Yaşam

F.Bahçe'nin taraftar grupları: Takımımızı alkışlamaya gitmiştik, çileden çıkardılar

Vamos Bien, Cefakâr Kanaryalar ve Unifeb temsilcileri, Fenerbahçe-Galatasaray maçının ardından çıkan olayları anlattı

20 Mayıs 2012 13:45

Fenerbahçe tribününün üç büyük taraftar grubu Vamos Bien, Unifeb ve CK ile derbi sonrasında çıkan olaylar için, "Biz takımımızı alkışlamaya gitmiştik, bizi çileden çıkardılar" dedi.

Radikal gazetesinden Ayçe Örer'in "Alkışlamak için gittik, bizi çileden çıkardılar" başlığıyla yayımlanan söyleşisi şöyle:

 
Alkışlamak için gittik, bizi çileden çıkardılar 
 

Fenerbahçeli taraftar ‘3 Temmuz süreci’ni apayrı bir yere koyuyor. Onlar için 3 Temmuz, yepyeni bir taraftar profilinin ortaya çıktığı gün. Aziz Yıldırım’ın tutuklanmasıyla başlayıp bir sezon boyu devam eden sürecin en çok tartışıldığı olaysa, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi oldu. Olaylar, ‘Fenerbahçeliler neye kızgın’ sorusunun her kesimce sorulmasını sağladı. Geçen hafta başlayan operasyonların ardından Açık Tribün’den Vamos Bien, Cefakâr Kanaryalar ve Unifeb temsilcileriyle taraftarların buluşma noktası olan Yoğurtçu Parkı’nda bir araya geldik. Hayli kalabalık gelmişlerdi, anlatacakları çoktu. Kimliklerini deşifre etmek istemediler; fotoğraf vermediler. Yaşanan operasyonun daha da genişleyeceğini, taraftar gruplarını kapsayacağını düşünüyor, “Maçlara bile gitmeyen bir arkadaşımız şu anda tutuklu” diyorlar.


Fenerbahçeli taraftar kendini nasıl tanımlar?

Taraftarlık bir altkültürdür. Türkiye’deki taraftar grupları 12 Eylül’le şekillenmiştir. Ondan önce bireysel hareketler ve mahalleler vardı. Fikirtepeliler, Modalılar, Kasımpaşalılar gibi. Fenerbahçe ’nin taraftar profili son 12 yılda değişti. Daha çok kulübüne bağlı insanlar oldu. Biz taraftarın müşterileştirilmesine karşıyız. Her taraftar taraftarı olduğu kulübü her yerde destekleme hakkına sahiptir, engellenirse her yerde buna karşı çıkma hakkı vardır. Fenerbahçe taraftarı yılda ortalama 150 maça gider. Beş ana branşı da takip eder. Gerçekten sorunlu insanlar olsa böyle bir taraftarlık profili sergilemez.


150 maç izlemek başka bir sosyal hayat olmaması demek değil mi?

Son 1 yılda hayatımızın çok ciddi bir kısmını Fenerbahçe ’ye vakfetmiş durumdayız. Alarm durumu var hepimiz için. Benim eşimin hamile olduğu bir dönemdi ve takımla çok fazla ilgilenmeyi düşünmüyordum. Ama 3 Temmuz sürecinde meseleden uzak kaldığım her an ihanet gibi geldi. 3 Temmuz’dan sonra sadece ürün almaktan ve başarıdan başka şey düşünmeyen taraftar profili değişti ve takımına sahip çıkmaya başladı. Taraftarın korumaya çalıştığı değerler şu anda cezaevinde olan başkan Aziz Yıldırım’dan ibaret değil, taraftara göre içeride olan takımın logosu. Yoksa Aziz Yıldırım çıksın, Fenerbahçeli taraftar onu da eleştirir.


Bu süreçte ‘cemaat operasyonu’ çok vurgulandı. Taraftar içinde hiç cemaat mensubu yok mu?

Burada sorun bir tarikat, dini görüş, inanış değil, buna derin devlet deyin, hayalet güç deyin, ne derseniz deyin. Bu grubun adı cemaat mi? Değilse değiştirelim. Fenerbahçe ’nin Ergenekon istilası altında olduğuna inanan birileri var ya, onların sıkıntısı Ergenekon terör örgütü istilası olduğuna inanıp da başka bir organizasyonun bu kulüp üzerinde hesabı olduğuna inanmamak.

Taraftarımız içinde işçiler de, patronlar da, dindarlar da, ateistler de vardır. Kadıköy imamı diye bir figür bile var. Tek vücut şeklinde bir taraftar profili çıkarılamaz. İnsanlar bir anda uyanıp, “Bu işleri cemaat yaptı” demedi. Bu mesele üzerine kimlerin en çok söz söylediğine dikkat etti, bu kanaat zamanla oluştu. Yoksa tabii ille ele geçirmek isteseler herhalde başkandan başlamazlar. İnsanları o kadar zaman Çağlayan’a, Silivri’ye getiren ikna olamamaları oldu.


