abdülkadir Selvi’nin, “Rüzgar tersine döndü, ‘evet’ oyları önde gidiyor” müjdesini sunan yazısına “Rüzgargülüyle mi araştırma yapılmış?” diye takılmıştı oysa; nitekim bugün de o yazının yanlış anlaşılması ihtimalini düşünerek bir açıklama getirmeden edememiş…
Susan adam bilgeliğinde, nehrin kenarında bekliyor havasına bürünmüş, ama suskunluğu bir gün bile sürmüyor.
Rüzgargülü anketleri var..
Oysa ben sorusunu yanlış anlamamış, tersine çok da makul bulmuştum. Öyle ya, kararsızların birdenbire ‘evet’ oyu vermeye hazır hale geldiği izah edilirken ileri sürülen gerekçeler son birkaç günün gelişmeleriyle ilgili; ‘anket’ dediğin ise, bizde de, ‘ha’ deyince yapılan bir şey değil, bayağı zaman alıyor…
“Yoksa” diye düşündüm, “ABD’de olduğu gibi, artık bizde de anlık telefon anketleri mi yapılmaya başlandı?”
ABD’deki başkanlık yarışmalarında adayların birer anketçisi vardır, onların da arkalarında kocaman firmaları… Bir yandan dörtbaşı mamur hazırlıklarla kapsamlı anketler yapılırken, seçim günü yaklaştıkça, eldeki verilerden hareketle, daha önce kararsız olduğu belirlenmişlerin yaşadığı bölgelerdeki insanlar telefonla aranarak anlık görüşmelerle son durumda değişiklik yaşanıp yaşanmadığı ölçülmeye çalışılır.
Bilimsel sayılmadığı için o anketler kamuoyuyla paylaşılmaz; adayın bilgisi içindir…
Turgut Özal siyasi hayata İzmir’den MSP milletvekili adayı olarak atıldığı ilk seçimde (1977), ABD’de geçirdiği yıllarda gözlemlediği bu uygulamayı biraz kabaca da olsa uygulatmıştı, daha önce DPT’de kendisiyle birlikte çalışmış ve kampanya için İzmir’e koşmuş teknisyen yardımcılarına…
Koca koca adamlar.. masa başına oturup.. o günün tuşlu telefonlarıyla.. tanımadıkları insanlara anket soruları yönelttiler.
Ne bileyim, belki, AK Parti de referandum için böyle anlık anket çalışmalarını başlatmış olabilir.
O zaman bir uyarım olacak: Turgut Özal 1977’de o anketlere bakarak İzmir’den garanti milletvekili çıkacağına inanır hale gelmişti; seçime gidilen son günlerde, ikinci ve üçüncü sıradaki arkadaşları için çalıştığını söylemekteydi.
Liste başında yer almasına rağmen o seçimde milletvekili olmayı başaramadı Turgut Bey.
Bazen yanılsalar bile anketler önemlidir
Bilen biliyor; ben anketlere olağanüstü önem veririm. Bilimsel tekniklere riayet edildiğinde sonuçların genellikle tatmin edici çıktığını yakından izleyerek öğrenmişimdir. Özellikle son zamanlardaki bazı seçimler öncesinde açıklanan anketlerin bulgularıyla seçim sonuçları arasındaki farklılıklar gerçekten büyük talihsizlikti.
7 Haziran 2015 seçimi öncesindeki anketler sözgelimi.
Hep kuşku duymuşumdur: “Acaba anket firmaları aslında sahadaki araştırmalarında sonradan sandığa yansıyacak sonucu buldular.. ancak kendi bulgularındaki oy dağılımına güvenemedikleri için.. rakamlarla oynamış olabilirler mi?” diye…
O seçimde AK Parti 9 puan geride çıkmıştı.
Öyle olsa bile kimselere itiraf etmeyecekleri için gerçeği hiçbir zaman bilemeyeceğiz.
En son anket yanılması dün Hollanda seçimlerinde görüldü. Türkiye müdahale ettiği için Hollandalılar gidip aşırı sağcı, İslam ve Avrupa Birliği (AB) karşıtı partiye oylarını verir diye düşünülüyor ve anketler de o beklentiyi yansıtıyordu; öyle olmadı.
Gerçi Türkiye ile tartışmanın odağında yer alan Rotterdam kentini Geert Wilders’in partisi PVV kazandı; tıpkı AB’nin çıkış noktası sayılan Maastrich kentini de yine AB karşıtı Wilders’in partisinin kazanması gibi…
Ancak Wilders seçimden birinci parti olarak çıkmayı ve başbakanlığı üstlenmeyi bekliyordu; anketler de onun bu beklentisini besler gibiydi.
Olmadı, olamadı.
‘Rüzgargülü’ türü anketlerin böyle yanıltıcı bir yönü olduğu her zaman hesaba katılmalıdır.
Biliyorum, bizde de, 16 Nisan tarihi yaklaştıkça heyecan artıyor ve tek bir soruya cevap vermek üzere düzenlenmiş bir referandum olmasına rağmen vereceğimiz oylara gereğinden fazla bir ağırlık yükleniyor… Ancak kendilerinden “Anayasanın devletin işletim sistemiyle ilgili maddeleri değişsin mi?” sorusuna cevap vermeleri beklenen sıradan insanların kampanyaları yürütenler kadar heyecanlı olduklarından gerçekten kuşkuluyum.
Her zaman tartışma programlarını boks maçı izler gibi takibine alan.. kendisi de görüşlerini soranlardan esirgemeyen tanışlarım.. soranlara.. atlatıcı cevaplar veriyorlar çünkü.
Ne malum, belki herkes ‘Organize İşler’in Üzeyir Abi’si gibi şu günlerde, Ertuğrul Özkök’ün beğendiği o repliğe uygun davranıyor.
Şu repliğe: “Bir zamanlar çok konuştum, hiç faydasını görmedim, sustum…”
Ben de şimdilik susuyorum.
Merak etmeyin yarın yine burada olacağım.