Fehmi Koru*
“Tecavüz ettiğin çocukla evlen, hapisten kurtul” diye özetlenebilecek konudaki yasa tasarısı hükümet tarafından geri çekildi; Perşembe gecesi sürpriz bir biçimde gündeme gelen konu, yeniden görüşüleceği Salı gününün sabahı, gündemden kalkmış oldu.
Nasıl oldu da oldu bu?
Bugün gazetelerde bu soruya cevap arayan meslektaşların getirdiği açıklamaları okuyacaksınız: AK Parti yönetimi ve hükümet itirazları ortadan kaldırma çalışmalarını sürdürürken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gecenin bir vakti Anadolu Ajansı’na yaptığı “Daha geniş mutabakat aransın, o zamana kadar da geri çekilsin” açıklaması, keskin bir ilâç yerine geçti.
Dün de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinin grup toplantısına gelen kalabalık kadın protestocular heyetine, “Sizin sayenizde” dediğini işitmişsinizdir; işitmedinizse, o da bugünün gazetelerinde var.
Hepsi doğru bu tespitlerin…
AK Parti’nin kadın milletvekilleri..
Ancak kimsenin dillendirmediği bir sebebi de ben buraya taşıyayım: Bu noktaya gelinmesinde en büyük paylardan biri AK Parti’nin kadın milletvekillerinindir…
Salı gecesi alelacele altı milletvekiline imza attırılarak torbanın içine yerleştirilmiş anlamsız maddeyi, grup yöneticilerinin aşırı çabalarına rağmen genel kurula girmeyerek ve sonrasında da sözünün geçeli olacağını düşündükleri herkese ulaşarak anlatan, onlardır çünkü…
Yalnızca CHP’nin grup salonuna davet ettiği protestocuların çabasıyla sınırlı kalsaydı..
AK Parti’nin bu tür karşı çıkışlara tavrını biliyoruz: Sırf muhalefete zemin kazandırdığı hissini yaşamamak için bile.. tasarıda ısrar edebilirdi AK Parti yönetimi…
Kadınlar, ister AK Partili ister AK Parti karşıtı olsunlar, bir yanlışlığın kapısından dönülmesini sağlamış oldular…
O gece olan
Güçlü iktidarlar, hele uzun bir süredir devam ediyorsa iktidarları, işitme ve görme hassalarında bozulmalar yaşanabiliyor…
Özellikle de iktidarın içinde ‘gerçek iktidarı’ elinde tutan yönetici kadrolar…
Parmak hesabı değil mi sonuçta her şey, o parmaklara sahip olduğunu bilenler, arzularını Meclis’ten geçirebileceklerini düşünüyor ve düşündüklerini uygulamaya koymakta da tereddüt etmiyorlar.
O gece (Perşembe gecesi) AK Parti’nin grup yönetimi, çeşitli araçlarla milletvekillerine gönderdiği “Oturuma katılın” davetine her zamanki olumlu tepkiyi aldı aslında; o sırada Meclis dışında bulunan milletvekilleri koşa koşa oy kullanmaya gitti…
Fakat.. kendilerinin oraya ne için çağrıldıklarını anlayan ve muhalefetin kürsüde dile getirdiği tepkilerden de etkilenen milletvekilleri, özellikle de kadın milletvekilleri, içeri girip oy kullanmakta tereddüt gösterdi…
İktidara ve muhalefete huzur dersleri
Acaba AK Parti yöneticileri bu gelişmeden ders çıkaracaklar mı?
Çıkarmalılar.
Hatta AK Parti’nin unvansız milletvekilleri de…
Yanlış olduğunu hissettikleri, bildikleri, inandıkları konular gündeme taşındığında “Hayır”derseler, bu davranışın partilerine kötülük değil, iyilik yapmak anlamına geldiğini görmüş olmalılar…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunca işi ve meşguliyeti arasında yanlışlığı gördü ve müdahale etti.
Milletvekilleri, işi Cumhurbaşkanı’na bırakmadan, yapılmak istenen tasarrufun yanlış olduğunu gördüklerinde, kendileri bizzat o yanlışlığın önüne geçmenin yolunu bulmalı değil midir?
Bereket tasarı yasalaşmadı; Perşembe’den Salı’ya kadar geçen sürede bile, kamuoyu, iktidarın yanlış bir iş yapmakta olduğunu fark ettiği için, AK Parti’nin imajında zedelenme mutlaka olmuştur.
