*Fehmi Koru
Bülent Arınç AK Parti’nin bir elin parmakları kadar az sayıdaki çekirdek kurucu kadrosundan bir isim. Zaman zaman muhalif sesler çıkarsa ve bu durum dışarıya farklı yansısa da, kendisinin siyasi hayatını bundan böyle de AK Parti saflarında tamamlamaya kararlı olduğu biliniyor.
Şimdilerde azalmış görünse bile AK Parti açısından ‘özgül ağırlığa’ sahip bir isim Bülent Arınç.
Herhalde bu sebeple olsa gerek, herhangi bir siyasi sıfatı bulunmadığı halde, Habertürk‘ten Kübra Par hakkında çıkan bir kitap vesilesiyle kendisiyle kapsamlı bir mülakat gerçekleştirdi.
Mülakatta dikkat çeken iki nokta var. İlki, şu anda parti dışında kalmış kendisi dahil bazı isimlere özel görev verilmesini Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘dan talep ettiği bilgisi… Diğeri de,‘yeni parti’ konusuna sıcak bakmadığını söylemesi…
Yeni parti konulu spekülasyonlarda Bülent Arınç‘ın ismi hiç geçmiyor zaten.
Tahmin edebileceğiniz üzere, açıklamada dikkat çeken iki nokta birbiriyle ilintili: “Parti kurmaya gerek yok, ismi geçenler göreve çağrılırsa sorun ortadan kalkar” demek istiyor Bülent Bey.
Doğru olabilir mi bu tespit?
Neden olmasın? Belki de AK Parti’deki sorun bu kadar önemsizdir ve çözümü de onun tavsiye ettiği kadar kolaydır.
Çağrıyı yapacak kişiyi de bizzat kendisi belirlediğine göre bundan sonra neler olacağını izlemeye başlayabiliriz.
Ancak bir sorun yine ortada: ‘Yeni parti’ konusu vaktiyle AK Parti saflarında bulunmuş birkaç ismin yönetime küsmesi yüzünden çıkmış değil; böyle bir beklentiye sahip olanlar, AK Parti’nin kuruluş felsefesi ile bugün temsil ettiği düşünce ve uygulamalar arasında fark yaşandığına bakarak ve o felsefenin günümüz için de değerli olduğundan hareketle beklenti içerisindeler.
İsimler?
‘Yeni parti’ söz konusu edildiğinde gündeme taşınan isimlerin, kuruluşta bulundukları halde günümüzde yaşananlarda sorumluluk taşımadıkları için akla geldiğini sanıyorum.
“Herhalde gidişten mutlu değillerdir” diye düşünüldüğü için…
Eğer Bülent Arınç‘ın yürüttüğü akıl doğruysa, gerçekten kendilerine görev verilmediğinden huzursuzluk duymuşlar ve çağrıldıklarında hiç tereddüt etmeden olumlu cevap vereceklerse, o isimler açısından defter kapanabilir.
Kamuoyunda akla gelenlerden bir-iki ismin çağrıldıkları takdirde fazla tereddüt etmeyeceklerinden ben de kuşku duymuyorum.
Kamuoyu yoklamalarına yansıyan ihtiyaç
Ancak yeni bir parti beklentisi küskünler partilerine döndü diye ortadan kalkar mı? Kuşkum bu soruda yatıyor.
Güvenilir araştırma kurumlarının seçime gidilirken halka yönelttikleri arasına buna da cevap teşkil edecek sorular yerleştirdiklerini ve şimdiye kadar hiç olmadığı yükseklikte bu yolda beklenti tespit ettiklerini biliyorum.
“Yeni bir partiye ihtiyaç duyar mısınız?” sorusuna, kurulduğu takdirde yeni partiyi iktidar yapmaya yetebilecek kadar yüksek “Evet” cevabı çıkıyor.
Her parti seçmeni arasında var böyle bir beklenti; bazı partilerin seçmenleri arasında diğerlerinden daha yüksek, ama hepsinin tabanında aynı beklenti var.
Bülent Arınç‘ın mülakatta sarf ettiği “Türkiye bugün 2001 şartlarında değil” cümlesini yanlışlayan bir durum bu.
İki dönem arasında siyasi şartlar açısından yakınlık uzaklıktan daha fazla bugün.
2000 dolayımında da toplum yeni bir parti beklentisi içerisindeydi, anketler yalan söylemiyorsa bugün de benzer bir beklenti söz konusu.
Partiler beklentilere cevap vererek kurulur ve beklenti zayıf olduğunda ortaya çıkan partilerin yaşama şansları olmaz. Nitekim, geçmişte olduğu gibi son yıllarda da ihtiyaç duyulmadan ortaya çıkmış olan partilerin akıbeti hiç iyi olmadı.
Bugün de, beklentiler istikametinde ve beklenti içerisindeki insanların ihtiyaçlarına cevap verecek bir felsefe ve kadro olmaksızın kurulacak parti/ler/in yaşama şansı olmayacağı kesin.
Parti yanlış kurulur ve köksüz kalacağı için sonu başlamadan gelebilir de.
Günümüzü değerlendirirken yapılan bir yanlış aslında bu alanda kafası karışık olanlara ışık tutucu olabilir: AK Parti 2010 yılına kadar oyunu sürekli artırarak o yıl yapılan anayasa referandumunda yüzde 58 oranını yakalamıştı. Son zamanlarda oyu aşağıya inmeye başladığı için (24 Haziran 2015 seçiminde yüzde 40 civarındaydı) bir başka partiyle kader birliği etme ihtiyacı ortaya çıktı.
31 Mart gününü beklerken şu söylenebilir: AK Parti’ye artık oy vermeyen kitle bile yeni bir partiyi siyasi hayatta taşıyacak durumda görünüyor.
Yeni bir parti AK Parti için de yararlı
Destek için duyduğu ihtiyacı yeni parti karşılayabilir AK Parti’nin…
Yeni bir parti için kollar sıvanır mı, içinde AK Parti ile özdeşleşmiş isimler bulunur mu, yoksa yepyeni isimler mi böyle bir görevi üstlenirler, bunları bugünden kestirmek zor.
Belki de olmayacak şeye “Amin” demekten farksız bir hüsnü kuruntu yeni parti meselesi…
Arınç‘ın tavsiye ettiği çağrı fazla gecikmeden yapılırsa o çağrının göreceği ilgi benim sorularıma da cevap teşkil edecektir.
*bu yazı fehmikoru.com'dan alınmıştır