Fehmi Koru*
Henüz 22 yaşında gencecik bir polis… Polislikte de yeni… Elinde ‘beylik’ olmayan özel bir suikast silâhı… Yakasında kendisine ait olmayan ‘koruma şube’ mensuplarının kullandığı bir polis rozeti…
İlk izlenimim şu: Sanki böyle bir eylem için hazırlanmış, böyle bir eylem için eğitilmiş ve muhtemelen o eylemi kolaylaştıracağı için polis teşkilâtı içerisine sokulmuş biri…
Günün ‘olağan şüphelisi’ herhangi bir örgütün ‘tetikçisi’ olabilir pekâlâ…
FETÖ denilen örgüt vites değiştirip bireysel suikastlardan medet umar hale gelmişse.. o…
IŞİD denilen örgüt hep bu günleri düşünerek 10 küsur yıl öncesinden Türkiye’de ağlarını kurmaya başlamışsa.. o neden olmasın?
Aydın/Söke’de doğmasına bakılmayıp ortak özellikler aranır ve bulunursa.. PKK bile olabilir…
Hepsi ve akla gelmeyen ‘Türkiye düşmanı’ başkaları da tetikçiyi eylem için göndermiş olabilir.. de, hangisi acaba?
‘Kim’ sorusundan önce ‘neden’ sorusu..
Bu noktada durup bir uyarıda bulunmak istiyorum:
Suikastçıya bakıp önce ‘kim’ ve sonra ‘neden’ sorularına cevap aramak yerine, soruların sırasını değiştirip önce ‘neden’ sorusuna cevap aramak, onu tespit edince ‘kim’ sorusunun cevabının peşine düşmekte yarar var…
İtiraz edilmesin lütfen: Evet, suikastçının adını.. ailesini.. polis teşkilâtı içerisinde görev yaptığını.. Ankara/Keçiören’de bir evde avukat arkadaşıyla kaldığını.. bütün bunları biliyoruz.. ama yine de ‘kim’ sorusu bütünüyle cevaplanmış olmuyor.
Aile bireyleri, komşuları, mesai arkadaşları.. kendileriyle görüşenlere tetikçi hakkında pek az bir şey söyleyebiliyor.
Muhtemelen aynı evi paylaştığı avukat bile.. eylemi ilk duyduğunda.. ‘tetikçi’nin ev arkadaşı olabileceğini düşünmemiştir.
‘Kim’ sorusu önemli…
Ancak önceliği, dediğim gibi, ‘neden’ sorusuna vermekte yarar var.
Sorularımız şunlar:
Bu cinayet neden işlenmiş olabilir?
Neden Ankara’da?
Neden yerli biri değil; –veya hedefin illâ bir yabancı olması gerekiyorsa– neden bir büyükelçi?
Neden –bir başka ülkenin büyükelçisi değil de– Rusya Federasyonu büyükelçisi?
Neden bir polis tarafından?
Ve neden hedefin ölmesi mutlaka istenen bir suikastla? (Önce iki kurşun sıkıyor arkadan büyükelçiye, daha sonra üzerine bütün şarjörü boşaltıyor; dokuz veya 11 mermi… Ölmesini garantiye alsın diye…)
Halep?
Evet, ama Halep’te işlerin sarpa sardığı, kitle kıyımına başlandığı, Esad’ın ‘zafer’ ilân ettiği, tahliyelerin geciktirildiği.. bütün bunlar ile suikastın hazırlığı arasında bir senkron uyuşmazlığı var.
Bir hafta öncesinden izin kullanmaya başlıyor.. hatta ‘Çağdaş Sanatlar Merkezi’nin hemen arka sokağındaki otele de bir hafta önce yerleşiyor tetikçi.