Galatasaray maçından sonra ‘Teröristler gibi bize gaz attılar’ diyen taraftarlar oldu. Bu insanlar mesela Diyarbakırspor’un defaten benzer bir akıbetle karşılaştığından haberdar değil mi?

“Gaz yiyince akılları başına geldi” diyenler oldu. Hayatlarında hiç polisle karşı karşıya gelmemiş insanlar vardı. Bu insanlar ilk kez sistemle ters düştüler. Polise nasıl tepki vereceğini bilemeyen insanlar vardı. Maç günü pek çok masum polis ölebilirdi. Orada polisi atomlarına ayıracak kadar bilenmiş insanlar vardı. Yıllar önce FB taraftarı “Sandıkta görüşürüz Mesut Bey” pankartı açtığında derin siyasetin elini kolunu spora sokmasından rahatsız olan taraftardı. Bugün Fenerbahçe ’nin meselesi derin politikasının siyasetten elini kolunu çekmesidir. Mesela Bursaspor maçı için Ankara’ya gittiğimizde “Ankaralı teröristler” pankartı açıldı. İnsanlar kendilerini “terörist” kelimesiyle özdeşleştirdi. Bu çok önemlidir, bir kırılma noktasını gösteriyor.


Başbakan kupa verilmesi sürecine müdahil oldu ve o da Fenerbahçeli…

Federasyon başkanı da operasyondan üç gün önce seçilmişti, o da Fenerbahçeli. Ne fark eder ki? Başbakan her olayda olduğu gibi gayet popülist. Bu olayların yaşandığı gün boynunda Trabzonspor atkısıyla konuşuyordu. Toplumun dinamiklerine göre davranıyor, taraftar bunu dikkate alır. Sahada Alex’e güvenir, Erdoğan’a güvenmez. Başbakan’dan icazet de beklemez.


Diğer taraftar gruplarından destek görmediniz mi? Kimse “Derdiniz ne, ne yapabiliriz” demedi mi?

Biz sol içinden çıkan gruplara da kırgınız. Bir senedir bir sürü insan hakları ihlali yaşandı, kimse destek olmadı. Sol tüm birikimine rağmen, empatiden uzak yaklaştı meseleye. Kılıçdaroğlu daha yeni açıklama yaptı. Açıklamaya bakınca da Erdoğan ondan çok daha fazla işin içinde.


O gün stada giderken olayların ipuçları var mıydı?

Yoktu. Kupanın statta verileceğini biliyorduk. Üç ihtimal vardı, ikisi Galatasaray lehineydi. Ruh halimiz takımı alkışlamak üzerineydi. Takımı bağrımıza basmak üzereydik, izin vermediler. Maçtan önce de bir adrenalin vardı; ama o gün her tarafın polis tarafından tutulduğunu görünce gerildim. Biz polisin tribün içinde müdahale edebileceğine inanmıyorduk. Bizim bulunduğumuz yerin aşağıyla bir ilgisi yok, olaylar olurken, yukarıdan üzüntüyle izledik.


Siz bu olayların çıkması ihtimalini değerlendirmiş miydiniz?

Taraftar grupları bu tarz olayları önleyecek yapılardır. Bu olaylrda zarar verenler daha çok münferit insanlardır. Biz zaten bu işlere giremeyiz. Hepimiz tanınan insanlarız. Bizim için gergin bir maç değildi. En önemli ispatı da insanların çoluk çocuk maça gelmesidir. Şu çok önemli; eğer taraftar isteseydi o maçı bitirmezdi, 89. dakikada sahaya inilirdi, bitmezdi. Ama hava o değildi. Maçtan sonra tribün takımını yanına çağırdı. Bitiş düdüğüyle birlikte çevik kuvvet ekibi orta sahaya koştu. Galatasaraylıları kuşatıp kalkan kaldırdılar. Abartılı hareketler başladı. Haber değeri taşımayan küçük bir gerginlik yaşandı. Galatasaray içeriye girdikten sonra engelliler için ayrılan boşluğa yığılmış olan insanlara gaz sıkılmaya başlandı. Olay böyle başladı. Ondan sonra her yerden gaz bombası gelmeye başladı. Önce polis çekildi, sonra koridorda insanlar yığılmaya başladı. İnsanlar panikten kapıları kırdı. Maçtan önce çıkan söylentiler de önemli. “Galatasaraylılar karşıda 12 yaşında bir kızı öldürdü” haberi hemen yayıldı. İnsanlar bu olayların gerçek olduğuna inanmaya başladı. Bir gün sonra belli bir medyada çarpıtılmış haberler çıkmaya başladı. Şimdi taraftar üzerinden bir oyun planlanıyor. O gün maça gitmemiş bir insanı tutukladılar. Gerisi gelecek biliyoruz. Bizim için önemli olan Fenerbahçe’nin siyasetler üstü oluşudur.

Maçtan önce çıkan söylentiler de önemli. ‘Galatasaraylılar karşıda 12 yaşında bir kız çocuğunu öldürdü’ söylentisi hızlı şekilde yayıldı. İnsanlar buna inanmaya başladı. Şimdi taraftar üzerinden bir oyun planlanıyor, biliyoruz.