Oysa milletvekillerinin bir görevi de partilerinin itibarını korumak ve kollamaktır.
Muhalefete gelince…
İsteselerdi, CHP ve MHP, itirazlarını kayda geçirmekle yetinip tasarının yasalaşmasına göz yumabilir ve AK Parti’yi bütün anne-babalar gözünde küçük düşürecek bir yanlışlığın yapılmasına müsaade edebilirlerdi.
Etmediler.
Yanlışın önlenmesini siyasi çıkarın önünde tuttular.
Bu sebeple kendilerini tebrik etmek gerekiyor.
Haklı olmanın rahatlığıyla..
CHP liderinin “Bu kadınların zaferidir” tespitine yukarıda hak verdim; ancak bir yere kadar…
Doğru bir karşı çıkış olduğu ve yanlış bir işi önleme amaçlı yapıldığı için verilen tepkiler sonuç getirdi; iktidar partisini doğru yaptığı bir konuda kitleleri sokağa dökerek dize getirebileceğini sanan bir muhalefet anlayışına hizmet etmek için yapılıyor olsaydı..
Ne kadar büyük gürültü koparılırsa koparılsın, aynı sonucu almak, –hadi imkânsız demeyeyim, ama– öyle bir durumda çok zordur.
Haklı olacaksın.. haklılığını, azınlıkta bile olsalar karşı taraftaki haktan ve adaletten ayrılmayacak kişilere kabul ettireceksin.. işte o zaman başarılı bir sonuç alabilirsin..
Muhalefetin elinde benzer şekilde başarılı sonuçlar alabileceği başka konular da var.
Onları da ‘tecavüz ettiğiyle evleneni hapisten kurtarma’ amaçlı yasa tasarısına yaklaştığı yöntemle ele alır.. dış (bütün ülke) ve iç (Meclis) kamuoyunu ikna edecek argümanlarla savunursa.. o davaların da kendi istediği çizgide sonuca ermesini pekâlâ sağlayabilir muhalefet partileri…
İhraç edilen 35 bin+15 bin kişi…
Daha dün 15 bin kişi kamu görevlerinden ihraç edildi. Bunlar arasında düz memurlar olduğu gibi, devlete yıllarca her düzeyde hizmet vermiş bürokratlar, öğretmenler ve aralarında profesörlerin de bulunduğu akademisyenler de var.
Önceden benzer âkıbete düçar olmuş başka onbinlerce kamu görevlisinin arasına 15 bin kişi daha katılmış oldu.
Bir daha kamu görevi almamak üzere…
Haklarında yasal işlem yapılacaklar varsa, daha önce benzer işlemlere tâbi olanlardan biliyoruz, bunların da mal varlıkları dondurulacak, banka hesaplarıyla birlikte…
Aklın kolayca almayacağı, eşi benzerine bizim ülkemizde de başka ülkelerde de rastlanmamış bir süreç yürütülüyor…
Darbe yaşandı, evet.. Hâinler başarılı olsalardı kimbilir ne yapacaklardı; buna da evet… Ancak başarılı olsalardı hâinlerin yapacağı şeyleri, devletin, yalnızca o hâin eyleme katılanlara değil, onlarla irtibatı bulunduğuna inanılan –dikkat edilsin ‘bulunan’ değil, ‘bulunduğuna inanılan’— elin uzanabileceği herkese uygulamak.. çok yanlış…
Muhalefet, daha çok da CHP, bu konuyu, kendisine siyasi çıkar sağlayacağını umduğu bir üslupla değil, gerçekten bir yanlışlığın önüne geçmek amacıyla ele alır ve savunursa, eminim, iktidar partisini doğru bir çizgiye çekmeyi yine başarabilir.
Ne dersiniz ey CHP muhalefeti, denemeye değmez mi?
Gerçek demokrasiye ulaşmaya bu yoldan gidileceğinden emin olabiliriz; muhalefetin de rahat nefes almasını getirecek yol yine budur.
İçerideki gazeteciler ve yazarlar konusu da aynı yöntemle ele alınabilir muhalefet tarafından…
Bitirirken…
Ülkemiz bir yanlışın eşiğinden döndü; buna seviniyoruz.
AK Partililer de sevinmeli.