Henüz Halep’le ilgili ‘olumsuz’ gelişmeler birbiri üstüne gelip toplumu galeyana getirmeden oluyor bütün bunlar…
Uluslararası bir haber ajansında çalışan.. ülkemizin belki de en iyi siyasi haber foto muhabiri.. Burhan Özbilici.. O gün eylem sırasında salonda bulunmasa serinkanlı bir göz tarafından çekilmiş o fotoğraflardan mahrum kalacaktık…
“Neden oradaydın?” sorusuna şu cevabı vermiş Burhan Özbilici: “Bir arkadaşım haber verdiği için sergiye gittim…”
İyi ki haberdar olmuş, o sayede o dehşet verici fotoğraflar çekildi…
Türkiye’nin en iyi foto muhabirlerinden birinin o sergide bulunmasını isteyen ‘arkadaş’, öngörüsü sebebiyle kutlanmayı hak ediyor…
Her şeyiyle mükemmel bir suikasttan söz ediyoruz.
Neden hedef Rus’tu ve büyükelçiydi?
İyi de neden işlendi bu suikast?
Şu mu: “Kızdı, gitti, içinde ‘Halep’ sözcüğü geçen, kendisinin de tam telâffuz edemediği Arapça sözcükler eşliğinde ‘Nusra militanı’ imiş gibi sloganlar atarak Rusya’nın büyükelçisini öldürdü…”
Sizlerin kulağına da pek hafif, pek inanılmaz gelmiyor mu bu cevap?
Bana geliyor.
Rusya ile ilgisi olması gerekiyor cevabın…
Ama nasıl bir ilgi?
Daha önce Türkiye tarafından bir askeri uçağı düşürülmüş ve uzun bir müddet aramızın bozuk kaldığı bir ülke Rusya. Aranın yeniden bozulması ve hep öyle kalması mı arzulanıyor bu suikastla?
Olabilir elbette.
Ancak öyle olmadı. Öngörü hatası mı, yoksa zaten aranın bozulmayacağı da hesaba katılarak mı yapıldı suikast?
Rusya’yı cezalandırmak için?
İyi de Rusya eylemden Türkiye’yi ve ülkemizi yönetenleri suçlamadığı gibi, bu suikasttan herhangi bir zarar göreceğe de benzemiyor…
‘Cezalandırmak için’ cevabı Rusya için pek yerli yerine oturmuyor.
Acaba Rusya ile Türkiye’yi biraz daha birbirine yakın hale getirmek için olabilir mi?
Evet, jet düşürme olayını geride bıraktığımızdan beri, iki ülkenin arası, tarihin hiçbir döneminde görülmediği kadar iyileşti. Ankara ile Moskova arasında müthiş bir karşılıklı anlayış havası hâkim. Türkiye “Şanghay 5’lisine bizi alın” dese, sanki “Buyrun girin” denilecek kadar…
Suikast sonrasında da yakınlaşma devam ediyor. Kalabalık bir Rus kriminolog heyet, suikastı Türk polisiyle birlikte soruşturmak üzere, Ankara’ya geldi.
Yeniden soruyorum: İki ülkenin arasını açmak için değil de daha da yakınlaşmak için işlenmiş olabilir mi suikast?
Peki de, o durumda, suikast ânında tetikçinin attığı sloganları ne ile açıklayacağız?
Suikastçının şahsen amaçladığı ile onu hazırlayıp oraya gönderenlerin esas amacı arasında fark bulunması ile?
Ya da, istihbaratçı deyimi ile bir ‘false flag operasyonu’ olabilir bu; neden işlendiği anlaşılmasın diye suikast öncesi ve sonrasında ortalığa yanlış kanıtlar bırakma kurnazlığı… Benim ‘yanlış kartvizit’ adını taktığım kurnazlık…
Bu da hedefin Rusya büyükelçisi olması ve büyükelçinin mutlaka ölmesi ile sağlanabiliyor…
Olabilir mi, ne dersiniz?
“Neden?” sorusuna bu cevabı gönül rahatlığıyla verebilmemiz için bundan sonraki gelişmeleri beklememiz gerekecek.
İki ülkenin ne noktaya kadar yakınlaşacağına kadar…
“Neden?” sorusuna cevap ararken aklıma gelen ilk makul sebep bu.
Sorular sormaya ve cevaplar aramaya devam edeceğiz.